MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D29

Beytimi (Anlam bakımından birbirine bağlı iki diziden oluşmuş şiir parçası) de gazelimi (İlk beytin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerin ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklı, genellikle lirik konularda yazılan nazım biçimini) de, şiirimi (Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebi anlatım biçimi, koşuk, nazım, manzume,) de su götürdü;

Varımı-yoğumu (Sahip olduğum her ne varsa) sel aldı gitti.

İyiliğimi (Karşılık beklemeden yaptığım yardımlarımı) de, kötülüğümü (Zarar verecek davranış veya sözlerimi) de, zahitliğimi (Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirmekten) de, kulluğumu (Karşılık beklemeden yaptığım hizmetleri) da Ay ışığı (Ay'ın yeryüzüne verdiği ışık) vermişti, gene Ay ışığı aldı-gitti.

                                  ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                 ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri yaptığını ve söylediğini her ne varsa nurlu yüzüne bakıp aydınlandığı Şems Hazretlerine aşırı sevgisiyle ve bağlılığıyla meydana geldiğini, Şems Hazretleri bütün Mevlana Hazretlerinin varlığını, benliğini, duygularını alıp gittiğini bir olduklarını öğrendik.

                                 *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D28

Kokun (Belirtin, işaretin) geldi;

Kaçmada yüz kalmadı (Birçok ricada bulunduğum için yeni bir şey istemeye sıkıldım);

O yana kaçmadan, o yana sığınmadan başka bir çare yok.

Kokunla (Belirtini de, işaretini de) bizim rengimizi (Işığın gözde oluşturduğu duyumu) de çaldılar, kokumuzu da;

Sonunda iş bir yere vardı ki bizden bir koku bile kalmadı.

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin belirti ve işaretlerinin gelmesiyle ondan bir şeyler istemeye yüzü kalmadığını, yüzleşmek yerine bir yerlere kaçıp sığınmayı düşündüğünü öğrendik.

2. Şems Hazretleri ve Mevlana Hazretlerinin sözlerini, yaşam hikayelerini her önüne gelenin sahiplendiğini, kendine veya sevdiği kişiye mal ederek yol ve kişi işaretlerini, belirtilerini sıradanlaştırıp karıştırdıklarını, bütünlüğü bozduklarını, ışığın yönünü ve kokusunu kaybettiklerini öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D27

Kimi kişiler, huy (Yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü) bakımından, Hayder-i Kerrar'dır (Döne-döne hamle eden, saldıran, cesur, yiğit);

Bir bölük halk da yaralanmıştır, bü-timara (Balıkçıl kuşa) dönmüştür.

Aşkın (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu), yolda doğru gidenleri isterim der;

Sense hayır dersin;

Kırık-dökükler (Sağlam olmayan, çürük, değersiz, düzgün olmayan) pek çok.

                               ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                              ***

Neler öğrendik;

1. Kimi kişilerin yaradılış özelliği olarak cesur, yiğit, savaşkan kişiler olduğunu öğrendik.

2. Kimi kişilerin avcı olduklarını, fırsatı buldukça kazanç sağladıklarını öğrendik.

3. Aşk doğru yolda olanlarını istediğini, Allah dostu Şems Hazretlerinin de kırık dökük kişileri istediğini, yardım ederek elinden tutup huzura çıkmaya hazırladığını öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D26

Gene geldi, gene gösterdi o (Şems Hazretleri) büklüm-büklüm saçları, gene gösterdi o şerri (Fenalığı), o zulmü (Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum), o sitemi (Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık ve başka duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtme).

Hani Zühre'nin bile bayrağını başaşâ (Baş aşağı) eden (Venüs)(Güzel yüzüyle, yumuşaklığıyla ve sevimliliğiyle, incelik ve zarafetiyle, neşeli ve istekli, güzel huylu kendini gösterip) o (Şems Hazretleri) Ay yok mu;

Ayağını dire, o davulu, o bayrağı gene getirdi o Ay.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                       ***

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretleri kendini gösterdiği zaman onun davranışlarından ve sözlerinden öfkelenmeden onun güzelliğini önemsemememiz ve bakmamız gerektiğini öğrendik.

