16 Haziran 2013 Pazar

ÇEYİZ

Fatıma’nın çeyizi 190

Usame dedi ki:
Peygamber, Ebu-Bekir’le Ömer’i çağır diye ferman etti.

İkisi huzura gelince Zehra’ya dedi ki:
Hadi, sen de neyin varsa al, huzuruma getir; öyle istiyorum.

Ey gönlümü aydınlatan, gözümün nurusun ama bugün seni Haydar’a (Hz. Ali’ye) teslim edeceğim.

Fatıma gitti; o eşiz hatun, derhal evden bir taş el değirmeni,
Hurma lifinden eski bir hasır, güzel bir ayakkabı ve bir misvak (diş fırçası).

Tahtadan bir kâse, koyun derisinden sağlamca bir döşek (yatak).
Bir de yedi yamalı çarşaf getirdi; hepsini huzura koydu.

İnsanların ve bütün kâinatın cinslerine, nevilerine vakıf olan, hepsinin de efendisi bulunan Peygamber, o taş değirmenini omzuna aldı.

Ebu-Bekir hasırı sırtladı; Ömer döşeği yüklendi; yola düştüler.
Peygamberin gözünün nuru Fatıma’da köhne çarşafı başına aldı;

Ayakkabıları ayağına giydi; misvakı eline aldı.
Usame ben de dedi; o kâseyi aldım; yola düştüm.

Hayder’in odasına vardık.
Ağlamaktan halkı görmüyordum adeta.

Peygamber, a her işi güzel olan er dedi; neden böyle zarı, zarı ağlarsın?

Dedim ki:
Zehra’nın yoksulluğuna baktım da bu hal, canımı yaktı, ciğerimi eritti; ciğerim kan kesildi.

İki cihan padişahının kızının çeyizi işte buracıkta, meydanda.
Kayser’( Rum imparatoru) le Kisra’ya (İran hükümdarı) bak; ne malları var?

Bir de Peygamberin dünyada nesi var; seyret.
Bana, Usame dedi; sonu ölüm olduktan sonra bu kadarı da pek çok.

                                          ***
Elin, ayağın, yüzün, bedenini kalmayacak olduktan sonra bırak; bu da kalmasın.

Peygamberin ciğer-paresinin gelinliği böyle olduktan sonra artık sen ne derttesin?

Peygamberin halini bir an için olsun, duydun ya; sonra da tutar, dünyayı bir araya toplamak istersin.           

Şu dünyanın işi, senin kanını içmektir; böyle olduğu halde ne diye dünya malını toplarsın?

Boynuna yüktür.
Olgunluğa ulaşsan da sonunda öleceksin.

Aslan gibi kuvvetliyim diye ne vakte kadar övüneceksin?
Başın yüce olsa bile aklın yok; başın dönmüş.

A eşsiz kişi, saçın sakalın pamuğa dönmüş; zaman pamuk gibi atacak seni.

A aciz ihtiyar, genç dediğin ateş gibidir; sense pamuksun.
Pamuksun.
Pamukla ateş hiçbir zaman bir arada bulunamaz.

                                           ***          
 İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E. B.                              
                    ŞARK İSLAM KLASİKLERİ                                                

                                              *
Yaren,

Peygamber efendimizin adını söylerler, salâvat getirirler, hadislerini duygusal bir şekilde anlatırlar, onun gibi sakal bırakırlar.

Giysileri benzetirler.
Çevrende sayısız bu örnekten bulursun.

Sünnet ehliyim diyenleri sözleri ile değil, Ey yaren!
Evine git bak, çocuklarını nasıl evlendirdiklerine bak.

Kazançlarına bak.
Yaptıklarına bak; sözlerine ve sana vitrin olarak gösterdiklerine aldanma, vücut ve giysilerine bakarak o kişi hakkında öyle sünnet ehlidir deme.

Senden beklentisi olan peygamberin arkasından elini uzatarak paranı almaya çalışır.

Seni cennet vaadiyle aklını hayal
Âlemine göndererek soyup soğana çevirir, adına da hâyır der.

 Yaren iş dünyalık çıkar için söz söylüyorsa, gözüne gösteri yapıyorsa, uzaklaş o kişiden.

                                                *
RAVLİ

Popüler Yayınlar