26 Haziran 2013 Çarşamba

NEFSİ TANI VE OYALA

Hallac’la oğlu 217

İşi gücü güzel Hallac, oğluna dedi ki:
Nefsini bir şeyle oyala;

Yoksa o, seni işten güçten ala kor, yapılmayacak yüzlerce işle oyalar seni.

Sen yolda kuvvetli bir kişi değilsin ki vade (Yaşam sonuna kadar) yerine yalnızca gidebilesin.

Nefsinden bir hayal bile kalsa bil ki o, seni sürçtürür (Dengenin bozulması, yanlış iş yapmak, yanılmak), kaydırır, yoldan ala kor.

Bu köpek (nefs), bir an olsun doyarsa burada aslan kesilmemesine şaşmak mı gerek?

Bir an bile karnı doydu mu dili gıybete (dedikoduya) açıktır.
Keskin bir kılıç gibi açar dilini; bütün âlem halkını kovuculukla
(dedikoducu, yerici, gammaz olarak) öldürür.

Onu çekip çevirmeye çok çalışırsın ama bir an bile susturamazsın.

                                    *** 
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E. B.                              
             ŞARK İSLAM KLASİKLERİ                                                

                                      *
NEFS:
Kendisinde iradi (dileme, isteme, isten, niyet, maksat, emir, ferman, buyruk) hareket, duygu ve hayat kuvveti bulunan latif (güzel, hoş) cevherdir.

Dünyaya ve ahrete insanı isteklerle bağlayan, hoşlanma duygusu veren ihtiyaç bildirimidir.

Nefs isteklerini kendi dile getiremez, dile cinler getirir.
Şeytanlaşmış insanlardan faydalanarak aşırı isteklerini yaptırırlar.

NEFS-İ EMMARE:
 Yedi makamda ilkidir.

Kötülük işlemeye emredicidir.
Zorlayıcıdır.
Şehvanidir.

Gidişi Allah’a doğrudur.

Görünen âlemde etkilidir.
Yeri göğüstür.

Özellikleri:
Cehalet, cimrilik, hırs, kibir, böbürlenme, şehvet, şer, kıskançlık, kötü ahlak, lüzumsuz işlere girişmek, alay etmek, incitmek, azarlamak gibi kötü hallerdir.

Aslı temizdir ancak şehvani şeylere bağlanınca kirlenir.

Sırf şehvet olan hayvani nefsin hükmü altında kalmış ve bağlanmış olduğundan hayvani guruba girer.

Şeytan bile böyle nefisten kuvvet alır.

Verilenlerin değerini bilmez, yapılan hizmeti takdir etmez.
İnsanlığa çok zarar vericidir.

Sende bu özellikler varsa, tenha bir yerde gözünü yum.
Gizli bir şekilde la ila-ha- illal-lah diye söyle.

Bu hoş sözü söylerken, manasından pek lezzet duymaz.

Fakat günlerce sonra geçmişteki günahlarından oluşan karanlık utançların kalbinde yavaş yavaş silindiğini görür ve Cenab-ı Hakk’ın kalpleri çeviren, halleri değiştiren üstün kuvvetini bilip, görünenlerin yaratıcısı ve fiillerin var edicisi olduğunu anlar ve onun verici ve alıcı, fayda ve zarar sağlayıcı kudretine inanır ve bütün eşya üzerindeki etkisini, tümünü, dilediği gibi kullandığını ve hepsinin kudret elinde olduğunu, kalp gözü ile görür ve onun bu görüşü, inançtan ve sözle ifadeden başka, içten duyduğu zevk ile de kuvvet kazanır.

Dıştan bakan bu zevk halini bilmez, onu yapan ve yaşamına katan bilir.

Bu hoş kelimeyi yavaştan, gizli ve fakat duyarak tekrar etmelisin. Kalkarken, otururken, yan yatarken, kısacası her zaman söyle ve miktarını çoğalt.

Kibirlenmen alçak gönüllüğe,
Kindarlığın sevgiye,
Şehvetin iffete (temizlik, namuslu),
Kötü özelliklerin güzel özelliklere değişinceye kadar devam et ki gönül hastalıklarından sıhhat bulasın.

Şöhretli bir anılman veya lakabın varsa bu adını unuttur.
Yani şöhret afetinden, nam salma belalarından emin duruma gel.

Başkasının değerlendirmesini önemseme.
Cenab-ı Hakla baş başa kal.
Az şeye kanaat et.
Geçici lezzetlerden uzak dur.

Seveceğin sevgilin Cenab-ı haktır.
Aşkla muhabbetle sev ve bağlan.
Kalbini bütünüyle ver.
Bu temiz nefsini kirlerden arındır.

Yaren böyle yaparsan, bu ahlaka sahip olursan sırlar sana görünmeye başlar.            

 NEFS-İ LEVVAME:
Yedi makamın ikicisidir.

Kötülükleri emretmekten pişmanlık duyulduğu, kendi kendini kınadığın durumdur.

Gidişi Allah’a doğrudur.
Berzah (ruhlar) âlemine aittir.

Yeri gönüldür.
Peygamber hareketlerinin olduğu yoldur.

Özellikleri:
Kınama, heves, fikir, acep, halka, itiraz, azarlama, yalvarma, gizli iki yüzlülük, baş olma ve şehvete karşı sevgidir.

Doğruyu ve yanlışı görür ve bilir ki bu sıfatlardan huzursuzdur.
Din kurallarına sevgisi fazla ve yola bağlılığı devamlıdır.