2. Şems Hazretleri karanlıkta kalanları aydınlattığını, aşkı öğretip Allah'a ulaşılacak kısa yolu gösterdiğini, yardım ettiğini, etrafında toplanılmasını istediğini, öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D25

A aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu), “Gerçekten de azabım pek çetindir” (İbrahim suresi 7-8) ayeti var ya, osun sen bana.

Sana aşık olan, kılıcınla şehit olmuş gitmiştir.

Gece oldu, bütün halk uykuya daldı;

Nerede benim uykum?

Yoksa kurt mu paraladı onu.

                   ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                  ***

Neler öğrendik;

1. Sevgi ve bağlılık duygusunun verdiği ölümüm şehitlik makamı olduğunu öğrendik.

2. Allah dostuna aşık olanın aşık olduğu kişinin eliyle ölümü seve-seve kabul ettiğini öğrendik.

3. Allah dostu ile buluşmanın halkın uykuya daldığı zaman olacağını, aşık kişinin gece sevdiğini beklemesi gerektiğini öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D24

A gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), bu yolu (Aşk yolunu) dedi-kodularla (Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere konuşmalarla) vermezler sana;

Yokluk kapısından (Dünya bağlarından tamamen kurtulup ulaşılabilen kapıdan) başka bir yerde kavuşma yoktur sana.

Onun kuşlarının (Aşıkların) uçtuğu havada kanat çırpmadıkça (Yol almadıkça, çaba göstermedikçe) kol-kanat vermezler sana.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                            ***

Neler öğrendik;

1. Aşk kapısına ulaşmak için başkalarını çekiştirmek ve kınamakla elde edilemeyeceğini, bu yolu bilen Allah dostunun eğitmesiyle ve yolu gösterip yardım etmesiyle bilinçli bir şekilde bulunup ilerleme sağlayabileceğimizi öğrendik.

2. Dünya bağlarının insanın elini kolunu bağladığını ve yük oluşturup yolda ilerleme sağlamaya engel olduğunu, bu durumdan kurtulup bu yolu gösteren Allah dostunun önerileri ve yardımıyla bu kapıya ulaşılabileceğini öğrendik.

3. Allah dostları aşıkların havasına girmedikçe hızlı bir gidiş sağlanamayacağını, yardım edilmeyeceğini öğrendik.

                        *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D23

(S.264) A aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu), ne biçim şeysin ki her şey senin;

Her şey sensin, topluluklar, senin per-perişanın (Çok kötü durumdalar).

A aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu), altınların hepsi, senin madeninden (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynaktan) sen anasın, bütün halk, senin çocukların.

                      ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                    ***

Neler öğrendik;

1. Toplulukları yöneten, yönlendiren aşırı sevgi ve bağlılığın etkisiyle toplumu çok kötü duruma soktuğunu öğrendik.

2. Aşırı sevgi ve bağlılığın çok değerli ve değerini yitirmeyen bir duygu olduğunu, anne bağı gibi kutsal bir şekilde bağlanılan, yönlendiren bir kuvvet olduğunu öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D22

A bengisu (Abıhayat- Olgun insanın hayvani bir hayata mahkum olmuş aklını kurtararak dirilten, bolluk oluşturan bakış), senin sevda (Aşırı ve güçlü tutkundan, isteğinin) şerbetinden kim tattıysa ömrüne ömür katıldı (Sevinmene, mutlu olmana sebep oldu) gitti.

Ölüm (Yok etmek için) geldi, beni kokladı (Yaklaştı, havayı içine çekti) da senin (Aşkının) kokunu duydu;

O günden beri de ecel (Ölüm zamanından), umudunu kesti (Artık gerçekleşmeyeceği inancına vardı) benden.

                          ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          ***

Neler öğrendik;

1. Ölümsüzlük, ömrüne ömür katmak isteyenin aşırı ve güçlü sevmeyi ve sevdiğine bağlanmayı bilmesi ve yaşaması gerektiğini öğrendik.

2. Ölüm meleğinin aşkı yok edemediğini, aşık kişinin razı olmadıkça canını almadığını öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D21

A aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu), canlar (Aşıklar), senin canının (Yaşadığının) belirtisi;

A aşk, tatlar-tuzlar, senin tuzlandan (Tuz madeninden).

