MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER B2

Dostların hatırıyçin (Hatırı için-Duyulan saygı ve sevgi için) uyuma bu gece, gecenin kulağını tut, bur (Canını acıt), uyuma.

Fitnenin (Karışıklığın, kargaşanın) uyuması (Durgun kalması) daha iyidir derler;

Sen de fitnesin (Karışıklığın, kargaşanın sebebi sensin), fakat uyanıklığın (Dikkatli ve tetikte olmak) daha iyi, uyuma (Uyanık dur).

                              *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                               *

Neler öğrendik;

1. Allah dostlarına sevgi ve saygı duyanın geceleri uyumadan sevilen kişileri beklemesi gerektiğini, ziyarete gelen Allah dostlarını karşılamaları, görmeleri ve verecekleri hediyeleri almaları için uykuda olmamaları gerektiğini öğrendik.

2. Karışıklığın kargaşanın durgunlukta olmasının iyi olacağını, karışıklık ve kargaşa içinde kalanın uyanık olarak dikkatli ve tetikte olmasının, kendini bu ortamdan kurtarması gerektiğini öğrendik.

                          *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER B1

(S.257) Bugün de her gün gibi harabız (Bitkin, yorgun, perişan durumdayız) harap.

Düşünce kapısını açma (Görüşünü bildirme), al rebâbı (Gövdesi Hindistan cevizini kabuğundan yapılmış uzun saplı sazı), mihrâbı (Umutla bağlanılan yer) dostun (Allah adına davranan kişinin) yüzü (Görünen bölümünde) olan kişiye yüz çeşit namaz (Dinin buyruğunu yerine getirme) vardır, yüz (Sayı olarak) çeşit rükû' (Saygıyla öne doğru eğiliş), yüz çeşit secde (Yere kapanarak saygı göstermek).

                                   *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                  *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri aşıkların çok çeşitli görüşe sahip olduklarını, düşünce alanına girince bitkin, yorgun, perişan bir hale geldiklerini öğrendik.

2. Aşıkların telli sazı alıp sevdikleri Allah dostunun karşısına geçip saygıyla davranarak hizmet etmek için hazır olmalarının gerektiğini, bu davranışın ibadet çeşitlerinden olduğunu öğrendik.

                           *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A6A

A176 

Beni hasta edenin hastalandığını duydum;

Keşke onun yerine ben hasta olsaydım.

Allahım, dilerim ki bu hastalık, ona esenlik (Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli olan) olsun, nimetlere kavuştursun onu, o yüzden razılığını (Uygun bulunuşu, benimseyişi, istenilen olmayı, kabul edilişi) elde etsin.

                         *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri hasta olmasına yol açan kişinin hastalandığını duyan hazretin (Bin beter olsun demiyerek) bu hasta için Allah'a dua ederek iyiliklere kavuşmasını dilediğini öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A5A

(S. 329) Bugün semâ (Gökten gelen mesajları duymak için Allah-Allah diye dönen Mevlevi dervişlerinin yaptığı toplu dansın) günü, semâ' günü, semâ' günü.

Işıklı bir gün, yalımlı (Alevli), yalımlı (Alevli), yalımlı (Alevli) gün.

Bu aşk (Kuvvetli sevgi ve bağlılık duygusu), yaygındır, yaygındır, yaygın.

Akla (Düşünme, anlama ve kavrama gücüne) vedâ' (Ayrılma, ayrılık), vedâ'(Ayrılma, ayrılık), vedâ'(Ayrılma, ayrılık).

                                 *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                *

Neler öğrendik;

1. Sema yapan dervişlerin aşkın ateşiyle sevgi ve bağlılık duygusunu etkenliğini kuvvetlendirdiğini, aklın sınırlarından kurtulma, özgürce yücelme zamanını yaşadıkları yer ve zamanın sema olduğunu öğrendik.
                                             *

   RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A4A

A semâ'(Gökten gelen mesajları duymak için Allah-Allah diye dönen Mevlevi dervişlerinin yaptığı toplu dansın) başbuğu (Başkanı, Allah dostu Şems Hazretleri) her gün gelir, semâ' gül bahçesine seher yeli (Güneş doğmadan önceki zamanı veya şafak sökmek üzere olan zaman esen, insana dirilik, dinçlik veren etki yaratan rüzgâr) gibi eser.

