31 Mayıs 2021 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1950 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretler aşkı anlatıyor)

1950. Tanrı aşka, “Senin güzelliğin olmasaydı varlık aynasını korur muydum ben” demiştir.

Meyve sonradan çıkar, ağaç önceden vardır ama meyve, mertebe (Rütbesi) bakımından ağaçtan öncedir.

Niceye bir anlatıp duracaksın; 
Canın için olsun, daha fazla söyleme... 
Gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), senin dilinden dertlere düşüyor, tasalara batıyor.

Yalnızlığa dalan erler kaçmışlar susuz mezelerini döküp saçmışlar... Çünkü susmak, sarhoşa adam-akıllı bir güçtür, bir dayançtır.

Bülbüllerin şakıması (Ötmesi), aşıklara ilaçtır ama sus da aşk, sana bundan daha başka bir güç-kuvvet versin.
Evlerinin yolu nerde ey benim dayancım, ey benim efendim? 
Onlara kavuşma, onlarla buluşma yolunu göster bana; 
Uzak kala-kala yandım, eridim.

A güzelim, gece yarısı, inadına peçeni (Yüze örtülen ince siyah örtünü) örttün, yüzünü gizledin de geldin:
Bütün o güzelliğe, bütün o iyiliğe kötülük, hiç yaraşmıyor.

A benim yiğidim, size canımı feda ettim; 
Bir ümide düştüm de geldim; 
Hasetçinin (Kıskancın) sözü, bütün ip uçlarımı kesti-gitti.

Padişahların da canısın, perde açan kapıcıların da; 
Arayanların gözüsün, mumusun (Şems Hazretleri) sen; 
Sensiz candan da oldum, yerden de... 
Kucağımdan (Açık kollarla göğüs arasına sığabilen miktarda olan) nerelere gittin sen?

Dostum, sevincim, bahtım-devletim, her kutluluğumun ıssı.. 
Fakat bütün cefalarınla bundan (Güçlü kişiliğinle yasalara ve vicdana aykırı olarak uğrattığın kötü durumdan) da daha güzeldin sen.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Allah’ın yarattığı aşkın güzelliğini görünür ve bilinir hale getirdiğini öğrendik.

Aşkın Allah’ın bir meyvesi olduğunu öğrendik.

Mevlana Hazretleri bu yaratılan aşkı anlatmakla sıkıntılara düştüğünü fakat aşkın sarhoşluğunun suskun durmasını engellediğini öğrendik.

Mevlana Hazretlerine Aşk dünyasını öğreten Şems Hazretlerinin Konya’dan habersiz ayrılıp gitmesine hazretin çok üzüldüğünü, özlem çektiğini öğrendik.

Mevlana Hazretlerinin bize aşkı öğretmek için canını feda ettiğini, kıskançların zara verdiğini öğrendik.

Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerinin dostu, sevinci, kaderi, kutluluğu, mutluluğun sıcaklığı olduğunu, eziyet çektirmesinin bile güzel olduğunu öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin padişahların da padişahın yanına girmeye izin verenlerin de canı, arayışta olanların ışığı olduğunu, Mevlana Hazretlerinin yalnızlığını gideren, en yakın dostu olduğunu öğrendik. 
                            *
RAVLİ

30 Mayıs 2021 Pazar

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1940 İNCİ BEYİT

 (Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1940. Gah (Bazen) çeng gibi kapının önünde sana rükû' (Öne doğru eğilmede) etmede, gah (Bazen) ney gibi soluğunu umarak kaamet (Boy, endam) getirmede.

Yeter a akıl, bırak artık şu hüzünlü feryadı, şu acıklı hikayeyi... 
Er olan her gönül, susarsan (Konuşmayı bırakırsa) gerçek kokusunu alır.

Gönül ehlinden, canın ölümsüzlüğünden başka bir rivayet (Söylenti) gelmemiştir; 
Aşkın huzuruna da aşk gibi son yoktur.

Herkesten şükür duymadayım; 
Bu sürü hoş oldukça böyle bu; 
Kendine gel de şikayet edenin (Bezdirici bir biçimde söylenme, dırdır)  kulak asma sen.

Aşk bir Ay’dır ki her yanı yüz; 
Ay bile haset eder ona... 
Muştuluk olsun (Müjdeler olsun) sesinden başka bir huyu yoktur onun.

Her seher çağı başka bir tatlılık; 
Her yanı bir başka türlü teru taze; 
Her adımda bir şaşılacak şey, her solukta bir başka lütuf, bir başka kerem.

Canın güzelliği haddi aştı mı o. yardım üstüne yardım eder cana; 
Fakat kötü gözü de korumaz mı, korumaz.

Gökyüzünün beli, onu arayıp taramadan aşıklar gibi iki büklüm olmuş; 
Çünkü güzelliği, eşsiz-örneksiz bir güzellik.

Her seher çağı güneş, mızrağını diker; 
Sabah, bayrağını yüceltir ya; 
Sen onu, aşkın yüzünün ışığı bil.

Aşk kılavuzluk etti mi can, rahata kavuşur; 
Başım gökyüzünden çıkarır da ne güzel il (Yurt) der.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Beş duygunun Allah sırlarını bilecek duruma gelmesiyle çalgı aletlerinin bile saygı göstereceğini öğrendik.

Susan kişinin gerçeğin ne tarafta olduğunun işaretlerini alacağı için aklımızı hikayelerden, hüzünlü feryatlardan kurtarmamız gerektiğini öğrendik.

Aşkın ölümsüzlüğe götüreceğini, sevgide, istekte, düşünüşte, anışta, hatırlamada kalpte oluşan duyguların kaynağında usta olanların bunu bileceklerini, ahrete gitseler bile yön ve yöntemini tarif edip öğreteceklerini öğrendik.

Mevlana Hazretlerinin aşk öğretisinden şükür duyduğunu, bu topluluğa katılanların da şükür edeceklerini, şikayet edenlerin söylenmelerine önem vermeyeceğini öğrendik.

Aşkın bir Ay olduğunu, karanlıkta, hareketsiz kalmışların yollarını aydınlattığını, gözlerine ışık verdiğini öğrendik.

Aşık kişinin güneş doğmadan önce başlayan tatlılık, tazelik ve her adımda iyilik, yardım, büyüklerle tanımak şerefi olacağını öğrendik.

Canımız güzelliği sınırları aşınca canımıza yardım üstüne yardım geleceğini, kötü göze gelmeyeceğini öğrendik.