A aşk, bütün altınlar (Üstün nitelikliler, değerliler) senin madeninden (Kaynağından);

Giyinmiş-kuşanmış (Aşk örtüsüne bürünmüş), ancak bir kişi;

Öbürlerinin tümü de senin soyduğun çıplaklar.

                         ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         ***

Neler öğrendik;

1. Aşkın yaşayan bir varlık olduğunu, tatlı-tuzlu duyguların aşktan çıktığını öğrendik.

2. Aşkla yapılanın değerli olduğunu, aşkı üstüne giysi edinmemiş her kişinin çıplak hükmünde olduğunu öğrendik.

                          *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D20

A aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu) seni peri (Cinlerin güzel dişileri) de bilir, insan da;

Hem de Süleyman'ın mührünü (Padişahlık belirtisini) bilirler ya, ondan da daha iyi, daha tanınmış bir halde bilirler.

Seni (Aşkı), dünya bedeninde can (Yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan varlık) bilirler;

Seninle öyle bir haldeyim, öyle yaşamadayım ki bunu, kuşlar bilir ancak.

                           ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         ***

Neler öğrendik;

1. Aşırı sevgi ve bağlılık duygusunu insanlar kadar cinlerin dişilerinin de bildiğini ayrıca Allah'ın padişahlık verdiği, yetki ile donattığı insanları da bildiklerini öğrendik.

2. Aşırı sevgi ve bağlanmayı sadece aklımız, duygularımız değil canımızın da bildiğini öğrendik.

3. Mevlana Hazretleri aşırı sevgi ve bağlılık duygusunu çok önemsediğini, yaşamının en üst seviyesine taşıdığını, bunun sırlarından bize de anlayışımız kadarıyla yararlanmamız için bilgilendirdiğini öğrendik.

                                *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D19

Şu düzülüp koşulan (Düzenlenip hareketi sağlanan) insan şekli var ya hani;

Bir şekildir ki gam (Üzüntü) tezgahında çizdiler onu.

Kimi şeytan (Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten) olur insan, kimi melek (Terbiyeli uysal), kimi canavar (Yabani, yırtıcı);

Bu ne biçim tılsımdır (Doğaüstü işler yapabileceğine inanılan güç) ki hepsini de bir araya getirmişler.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                ***

Neler öğrendik;

1. İnsanın temel yapısının üzüntü üzerinden oluşturulduğunu, insanın diğer varlıkların huyunu kendilerine yakınlaştırdıklarını öğrendik.

2. İnsanların huy bakımından çok değişik biçim ve boyutta olmalarına rağmen aklın kolayca anlayamayacağı bir arada yaşamayı becerdiklerini, birbirine karıştıklarını öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D18

Seninle oturup kalkanlar erse (Yiğitse-Alllah dostuysa) orada otur da bulanıklığını (Karışıklığını) alsınlar, dumanını (Kızgınlığını) yatıştırsınlar.

Onların ayıbını, kusurunu aklına getirme;

Çünkü sen düşünmeden düşünceni bilirler, anlarlar senin.

                     *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                   *

Neler öğrendik;

1. İşini iyi bilen, yetenekli, yiğit kişilerle oturup kalkmamız, duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerde yanlış anlayış ve kavrayışlarımızı düzelterek bilinçli bir duruma getirmelerini sağlamak gerektiğini, yanlış yönelişlerden uyarıları ve yol göstermeleri ile kurtuluşa ermemiz gerektiğini öğrendik.

2. Bizim yolumuzu aydınlatan, doğru yola sevk eden, bilgisini sakınmadan veren kişilerden almamız, onların eksikliklerini, özürlerini aklımıza getirmemiz gerektiğini öğrendik.

3. Bize verileni önemsemek, verilenin değerini düşürmeden yararlanmak gerektiğini öğrendik.

                                *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D17

İnsanın bilgisine (İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütününe), hünerine (Beceri isteyen ustalığına) bakma;

Ahdinde (Sözünde) duruyor mu, vefası (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı) var mı?

Ona bak.

Ahdini (Verdiği sözü) yerine getiriyorsa istediğin kadar öv, ondan da artıktır (Daha çok övgüye uygundur) o kişi.

                      *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                    *

Neler öğrendik;

1. İnsan için değerli olanın sözünde durması, sevgiyi sürdürmesi, sevgi dostluk bağlılığı var mı bu özelliklerine bakmamız gerektiğini, her türlü övgünün böylelerine az geleceğini öğrendik.