Hem dudu işe girişir, hem bülbül;

Hem de meyvalarla dolu her ağaç, samâ eder-durur.

                         *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        *

Neler öğrendik;

1. Allah dostu Şems Hazretleri her gün gelip seher yeli gibi semâ ehlinin üzerine estiğini, onlara dinçlik ve dirilik bağışladığını öğrendik.

2. Allah dostu Şems Hazretlerinin rüzgarının etkisiyle söz sahipleri güzel sözler söylediğini, bülbüllerin güzel öttüğünü, ağaçların meyvalarına hoş tatlar verdiğini öğrendik.

3. Gökten geleni görmediğimiz, bilmediğimiz için verilen güzellikleri kendi kendine oluşan güzellikler sanacağımızı öğrendik.
                                             *

   RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A3A

Aşık (Aşırı sevği ve bağlılık duyan), sevgilinin çadırının kurulup bozulduğu, sevgilinin konup göçtüğü yerlerde kalan kalıntıların çevresinde döner-dolaşır;

Zahitse (Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren kişi ise) tespihin, rükuun (Öne doğru eğilmenin) çevresinde döner-dolaşır.

Zahid, ekmeğe (Geçindirecek işe, kazanca) sarılır , aşıksa su kıyısına koşar;

Bu susamıştır (Çok istemiştir, çok özlemiştir);

Oysa açlık gamına (Aşırı istekte bulunmanın sıkıntısına) düşmüştür.

                        *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      *

Neler öğrendik;

1. Aşık kişinin sevdiğinin çevresinde dolaştığını, sevdiğinden izler aradığını, bilgi edinmeye çalıştığını öğrendik.

2. Dinin emirlerini yapan kişinin aşktan habersiz yaşadığını, geçim derdiyle ömrünü tamamladığını öğrendik.

3. Aşığın derdinin sevgilisine kavuşup hasretini sona erdirmek olduğunu öğrendik.
                                             *

   RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A2A

Sana konuğuz biz, semâa (Gökten gelen mesajları duymak için Allah-Allah diye dönen Mevlevi dervişlerinin yaptığı toplu dans) konuk a dostların canı, a semânın sultanı (Allah dostu, sevgili, Şems Hazretleri).

Hem tatlılık-tuzluluk denizisin, hem semânın madeni (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynaksın);

Semâ' meydanı, seninle bezensin (Süslersin).

                          *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        *

Neler öğrendik;

1. Mevleviler sema ederken Allah dostu, sevgili, Şems Hazretlerinin semâya katılmasıyla kalpte oluşan duyguların, aklın, fikrin, anlayışın başka bir güzellikle süslendiğini, tat, lezzet kazandığını Mevlana Hazretlerinin anlatımıyla öğrendik.
                                             *

   RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A1A

Gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı) denizi, semâ (Gökten gelen mesajları duymak için Allah-Allah diye dönen Mevlevi dervişlerinin yaptığı toplu dans) yeliyle (Rüzgârıyla) dalgalanır;

O denizde yüzlerce dalga (Arka arkaya gelen, belirli bir süre etkisini gösteren duygusal kıvrımlı hareketler) belirir;

Her gönül semâa layık (Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan) değildir.

Gönüller denizine ulaşan kişidir ki bu yelle coşar (Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurarak) köpürür (Elde ettiklerini paylaşır, parlar);

Semâ'ın tadını o çıkarır.

                              *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                              *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin semâ ederken bir an durup beyitler söylediğini, sonra semaâya devam ettiğini, yine bir ara durup rubailer söylediğini öğrendik.

2. Semâaya uygun olan semânın zevkine, heyacanına, coşkusuna kendisini kaptırdığını, yücelerden gelen sözleri duyup özüne aldığını, bazen de paylaştığını öğrendik.