Bu durumda olan halkın, kendisinin hatasız ve doğru olduğunu bilmelerini ister.

Bu durumda olanlar, kendi benliklerinden yok olma ve Allah’la var olmayı istemiş ve ecelleri gelmeden kendi iradeleri ile ölüp yok olma yoluna girmişlerdir.

Bu makamda büyük bir tehlike ve yıpratıcı bir yorgunluk olduğundan bu makamda kalanların, rahat ve selameti bulunmaz.

Bu makamın olgunluk durumu ihlâstır (Temiz kalplilik).

Allah’a yakın olanlar   

NEFS-İ MÜLHİMEYE:
Yedi makamın üçüncüsüdür.

Mürşit-i kâmile (pirine, yol gösterici, bilge, yaşlı) teslim olmak ve şeriat hükümlerine bağlı kalarak yürümek.

Dünyaya sarılmaktan sakınmaktır.
Âlemi ruhlar âlemidir.

Yeri ruhtur.
Hali aşktır.
Marifet gelir.

Melek ve şeytanın aracılığı olmadan doğrudan doğruya ilham edilir.

Özellikleri:

Hayranlık duymak, halkı ihmal etmek, Allah’ı anmak, renk vermek, takip etmek, almak ve yaymak, korkmamak, dilemek, güzel ses duyunca fazla haz almak, Allah’ı zikretmeyi fazla sevmek, Allah adını söylerken iç ferahlığı duymak, güler yüzlülük, hikmetli ve manalı konuşmak, farklı şeyler görme, Allah’ı düşünmeye dalma.

Bu durumdaki kişi hali zayıflaşır.
Çok kişi bu makamdan geri döner.
Dünyaya yöneliş isteği körelmemiştir.

Dua, zikir, salât ve selamlar ve erenlerle sohbetler, bilhassa kalbine şüphe düştüğü zaman ve şerrin hayrına üstün olduğu zamanlar lazımdır.

La hu- illa- hu ismi zikredilir.

Allah gayret ve aşk verirse ibadetinden zevk alır, yola devam ederse kemal makamına gelir.

NEFS-İ MUTMAİNNE:
Yedi makamın dördüncüsüdür.

Allah ile gidilir.
Yeri sır (gizli) dır.

Özellikleri:
Cömertlik, tevekkül, ta’fviz, sabır, halim, teslim, rica, doğruluk, ibadet, yumuşak gönüllü ve güler yüzlülük, hamd ve sena, şükretmek, tam görüş, daimi huzur, kalp sevinci, tatlı dilli, ayıp ve kusurları örtmek, hataları bağışlamaktır.

Şüpheler kalkmıştır.

Âlemin hakikatleri gösterilmiş ve senden başka her şey fanidir, ilhamını almıştır.

Kişide kerametler baş gösterir.
Ancak kişi bu kerametlere iltifat etmeyip onları ihsan eden Cenab-ı Hakk’a sarılır.

Şöhret yapma, afet ve belalarından korunmak için gizlenir, yani kendini belli etmez.

NEFS-İ RAZİYE:
Yedi makamın beşinci durağıdır.

Gidişi fillahtır.
Âlemi lahut alemidir.

Yeri, sır–rus-sır (gizliliklerin gizlisi (Allah bilgisi) dir.
Hali yokluktur.

Özellikleri:
Yasaklardan sakınmak, temiz kalple sevmek, huzur ve keramettir. Allah’tan başkasını terk edip unutmaktır, teslim ve rızada, kemal (olgunluk) göstermektir.

Kamil, Allah’ın cemalini görüp kendinden geçer.
Sonra bu âlemde var olan her şeyi itirazsız, heyecansız ve gönül hoşluğu ile kabul edip, haz ve zevk duyar.

Bu suretle halkı aydınlatma ve onlara doğruyu, gerçeği öğretme görevini, Allah’a karşı sorumlu olmadan güvenle yapar.

Hay, hay, hay ismi ile meşgul olunur ve maddi varlığı yok olup, manevi varlığı Hay (Allah) ile baki (var) oluncaya kadar bu isme devam eder.

İl-mel yakından aynel-yakın mertebesine çıkmış durumdur.

NEFS-İ MARZİYE:
Altıncı makamdır.

Yolu Anel-lahtır, Lazım olan bilgiyi doğrudan Allah’tan alır.
Âlemi şahadet âlemidir.

Yeri gizlidir.
Hali, hayret ve hayranlıktır.

Özelliği:
Allah’ın ahlakı ile bezenmiş olmaktır.
Hak kal- yakın makamıdır.
Cezbe ile bu makama çıkar.

Allah’ın Hu ismiyle meşgul olunur.
Nefsini bilen arif kullarına bildirdikleri mana makamdır.

Buna mana diğer kullardan gizlenmiştir.

NEFS-İ KAMİLİYE:
Nefsin yedinci makamıdır.

Olgunluğun son makamıdır.
Gidişi Bil-lahtır.

Çoklukta birlik, birlikte çokluk âlemini görmektir.

Yeri sırdır (gizlidir).
Kâh-har ismi ile meşgul olunur.

Bu makama sahibinin artık hiçbir isteği kalmamış, her dileği yerine gelmiştir.

Yalnız Cenab-ı Hakk’ın rızasını istemektedir.

Özelliği:

Kutuptur (en yüksek Allah velisi).
Çok tövbe eder.
Bağışlanmasını ister.
Bütün vücut organlarıyla ibadet eder.
Her işin ortası hayırlıdır, iyidir kuralını uygular.

                                       *
RAVLİ

Popüler Yayınlar