2. Kişi bilgili ve hünerli olursa olsun sözünde durmuyor, sevgi ve bağlılığı yoksa değersiz kişi olduğunu öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D16

Kime akıl (Düşünme, anlama ve kavrama gücü) verdiler, kimi bilgiyle yücelttilerse (Soyluluk, asillik verdilerse), o kişiyi rızk (Yiyecek, içecek) sayısına düşürdüler;

Darlıklara attılar;

Fakat akıl (Düşünme, anlama ve kavrama gücü) bakımından kimin nasibi (Payı) yoksa, akıl yerine mal doldurdular ona, anbar haline soktular.

                            *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           *

Neler öğrendik;

1. Allah kimin aklını artırdıysa, bilgiyle yücelttiyse asillik ve soyluluk verildiğini, yiyecek ve içecek bakımından başkasına muhtaç olmayacak azlığa düşürüldüğünü öğrendik.

2. Allah kişiye akıl bakımından pay vermediyse mal delisi olacağını, mallarının bekçisi olacağını öğrendik.

                              *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D15

Yeryüzüne yaydıkları gün aşıkların (Aşırı sevgi ve bağlılık duyanların) altınlarını (Üstün niteliklerini, değerlerini) bir başka çeşit damgaladılar (Bir kimseye, gerçeğe dayanmadan herhangi bir özellik veya nitelik yüklemek).

Gönülleri (Kalplerinde oluşan duygularının kaynağı) kafirdi (Kabul etmeme, tanımama, yapılanı, söylenenin, tanık olduğunu saklayıp gizleyenlerdi), kan (Haram olanı) içerlerdi, yol vururlardı (Doğru yolda gidenin yolundan döndürmeye çalışırlardı);

Düzenle kendilerini böyle zahit (Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren kimse) kılığına soktular, kulluk (Karşılık beklemeden hizmet) eder göründüler.

                         *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                       *

Neler öğrendik;

1. Allah aşıklarının Allah dostlarını aşırı sevip bağlanmalarını başka bir şekilde yorumlayarak değersizleştirmeye çalıştıklarını öğrendik.

2. Kalplerinde oluşan duygularında Allah'ı ve birliğini inanmayıp inanmış gibi gözükenlerin gösteriş için çevresine kendilerine peşinen güvenilsin diye ibadet ettiklerini gösterdiklerini öğrendik.

3. Allah'ı seven kişinin Allah'ın sevdiklerini seveceğini, saygı göstereceğini öğrendik.

                                *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D14

Put yurdunun (Doğaüstü güç ve etkisi olan kişinin) fitnesi (Karışıklık, kargaşa çıkaranı) olan güzeller, yolumuzu kestiler;

Bizi putların meyhanesine (Çok değerlilerin bulunduğu yere) düşürdüler.

Hem de öyle düşürdüler ki, bu konaktan o altını (Üstün nitelikli, değerli olanı) öyle bir vurdular (Avladılar) ki akılla bunu anlamana imkan yok.

                              *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                              *

Neler öğrendik;

1. Allah'ın aşık dostları Mevlana Hazretlerinin yolunu kesip güzel kişilerin arasına karışıklık, kargaşa içinde aldıklarını öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerini yokluk aleminin güzellerinin avladığını, o yerin en kıymetlisi Şems Hazretlerine aşık ettiklerini öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D13

Gerçekler, yolu görenler, senin sırlarını (Varlığı veya yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulanı) bir-bir (Olduğu gibi, tam tamına, eksiksiz olarak) bilirler;

Fakat keremlerinden (Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet gereği) kimsenin perdelerini yırtmazlar (Açığa çıkarmazlar) da zaman nasıl geçer-giderse onlar da sürer-giderler (Eskiden olduğu gibi, eskiden nasılsa gene öyle olmak, öyle devam edip giderler);

Hoş görür (Anlayışla karşılar, kusur saymaz) susarlar.

                     *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     *

Neler öğrendik;

1. Gerçekleri olduğu gibi görenlerin, Allah!a gidiş yolunu görenlerin, aşkın sırlarını bilenlerin kendisiyle konuşan kişinin içinde bulunduğu şartları veya taşıdığı niteliklerin bütününü bileceğini öğrendik.