3. Semâa eden kişi kendinden geçmiş ilahi âlemle ilişki kurmuş kişi olarak heyacanının devam ettiğini, bu zevkin benzer bir örneğinin olmadığını öğrendik.
                                             *

   RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 69

Gene gel, gene gel, her ne isen gene gel,

kafirsen, ateşe tapıyorsan, puta tapıyorsan bırak da gel.

Bu bizim eşiğimiz, umutsuzluk eşiği değil;

Yüz kere tövbeni bozmuşsan gene gel.

                     *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                    *

Neler öğrendik;

1. Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!

   Allah'ın rahmetinden ümit kesilmeyeceğini, çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayan ve esirgeyendir (Zümer suresi 53).

2. Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra da size yardım edilmez. (Zümer suresi 54).

3. Günahkar insanların bile tövbelerinin kabul edileceğini ancak bir an evvel kötülükten vazgeçip Allah'a dönmeleri gerektiğini öğrendik.

4. Mevlana Hazretleri kendi öğretisi ile kişilerin fenalıklardan kurtulup Allah'a dönme isteğinde olanları davet ettiğini, yolunu ve yöntemini gösterip yardım ettiğini öğrendik.

5. Mevlana Hazretlerine katılanların umutsuzluktan kurtulacağını, Allah'ın bağış ve yardımını alacaklarını öğrendik.

   (Gel daveti gelenin uyumuna bağlı olduğunu, uyum sağlayamayanların ayakkabılarının yönü gidiş istikametine çevrilip kibarca gitmesi sağlanır.

   Mevlana Hazretlerine hizmet edenler pastalanır,

   Hizmet etmeyenler postalanır)

                             *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 68

Topraktan meydana gelen şu bedenimiz, gökyüzünün ışığıdır;

Çevikliğimizi (Kolaylıkla ve çabuklukla davranışımızı) melek (Manevi varlıklar) bile kıskanır.

Kimi olur, temizliğimizi melekler görür de haset eder (Kıskanır) kimi de pisliğimizden şeytan (Kötülüğe yönelten) bile kaçar.

                        *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin vücudunun gökyüzünün ışığı olduğunu, kıskanılacak biçimde kolaylık ve çabuklukla hareket ettiğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerinin düşmanlığından şeytanların bile kaçtığını öğrendik.

3. Allah'ın emanetini vücudunda taşıyanın Mevlana Hazretleri gibi gökyüzünün ışığı, meleklerin kıskandığı kolaylığa ve çabukluğa kavuşacağını, şeytanın bile kötülük görmemek için kaçacağını öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 67

Ben zerreyim (Çok küçük parçacık), bana güneş sensin a benim gün yüzlüm (Şems Hazretleri).

Gam (Üzüntü) hastasıyım ben, ilacın ta kendisisin bana.

Kolsuz-kanatsız peşinde (Top gibi) uçup duruyorum;

Saman çöpü (Rüzgârda savrulan) kesilmişim;

Bana mıhladızsın (Mıknatız) sen.

                     *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                   *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Kendisini çok küçük gördüğünü, Allah dostu, sevgili Şems Hazrretlerini ısı ve uşık veren, düya hayatını ışığıyla aydınlatıp düzene sokan biri olduğunu açıkladığını öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerinin kendisinin hasta, bu hastalığın ilacı olarak da Şems Hazretlerini gördüğünü öğrendik.

3. Şems Hazretlerinin doğal bir şekilde Mevlana Hazretlerini kendine çektiğini, üzerindeki ağırlıklardan kurtulan Mevlana Hazretlerinin hafif bir şekilde kendisini çeken Şems Hazretlerine doğru gittiğini öğrendik.

                  *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 66

Canımıza can katan kim derim?

Ta başlangıçtan bize can veren.

Kimi doğan gibi gözümüzü bağlar bizim.

Kimi de doğan gibi ava salar bizi.

                                *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                 *

Neler öğrendik;

1. Canımızı verenin Allah olduğunu, canımıza can katanın Allah dostu, yetkili ve etkili, sevgili Şems Hazretlerinin olduğunu Mevlana Hazretlerinden öğrendik.

