31 Mart 2020 Salı

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1600 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1600. Dünya, sana yüzlerce yüz tutmuştur (Yönelmiştir) ama güzelliğine, güzel yüzüne dünyalar dayanmaz.

Canlar (Mevleviler), aşkına doğru yola düştüler ama canlar da dayanmaz senin aşkına.

Gönülde senden, gizli bir iz var;
Öylesine güzel ki gizlilikler bile dayanamıyor ona.

Canın halvet yurduna (Yalnız kalınan yere) geldin mi, sus;
Çünkü bir halvettir o ki dillerle anlatılamaz.

İyiyi-kötüyü görmen, iyi bir şey değil;

Geç bundan;
O buna sığmaz.

Sen Tebrizli Şemseddin'in adını söyle ki o ad, sözlerle, anlatışlarla belirtilemez.

Dünya, baştan-başa diken olsa aşığın gönlü, gene de tamamıyla gül bahçesidir.

Şu dönen gökyüzü, işsiz-güçsüz kalsa gene âşıkların dünyası, iştedir-güçtedir.

Herkes gamlara batsa (Üzüntülere dalsa) aşığın canı latiftir (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan), sevinçlidir, düzenbazdır (Hile yapandır, aldatandır).

Nerde sönmüş bir mum varsa aşığa ver;
Aşığın yüz binlerce ışığı vardır çünkü.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şemseddin Hazretlerinin güzelliğine yönelen Mevleviler bu aşk yoluna hepsinin dayanamadığını,  gönülden izlenen bu gizli yolun güzelliklerle dolu olduğunu, çoğunun bu güzellikle oyalanıp yüz tuttuğuna ulaşamadığın öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin kendisine ulaşacaklarına gizli bir iz bıraktığını, bu izin güzelliğine sıradan bir insanın dayanamayacağını öğrendik.
3.    Gizli yolu takip edip yalnızlık yurduna ulaşıldığını, artık burada sözün geçerliliği kalmadığını, sadece suskunluğun yaşandığını öğrendik.
4.    Yalnızlık yurdunun iyi-kötü kavramının olmadığı yer olduğunu öğrendik.
5.    Şems Hazretlerinin yurdu olan buluşma yurdunda sadece Şems Hazretlerinin adından başka bir anlatışın olmadığı yer olduğunu öğrendik.
6.    Şems Hazretlerine aşkın gönülden dikenlerin ayıklandığı, gönlün gül bahçesinde yaşayan bir hale geleceğini öğrendik.
7.    Âşık olmuş kişiyi boş oturan tembel kişi olmadığını, onun yaptıklarını sıradan insanların göremediğini, anlayamadığını, anlasalar bile yakıştıramadıklarını öğrendik.
8.    Âşıkların sevinçli olduğunu, halkın üzüntülerle boğuştuğu bir zaman bile sevinçle, incelikle oyununu oynayan olduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Parlaklığı kalmamış, yaşam hızı azalmış, toplum içinde silik hale düşmüş kişiyi aşığın kendi ışığıyla uyandıracağını, yolunu aydınlatacağını, kendisindeki gücün farkına vardıracağını, özgüven sağlayıp kendine ve çevresine faydalı hale getireceğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV



30 Mart 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1590 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1590. Şu yapının mayası (Yaradılışı, özü, niteliği) kerpiç (Güneşte kurutulmuş, kalıplara konmuş, saman ve balçık karışımı ilkel tuğla) değil mi?
Taşla kerpiçte o güzelin letafeti yoktur ki.

Kuzgunun (Karakarga) gözü Yusuf’u (Güzeli) bilemez:
Çengin (Dik tutularak parmakla çalınan, üç köşeli telli çalgı, arp) sesini, sağır kişinin kulağı duyamaz.

Her ceylan, ovada misk bulamaz, her sıçrayan öküzde amber bulunmaz.

Her neyden (Üflemeli çalgıdan), özleyiş feryadı gelmez;
Her kuş, şekerkamışlığını yurt edinmez.