2. Gerçekleri gören ve bilen Allah dostlarının kişilerin başkalarına söylenmeyecek gizli olanları açmayacağını, anlayışla karşılayıp sustuklarını, utandırmadıklarını öğrendik.

                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D12

İyi dostlardan (Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse) kesilenler (Uzaklaşanlar, sona erdirenler), yol kesenlerin afsunlarını (Büyülerini), soluklarını (Etkilerini) duyarlar;

Topal keçi gibi gerisin geriye sürçerler (Yürürken yanlış adım atıp dengesini yitirirler);

Kurtlar (Kurnaz kişiler), hepsini de birer-birer paralar (Parçalar, eskitir)-gider.

                      *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

***

Neler öğrendik;

1. İyi insanların dostluklarından uzaklaşanların hilekarların avı, oyuncağı olacaklarını öğrendik.

2. Yaşamda yanlış adım atanların ilerleyemeyeceklerini, hep geriye dönüp yeniden başlayacaklarını öğrendik.

3. Hilekar kurnaz kişilerin kendilerine daima av aradıklarını, doğruyu olduğu gibi, anlaşılır şekilde kişinin yüzüne söyleyen dostlardan uzaklaşmamak gerektiğini, uyarılarına sorgusuz, sualsiz kabul edip uygulamak gerektiğini öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D12

İyi dostlardan (Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse) kesilenler (Uzaklaşanlar, sona erdirenler), yol kesenlerin afsunlarını (Büyülerini), soluklarını (Etkilerini) duyarlar;

Topal keçi gibi gerisin geriye sürçerler (Yürürken yanlış adım atıp dengesini yitirirler);

Kurtlar (Kurnaz kişiler), hepsini de birer-birer paralar (Parçalar, eskitir)-gider.

                      *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982 

                     *

Neler öğrendik;

1. İyi insanların dostluklarından uzaklaşanların hilekarların avı, oyuncağı olacaklarını öğrendik.

2. Yaşamda yanlış adım atanların ilerleyemeyeceklerini, hep geriye dönüp yeniden başlayacaklarını öğrendik.

3. Hilekar kurnaz kişilerin kendilerine daima av aradıklarını, doğruyu olduğu gibi, anlaşılır şekilde kişinin yüzüne söyleyen dostlardan uzaklaşmamak gerektiğini, uyarılarına sorgusuz, sualsiz kabul edip uygulamak gerektiğini öğrendik.

                      *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D11

Su gibi salt (İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak) olarak gidenler, arı-duru (Saf, tertemiz) akanlar, şarap gibi halkın damarlarında, beyinlerinde akar-giderler.

Ben ayağımı çektim, up uzun uzandım, yattım;

Gemide up-uzun yatılarak gidilir.

                            *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          *

Neler öğrendik;

1. Yaradılışta Allah'ın hitabını ve verilen cevabı unutmayan kişi halkın gönüllerine girdiklerini, sevgilerinin damarlarda gezdiğini öğrendik.

2. Mevlana Hazretleri doğru gemiyi, aşk gemisini bulup bindiğini, rahatça uzandığını, geminin onu yol zahmeti vermeden gideceği yere ulaştırdığını öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D10

Gönülleri (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), Elest'ten (Allah'ın ruhları yarattıktan sonra “Elestü bi-rabbiküm=” Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dediği zaman, insanların yaradılış başlangıcı zamanında “Evet”diye cevap veren) sarhoş olarak gelenlerin canları, yokluktan (Hiçlikten) aşka tapa-gelmiştir (Tutku ile severek, bağlanarak yaşamayı seçmişlerdir).

Canla-gönülle (Seve seve, her şeyi göze alarak, var gücüyle, duygularıyla) canın ayağına baş koymuşlar (Yaşamaya çok saygı duymuşlar) da dertlerle dolu bir solukcağız (Nefes) elde etmişlerdir.

                        *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                      *

Neler öğrendik;

1. Allah'ın yaratıp ruh ve akıl verilerek kendilerine hitap edip “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” soruya “Bela=Evet” diye cevap vermişlerin Allah'ın varlığını ve birliğini kavrayabilecek nitelikte olanların o zamandan beri yokluktan varlığa aşk ile geldiklerini anlayarak aşka çok önem verdiklerini öğrendik.