2. Canımızın Allah tarafından ruhların yaratılması ile canın verildiğini, canımızın ruhlar aleminden dünya alemine gelip vücut bulduğunu, imtihan dünyasında bir zaman kalıp ölüm ile yine kıyamete kadar ruhlar aleminde kalacağını öğrendik.

3. Allah seçtiği bazı kulların doğan kuşu gibi elinde başını kapattığını (Bağladığını), avlanması gereken gözüktüğü zaman o kişiyi avlamak için baştaki başlığı çıkartıp ava doğru saldığını öğrendik.

4. Biz bir şey yapıp yapmama konusunda kendi karar verebilme ve bunu uygulama gücü olduğu gibi ilahi iradenin kendi isteğimiz gibi algılayacağımız emrini de yerine getirdiğimizi öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 65

Kimi, başıma buyruk (Kimseden izin almaksızın dilediğim gibi davranan) beyim derim;

Kimi, kendime tutsağım (Bir kimseye çok bağlı, kendimi bir şeyin etkisinden kurtaramayan) ben diye naralar atarım (Yüksek sesle uzun-uzun haykırırım).

Geçti artık bu iş, bundan böyle kendime gelemem (Durumu düzeltemem);

Kendime gelmemeyi (Ayılmamayı) de kurmuşum hani.

                          *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                        *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin kimi zaman özgürce yaşamayı, kimi zaman da kendisini kendisine tutsak olarak yaşamayı seçtiğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri özgürce yaşamaktan ve kendini kendine tutsak etmekten oluşan sarhoşluktan kendini kurtarmamayı amaçladığını öğrendik.

                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 64

Bir koku alamıyorsan (Güzelliğin kokusunu algılayamıyorsan) bu civara (Yöreye) gelme;

Elbiseni çıkaramıyor, soyunamıyorsan (Toplumun üstüne giydirdiği kuralları ve anlayışları üstünden bırakamıyorsan) şu (Aşk) ırmağa dalma.

Bir yan (Yokluk alemi) var ya, hani bütün yanlar (Madde ne manalar) oradan meydana geliyor;

Orada kal işte, gelme buraya.

                          *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          *

Neler öğrendik;

1. Güzel olanın küçük zerrelerinden yayılan, borun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duyguyu değerlendirip kaynağına doğru gidemeyen Mevlana Hazretlerinin ve dostlarının çevresine gelmemesi gerektiğini öğrendik.

2. Toplumun üstümüze elbise gibi giydirdiği doğru, iyi, faydalı gibi sözlerle yük oluşturan bu öğretiyi bırakamayanların, değişime yanaşmayanların aşk işlerine dalmaması gerektiğini öğrendik.

3. Dokuz kat göğün üstündeki yokluk aleminden, yani ihtiyaçsızlık yerinden dünyaya madde ve manaların indiğini, aşığın yokluk, yani ihtiyaçsızlık aleminde kalmasının gerektiğini öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 63

Gam da (Üzüntü de) kim oluyor ki adını analım;

Gönüle (Kalpte oluşan duygulara) değil, toprağa ekelim onu.

Gam (Üzüntü) bademdir (Sonu kötü olan, kötü bitendir) amma pek içsizdir (İçinde bulunanların bütünü kuru ve anlamsızdır);

Bize ram olmaz (İsteyerek veya istemeyerek uymazsa, katlanmazsa), buyruğumuza baş koymazsa (Emrimize uygun davranmazsa) beynini patlatırız.

                        *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri üzüntüye hiç değer vermediğini, üzüntü olacak bir durum olursa kalpte oluşan duyguların bulunduğu alana değil de toprağa ekerek, toprağın kimyasını değiştirmesine bırakarak zaman kazandığını ve üzüntüden sonra gelecek sevinci beklediğini öğrendik.

