27 Haziran 2013 Perşembe

DİN VE PARA


Hıristiyan’la Şeyh 219

İyi gönüllü, sırlara sahip bir şeyh vardı; bir seher çağı pazara çıktı.
Yoldan biraz ot toplamak istiyordu; çünkü zaman-zaman karnı acıkıyordu.

Hıristiyan’ın biri bir doru ata binmişti; ata da altınla bezenmiş bir eğer vurulmuştu.

Önünde, ardında birçok köle gidiyordu. Şeyh pazarda ona rastladı.
O hali görünce gönlü coştu; kendi yoksulluğundan utandı.

Tanrı’ya dedi ki:
Allah’ım, benim böyle olmamı dilemektesin, onun da benim gibi olmasını dilememektesin.

Ben dostlardanım, oysa düşmanlardan; benim böyle olmamı istiyorsun da onun öyle olmasını takdir ediyorsun.

Birisi Hıristiyan, nazu naim içinde (Bolluk ve rahatlık), yücelmiş, altınlara boğulmuş; bir Müslüman’sa bu çeşit azıksız kalmış, acze düşmüş.

Sevginin senden naibi(vekili), yanıp erimek; düşmanaysa hem azık vermedesin, hem de ona lütuflarda (Hoşluk, güzellik) bulunmadasın.

Seni tanıyana, çağırana ne ekmek veriyorsun, ne elbise!
Ama tapından sürülmüşe at da veriyorsun, sarık da!

O kanlara bulanmış pir (Yaşlı bilge), bu sırrı söyleyince hatiften (Söz getiren melek) şu sesi işitir.

Ey mümin, her şeye sahip olmanı istiyorsan imanını değiştir, kâfir de küfrünü değişsin; sen onun yerine geç, o senin yerine geçsin.

Elin darsa, sende olanı ver; onda olanların da hepsini al, kurtul giysin.
Müslümanlığı Hıristiyanlıkla değiş, ver ona yoksulluğu; onun zenginliğini al haydi.

Ona para pul verdiysem sana da ey din eri, din verdim, buluşmayı vaat ettim.

Dinden geç, parayı al.
Hırkayı at, Zünnara (Papazların beline bağladıkları kemer) kuşan.

Bu sır, o tertemiz kişinin gönlüne vurunca kendinden geçti, toprağa serildi.
O kendinden geçen er, kendine gelip ayılınca varlığı ardından gitti, aklı da önünden savuştu.

Feryada başladı da Allah’ım dedi; bu değişikliği istemem, asla istemem.
Bu değişikliği istemiyorum; tövbe ettim: bundan böyle bu çeşit düşünce çevresinde hiç mi hiç dönüp dolaşmam.

                                      ***
Yüzlerce çalışmayla bir güzel iş sahibi olduktan sonra o iyiliği, o güzelliği giderme kendinden.

Kendi düşüncendesin, sarhoşsun; kendinden, varlığından vazgeç; kendini Tanrı’dan aydınlan, kurtul.

Onlardan bir kıl kadar feyze (bolluk, çokluk, verimlilik, fazlalık, gürlük, ilerleme, çoğalma, ilim, irfan ( kâinatın sırlarını bilme, anlama)) erişsen, iki âlemde de ne varsa hepsini elde edersin.
                                    *** 
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E. B.                              
             ŞARK İSLAM KLASİKLERİ                                                

                                      *
Yaren,
Emeksiz, zahmetsiz Müslüman bir toplumun içinde var oluşun peşinen verilen bir güzelliktir.
Bu güzelliği korumalısın ve güçlendirmelisin.

Sahip olduğun değere binlerce yıl akıl yorup çalışsan zor elde edersin.
İyi bir yol üzerine bırakılmışsın.

Bu yoldan geri dönmek yanlış olur.
Sonunda yok olacak eşya yerine ebedi değer olan iman verilmiş, farkına varmalısın, korumalısın, kendini geliştirmelisin.

Kendini kontrol etmesini öğrenerek yolunun doğru olduğunu iyice anlamalısın ve inanmalısın.

                                              *
RAVLİ

Popüler Yayınlar