2. Aşkın önemini kavrayanların canla, gönülle, hareket eden, dertleri kendine sorun etmeyen bir yaşayışı kabul ettiklerini, ölümsüzlük elde ettiklerini öğrendik.

                         *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D9

Ariflerin (Çok anlayışlı ve sezgili kişilerin) mahallesine düşenler (Aşırı ilgi veya sevgi gösterenler), Sûr üfürünceyedek (Dünya bozulup yararsız duruma gelene kadar) çeviktir (Kolaylık ve çabuklukla davranan kişilerdir), gönülleri (Kalpte oluşan duygularının kaynağı) neşelidir,

Bir bölük halk, kendilerini feda etmeye (Uğrunda yok olmaya) razı (Uygun bulan, benimseyen, isteyen, kabul eden) olmuşlardır;

Bir bölük halksa kendilerinden de, candan da, cihandan da hürdür (Özgür bir biçimde yaşarlar).

                            *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                            *

Neler öğrendik;

1. Çok anlayışlı ve sezgili aşıkların yaşam yerine kavuşanların kıyamet başlangıcına kadar neşeli ve çabuk hareket eden kişiler olacaklarını öğrendik.

2. Allah yolunda toplumdan ayrılmış olan bazı kişilerin bu yolda kendilerinin yok olmasına uygun bulduklarını, benimseyip doğru bulduklarını, pişman olup bu yoldan dönen olmadığını öğrendik.

3. Allah yolunda olan aşıkların hür yaşamayı öğrenmiş özgür yaşayan kişiler olduğunu öğrendik.

                               *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D8

Bu kapının gerçekleri, gönül ehlinin (Kalbinde oluşan duyguların kaynağını bilen, değerlendirmesini yapan kişi) katında saman çöpüne benzer,

Gönül ehli olanlar, padişahlar padişahının (Şems Hazretlerinin varlığından güç alan) adamlarıdır;

Geri kalanların tümü, saman çöpüdür ancak.

                          *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         *

Neler öğrendik;

1. İlahi aleme giriş kapılarının sırlarını kalpte oluşan duyguların kaynağını bilen, yetkili olan, bu işi yapan kişiler için basit bir iş olduğunu öğrendik.

2. Allah hazinesinin kapısında Şems Hazretleri ve Mevlana Hazretleri gibi Allah dostlarının olduklarını, diğer kişilerin tatsız, hoşa gitmeyen, görgüsüz, bilgisiz, kişiler olduğunu öğrendik.

                            *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D7

Güz (Sonbahar) ateşiyle yanıp yakılanların (Yok olmaya doğru gidenlerin) gözleri, baharın lütfuyla (Önem verilen, sayılan birinden iyilik ve yardım gelmesiyle) açıldı (Doğa yapraklarla yeni elbiseler giydi, çiçeklerle süslendiler, meyvalarla donandılar).

Şimdi hepsine de yeni elbiseler dikilmiştir;

Hepsine de cilvelenmeyi (Hoşa gitmek için davranışlarda bulunmayı), nazı (Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranışı)-edayı (Anlatış biçimini) öğretmişler.

                            *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                          *

Neler öğrendik;

1. Doğa nasıl ki yeniden dirilip süslenip yeni örtülerle güzelleştiği gibi bizim de bu değişimi örnek alıp kendimizi diriltip, üzerimize örteceğimiz giysimizi güzelleştirip hoş ve faydalı bir duruma gelmemiz gerektiğini öğrendik.

                      *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D6

Gece-gündüz, (Şems Hazretlerinin) izini izleyenler avcı huyludurlar, fakat pek üstüne düşmezler.

Ancak kiminle (Başka kişilerle) uzlaşırsan uzlaş (Anlaşırsan, uyum sağlarsan sağla), ondan ayırırlar seni, sen kendin gitmezsen çeke-sürüye (Tutup kendine doğru yürütüp) götürürler seni.

                    *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                   *

Neler öğrendik;

1. Allah dostlarının avcı huylu olduklarını, avcılık fazla yapmadıklarını öğrendik.

2. Şems Hazretlerine severek bağlanan kişinin onun dostlarının dışında başka dostluklar kurmasına izin vermediğini, başka dostluklar kuranın da mecburi durum oluşturularak Şems Hazretlerinin izini izleyenler gurubuna katacaklarını öğrendik.