Ödü patlamış kişi Zühre’nin(Venüs yıldızının güzel yüzüyle yumuşaklığıyla, sevimliliğiyle, incelik ve zerafetinin, neşeli, istekli güzel huya sahip olan),  güzelliğini ne bilsin de çarşafının ucuna sarılsın.

Can şarabım, candan bakması içemez;
Bedene mensup kişi, parıl-parıl parlayan şarabı elde edemez.

Her bulut, Ay'a eş olabilir ml?
Yıldızlar yıldıza eş olan.

Dünyada, birisi, bir sevgiliye sahip olsa da bizim şu sevgilimizden daha güzelini bulamaz;

Efendimiz Şemseddin, o Tebriz'in ışığı:
O da kimseyi benim gibi kul-köle (Kendine sevgiyle bağlanmış dost, karşılık beklemeden yapılan hizmet) edinmez.

Öyle bir güzelsin ki canlar dayanmaz sana;
Şekerine ağızlar tahammül edemez.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Her insanın ışık sahibi, güzel özellikleri üstünde toplamış, Allah’ın güzelliklerini verdiği kişiyi herkesin göremeyeceğini, ona tutkulu sevgiyle yaklaşıp dost olamayacağını, hizmet edemeyeceğini öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri kendisini zaten yetiştirmişti fakat Şems Hazretlerinde Allah’ın güzelliklerini ve özelliklerini görüp aşık olduğunu, bağlanıp bir sevgili gibi davrandığını, hizmet ettiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Koskoca Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinde bulduğu, sevdiği, bağlandığı, bu güzel insandan aşırdığı sırları 6 cilttir bize anlattığını, bizim de yararlanmamızı istediğini, sahsını da bizim  sevip saymamızı istediğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV



29 Mart 2020 Pazar

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1580 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1580. Şarap (Tanrı şarabı) sundun mu, bir iş bekleme bizden artık;
Şarap insanı işsiz-güçsüz kor (Bırakır).

Gönlüm (Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatırlama gibi kalpte oluşan duyguların kaynağı) dün düşe-kalka geldi;
Çünkü şarap, onun sarhoşluğunu meydana çıkarmada.

Koştum, yanına vardım;
Şarap mı içtin dedim;
Korkmuyor musun ki akıl, inkâr (Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, bir yargıdan onun karşıtı olan yargıya geçme) eder.

Derken ağzını kokladım;
Anladım;
O peri yüzlünün kokusu geliyor.

Tebrizli Şemseddin'in, sınıkları (Yenilmiş, bozguna uğramışları) onaran (Bozulmuş, eskimiş olan bir şeyi düzeltip işler veya kullanır duruma sokmak, işe yarar duruma getiren) yaratıcının kokusuna sahip efendiler efendisinin kokusu.

Kokudan kokuya büyük bir fark var;
Ondaki bu kokuysa hadsiz hesapsız.

Sufilerin (Kendini Allah’a adamış kişilerin) sema'ı (Dansı), bitmez de bitmez, sönmez de ateş, odunu ıslatmaz ki.

Şunu iyice bil ki afetler (Doğa olaylarının sebep olduğu yıkım), bedene aittir;
Ayağın kalkmadıkça elini çırpma.

* Meclisi, öküzlerle (Aptal, anlayışsız) eşekler (Kaba, düşüncesiz) kaplamazsa Mesih, yapa-yalnız zevk alır, neşelenir.

Ağırcanlıların (Uyuşuk, tembel, vurdumduymaz kişilerin) bulundukları halvet meclisinde (Yabancıların da olduğu  toplantıda), neden yeni baştan zevke başlamaz gönlümüz?
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Gönlümüzün yeri kalbimizin olduğu göğüs boşluğu olduğu halde hep gizlendiğini, insan Tanrı şarabı içince meydana çıktığını, aklımızın doğruyu olduğu gibi söyletmediğini öğrendik.
2.    Şems Hazretleri bozulmuş, normal ve faydalı durumdan çıkmış olanları normal ve işe yarayan duruma getirebilecek yetki ve güçte olduğunu öğrendik.
3.    Kendini Allah’a adamış kişilerin neşesinin, sevincinin bitmez olduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah dostlarının aralarına yabancı almadıkları, dostların bir arada olmasının gönlümüze zevk verdiğini, zevke daldırdığını öğrendik, anladık.
                     *
RAV


28 Mart 2020 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1570 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1570. Gönül, maskarasıdır (Eğlendirici, sevimli, güldürücü, soytarı) onun (Hayalin);
Gâh (Ara sıra) bıçakla, gâh silleyle (Elin iç yüzüyle vurulan tokatla) yonar (Yontar)-durur onu.