Güneşin bile aşkla aydınlattığını, kendini gösterdiğini, karanlıkları yok ettiğini öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Aşkı kendine yol gösteren, bilgi veren, yol yöntem gösteren değer kabul eden canın gökyüzünden bakacak duruma geleceğini Mevlana Hazretlerinden öğrendik, anladık.
                            *
RAVLİ

29 Mayıs 2021 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1930 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1930. Gönlünde (Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatırlama gibi kalpte oluşan duyguların kaynağının) gizlediğin şey, şüphe yok ki ancak sevgi; 
Fakat gönlünde gizli olan da, kuruntularını (Yanlış ve yersiz düşünceleri) kınamada (Ayıplamada) senin.

İçinde ne varsa sözünde, feryadında gizlidir; 
Sözünle-feryadınla meydana çıkar, derilip toplanır da kıyameti, şimdiden görür-gidersin.

Bir soluk bize bak;
Çünkü o yüce bakış, ölüleri diriltmeyi adet edinmiştir.

Suçluların iyi-kötü işleri yüzünden vefan (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı) körleşmedi-gitti;
Çünkü lütufta, keremde ayak dirersin, maharetin (Becerin) vardır.

Müridin (Şeyhe bağlanıp ondan Allah’a ulaşma yolunu öğrenen, onun doğrutusunda ilerleyen) canı da, gönlü de senin tertemiz denizinden başka bir şeyle temizlenemez.

Suçtan çekinenler sabah-akşam, çölde yol alırlar halbuki Kâbe, seni ziyaret etmek için sana doğru yürür, koşar.

Can secdelere kapanır, varlığına şükürler eder;
Sana kullukla baş olmuştur, yücelik bulmuştur o.

Güneş gibi gülüşündeki lütfa, kereme, zerre-zerre. herşey, bir başka çeşit tanıklıkta bulunur.

Herşey, herkes seni arıyor, senin mahallende itlkafa (Bir kenara çekilme, ortalıkta görünmeme) girmiş, senin kerem Ka'be'ne yüz tutup ibadete koyulmuş.

Beş duygu, camiindeki ışık (Birlik içinde yapılan ibadetten oluşan ışık), camiindeki yaşayış mushaflarını okumuş; 
O mushaflardan (Kutsal kitaplardan) usta, beşer ayet belletmiş (Öğretmiş) onlara.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Duygularımızın kaynağı kalbimizde sevgiyi gizlediğimizi, sevgimizin de yanlış ve yersiz düşünceleri kınadığını öğrendik.

Duygumuzda olanın söylerken sesin tonundan titreşiminden açığa çıkacağını görenin, gürültülü karışıklığı, büyük felaketi hemen göreceğini öğrendik.

Mevlana Hazretlerinin, Şems Hazretlerinin ölü kalpleri diriltmeyi adet edindiklerini öğrendik. 

Şems Hazretlerine bağlanan, sevgi, dostluk bağlılığı gösterenin bu öğreti ile çok temiz bir duruma geleceğini öğrendik.

Yücelik bulan kişinin secdelere kapanarak şükredeceğini öğrendik.
Herkesin doğru iyi ölümsüz aşkı aradığını, bunu bilen ve öğreten kişiye çok saygı gösterildiğini öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Allah’tan zaman zaman inen ayetlerin bir arada yaşayış ve ibadet etme kurallarını öğrettiğini, aşk ışığıyla indirilen bazı ayetleri de bu işin ustalarının bildiğini, beş duygumuza bu beş ayetin sırrını öğrettiğini öğrendik, anladık. 
                            *
RAVLİ

28 Mayıs 2021 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1920 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1920. Cana canlar katan sevinç şarabını (Tanrı şarabını) gökten sun da yelesi, kuyruğu kızıl sarı ata benzeyen şarap derdi, gamı (Üzüntüyü) cezalandırsın, yok etsin-gitsin.

Akıl senin mezenle bağlardan kurtulur, gizli ilin bilgisini bulur; 
Biliş, görüş, anlayış ıssı (Sıcaklığı) olur.

Senin kadehin (Açıkça gördüklerin) gönüle (Kalpte oluşan duyguların kaynağına) benzer; 
Başta, göğüste parıl-parıl parlar senin sarhoşunda tecrübe mi (Deneyim, deney, görgü mü) azalır, başarı mı?

İçecek bir kadeh bulan el hırstan da kesilir, kazanç ümidinden de... 
O neşeyi bulan baş, bir işe baş olmayı nerden isteyecek?

Ağın, balığımı bir zaman çileye soktu; 
Tuzağın akbabama gamla riyazât çektirdi (Üzüntüyle açlıkla).

Katre (Damla), senin lütfunla (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım) ne şaşılacak bir hale döndü; 
Gönlü temiz, arı-duru, heryana yayılır, her şeyi kaplar bir hal (Tavır) aldı.

Huyu hırstan ibaret nekes (Pinti), mala-mülke, dedi-koduya aşık nefis, rahmet definenle iki dünyaya (Dünya ve ahret kazanımına) da aldırış etmez oldu.

A padişahım, seni ziyarete gelmeyiş, eşekliktendir (Anlayışsızlık ve kaba davranıştandır), eşeksizlikten (Vasıta olmayışından) değil; 
Çünkü haccın, boyuna bedavadır, hem de orada aşılacak yol bile yok.

Kendine gel a gönül, zahmet çekmeye gücüm-kuvvetim yok deme; Kendi saçma-sapanlığından geç; 
Gücü-kuvvete lüzum yok.

Herkesin zahmetini bol-bol çekiyorsun, da defineye (Gizlenmiş değerler), hazineye (Korunmuş değerler)gelince gücüm-kuvvetim yok diyorsun, bu nedir? 
Nekeslik (Cimrilik), aşağılık ancak.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Şems Hazretlerinin sunduğu Tanrı şarabının içenin üzüntülerden kurtulacağını, aklının bağlardan kurtulacağını, gizlenmiş bir işin özelliklerini, işleyişini en ince ayrıntılarına kadar öğrenmek yolunu, bilgili ve bilinçli olmayı, görüşünü güçlendireceğini, anlayışını artıracağını öğrendik.

Şems Hazretlerinin işaret edip gösterdiklerinin içimizde parlaklık oluşturacağını, zara görmeden tecrübe sahibi olup başarı kazanan duruma geleceğimizi öğrendik.

Şems Hazretlerinin ikramından alan kişinin neşeleneceğini, hırsı sona ereceğini, kazanmak ümidine düşüp zaman kaybetmeyeceğini, bir yere başkan olmak isteğine düşmeyeceğini öğrendik.
Kendisi bir damla olanın Şems Hazretlerinin iyilik ve yardımıyla şaşılacak bir duruma döneceğini, temiz gönlüyle heryana etki edecek duruma geleceğini öğrendik.