2. Bazıları üzüntüyü çerez gibi kabul edip sevdiklerini ve uğraştıklarını, Mevlana Hazretleri başına ne gelirse gelsin bunda bir sonuçta (İyilik) vardır diyerek üzülmediğini, Allah'tan gelen her sıkıntıya boyun eğdiğini, üzüntüye-sıkıntıya gönlünde yer vermediğini, paramparça ettiğini öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 62

Tanbur (Yay ve mızrapla çalınan, uzun saplı çalgı), ten-ten diye nağmeye (Güzel, uyumlu ses çıkarmaya) başladı mı, elsiz ayaksız gönül (Kalpte oluşan duygular), zincirini koparmaya koyulur (Alışagelmiş halinden kurtulmaya başlar, bağımlılıktan kurtulur, sevdiği, istediği yere gitmeye başlar).

Çünkü onun Ay'ının (Karanlıkta kalanların yolunu aydınlatan) ışığında gizlemiş birinin sesi gelmededir;

A yorulmuş yol arkadaşı, gel demededir.

                      *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                    *

Neler öğrendik;

1. Aşık tambur sesinin güzel ve uyumlu sesi ile kendini hapseden her ne varsa kurtularak sevdiği, istediği yere ve kişiye gideceğini öğrendik.

2. Karanlıkta kalanların yollarını aydınlatan gizlenmiş Allah dostu, ışığıyla kendisini arayana gel çağrısı yaptığını, geliş yolunu aydınlattığını öğrendik.

                *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 61

Rüyada o güzel sakiyi (İnsan ruhuna Allah'ı sevdiren, Allah nuru saçan kişiyi) gördüm;

Şarap (Tanrı şarabı dolu) kadehini eline almıştı.

Hayaline ( Zihnimde canlandırdığım ve gerçekleşmesini özlediğim görüntüye) dedim ki;

Onun (Allah'ın) kulusun-kölesisin (Tam bir doğruluk ve özveri ile bağlanarak bütün isteklerini yerine getirmeye hazır kişisin) sen amma bizim sahibimiz olmaya (Yasaya uygun biçimde dilediği gibi kullanabilecek kişi olmaya) da layıksın.

                          *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Allah dostu Şems Hazretlerini rüyasında Tanrı şarabını eliyle tutan durumda gördüğünü öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri rüyasında gördüğü Allah dostunu hayal ederek konuştuğunu, ona Allah'ın kulu kölesi olduğunu anladığını, kendisine ve dostlarına uygun kişi olarak sahiplenmesini istediğini öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 60

Canında (Yaşamayı sağlayan güç, dirilik veren ve ölümle vücuttan ayrılan) bir can var, o (Yaşamayı vücutsuz devam ettiren, senden hiç ayrılmayacak) canı ara.

Beden dağında bir mücevher (Değerli süs eşyası) var, o mücevherin madenini (Kaynağını) ara.

A yürüyüp giden sufi (Allah'ın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dini, Kur'an da önerilen, ve peygamberin hayatında uygulamaları görülen hayat tarzını yaşama gayretinde olan), gücün yeterse ara, amma dışarıda değil;

Aradığını kendinde arar.

                   *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                  *

Neler öğrendik;

1. Vücudumuzu çalıştıran, geliştiren, diriliği sağlayan, ölümle vücuttan ayrılan canımız olduğunu öğrendik.

2. Canı meydana getiren bir can daha canımızın içinde olduğunu öğrendik.

3. Canımızın canı içimizdeki mücevherdir, onun ölümsüzlük kazanacak yetenekte olduğunu, yaşarken aklımızla bu yolu Allah dostlarından öğrenip kalpte oluşan duygularımızla onun gelişip kalıcı olacak alana gitmesini, oraya bağlanmasını sağlamamız gerektiğini öğrendik.

4. Allah'a inanan peygamber efendimizin söz ve davranışlarına uyan Müslüman kişinin aklında, nefsinde, ruhunda, gönlünde aktif olan canın canını kendinde araması bulması gerektiğini öğrendik.

5. Her Müslüman yaşayanın canımızda ki canı bulamayacağını, bilemeyeceğini öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 59

O güzelin (Şems Hazretlerinin) kızgın, öfkeli gözlerini seyret;

Neliksiz-niteliksiz (Açıkça görünmeyen, kolayca anlaşılmayan, yabancı olanın göremediği özellikli) sözü iyi duy (Bilgi al, öğren, haber al).