Aptallık ettiysem de sille vurma bana;
Zaten aptallığımdan (Aklımı doğru kullanamadığımdan), yerimden, mevkilinden olmuşum ben.

* Sus da önünde binlerce Hint kılıcının (Sağlam kılıcın) bile yok olup gittiği o dil (Gönül), söze gelsin.

Fakat sen, neye hey sus desen, dudağına, söyle a güçler-kuvvetler bulan er der ney.

Bugün gönlünde sevgilinin huyu var;
Başında, o. yüzü narçiçeğine benzeyen güzelin havası esiyor.

Tavus kuşu bile o yana (Aşka) kanat açmada;
Bülbül bile o tarafın nağmelerini tekrarlamada.

Neyin sesi, orda espriler (İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz) döktürmede;
Çengin sesi, orda nice sırlar (Aklın erişemediği, açıklanamayan veya çözülemeyen, gizem)söylemede.

Vaktinde kalk da yarın oraya git;
Çünkü benim gibi çok âşığı var onun.

Yüzünü açtı mı, gönlünü koru;
O yanakta pek yakıcı ateşler vardır.

Fakat o anda gönülde (Arzuda, istekte) akıl (Öğüt, salık verilen yol) ne gezer?
Dudağı, nice gönülleri sarhoş etmiştir.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Kontrol edilemeyen hayalin insan gönlünü şerefsiz, onursuz hale getireceğini, hiç kendi haline bırakmayacağını öğrendik.
2.    Aklını doğru kullanamayanlar yerinden, makamından ayrılacağını, olanaklarını kaybedeceğini öğrendik.
3.    Dilimizin gönlümüzdekini söylediği öğrendik.
4.    Allah aşkından kuvvet-güç bulan erin söylemeye dudağının engel olmayacağını öğrendik.
5.    Gönlünde Allah dostunun huyu olanın diğer gönüllerin neler söylediğini duyacağını, nerelere gittiğini göreceğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Aşk; gönüldeki aklı vücuttan uzaklaştıracağını, kişiyi içmeden sarhoş edeceğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV



27 Mart 2020 Cuma

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1560 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1560. A gönül (Sevgi, istek, düşünüş, anış, hatırlamak gibi kalpte oluşan duygu kaynağı), denizin dalgalanması gibi coş, köpür;
Deniz bile hep durgun olsaydı kokardı.

Mademki güneşsin (Isı ve ışık kaynağısın), mademki varlığından arınmışsın;
Ecelin pençesi gamdan (Üzüntüden, kederden) başka bir şey sıyırıp koparamaz senden.

Şeker gibi tatlı sözler söylemeyi bırak:
Fakat şeker madeni (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak), nasıl olur da şekerliğini yapmaz ki?

Ne mutlu o cana ki bir güzeli seçer de sever;
 Zaten yoksul ondan başka bir şey de düzüp konuşmaz ki.

Sen gülüş (Mutlu, sevinçli, eğlenceli) olursun, neşe sevgilin olur;
Neşe (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç) olmadıkça kimsenin ağzı gülmez zaten.

Sen secde (Saygıyla yere kapanan) olursun;
Sevgilin-ululama kesilir (Erdemleri, büyüklüğü, yüceliği gösteren olur) ululama niyeti olmadıkça hiçbir baş kımıldamaz (Yerden başka bir yere baklamaz, göremez).

Sen ses olursun, sevgili sana mağara kesilir (Tehlikeden sığınacağın yer olur);
Hani dağın, kubbenin yanında, yankılanan nara gibi tıpkı.