Şems Hazretlerinin iyiliğine, yardımına uğrayan kişinin isteklerinin peşinden koşmayı bırakacağını, mal-mülk derdinden kurtulacağını, dedi-kodudan uzaklaşacağını, dünyalık ve ahretlik işlere önem vermez duruma geleceğini öğrendik.

Şems Hazretlerini ziyaretin paralı olmadığını, öğretiden, yardım etmekten, yapılan iyiliğin  karşılığı istenmediğini öğrendik.

Aşk yolunun zahmeti kişinin gücüne göre olduğunu, ek güç gerekmediğini, güce kuvvete lüzum olmadığını öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Herkesin zahmetini çeken kişinin aşk hazinesinin, definesinin zahmetini gözünde büyütmesinin  aşağılık cimri bir davranış olduğunu bilmesi gerektiğini öğrendik, anladık.
                            *
RAVLİ

27 Mayıs 2021 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1910 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1910. Din yolunun bütün padişahları, emniyete ulaşmış bütün melekler, güzel. Allah için bir merhamet et (Uğradığı veya uğrayacağı kötü duruma üzülmek, acımak) diye kapısında secdeye kapanmışlar (Saygı göstermişlerdir).

Binlerce denizci, binlerce köpükle oynayan, o yücelik o üstünlük yönünden aşk incisine (Şekil değiştirmeyen mücevherine) sedef (Koruyucu) kesilmiş., 
Bu ne yüce himmet (Yardım, kayırma).

Cenneti (Dünyada iyi işler yapmış kimselerin öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer) de kendisi, hurisi (Cennette yaşayan güzel dişi varlık) de., 
Neşesi (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç) de kendisi, düğünü-derneği de.. 
Kendi ışığının parıltısına dalmış; 
Ah, bu ne ulular ulusu bir ayet (Belirti, işaret, iz, nişan).
Şu sözü duy da cevabını hazırla bakalım., 
Zerre güneşe eş (Arkadaş) olmuş, güneşle beraber; 
Güneşin aynı.

A mahremi (Sırdaşı) Tebriz olan, a binlerce lütuflara (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım) güneş kesilen Şems; 
Söz, sana karşı, uçsuz-bucaksız bir denize daldırılan testidir adeta.

Kendine gel, horoz öttü işte, seher çağı (Sabahın güneş doğmadan önceki zaman) şarabını içecek çağa (Sersemlikten kurtulacak zamana) eriştin... 
Uzun anlatmıyorum;
Akıllı kişiye bir işaret yeter.

Zati sen de anlarsın ya; 
Akıllısın çünkü, gönlün de temiz; 
Şarap getir de gönlümü al-gitsin; 
Var, bir alış-verişte bulun.

Ney’i (Üflemeli çalgıyı) al, üfür; 
Seher çağı feryat edip duruyor zati; 
Çeng (Kanuna benzeyen dik çalınan çalgı) de senin ayrılık pencenden hüzünlü-hüzünlü şikayetler ediyor.

Cennetin ne sütüne son vardır, ne şarabına; 
Onun için bu amansız yolda tad da bedava, süt de.

Altın rengindeki şaraptan (Tanrı şarabından) bir kadeh sun da bizi, bizden geçir., 
Benim mezhebimde (Anlayışımda, görüşümde) kendinde oluştan daha beter bir cinayet yoktur.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Mevlana Hazretleri kendini zerre Şems Hazretlerini güneş olarak gördüğünü, arkadaş olmasının cevabını bulmamız gerektiğini öğrendik.

Din yolunun büyüklerinin, emniyete ulaşmış meleklerin güzel olduklarını, Şems Hazretlerine saygı gösterdiklerini öğrendik.

Şems Hazretlerinin denizde tehlikede olanlara bile yardım edecek güç ve yetkide olduğunu öğrendik.

Din güneşi Şems Hazretlerini kelimelerle anlatılmaya kalkışılsa denizden alınan bir kova su ölçüsünde olacağını öğrendik.

Şems Hazretlerinin sözlerinin sersem olmuş kişinin sersemliğini giderdiğini öğrendik.

Akıllı kişinin bir işaretten hakikati anlayıp buna göre davranışını geliştirdiğini öğrendik.

Mevlana Hazretlerinin ŞemsHazretlerinin beklentilerinin olduğunu öğrendik.

Cennet sütünün ve şarabının sonsuza kadar ver olacağını ve eksilmeyeceğini, dünyada yaşarken de bunların tadını alabileceğimizi, içebileceğimizi Şems Hazretlerinin bunları ikram etmesini istememiz, beklememiz gerektiğini öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Kendinde olmanın insanı çok kötü duruma getirdiğini, Tanrı şarabı içen; benliğinden zorlayıcı etkisinden kurtularak sevinç ve huzur içine gireceğini öğrendik, anladık.
                            *
RAVLİ

26 Mayıs 2021 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1900 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1900. Gölgelik ehli (Gizli usta kuruyucu olan) ruh, donmuş-buz kesmiş, bezmiş (Usanmış), neşesiz bir halde oturmuş, sana yüz tutmuş, bir muştuluk (Sevindiren haber) beklemede.

Güneşe dalmış can, ne suç işlerse işlesin; 
Suçundan her yana bir kefarettir (Bir günahı Tanrı’ya bağışlatmak umuduyla verilen sadakalar, oruçlar), şimşek gibi çakmada.

Güneşin ışığı dağlara da renk vermiş, yeryüzüne de...
Herşeyin rengi ondan. 

Fakat hava, o kadar latif (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan), o kadar temiz ki, hiç bir renk yok onda.

Can, zerreler gibi güneş ışığında oynayıp duruyor; 
La'l gibi ışığı nasıl benimsiyor, bir bak da hünerini seyret.

Can, taş veriyor da la'l (Kırmızı değerli taş) alıyor., 
Oynamada, hem de terennümlerle (Güzel ve alçak sesle şarkı söylemede) neşelenmede.
Ne de hoş bir alış-veriş bu.

Gökyüzü değirmisi (Yuvarlağı) geliyor, yüzü canların kulağında., 
Ezel (Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik) sırrını sözsüz, harfsiz söyleyip duruyor.

Her solukta cana bir ışıktır, salar. 
Fakat nerde o gönül, nerde o güç-kuvvet ki ondan bir işaret versin hiç olmazsa.