O nergis gözlerinin (Kendini beğenmiş bakışıyla) içtiği kanların hepsi de (Yakından görme olanağı olan) benim gözlerimden akmada;

Seyret de gör.

                         *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         *

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerinin sözlerinin mana dolu olduğunu, yabancı olanların göremeyeceği özelliklerle donanmış, sır dolu sözler olduğunu öğrendik.

2. Şems Hazretlerinin sözlerini Mevlana Hazretlerinin açıklamasından anlayabildiğimizi öğrendik.

3. Şems Hazretlerinin iç dünyasına giren Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinden aşırdıklarını sevenleri ile paylaştığını, anlayabileceğimiz, kavrayabileceğimiz anlatımla hediye olarak sunduğunu öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 58

Şaraptan (Tanrı şarabından) başımda dağınıklık (Geniş bir alana yayılmış, birbiriyle bağlantısız, bozuk, düzensiz, karışık, uyumsuz, hoş görülmeyen düşünceler) var;

Şeker mi şeker dudakların yüzünden (Dudaklarından çıkan tatlı sözler yüzünden) şekerler (Tatlı sözlerini etrafa hediye olarak) saçmadayız.

A gizli sakiy (İnsan ruhuna Allah'ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), bir biri üstüne şarap (Tanrı şarabı) sundun ya, artık bir solukta bütün gizlilikler rüsvay (İtibarsız, değersiz) olur gider.

                       *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                             *

Neler öğrendik;

1. Hiç insan eli değmeden yapılan cennette ikram edilecek olan helal şarap içen Mevlana Hazretlerinin kafasında karma karışık düşünceler olduğunu, bunların Şems Hazretlerinin tatlı sır dolu sözleriyle Mevlana Hazretlerinin düşüncelerinin düzene girdiğini, bu düzene girmiş sözleri kişilerde bedensel ve ruhsal hastalıkların son bulması, hastalıklı duruma düşmemeleri için etrafındakilerle paylaştığını, hediye olarak dağıttığını öğrendik.

2. Şems Hazretlerinin insan ruhuna Allah'ı sevdirdiğini, Allah nuru saçtığını, gizli sırları Mevlana Hazretlerine verdiğini, hazretin ağzından çıkmamış ortada dolaşan sözlerin değersiz sözler olduğunu öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 57

Sevgili (Sevilen ve aşık olunan), beni helâk etmeye (Aşırı derecede yormak, bitkin duruma getirmek için) ayak direme (Düşünceni, davranışını sonuna kadar sürdürme, kendi tutumundan vazgeç), 

Gel;

Bildiğin renge boya (Neşeye, canlılığa ve değişikliğe sok), beze (Süsle) bizi;

Gel.

A her cana (Yaşayana) bir düzen (Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum) öğreten, bir düzen de bana öğret;

Gel.

                         *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri yanından habersiz ayrılıp giden Tebriz'li Şems Hazretlerini davet ederek bu ayrılıktan oluşan üzüntüden kendisini kurtarmasını, istediği şekle sokması ve süslemesi için beklediğini, kendi yöntem, ilke ve yasalarını öğretmesini, sevgili olarak kabul ettiği Şems Hazretlerinden ısrarla istediğini ve beklediğini öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 56

Ne vaktedek (Zamana kadar) uzaktan seyredip duracaksın bizi?

Çare (Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yolu, çıkar yolu) bulan biziz, aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu) çaresiz bir zavallımızdır bizim.

Can kimdir?

Beşiğimizdeki aciz (Gücü bir işe yetmez) bir çocuk;

Gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağındaki) kimdir?

Başı boş bir garibimiz (Kimsesiz, zavallı olan).

                           *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri kendisine ve öğretisine uzakta kalınmamasını, gereken yakınlaşma sağlanmasını, gerektiği gibi yararlanma sağlanması için yakın olmak gerektiğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerinin gücünü ve aşka olan etkisini öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.

