1 Haziran 2013 Cumartesi

GERİ VEREMEYECEĞİNİ ALMA

Nuşirevan’la Buzurcmihr’in hikâyesi 132 

Kisra, Buzurcmihr’e (Hakime) kızdı, gözlerine mil çektirdi.
Derken Rum ülkesinden bir muamma (Bilmece, yanıltmaca) yolladılar.

Orada bunu hallederse haraç göndeririz; yoksa bizden ancak cefa görebilir, başka bir şey elde edemez diye de haber saldılar.

Kisra, bütün hâkimleri topladı.
Hiçbiri, bu muammanın manasını anlamadı.

Hepsi de, bu dediler; Kâinatın, zamanenin sırrı.
Bunu anlamak, Buzurcmihr’in harcı ancak.

Ondan başkası bir sırrı bilemez; bu muammayı ancak ona sorun.

Nuşirevan, gazaba (kızgınlığa) uğramış hâkimi (Bilginlere ders veren) çağırtı; o kadar horluktan sonra onu can gibi aziz tutup huzuruna davet etti.

O muammayı (Bilmece, yanıltmaca) anlattı, senden başka kimse halledemez; senden başka kimse uhdesinden (beceremez) gelemez bunun dedi.

Hâkim, bir hamam isterim dedi: yıkandıktan sonra da biraz dinlenmem gerek.

Bedenim tamamen dinlenince buz getirt; bunu buz üstüne yazıp bana yolla.
Gözlerim kör ama bu tedbirle muammayı hallederim. Dedi.

Hâsılı (Sonuçta) dediğini yaptılar; o da muammayı halletti; güzelce cevabını verdi.

Padişahın gönlü adamakıllı şad (sevinçli) oldu.
Hâkime, beden bir hacet (ihtiyacını bildir) dile dedi.

Hâkim, bana kızdın, kör ettin beni, gözlerime mil çektirdin.
Ey yüce padişah, şimdi senden onu istiyorum.

Pek perişanım, bana tekrar gözlerimi ver, dedi.
Padişah, benim buna gücüm nerden yetecek?

Sen de bilirsin ki bu işi yapamam deyince.
Hâkim dedi ki:

Mademki ey yüce padişahım, gözlerimi geri veremiyorsun;
* Sert olma; İnsandan, dilerse geri veremeyeceğin şeyi alma.

* Ne diye yerine karşılık olarak hiçbir şey veremeyeceğin aziz bir şey alırsın?

                                               *
*Senin de her soluğun değerli bir incidir; o inciden daha yüce nen var?

*Bu inciyi, oyuna gerip de yele verme (Savurmak, boşa harcamak).
Geriye almak, gene elde etmek isterse ne yaparsın?

*Her solukta biraz daha kendine gelmen gerek; sense her solukta birisine uyuyor, onunla geliyorsun.

Menekşe de değilsin, nergis de; öyle olduğu halde menekşe ve nergis gibi neden yaslısın?

Baştanbaşa sanki gök gürültüsüsün; huzurun yok.
Tamamıyla Akrep burcuna benziyorsun; körsün, topalsın.

(Gerçekleri görmüyorsun, doğru olanı yapmıyorsun, ancak devamlı şikâyet ediyorsun, kendini ve çevreni huzursuz ediyorsun.)

*Önünde varlığından binlerce perde (Gerçeği görmeyi kısıtlayan) var. Nasıl olur da bir zerrecik kendine yol bulabilirsin?

Kendinde değilsin sen.
Bir kendine gelsen,  geride kalanların önüne geçersin.

* Seni asla kendine bırakmak istemezler; seninse geçen ömrünü kaza etmen gerek.

(Kendini öz eleştiriye sokarak; önceden yapman gerekeni yapmadıysan, sonra yapman gerekir)

Bir gün olup da buradan uzaklaşırsan, neden yabancı olasın; niçin ayrı kalasın? 

İyice bil ki, aşinalık (yakınlık, tanıdıklık geldi) mi şu ayrılık kalmaz artık.

                                             **
 İlahiname Ferideddin-i Attar M.E. B. Şark-İslam klasikleri.

                                              *
Yaren,

Her insan kendi çevresinde camdan perdeler oluşturur:
Kişilik, gurur, kibir, kendini beğenmişlik, korkular gibi.

Bu camdan perdelere ailen ve yakın çevren seni koruma adına ayrıca perdeler oluşturur.

Ait olduğun toplum adet, töre, dini kural, ahlaki kural, vicdani kural, hukuk kuralı diyerek ayrıca perdeler oluşturur.

Bu cam kalınlaşmıştır ve etrafını iyice sarmıştır.
Yapmak istediğin bir şeyi bile yapmana engel olduğu gibi, neyin doğru olduğunu bile anlamada güçlük çekerek kafan karışır, karar veremez hale gelirsin.

Yanlışların birleştiği ve kuvvetlendiği bu durumda kurtulmak istediğinde ne yapsan yol alamaz başarı sağlayamazsın.

Başka insanların durumunu da doğru göremediğin gibi kendi durumunu da doğru göremezsin.

Seni sevenler, uyarsa da, dikkatini çekse de karşındaki kişiyi net olarak bu cam perdeden göremez ve duyamazsın.

Sert yaklaşımlarda hem kendin kırılırsın, hem karşında ki kırılır.
Cam cama vurulmuş olur.

Çaresiz bir halde yaşamını devam ettirirsin.
Kendine güvenin kalmaz, kimse beni anlamıyor, kimse beni hesaba katmıyor, kimse beni sevmiyor diye kendini etkisiz, yetkisiz, pasifleşmiş bir biçimde kendini bu cam perdelerden oluşan kaleye hapsedersin.

Ey yaren buraya kadar anlattığıma doğru diyor aklın yatıyorsa sonra söyleyeceklerimi ilk önce anlamazsan bile doğru kabul et.

Et ki yolculuğa beraberce devam edelim.

Bu yazılanları doğru kabul etmiyorsan seninle aynı cinsten değiliz sen kendi kaza kader hükmünce kendi yoluna git.

İyi olduğunu hissettin fakat anlamadıysan merdivenden düştün demektir ki, ilk başa dön, tekrar bize yetişmeye çalış.

Etrafındaki böyle cam engelleri etkisiz hale getiremezsin.
Başka bir yol bulman gerekir.

Önerilen varlıktan vazgeçmendir, yani ölmeden önce ölünüz hükmünü hayata geçirmektir.

Yani Allah’tan başka hiçbir şeyin önemli olmadığı gerçeğini anlamasan da inanarak, ayaklarını yere basman yani kendini en aşağı yere çekmen lazımdır.

Akıl yolu o kadar molozla kapatılmıştır ki biz başka temiz bir yoldan gideceğiz.
Bu yol inançtır.

Varacağımız yer Allah’a ulaşmaktır.
Allah’a ulaşmış kişilerin kılavuzluğunu, önerilerini inanıp kabul ederek bu yolda ilerlemeliyiz. 

Gidecek olan sensin, aklın da atın, peygamberimiz ve onun vekilleri kılavuzun.
Haritamız kur’anı kerimdir.

Bu cam kalede ancak yukarı doğru bir yol vardır.
Çaba sarf edip, Allahtan yardım isteyerek kurtuluşa ereceğiz.
Özgür olacağız.   

İnşallah.
Allah izin verirse olur.

                                      *
RAVLİ

Popüler Yayınlar