A Tanrı mahremi (Yakını) Şemseddin, Tebriz'e padişah sensin, aşkının şehidini (Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda öleni), a ezel (Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik) şahı (Başkanı) bir kerecik ziyaret et.

Ka'be (Bir kimsenin taptığı, kutsal saydığı yer), bir putun (Doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan nesne) çevresinde dönmede, onu tavaf etmede (Kutsal bir yeri ziyaret etmede)., 
Ey Tanrım, bu ne biçim put, bu ne bela güzel, bu ne afet?

Dolun-Ay, ona karşı kırık-dökük bir değirmiden (Yuvarlak) başka bir şey değil., 
Şeker kamışları, şekerine zahmet veren birer sinek sanki.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Ruhumuzun, ruh ustasından sevinçli bir haber gelmesi için beklediğini, Şems Hazretlerine yöneldiğini öğrendik.

Şems Hazretlerinin güzelliklerine  içine dalan canımızın işlediği suça bakmaksızın bekleyiş içinde olduğunu öğrendik.

Din güneşi Şems Hazretlerinin renginin renksiz olduğunu, çünkü bütün renkleri içinde barındırdığını öğrendik.

Şems Hazretlerinin ışığının sıradan taşı bile değerli taş haline getirdiğini öğrendik.

Şems Hazretlerine taş verenlerin verenlerin değerli taş alıp bu alış-verişten, sevindiklerini, neşelendiklerini öğrendik.

Şems Hazretlerinin Ay gibi parlayan yüzü ile başlangıcı belli olmayan zamanın sırlarını anlattığını öğrendik.

Şems Hazretlerinin canımıza ışık verdiğini, gönlümüzün de bu ışığı görecek kuvvete ulaştırmamız gerektiğini öğrendik.

Kâbe’nin Şems Hazretlerinin etrafında döndüğünü öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Kâbe’nin bir ev olduğunu, bu evin sahibinin de Allah olduğunu, Kâbe’yeevi değil de ev sahibini ziyaret etmek için gidenler özür dolayısıyla veya ululuğu gereği Kâbe’yi ona gönderip etrafında döndürdüğünü öğrendik, anladık.
(Ravli MEVLANA VE FAHRÜNNİSA yazıp Googleden okumalısın)
                            *
RAVLİ

25 Mayıs 2021 Salı

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1890 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

 1890. A yaşayışa yardım olan güzel, zekat olarak gönlünü kapanın saçlarını tutmuş da benim gönlüme bağlamışsın sen.

Aşık, sarhoş nerede, utanma, arlanma nerde?

Elest'e rehin olsaydın (Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” hitabına teslim olsaydın) hiçbir şeye aldırmazdın, herşeye boş verirdin.

Şaraptan sersem olsaydın, nerden ad-san peşine düşerdin?Sen de benim gibi bir timsah olsaydın hiç ağın içinde olur muydun?

Gene bizim sarhoşumuz geldi, gene elimize kadehi sundu,,

Senin eline de sunsaydı neşelenildin, elin genişlerdi.

Kadehini görseydin nasıl vazgeçerdin o kadehten?

Onun kadeh sunan eli yüzünden elden-avuçtan çıkar-giderdin.

Onun Yusuf a benzer yüzü, aklı bile yerinden-yurdundan eder bir görseydin yüzünü, baht yardım ederdi de ne elin kalırdı senin, ne kolun.

Tam zamanında kalktıysan neden böyle gevşek adım atmadasın?

Ok gibi doğruysan neden eğri uçmadasın?

Sus...Susanlardan haberin olsaydı senin söz söyleme zamanında yok olurdun da sustuğun zaman varlığa ererdin.

Yokluk ülkesinde toz, dumana katılmış;

Bir yağmadır, var.,

Hiç bir yapı kalmasın diye aşk ateşi her yanı kaplamış.

Çünkü yapılı bir yapı varsa varlığa gölge olur.,

Oysa ki onun güneşi yüzünden gölge, nerden bir kıvılcım görecek?

                        ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 

Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI

KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***

Neler öğrendik;

1.    Şems Hazretlerinin hedeflediği kişiyi Mevlana Hazretlerinin gönlüne bağlayıp hazırlanmasını sağladığını öğrendik.

2.    Aşık kişinin utanma duygusundan sıyrılması gerektiğini, Allah’ın yarattığı ruhlar âlemindeki toplantıyı unutmayan kişinin hiçbir şeye aldırmayacağını, her şey boş vereceğini öğrendik.

3.    Tanrı şarabından sarhoş olanın ad, şöhret, tanınma peşine düşmeyeceğini öğrendik.

4.    Şems Hazretlerinin sunduğu Tanrı şarabından içenin ele avuca sığmayan, kalıp dışı yaşayışa gireceğini öğrendik.

5.    Şems Hazretlerinin yüzünün Hazreti Yusuf’a benzer güzellikte olduğunu, görenlerin hayranlıktan ellerini doğrayacak duruma geleceklerini öğrendik.

6.    Aşk ateşinin görünmeyen fakat varlığını gösteren yokluk âleminin yağmalanmasını sağladığını öğrendik.

                             *

İşte böyle yaren;

Gövdesi olan bir yapının gölgesi olacağını, Tanrı güneşi Şems Hazretlerinin ışığının gölgeleri yok ettiğini kendi koruma gölgesini oluşturduğunu öğrendik, anladık.

(Ravli yokluk yaz googleden oku)

                            *

RAVLİ

 

24 Mayıs 2021 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1880 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1880.(İlgi+sevgi) Okunu atar-atmaz, yüreğime sapladın; 
Okun, kanımla bana yeter olduğunu yazıyor şimdi.

Yedi yıllık sirkeye tatlılık verir dudağı; 
Kuru dikenler bile gülünden güzelleşir onun.

Donmuş-buz kesmiş canla gönüle, bakışından bir açılıp saçılmadır, gelir,
Ölmüş kara taşa bile geçişinden bir kutluluk ulaşır.

Cehennemlik, onun geçişinden soğur;
Diri, onun bakışıyla erenlere katılır.

Güzelim, ölmüş birine alt bir hikaye söylese ölü dirilir, mezarından sıçrar da dinlemeye koyulur.

Öylesine güzeldir ki boyunun-posunun güzelliğinden her yanda bir kıyamet kopmada.

Ah, ayrılığıyla her atılan adım bir ateş... 
Ah, onun aşkıyla boyuna kınamalara uğrayıp duruyorum.

Hoca, sen de bizim gibi kendinden geçmişsen, şuhsan (Neşeli ve serbestsen), sarhoşsan, Ay'm halkasını kırmışsındır, göğün yücesine çıkmış, oturmuşsundur.