3. Mevlana Hazretlerinin cana olan etkisini öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.

4. Mevlana Hazretlerinden kalpte oluşan duyguların kaynağını öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.

5. Başı boş bir garip gibi yaşamaktan vazgeçip aşkın, canın, gönülün hakikatini öğrenip hakiki hayat yaşamak için Mevlana Hazretlerine uzak kalmamak, bir kaç güzel sözüne doymamak gerektiğini öğrendik.

                    *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 55

Aşkında bu şeker çiğneyişi (Ağız tadı) varken her gün safralılara (Sıkıntılılara, tedirgin olanlara, rahatsızlık verenlere) kulak veredur (Merak edip dinlemeye, ,işitmeye çalış).

İşin-gücün, bütün gece şarap sunmak, düzen düzmek, düşmanlığı artırıp durmak.

                         *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         *

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerinin yanından gitmesiyle sıkıntılı, tedirgin, rahatsızlık veren yerlere ve kişilere gittiğini, Mevlana Hazretleri de yanına gelip aşkın tatlılığında yaşamasını istediğini öğrendik.

2. Bütün gece şarap sunup sarhoş etmenin, kişilere hile etmeyle, düşmanlık oluşturmakla uğraşmanın yanlış olduğunu öğrendik.

                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 54

Vakit geçikti amma toklara (Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal gibi şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olanlara) gecikti;

Devletsiz (Mevki, makam, mal, mülk elde edememiş) kişilerden başkalarına da tokluk yok.

Yüreklilere (Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, hiç bir şeyden korkusu olmayan, gözü pek, babayiğit için) ha gündüz olmuş, ha gece;

Aslanlara (Cesur, yiğit) kurt (İşini iyi bilen) nedir, koyun (Buyruklara uyan, kendi kişiliğini göstermeyen) nedir, keçi (İnatçı) ne?

                                   *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                   *

Neler öğrendik;

1. Dünyalık Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal gibi şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş, doygunluğa ulaşmış kişilerin Mevlana Hazretlerinin aşk öğretisine geç kalmış olacağını öğrendik.

2. Dünyalık birikimi elde etmeye uğraşanların tokluğunun olmadığını öğrendik.

3. Cesur kişilerin gece veya gündüzün davranışlarını değiştirmeyeceğini öğrendik.

4. Cesur yiğit kişi için diğer kişilerin tehlike ve tehdit olamayacağını öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 53

A efendim, rüyada bile görmüyorsun (Gözlerinle görmüyorsun, aklınla anlamıyorsun, bari duygularınla algıla) bizi;

Ta gelecek yıladek (Yıla kadar) bir kez daha görmiyeceksin bizi.

A gece, her solukta bize bakıp duruyorsun amma seher çağının (Sabahın güneş doğmadan önceki verdiği) aydınlığı olmadıkça bizi göremezsin ki.

                       *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                       *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin varlığını, diriliğini, ölümsüzlüğünü sezmek, değerini, anlayıp, kavramak, herkesin rüyasında bile göremeyeceğini ve seçemeyeceğini öğrendik.

2. Kişiye Mevlana Hazretlerinden bir ışık vurmadıkça o kişinin gece gibi çok kıymetli kişileri göremeden yaşayacağını öğrendik.

                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 52

Ey dost (Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş olan), dostlukta eşiz-dostuz (Tanıdığız) sana.

Nereye ayağını korsan (Tercih edersen) yer oluruz, ayaklarının altına döşeniriz (İstediğine engel olmayız).

Fakat dünyayı seninle (Beraber) görelim de seni (Benliğini) görmeyelim;

Nasıl olur da aşk mezhebinde lâyık (Hak eden, uygun olan, yaraşan, yaraşır) olur, doğru görünür bu?

                                *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           *

Neler öğrendik;

1. Aşk mezhebi olan Mevleviliğe katılan kişiye dost olunacağını, yapmak istediği uygun işlerde yardımcı olunacağını öğrendik.

2. Yeni katılan kişi ile dünya işlerine, olaylarına beraber gözlem ve yorum yapılacağını ancak ben ve bencillik içeren söz ve davranışların olmaması gerektiğini öğrendik.