                              *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D5

Huyunun (İnsanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizacı, tabiatı) güzelliğinden, kötülükler (Zarar verecek davranış veya sözleri) düşünen huy kalmadı;

Derdin (Üzüntünün), gamın (Endişenin, güvensizliğin) ne azı kaldı, ne çoğu.

Ululuğunun bir bölüğü dünyayı tuttu da herkes padişah oldu;

Yoksul kalmadı.

                          *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                         *

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerinin yaradılışından gelen güzel huyunun kötülüklere fırsat veren, yönlendiren, olanak oluşturan bir yapıda olmadığını, kendisine sevgiyle bağlananların üzüntülerini, endişelerini, güvensizliklerini, tedirgin edici duygularını etkisiz hale getirdiğini öğrendik.

2. Şems Hazretlerinin büyüklüğünün, yüceliğinin gereği kendisine sevgiyle bağlananlara padişah olmalarına olanak sağladığını, ihtiyaç sahibi olarak bırakmadığını öğrendik.

                                *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D4

Sabır (Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme) ordumdan, bir bayraktan (Birbirine bağladığım kolumdan) başka bir şey kalmadı;

Varımdan-yoğumdan (Elde bulunan) bir gam (Üzüntü) kaldı ancak;

Daha da şaşılacak şu ki hala işveler ediyor (İlgi çekmek, gönül çelmek için) üfürüyor, cilveler (Hoşa gitmek için davranışlarda bulunuyor);

Bedense bir soluktan başka bir şey kalmadı-gitti.

                     *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                     *

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretleri ilgi çektiğini, hoşa giden davranışlarda bulunduğunu, ama bir türlü yanına gelmediğini, üzüldüğünü, Mevlana Hazretleri sabırla kendisine sevgili olarak tanımladığı Allah dostunu beklediğini öğrendik.

                   *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D3

A benim canım, şeker kamışından, bir yolunu bulurlar, şeker çıkarırlar, şeker yaparlar;

Dut ağacının yaprağından ipek kumaş dokurlar..

Yavaş ol (Dikkat et, acele etme), tez olma (Çabuk karar verip, süratle hareket etme), dayan (Birinden, bir şeyden güç al, kanıt oluştur), güven (Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusunu hayata geçir, yürekli, cesaretli ol);

Zamanla koruktan (Olgunlaşmamış ekşi üzümden) helva yaparlar.

                                 *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                 *

Neler öğrendik;

1. Şeker kamışının öz suyundan şeker yapıldığını öğrendik.

2. İpek böceğinin dut yapraklarını yiyerek koza şekline gelirken ipek iplikçiği oluşturduğunu, bu ipin de alınarak ipek kumaşlar dokunduğunu öğrendik.

3. Dikkatli, yavaş, bir temele dayılı kararlar verip acele etmeden fakat belirli bir sebep olmadan işi isteyerek geri bırakmamak, geciktirmemek, umursamazlık etmeden, ertelemeden tamamlamak gerektiğini öğrendik.

4. Zamanı doğru kullananın tatlı ve faydalı işler başaracağını öğrendik.

                                     *

RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D2

Sevgilinin bengi suyundan (Abıhayat-Olgun insanın hayvani bir hayata mahkum olmuş aklını kurtararak dirilten den) hasta kalmadı;

Dostun (Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse) vuslat (Sevgiliye kavuşma) gül fidanında bir diken (Sivri ve batıcı çıkıntılar) bile kalmadı.

Gönülden (Kalpte oluşan duyguların kaynağından) gönüle (Görünmez bir yol vardır) bir pencere (Açıklık, aydınlık, hava) var derler;

Pencerenin de yeri mi?

Duvar bile kalmadı (Engel kalmadı).

                                         *

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                                          *

Neler öğrendik;

1. Şems Hazretlerini severek bağlanan kişide akıl hastalığı kalmayacağını, Allah dostu ile tanışma ve buluşma engellerinin kalkacağını öğrendik.

2. Kalpte oluşan duyguların kaynağı sevilene gizli bir yoldan ulaşacağını, arada engel veya sebep kalmayacağını öğrendik.

                                           *

RAVLİ