Yokluğa tapıyorsan (Varlık kaydından kurtulup yokluğu tutku ile sevip, bağlandıysan) nereden şunun-bunun lafını duyacaksın; 
Nereden şunun-bunun gamını (Üzüntüsünü) çekeceksin; 
Yahut da nereden altın, gümüş devşireceksin?

Gece yarısı sıçrarsın, görünmez ilin lakabı güzel padişahıyla bağdaşırsın (Anlaşırsın, uzlaşırsın, uyum sağlarsın); 
Neşe, çalgı-çağanak şarabının kadehini gamın (Üzüntünün) başına vurur, kırarsın
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerini avladığını, ona av olmanın yeterli mutluluk verdiğini öğrendik.

Şems Hazretlerinin çok etkili ve değiştirici sözleri olduğunu, çirkini bile güzelleştirecek güç ve yetenekte olduğunu, kara taşa bile kutluluk ulaştırdığını öğrendik.

Yaşayan kişiye bir bakışıyla olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gören ermen kişi haline getireceğini öğrendik.
Şems Hazretlerinin ölüyü bile diriltecek etkiye sahip olduğunu öğrendik.

Şems Hazretlerinin güzelliği madde ve mana dünyasında eşi benzerinin olmadığını öğrendik
.
Şems Hazretleri gibi bir güzeli tanıyıp ayrılan Mevlana Hazretlerini kınamalar olduğunu, çünkü Şems Hazretlerinin önemini ve yeteneklerini bilmeyenlerin kınama yaptıklarını öğrendik.

Her şeyimizi Tanrı’da mahvetmemiz, kendimizi de Tanrı’da yok etmemiz gerektiğini öğrendik.

Yokluğun tamamlanması da bir zerrecik benliğin kalsa ebediyen emniyet ve huzur yüzü göremeyeceğimizi öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Bu uğraşta olana beklemediği bir gece yarısı görünmez sandığımız büyüğümüzün ziyarete geldiğini göreceğimizi, neşe içinde kalacağımızı, üzüntüyü yok edeceğini öğrendik, anladık.

(Ravli yokluk, yazarak Googleden okumalısın)
                            *
RAVLİ 

23 Mayıs 2021 Pazar

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1870 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1870. O aşıkı öldürmüyor; 
Fakat doğuşuyla (Meydana, ortaya çıkışıyla), parlayışıyla (Güçlü ışık çıkarmasıyla, ışık saçmasıyla) öldürüyor bizi...
Ölümümüz geldi-çattı ama anlatmaya imkan yok.

İsteklerin en büyüğü ona kavuşmamız., 
Güzelliklerin en güzeli, temizliklerin en temizi, onunla beraber oluşumuz.

İster yüzünü Ay’a benzetsin, ister boyunu selviye... 
Ona bir eş, bir benzer ispatına (Gerçek yönünü ortaya çıkarmaya) kalkışan, mutlaka kafir (Acımasız, zalim) oldu-gitti.

Yüzünün hayali, canlarımızdan yüce... 
Onu görebilmek, gözlerimizin harcı (Yapabileceği nitelikte) değil.

Yüzünün ateşini övmek isteyen niceleri var ki kıvılcımlarından dilleri yandı-gitti.

Kıvılcımları yaktı onları ama sonra onun gündüzü geldi; 
Sözler söyliyerek parlattı-ışıklattı onu, terceman (Anlamını dile getiren) oldu ona.

A ilk gördüğüm andan beri fedası olduğum (Uğrunda değerlerimden ve varlığımdan vazgeçtiğim) maral (Dişi geyik) ben tutsak ettiğime pek acırım demeyecek misin?

Ah, onun güzelliği her yanda beni görmüyor mu ki? 
Ah, gönlüm, onun evi onun yeri-yurdu değil mi ki?

Ayrılık (Uzak düşmekle), yüzüme safran (Sarı renk verecek) tohumları ekti; 
O kadar suladın ki onu, gözlere gammazladın (Sırlarımı, davranışlarımı, düşüncelerimi gözleyip başkalarına bildirdin)-gitti.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Şems Hazretleri kendisini çok sevmenin etkisini ve gücünü azaltarak yok etmediğini, meydana çıkmasıyla parlak ışığıyla insanın canını yok ettiğini, yeni can verdiğini öğrendik.

İsteğimizin en büyüğünün Şems Hazretlerine kavuşmak, gördüğümüz güzelliklerin daha güzelini onda görmemizin, temizliğin daha temizini kazanmamız için onunla beraber olmamız gerektiğini öğrendik.

Şems Hazretlerinin güzelliğinin ispatlanmaya gerek duyulmayan güzellik olduğunu, her tarif etmeye çalışanın yeterli anlatamayacağını öğrendik.

Şems Hazretlerinin yüce bir cana sahip olduğunu, onun yüzünün hayalini görebilmek her gözün gücünün yetmeyeceğini öğrendik.

Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerinin yanından ayrılışı ile Mevlana Hazretlerinin onu arayışları herkes tarafından duyulduğunu, sararan yüzünü herkesin bilmesine sebep olduğunu öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin gönlünün Şems Hazretlerinin evi yeri-yurdu olduğunu, Şems Hazretlerinin güzel hayalini orada aramak gerektiğini öğrendik, anladık    
                            *
RAVLİ

 

22 Mayıs 2021 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1860 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1860. Can beratı (Görev yetki belgesi) kaçmış ondan; 
Tekrar yüzünü görünce de kesesi (Torbası) yırtılmış, bütün beratlar dökülüp saçılmış.

Sıfatlarımız (Görev, ödev, toplumsal veya hukiki bakımdan yerimiz ve özelliğimiz), onun (Şems Hazretlerinin) sıfatı (Yeri ve özelliği) yüzünden gülün dikenini tanır oldu; 
Fakat tekrar sıfatlarımız, gül gibi zat (Kendi) yoluna döküldü - gitti.
Seni götürüp de tuzağa tutsak eden kanat, eğreti (İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış) kanattır; 
Ölüm gününde görürsün ki dökülmüş-gitmiş.

Boyuna, önüne bir ayna koymadasın (Kendini seyretmedesin);
Çünkü benzerin yok, aynada kinden (Gizli düşmanlıktan) başka bir eşit yok sana.

Yüzünün hayalinden başka nerede erişeceğim sana ben? 
Gönülde, canda, gözde görecek güç var ama görülecek yer yok ki.

Sert, hem yerden munezzehsin (Temiz), hem her yerdesin... 
Neliksiz-niteliksiz (Tarif edilemeyecek) oluşunun delili, hem yalnız sende; 
Hem her yerde apaçık görünmede.