                   *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 51

Kadehimizden (Bardağımızdan) bir şerbet (Şekerli içecek) içen, dudağımızın tadını (Bizim öğretimizden hoşlanan, zevk) alan, öylesine sarhoş (Çok fazla mutluluk duyan) olur ki gündüzümüzü gece görür.

Mezhebimizin (Aşk mezhebi) kapısından (Anlayışından, görüşünden, öğretimizden) kaçanın kulağını tutar da ta bizim yolumuza-yordamımıza (Uygun olan davranış biçimi, adap, erken) getirinceye-dek çeker de çeker ferahlık (Ferah olma durumu, genişlik, gönül açıklığı).

                            *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin öğretisini içselleştirenin içine tatlılık, hoşlanma duygusu, zevk geleceğini, karanlığın gizlediklerini gündüz görmüş gibi anlama becerisi kazanacaklarını öğrendik.

2. Mevleviliğin anlayış, görüş öğretisine giren kişinin uygun olan, davranış biçimi kazanıncaya kadar çekildiğini, ferahlık üstüne ferahlık kazanacağını öğrendik.

3. Mevlevilik öğretisi alan kişinin önceleri çok zorluk çekeceğini, bu zorlukta kolaylıklar verilerek adayın yola devam etmesi sağlanacağını, sonuç olarak ferahlığa ulaşılacağını öğrendik.

                       *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 50

A güneş gibi (Işınlarıyla ve ısısıyla etkileyen) tek (Eşi olmayan, biricik, yegâne) olan;

Gel.

Senin yüzün olmadıkça (Ortaya çıkmadıkça) bağ-bahçe de sapsarıdır, dallar, topraklar da;

Gel.

Dünya sensiz tozdur, topraktır (Toz ve toprak yığını);

Gel.

Şu meclis (Konuşmak veya görüşmek için yapılan toplantı) şu zevk (Tat, lezzet) sensiz soğuktur;

Gel.

                         *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                       *

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Allah dostu, sevgili Tebrizli Şems Hazretlerini çok özlediğini, hazretin nurlu ışık ve ısısına ihtiyaç duyduğunu, hareketsiz duran değerlere hareket ve verim kattığını, güzelleştirdiğini, Allah dostlarının toplantısına tat ve lezzet kattığını öğrendik.

         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 49

A gece, neşelisin (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinçten keyiflisin);

Boyuna da neşeli gel, neşeli;

Ömrün kıyametedek (Dünya durdukça, uzun süre) uzasın.

Benim hatırımda sevgilinin yüzünden bir ateş var;

Ey gam (Üzüntü), yürekliysen, gücün varsa gel bakalım hatırıma (Hatırlamam için Aklıma gel).

                   *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                   *

Neler öğrendik;

1. Gecenin gözlere bir örtü olduğunu, kötü gözlere engel olduğunu, gündüzün kargaşasının sakinliğe ulaşıldığı zaman olduğunu, aşıkların yalnız sevdiklerini hatırlayıp akla getirdiği bir zaman olduğundan Mevlana Hazretleri geceye dua ettiğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin yüzündeki nur güzelliğinin tesiriyle kendi yüzünde ateş oluştuğunu, aklına Şems Hazretleri geldikçe sararmış yüzünün kızardığını öğrendik.

                   *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER A 48

A seher yeli (Sabahın güneş doğmadan hemen önce esen rüzgâr), kalk da (Sevgiliden) haber ver bize;

O ateş ayaklı gönlü (Her adım atışında kalpte oluşan duyguların kaynağını coşturan sevdiğimiz kişiyi) gördün mü yolda?

Gördün mü ateşiyle yüzlerce mermeri-graniti yakıp eriten, ateşlerle sevdalarla dopdolu gönlü (Kalpte oluşan aşırı sevgi ve bağlılığın meydana getirdiği vücut sıcaklığını)?

                             *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                              *

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerinin habersiz ayrılışından sonra Mevlana Hazretleri özlemle hazreti aradığını, hareket eden her şeye, rüzgâra bile nerede olduğunu sorduğunu öğrendik.

2. Şems Hazretleri taş yürekli kişinin kalbini eritecek yetki ve yetenekte olduğunu öğrendik.

                       *

RAVLİ