Sen cuma olursun;
O hutbe vakti kesilir;
Ama cumadan ayrı düşmüş cumartesi değil ha.

Son-ucu, "Biz daha da yakınız" ayetine baksan a;
Gözünü oynatmadıkça oynamaz göz, göz atmadıkça sen, bir şey görmez göz.

Güzel bir hayal gelir, gönül hoşlanır nazlanır;
Çirkin bir hayal gelir, pusar, kıvranır gönül.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Coşkun bir yaşayışta olmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Çevresine ışık ve ısı verin ancak eceli gelince üzüleceğini öğrendik.
3.    Güzeli seçen kişinin canı gülen can olacağını, neşenin de sevgilisinin olacağını öğrendik.
4.    Sevgili karşısında sevenin yerlere kapanması, sevdiğini ululaması gerektiğini öğrendik.
5.    Ululanan sevgili kendisine bu kadar saygı göstereni tehlikeden koruyacağını, düşmandan saklayacağını öğrendik.
6.    Seven sevilen bir zaman sonra sevilenin seven olacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Gönlümüzün gelen güzel hayalle sevineceğini, çirkin hayalden rahatsız olacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV


26 Mart 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1550 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1550. Hayvanlıktan insanlığa uçmadıkça (Beden güzelliği, el, göz, kulak gibi organları daha becerikli bir şekilde kullanması, konuşabilmesi, gülüp algılayabilmesi, okuyup yazması, başka birtakım varlıkları kendi hizmetinde kullanması, aletler icat etmesi, olaylar arasındaki sebep-sonuç alakasını görmesi ve bu sayede geleceğe yönelik programlar ve hazırlıklar yapması, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin kavramlarına sahip olması, maddi manevi bedeni, ahlaki ve ruhi benzerlerinden üstün niteliklere sahip olmazsa) Ab-ı Hayata dalamaz;
Ab-ı Hayatın içinde yüzemez.

Sus, harfleri bırak;
Çünkü anlam (Mana) eri, yoktu olmazdı harflerin çevresinde dönüp dolaşmaz.

Sensiz sevinen, neşe bulan gönüller, yelle uçan süprüntüye, toza benzer.

Yücelerden aşağılara uçan ev kuşuna benzer, üstadı olmayan öğrenciye benzer onlar.

Huriden doğan padişaha benzer mi hiç yontup düzdüğün (Uydurduğun) cansız heykel?
Çelikten yapılma kılıcın korkusunu yaratır mı tahta kılıç.

Daha canken bir ahit de (Anlaşmada) bulunmuştun;
Fakat nerden hatırlayacaksın şimdi?

İnkâr edersen (Yaptığın işi, söylediğin sözü saklarsan) adalet gününe dek sabrederim ben.

Bir bakışla yüzlerce aklı bağlayan (Kendisini devamlı düşünülmesini, devamlı aranmasını isteyen), güzel, bize gülmeyecek de kim gülecek?

Gökyüzüyle eğlense, güneşi alaya alsa yerindedir;
Yerinde oluş da beğenir bunu.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ın iki aklı insana verdiğini, birincisinin hayvansal davranış yaptıracak akıl, ikincisinin de insani akıl olduğunu öğrendik.
2.    Hayvani aklımızda kalmadan insani aklımızı kullanarak ilerlememiz, ölümsüzlük kazanana kadar bu yolda devam etmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Çok konuşmaktan, kelimelerle uğraşmaktan vazgeçerek anlam birikimine önem vermemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Kalbinde duygu kaynağı olanın doğru sevgiyi, doğru isteği, doğru düşünüşü, doğru olanı hatırlayacağını, doğru olanı yapacağını, sadece çıkarı için davranış biçiminden kendini kurtulacağını öğrendik.
5.    Allah dostunu seven, saygı duyan, onu yol gösteren, yol aydınlatan olarak görenin, onunla neşe bulan kişinin sevinçli olacağını, aşağılık işler yapıp aşağı seviyelere inmeyeceğini öğrendik.
6.    Her şeyin kendisine, hakikisine ulaşmaya çalışmamız, benzerlerine kanıp yanlışa gitmemek gerektiğini öğrendik.
7.    Allah’a verdiğimiz sözü hiç unutmadan yaşamamız ve sorumlu olduklarımıza hatırlatmamız gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah dostu doğru kişiyi aradığını, kendisini o kişiye sevdirdiğini, devamlı düşündürdüğünü, sıradan insanın göremeyeceği olayları göstereceğini, yaşatacağını, söylediklerinin doğru olduğunu ona göstereceğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV


25 Mart 2020 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1540 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri tövbeyi anlatıyor)

1540. O tövbeyi (İşlediği bir günah veya suçtan pişman olarak bir daha yapmamaya karar verip bu kararı) bozan güzelin yüzünden tövbe, sağlam olmuyor ama gene de sen, söze (Düşünceni eksiksiz anlatan söze) tövbe et.

Gönüle  (Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatırlama ile katle oluşan duygu kaynağına) söyle, gamın (Üzüntü, keder)  çevresinde dönüp dolaşmasın;
Çünkü gam, yenmekle (Tasa etmekle “Tedirgin olmakla”, üzülmekle “Gergin hale gelmekle”, kaygılanmakla “Kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu ile”) azalmaz ki.

Sudan, topraktan çıkan bitki, hep gamdır;
Balçığın düğünü, ancak yastır.

A gönül kuşu, gamın çevresinde dolaşma;
Gamla kol-kanat kuvvetlenmez.

Gönül, gamsız olunca kola, kanada sahip olur da artık şu dünyanın çevresinde dolaşmaz.

A gönül, şu beden, eski düşmanındır senin;
Eski düşman, dayı olmaz, amcaya dönmez.

A gönül, dayan, başın dinç (Gücü ve sağlık durumu yerinde, canlı, zinde) olsun, usanma (Tekrarlanmasından, uzun sürmesinden dolayı bıkkınlık gösterme) çabucak;
Usanan, sırlara mahrem (Aklın erişemediği, açıklanamayan veya çözülemeyen gizemler bilgisini almaya uygun) olmaz.

Güzelim sudan başkasıyla düşüp kalkmayan balığa dön anlamlar denizinde (Anlamı yaşayış yerine, kendi eksenine geri gel).

Balık, sudan usanmaz;
Deniz olmayınca neşelenmez, zevk bulmaz zaten.

* Dünya, gizli bir denizdir;
O denizde Âdemoğullu (Allah’ın kendi suretinde yarattığı, can verdiği) olanlardan başkası dönüp dolaşmaz.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Allah dostu tövbesini bozsa bile bu konuda bir şey söylememiz gerektiğini öğrendik.
2.    İnananlarda üzüntünün, kederin yer bulamayacağını, etkilese bile kalıcı olamayacağını öğrendik.
3.    Üzülmekle, kederlenmekle üzüntü kaynağının azalıp yok olmayacağını, üzüntüyü kederi çevremizden uzaklaştırmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Gönlümüzün üzüntüsünün sadece sevdiğimizi görememek olması gerektiğini öğrendik.
5.    Gönlümüzü sıkıntıya sokanın bedenimiz olduğunu, gönlümüzün eski düşmanı olduğundan dost olmayacağını öğrendik.
6.    Gönlümüzü dinç tutmamız, üzüntüyle, vücudumuzun sonu gelmeyen isteklerinden kurtarmamız, bu düşüncede ısrarlı ve sabırlı davranarak sırlar söylenen kişi olmamız gerektiğini öğrendik.
7.    Gönül, gönül alan insanlarla beraber oldukça neşeleneceğini, zevk alacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Dünyanın gizliliklerini çok ve büyük olduğunu,  “Tanrı altın tacı olan aklı yarattı ve and olsun ki Âdemoğullarını yücelttik” mealindeki (İsra suresi 70 ayetinde) hakikati bilincine varanların sırların içinde dönüp dolaşacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV




Popüler Yayınlar