Sana karşı, senin bir bilmedeyim, kendime göreyse her şeye benzetmedeyim..
Senin yanından ulaşma var bana, kavuşma var; 
Benim yönümdense ayrılık var, ayrılık.

Seui seveni reddettin mi yakıyorsun onu; 
Fakat çağırdın mı. bu lütuf (Önem verilen, ayılan birinden gelen iyilik ve yardım), yetiyor da artıyor bile. 

Kerem buyurdun da (Büyüklük gösterdin de) yanıma geldin mi, varlığımı bırakmıyorsun da gizleniyorsun benden, göremiyorum seni.

Aşığa, onu muradına (İsteğine, dileğine) eriştirecek, halini düzene sokacak bir çalgı-çağanak yok mu?
Gündüzün çektiği zahmetlerle ayrılığı, onu korkutup dururken geceleyin ansızın Ay yüzünden amana (Yardıma) ulaştı âşık.

Dolun-Ay'a benzer yüzüne and olsun ki dedi, aşkın içimi yaktı-kavurdu; 
Sevgilisi de aşıka, zararı yok dedi, bedelin benim (Ben ödemesini yapacağım).
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Doğruyu olduğu gibi yüze açık ve anlaşılır söyleyen Allah dostunu dinleyip kendi yetki ve yeteneğinin yeterli olmadığını gören kişinin  bu yüzleşmeden kaçarsa, canlarının da o kişiden kaçacağını öğrendik.

Allah dostunun özelliklerini önemseyip öğrenmeye çalışanların önce kendinde olan sert ve sivri çıkıntılarını  göreceğini, sonra güzelleşmeye başlayacağını öğrendik.

Kendi ölçümüzle kendimizi değerlendirirsek eşi benzeri olmayan biri olarak kendimizi kabul edip başkalarının kendisini kıskanıyor düşüncesine kendini kaptırarak gizli düşmanlık yapmaya başlayacağını öğrendik.

Allah dostunun yüzünün hayal ederek kavuşma isteğinde olmamız gerektiğini öğrendik.

Şems Hazretlerinin her yerde kendini apaçık gösterdiğini öğrendik.
Bizim Mevlana Hazretlerine ulaşmak kavuşmak isteği varken Mevlana Hazretlerinin ise Şems Hazretlerinden ayrılık acısı çektiğini öğrendik.

Şems Hazretleri Mevlana Hazretleri ile aşk oyunu oynadığını öğrendik.  
                             *
İşte böyle yaren;
Sevdiğini, sevgilisini gece arayanın gündüz, gündüz arayanın gece, hayel edenin gerçek varlığını bulacağını öğrendik, anladık.
                            *
RAVLİ

21 Mayıs 2021 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1850 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Can olmayı anlatıyor)

1850. İlkbahar mevsimine (Ağaçlarda açan yapraklara ve çiçeklere) bak., 
Güz (Sonbahar), zulümle (Zor alımla) bağdan-bahçeden ne müsaderede (Zor alımda) bulunduysa hepsini de geri verir bağa-bahçeye.

Zaman, Ay'dan ne müsadere etmişse (Zorla alınmışsa) güneşin bağışına bak hele, hepsini tekrar Ay'a verir, bağışlar.
Gece, gözü de müsadere eder, aklı da, fikri de; 
***Fakat seher çağı (Sabahın güneş doğmadan önceki zamanı) bağırır: 
Gelin, ne musadere edilmişse (Zorla alınmışsa) geri alın.

Gece, gizlice güneşi musadere etmişti ama seher ışıkları döküldü. Zenciler, karaltılar kaçıp-gitti.

Yüzsuyunu (Onuru, haysiyeti) dökmemek için Ab-ı hayatı (Ölümsüzlük veren suyu) dökmüş-gitmişsin; 
Şekeri-balı dökmüşsün de ağzına zehir almışsın.

Böylece sarhoş olmuşsun, yıkılmışsın, yerle göğü ayırt edemez olmuşsun; 
Çirkefli (Pis ve bulanık) su için Fırat suyunu yerlere döküp saçmışsın.

Değmez., 
Eşekler gibi samana, arpaya gitme; 
Yoksullara bir bak, onlara bile sadaka olarak altınlar saçılmış.
Can (Mevlevi ile kardeş) ol; 

Yön arama (Yönsüz ol).. 
Zat (Kişilikli) ol, sıfattan (Görev, ödev, toplumsal veya hukuki bakımdan yeri ve özelliğinden) söz açma... 
O hiç bir yanda olmayan padişaha bak; 
Bütün yanları dökmüş-atmış.

Ah, yazıklar olsun; 
Özün, deri yoluna at sürmüş (Tenine önem veren olmuşsun); 
İçin, dışa yönelmiş. 

Vah, yazıklar olsun, şahın (Santrançtaki şah), mat olma gamına (Oyun dışı kalma, yenilme üzüntüsüne) düşmüş.

Gönül padişahı, mat olma gamıyla (Oyun dışı kalma, yenilme üzüntüsüyle) evden eve gidiyor, piyadelerin (Piyonların) kurtuluş için betleri-benizleri (Yüz rengi) solmuş.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Allah verdiğini bir müddet geri alsa da geri verdiğini dünya yaşam döngüsünden izleyerek inancımızı güçlendirmemiz gerektiğini öğrendik.

Onurumuzu, öz saygımızı korumamız gerektiğini öğrendik.
Yapısında pislik olan veya pislenmiş olandan, açık seçik görünmeyenden, net olmayandan, donuk, anlamsız olandan uzak durarak ölümsüzlük sağlayan suyumuzu temiz tutmamız gerektiğini öğrendik.

Ağzımıza şeker bal gibi tatlı ve fayda veren sözleri almamız, büyük üzüntü verecek, acı, keder, sıkıntı verecek sözleri ağzımıza almamamız gerektiğini öğrendik.

Yeme içme derdi en büyük uğraşımız olmaması gerektiğini, rızkımızın gelmemesinden korku ve endişe duymamamız, rızkımızın bir şekilde ulaşacağını öğrendik.

Mevlevilerle kardeş olmak gerektiğini öğrendik.

Yönsüz olamanın önemini anlamak ve kavramak için uğraşı vermemiz gerektiğini öğrendik.

Kişisel özelliklerimizden söz etmemek, belirgin özelliklere sahip olmamız gerektiğini öğrendik.

Görünmeyen fakat etkisiyle varlığını gösteren padişahı tanımamız gerektiğini öğrendik.

Özümüzü canımıza, kalbimize, gönlümüze önem vermemiz, tenimizle çok uğraşının yanlış olduğunu öğrendik. 

Büyüklerimiz bizim santrançta piyade (Piyon) olduğumuzu bilerek ileri sürüp son karede şah yapmak için uğraştıklarını bilmemiz, bu oyunun farkında olmamız, bu oyunla gelişmemiz, olgunluk kazanıp olgunlaşmamız gerektiğini öğrendik, anladık. 
                             *
İşte böyle yaren;
İçimizin kendi derinliklerine, gizemlerine, etki ve faydalarına doğru gitmemizin doğru ve beğenilen düşünüş-davranış olacağını, dışa yönelmenin getireceği olumsuzlukların zararlarından farkında olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                            *
RAVLİ

20 Mayıs 2021 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1840 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tanrı şarabı anlatıyor)

1840. (Tanrı şarabı) Yorulmuşu dinçleştirir, tazeleştirir; 
Saçma-sapan söylenene akıl-fikir verir... 
Öylesine bir şarap ki yol olmayan yoldan çatar (Karşılaştırır) da binlerce kervanın yolunu vurur (Gidenleri durdurur).

Kötülere kılavuz olmuş o; 
Yol bilenin yolunu vurmuş o., 
Güzellerin mayası, özü olmuş; 
Her naranın (Yüksek sesle bağırışı), her gürültünün temeli kesilmiş.

İyiden-kötüden, kim olursa olsun, içen, ebedi sarhoş olur; 
İçmeyense şikayet etmeden varır, derdin bulunduğu, zahmetin olduğu yere gider.

A anlayışı dar (Anlama yeteği, düşünme yolu, düşünüş biçimi yeterli kadar gelişmemiş) gönül, Tanrı denizine dal, boğul-gitsin: 
Var, Tanrı şarabını iç, yok ol da Tanrı suyuyla gıdalan.

Kim onun ümidine düşerse (Gerçekleşeceğine inanırsa) ölümün elinden canını kurtarır; 
O söylediğim şey var ya, onu elde eder... 
İşte sana büyük mü, büyük bir mevki (Makam).

Aşk sahnesi, iki (Madde ve mana) dünyadan da müsaderede (Zor alımda) bulunmada, zorla aldığını çekip götürmede... 
Fakat bu çeşit müsadereye gözümü de rehin korum ben, gönlümü de.

Aşk şahnesi (Polisi), müsadere yüzünden yol vurmada; 
Demek ki aşıklara da canlarını müsadere (Zor alım) ettirmek gerek.

Ciğer, defalarca o la'l (Kırmızı değerli taş gibi) dudaklardan müsaderede bulundu; 
O müsadereden bir parçacığı da göze değdi.

Aşk, Ay gibi bir padişah; 
Kesesini (Cüzdanını) açmış, gümüş istiyor., 
Ver o gümüş bedenliye gümüşleri; 
Bu müsadereden (Zor alımdan) ziyan görmezsin.

Müsadere (Zor alım), aşıkların bedenlerinden rehin olarak ne aldıysa gönül mahallesine nurlar saçarak gene geri getirir.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Tanrı şarabının yorgun vücudu canlı, diri, sağlam hale getirdiğini, söylenen akla, mantığa uymayan, düşünülmeden söylenen sözlere düşünme, anlama ve kavrama gücü verdiğini öğrendik.

Tanrı şarabının yanlışa doğru giden kişinin yolunu kapattığını öğrendik.

Tanrı şarabının kötülere kılavuzlık yaparak iyi yola soktuğunu, yol bilerim diyenlerin yolunu kapatmış, güzel insanların benliği, manevi varlığı olmuş, her coşkunluğun en önemli, belli başlı dayanağı olduğunu öğrendik.

Tanrı şarabını içenin iyiden-kötüden kim olursa olsun ebedi çok fazla mutluluk duyan olacağını öğrendik.

Tanrı şarabından içmeyenin ise üzüntünün ve güçlüğün olduğu yere hoşnutsuzluk belirtmeden gideceğini öğrendik.

Tanrı şarabını içenin Tanrı denizine dalacağını, Tanrı nimetleriyle beslenip anlayışının genişleyeceğini öğrendik.

Tanrı şarabı içmek isteyenin ölümün korkusundan kurtulacağını, çok büyük makamlara ulaşacağını öğrendik.

 Aşk polisinin madde ve mana dünyasından uygun olanları zorla alıp götürdüğünü öğrendik.

Aşkın bedel istediğini, ucuz olmadığını öğrendik. 
                             *
İşte böyle yaren;
Aşkın kişiden ne aldıysa gönül mahallesinde nurlar saçarak geri verdiğini öğrendik, anladık.
                            *
Ravli Tanrı şarabı yazarak googleden okumalısın
RAVLİ

 

19 Mayıs 2021 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1830 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1830. Beden, candan gebe kalmıştır; 
Doğum ağrısı da bedenin çektiği ağrıdır sızıdır..
Genede gebe olan derdin (Üzüntünün), mihnetin (Sıkıntının) gelip çatmasıysa çocuğun doğmasıdır.

Şarabın acılığına bakma, sarhoşların işretini seyret, zevkine dal. Gebenin çektiği ağrıyı görme, ebenin ümidine bak.

Bu mihnet (Sıkıntı) beladürdür (Bela savmak için verilen sadakadır); 
Önce beladır ama sonradan bir inci kesilir., 
Soruya çekilmenin başında zor vardır; 
Ardından yüzleştirme gelir.

Değirmen gibi dönüp duran dokuz gök, yeryüzü, yeryüzünün çobanla sürüyle dopdolu yaylım yerleri, Tanrı'dan başka kimin mülkü?

Oğul, borç vereceksen o kişiye ver ki öz de ondandır, soluk da, altın da ondan gelir, gümüş de... 
Farzları, sünnetleri yerine getir de karşılığında defineler al ondan,
mücevherler al.

Söz söyleyiş, dudağını açtı, bunu anlatmak istiyor: 
Altın madeni odur, peşin para o; 
Halkın düşüncesiyse ancak rivayetçi (Bir olay, bir haber veya sözü nakletmektir).

Sevgili geldi, elinde de meş'ale gibi bir şarap kadehi var.. 
Gel, bana eş-dost ol dedi;
Hele dur dedim, geldim-gitti.

Bir şarap kadehi ki parlaklığı, Müşteri'nin bile (Jüpiter’in-Dil ve ilim.Yavaşlık ve yumuşaklıkla ve utanarak, cömertlik ve alçak gönüllülükle, akıl ve iffet, güzel ve manalı konuşma hususunda yoğun çalışma ve gayreti olarak) canını alır; 

Kokusundan, göğün yücesinde Sünbüle burcu (Başak) burcunun yüzünden samanlarla (Zenginlikle, rahatlıkla, dinçlikle, düzenle)  bile çark urur (Kendi etrafında döner), oyuna koyulur.

Dağ, onun yüzünden hafifleşir; 
Beyin, onun yüzünden ağırlaşır... 
Can, testisini taşıma ödevini üstüne almış; 
Akı, emzikli sürahiyi kırmış-gitmiş.

Temiz de değil, pis de değil; 
İki dünyada da görünmüyor... 
Kilidi açmada, fakat anahtar yok; 
Binlerce zincir dökülüp saçılmış.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Vücudumuz yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık olan can ile içte birleşip sıkıntılarla, üzüntülerle gelişerek yeni bir varlığın oluşmasına ve kendini göstermesini sağladığını öğrendik.

Şarap içerken ağza acılık ve burukluk verdiğini, fakat sonra zevk verdiğini, doğuran kadının sıkıntı çektiği ağrıyı önemsemek yerine yeni doğanı ümitle beklemek gerektiğini öğrendik.

Sıkıntı çekmenin belayı baştan savmak için verilen sadaka gibi çok değerli olduğunu öğrendik.

Sorguya çekmenin sıkıntı verdiğini ancak farkına varmayı, iyice anlamayı sağladığını öğrendik.

Yeryüzünün ve gökyüzünün mülkünün Allah’a ait olduğunu öğrendik.

Mevlana Hazretleri özü soluğu değerli olana borç vermemiz, karşılığında Allah’tan karşılığını almamız gerektiğini öğrendik.

Allah’ın ve Allah dostlarının sözlerinin peşin verilen değer olduğunu öğrendik.

Halkın düşüncesi sözü veya olayı haber olarak dolaştırmaktan öteye geçmeyeceğini öğrendik.

Şems Hazretlerinin elinde Tanrı şarabıyla Mevlana Hazretlerinin yanına geldiğini kendisine eş dost olmasını istediğini, hemen olur cevabı vermediğini öğrendik.

Tanrı şarabının çok büyük etkilerinin olduğunu öğrendik.  
                             *
İşte böyle yaren;
Tanrı şarabının temiz de olmadığını, pis de olmadığını, madde ve mana âleminde gözükmediğini, kilidi anahtarsız açtığını, binlerce bunu görenin hayretinden binlerce insanı esir eden zincirlerin parçalandığını öğrendik, anladık.
                            *
RAVLİ

18 Mayıs 2021 Salı

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1820 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1820. Hacıların başı olmak için hacca yaya gidiyorsun; 
Peki, ayağın şişti, kabardıysa ne diye elbiseni yırtıyorsun?

Yarı-buçuk bir şiş yüzünden utanmaz mısın ki her adımda kervana bir gürültüdür, salıyorsun?

İnsan dediğin gemi, yavaş yürür, gevşek (Sıkı veya gergin olmadan) gider bir lengerdir (Yayvan ve kenarları geniş, bakır kap), çekilmeden, küreksiz bu denizden geçemez.

Madem ki er değildin, ne diye çabaya koyuldun, savaşa girdin; Namaza, oruca, gece yolculuğuna, hacca düştün; 
Çileye soyundun?

Dayanmak (Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek), erlerin (İşini iyi bilen, yetenekli kimsenin) harcıdır (İşi yapabilecek nitelikte olmaktır); 
Karılar da bağırır, ağlar.. 

Padişahın atının boynuna çan takmak ayıptır.
Yürü, hoş bir halde safa (Sıraya) gir, gönlü dar (İçi sıkıntılı) bir halde değil ha... 
Ferahlat gönlünü (İçimizi genişletmemiz, sıkıntıyı dağıtmak gerekir)., 

Daralarak (Güçlükle, ucu ucuna) gelmekten  hafakanlar (Sıkıntıdan bunalımlar) doğar; 
Emzikli sürahinin (İçecek koymaya yarayan, dar dökülme) ağzından çıkan tıkırtılar duyulur.

Tek Tanrı'nın has kulu, çer-çöp (Döküntü, süprüntü) makulesi (Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan) kişilerin iyisinden-kötüsünden ne gam yer (Üzüntü duymaz) ki? 
Uhud dağı, selle, depremle oynar mı yerinden?

Hayır (İyilik) için, şer (Kötülük) için yürek oynatıp durma: 
Gizlilik iline (Kendini göstermeyen toplulukların yaşamına) bak; 
Meleklerin oyunlarını seyret, seslerine dal: 
Zati (Zaten) can da onların arasında.

Altın (Başarılı) olmak bir yücelikse altının eziyeti ateş olur, kıvılcım kesilir insana... 
Verdiği korkuyu aslan bil, adamı bağlayışı da bir zincirdir onun.

Narı, şarap yapmak için sıkarsan nar eksilmez ki... 
Amülenin (İnsan ve hayvanlarda her türlü hastalığa sebep olan parazitlerin) dövülmesi, fayda vermesi, ilaç (Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, çare, önlem) olması içindir.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Kendimizi başkalarından üstün göstermek verdiğimiz kararlardan zararlar oluştuğunda başkalarını rahatsız edecek davranışlara girmemek gerektiğini öğrendik.

İşini iyi bilen yetenekli kişinin, güvenilir kişiden bilgi ve güç alıp karar verdiğini, işi başarıyla tamamladığını öğrendik.

İş yaparken bağırarak, kendini teşhir etmenin er kişinin işi olmadığını öğrendik.

Savaşacak cesareti olmayanın savaşa girmemesi gerektiğini öğrendik.

Yiğit kişinin bağırmadan doğru olanı yapması gerektiğini öğrendik.

Yiğit kişinin yiğitlerin arasına girmesi, gönlünü geniş 
tutması, sıkıntıya kendisini bırakmaması gerektiğini öğrendik.

İyi nitelikleri kendinde toplamış Allah’a inanan kişinin, değersiz kişilerin arasında olsa da üzüntü duymayacağını öğrendik. 

Canımızı dünyada ki iyi-kötü oyunundan çıkartıp görünmeyen âleme kulak vermemiz oyunlarını seyretmek gerektiğini öğrendik.

Başarılı olmanın eziyetinden korkmamak gerektiğini öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Yapılan sıkılmanın veya  ezici davranışların fayda verecek olması halinde ilaç niteliğinde olacağını öğrendik, anladık. 
                            *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar