28 Şubat 2019 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4190 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4190. Dilerim, her şey, sana veresiye (Allah önce versin, sonra alsın) olsun;
Ancak ölüm veresiye olmasın (Allah ömür versin ölüm olmasın).

Mademki suçu, peşin olarak işliyor, tövbeyi veresiyeye bırakıyorsun;
Bu gece elbette sana, bir veresiye berat (Yetki belgesi) verir.

Can, beden bineğinden inmiş (Can bedeni terk etmiş) bir basit bir âleme, yaya olarak gelmiş.

Sel geldi de canı kaptı-götürdü;
Hem de o sel, denizlerden de artık (Daha fazla) bir sel.

Can, iki gözünü de açtı da kendini, lâtif  (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan) bir su gördü.

Bu su, şeker gibi kendiliğinden tatlıydı;
Şarap gibi kendiliğinden coşup köpürüyordu.

Halk, cana göz dikmiş, bakmadaydı;
Cansa kendisine göz dikmişti.

Ne secde eden (Saygı gösteren) vardı, ne secde edilen (Saygı gösterilen) yer, ne de seccade;
İşte böyle bir halde can, kendisine secde etmedeydi.

A can neşesi, a neşeli can diye dudağını, kendi dudağına koymuş, öpüp duruyordu.

Her şey, birbirinden doğar;
A can, sen hiç kimseden doğmadın.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Canımızın yukarı âlemden geldiğini, Allah’ın emriyle vücut bulup belirli bir zamana kadar dünyada kalacağını, canın insana lazım olacak donanımlarla dolu olarak kişinin kullanım iradesine verildiğini, canın dünyadaki görevi bitince veya uygun kullanılmadığı zaman geldiği yere geri gideceğini öğrendik.
2.    Canın yukarı âleme tekrar geri döneceğini bilmeyenlerin veya bilseler bile önemsemeyenlerin suç işleyeceğini, ölümle işinin biteceğini sandıklarını öğrendik.
3.    Canın çok değerli olduğunu bilenin cana çok saygı göstereceğini, canı verene şükredeceklerini öğrendik.
4.    Can kendisinin değerini bilmeyende Allah’ın emriyle kaldığı zaman kişi ile sevişmediğini, kendi kendine sevişerek takdir edilen göç zamanını beklediğini öğrendik.
5.    Canın değerini bilene canın neşe verdiğini, neşenin candan doğduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Vücudun birbirinden etki ve doğuş sırası olduğunu, canın ise böyle bir sırası olmadığını, kullanıcısına göre yöneldiğini, işler yaptığını, kişiye alınmak üzere verildiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

27 Şubat 2019 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4180 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4180. Sensiz (Şems Hazretleri olmadan), iki göz de can düşmanı kesilmişti bize;
Şimdiyse senin yüzünden can (Yaşam, hayat) oldu bize.

A gözleri de gönülleri gibi dağılıp gidenler, gözleriniz, asıl gönüllerinizin tâ içindedir sizin.

Her göz, ayrı-ayrı, ondan bir ışıktır;
Gören, bizim gözlerimizden ayrıdır;
Gözlerimiz değildir.

Göz, Tanrı'yı gördü mü sanki gören Tanrı’ dır dersin.

* Dağın gözü, Tanrı'ya düşünce her taşından bir göz belirdi-gitti.

A elindekini veresiye (Karşılığı sonradan ödenmek üzere ) mala zekât (Müslümanlıkta, sahip olunan mal ve paranın kırkta birlik payını sadaka olarak dağıtmak) olarak veren;
Dilerim, Tanrı, mükâfat olarak hep veresiye (Karşılığı sonradan ödenmek üzere) ihsan etsin sana.

Tanrıdan hayırlı bir mükâfat olarak dilerim, peşin belâm versin senin, veresiye olarak da kurtuluş va'detsin (Yerine getirmek için söz versin) sana.

Senden önce her taraf peşindi;
Senin yomsuzluğundan (Uğursuzluğundan) her taraf, veresiye oldu gitti.

A yüzü, bayat (Güncelliğini, önemini, özelliğini yitirmiş olan) veresiye (Karşılığı sonradan ödenmek üzere) kesilmiş kişi, bu yepyeni devlet, dilerim, sensiz olsun.

Çünkü senin kutsuz falında (Mutsuz, zavallı şans ve kısmetin olan) ölüm peşin de, yaşayış veresiye (Ömür sonradan alınmak üzere).
                       ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretleri öncesinde gözümüzün kendimize düşmanlık edercesine yanlış bakışa sahip olduğunu öğrendik.
2.    Şems Hazretlerini tanıyanın hayata ve gerçeklere bakışının değişeceğini, gözlerinin çok içten, sevimli, sevilen can haline geleceğini öğrendik.
3.    Doğru bakışa sahip olmayanların bütünlüğünü koruyamayacağını parçalanıp bozulmaya, güçsüzleşmeye süratle yol alacağını öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin ışığının her göze ayrı bir ışık verdiğini, gören gözün normal gözden ayrı bir göz olduğunu öğrendik. öğrendik.
5.    Allah’ı gören kişinin kendi görmemiş de Allah onu görmüş diye söyleyeceğini öğrendik.
6.    Allah’ı gören gözün her zerresinden bir göz belireceğini, görüş yeteneğinin en üstün seviyeye çıkacağını öğrendik.
7.    Elindekini avucundakini Allah’ı görmek için harcayanların mükafatını göreceklerini öğrendik.
8.    Malını parasını sımsıkı tutup uğurlu işlerde kullanmayanın ölümle her şeyinin elinden alınacağını, ahrette sahip oldukları verilmeyeceğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah yolunda, Allah’ı görmek, Allah’a yaklaşmak isteyen yolcuların bu yolda maddi harcamalardan sakınmaması gerektiğini, sahip olunan maddesel olanakların geri alınmak üzere yani veresiye verildiğini unutmamak gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV


26 Şubat 2019 Salı

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4170 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4170. Her diri (Güçlü) ateş, senin (Aşk) soluğunla diridir;
Şu sayılı soluğa da merhamet et (Acı).

Hamız (Kabayız, incelmemişiz), gel, yak bizi çer-çöp gibi (Değersiz, önemsiz her ne varsa yakarak yok et), yak-yandır aşk ateşinde.

* Kimsenin sütünü emmedik Mûsâ gibi;
Senin sütünle huy-hus (Erkeklik kişiliğine, ahlakına) sahibi olduk.

A gözümüz gibi sevgili dost, perde ardında durma;
Gözde perde, hiç de hoş değildir.

Aşktan çok bahsetme, aşla iç;
Söylemek, yenmiş-içilmişse benzemez.

A doğru gören kişi, doğru gözü;
Nasıl görmüşsen sen, nerde o gören göz?

O vefasız katre ne görmüştür ki?
Gören göz, vefa (Sevgi, dostluk bağlılığı) incileriyle dopdoludur.

Tutyanın (Göze sürülen, görmeyi kuvvetlendiren sürme) parasını yiyen, ne görebilir ki?
Tutyanın ecrini veren (Faydasını gören), ona şükreden, gözdür.

Ey günden de, geceden de dışarıda olan, göz, gece-gündüz seni bekliyor, seni gözetliyor.

Güneşe benzeyen yüzünün ışığında göz, zerreler gibi oynayıp duruyor.
                       ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Aşk yolcularının doğru, iyi, lazım diyerek topladığı ve önemsiz her ne varsa yakarak, yok ederek faydalı bir iş yapmasını Şems Hazretlerinden istenip beklendiğini öğrendik.
2.    Allah yolunda aşkla gideceklerin kaba olmasının olmayacağından Allah dostlarının aşkla yok ederek bu kabalığı inceliğe çevireceğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin çok değerli ve besleyici öğretisinin onu seven ve dost kabul edeni erkek kişiliğine, erkek ahlakına sahip kılacağını öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin açıkça kendisini göstermese de aşığına, uzakta olmadığını öğrendik.
5.    Doğru gören göze aşk kuvvet vererek herkesin göremeyeceğini görebilecek olanağı sağladığını öğrendik.
6.    Doğru gören göze sahip olmak için harcama yapmayanın; şekil değiştirmeyen çok değerli hakikatlere ulaşamayacağını, tesadüfen ulaşsa bile değerini anlayamayacağını, elinden kaçıracağını öğrendik.
7.    Aşkın kelime olarak söylenmesinin kolay olduğunu fakat anlamına sahip olmanın ve aşkı yaşamanın zor olduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Gören gözün şükretmesi gerektiğini, Allah dostunu güzel yüzünü görmek, hasret gidermek, ışığını almanın aşık için vazgeçilmeyen istek olacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV

25 Şubat 2019 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4160 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4160. Ay da (Şems Hazretleri) geldi, yıldızlar (Beraberinde karanlıkta kalanlara yön gösterenler) ordusu da;
Güneş, bir atlı gibi kaçtı gitti.

Nerde bir göz ki günden de, geceden de dışarı olan o Ay'a bakabilsin.
Minareyi görmeyen göz, minarenin üstündeki kuşu nasıl görebilir?

Gönül bulutumuz (Yükseklere ait isteklerimiz) bu Ay'ın (Şems Hazretlerinin) aşkıyla gâh (Bazen) toplanıyor, gâh (Bazen) parça-parça dağılıyor.

Aşkın doğdu mu, hırsın ( Sonu gelmeyen istekler, aşırı tutkular) ölür;
Binlerce işin varken işsiz-güçsüz kalırsın.

Amma değil mi ki kaya, sonunda lâ'l (Renkli ve değerli taş) oluyor, işsiz-güçsüz sayılmaz.

Aşk mahallesine vardın da kenarlarda kesik başları gördün mü?
Kaçma, gir içeriye de iyice bak;
Öldürülenler;
İkinci defa dirilmişlerdir.

A güzelim, yaşayışlar, sensiz donmuştur;
Müzik ve raks (Dans), sen olmayınca ölüdür, ölü.

Biz, aşk kapısında, halkayı çalıp duruyoruz;
Sense (Şems Hazretleri) kapıyı kilitlemişsin, anahtarı da yanına almışsın.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin ışığının güneş ışığından daha etkin olduğunu, kendisi ile beraber olanların yıldız gibi kendisine yönlenenlere yol gösterdiğini, yolcunun amacına tereddütsüz ilerleyebilecek aydınlığa kavuşacağını öğrendik.
2.    Şems Hazretlerini sıradan her gözün görmeyeceğini, anlayıp değerlendiremeyeceğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerini bazen yoğunlaşarak arzuladığımızı bazen de bu istekten kısa süreliğine ayrılabileceğimizi öğrendik.
4.    Aşk insanın başına gelince isteklerin ve tutkuların önemsizleşip etkisini kaybettireceğini öğrendik.
5.    Aşkın yoğun olduğu yerlerde ölmeden önce ölüp yeniden can bulanları bulabileceğimizi, korkup kaçmamamız gerektiğini öğrendik.
6.    Sevgili olmayınca yaşayışın, müziğin, dansın tadı olmayacağını öğrendik.
7.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini dervişlerin içine girmesini, dostluk gösterip sırlar bağışlamasını çok arzu ettiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Aşk halkasında Mevlana Hazretleri; halkaya gireceklere yer açıldığını, Şems Hazretlerini de bu halkaya âşıkların sevgilisi olarak girmesini istediğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV


24 Şubat 2019 Pazar

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4150 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4150. Kendinden geçen, duvardan bile süzülür-geçer de havada yürür-gider.

Tanrı şarabıyla sarhoş oldu mu, arık (Zayıf, güçsüz) bıldırcın, yüce bir doğan kesilir.

Kendinde olanlar, Tanrı'ya daldılar, kendilerinden geçtiler mi, âşıkçasına şaraplar içerler.

Gördüm ki dudağı şarap içiyor;
Kim görmüştür dudakta Muğ’ların (Ateşe tapanların) şarabını?

Hem de ne şarap?
Tanrı şarabı;
Filân (Sıradan birisi) erkeğin yahut firman (Sıradan birisi) kadının küpündeki şarap değil.

Göğün bir ucundan, bir Ay'dır, doğdu, parladı;
Bu arada gönlüm kayboldu-gitti.

Şaşılacak şey şu ki;
Gönülsüz, cansız kişi, nasıl oluyor da soğuktur, canı da.

Hiç sen, buzluğun ateşten haber verdiğini gördün mü?
Yahut kimsecikler görmüş müdür?

Sus, üstünlüğü, hüneri bırak-gitsin;
Doğan kuşuna karşı ne hüneri olabilir bıldırcının?
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ın güzel yüzünü gören, Allah’ın güzel yüzüne göremeyenin Allah dostunun güzel yüzünü görerek kendinden geçmesi, benlikle ilgili hiçbir düşüncenin ve isteğin olmaması durumuna gelenin maddesel engellerden kurtulacağını, özgürce hareket edebilecek duruma geleceğini öğrendik.
2.    Tanrı şarabı ikram edilenin güçsüz biri olsa dahi çok güçleneceğini öğrendik.
3.    Kendide olanların, Tanrı ile ilgilenmeye başlayınca ve yoğunlaşınca âşık olacaklarını ve kendilerine Tanrı şarabı ikram edileceğini öğrendik.
4.    Gönülsüz, cansız kişinin soğuk kişi olduğunu öğrendik.
5.    Beceri isteyen ustalığa kavuşmak için o işte ustalaşmak için önce edindiğimiz bilgi ve becerileri unutup ustanın eğitmesine kendimizi bırakmamız gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Ben içeren söz, duygu ve düşünceleri bırakmamız-temizlenmemiz gerektiğine, bunun bizim ileri gitmemize, yükselmemize, yeni beceriler kazanmamıza, yeni ortama girmemize engel olduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAV



23 Şubat 2019 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4140 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4140. İnciler saçan akıykını (Akik taşını) görmüş de inciler (Şekil değiştirmeyen hakikatler) utanmış;
Tane-tane eriyip gidiyorlar.

* Bedende, onun aşkından meydana gelen yel (Rüzgâr), râziyane ile (Kabul eden, rıza gösteren, boyun eğen olmakla) yatışmaz (Sakinleşmez).

Yalnız âşıklardır erkek (Sözüne güvenilir, mert) olanlar;
Şu halksa mesanede (İdrar torbasında) kala-kalmıştır.

Sâki (İnsan ruhuna Allah sevgisi, Allah nuru saçan kimse), sun kadehi (Tanrı şarabı ile bizi kendimizden geçir);
Geceden kalmış sarhoşlarız biz.

Su serp ( Gönlüme dağılacak biçimde su dök) , çünkü gönül ateşi, yalım-yalım (Alev-alev) göğe çıkıyor.

 Elimde daima Mushaf (Kur’an) vardı;
Şimdiyse aşkla çalparayı ( Köçek zillerini) taktım ellerime.

Teşbihle (Benzetme ile) meşgul olan ağızda şiir var, rübâî (Dört dizeden oluşan ve belirli aruz kalıpları ile yazılan şiir) var, nağmeler (Güzel, uyumlu sesler, ezgiler, melodiler) var şimdi.

Nice ibadet yurtlarını (Din buyruklarının yapıldığı yerleri) sel götürdü;
Hem de nasıl sel;
Sanki uçsuz-bucaksız bir deniz.

Rebaptan (Telli sazdan), yaysız nasıl ses çıkmazsa, ayık oldum mu da benden hikâye duyulamaz.

* Beni sarhoş et, ondan sonra Kinâne oğullarının (Hz. Muhammed peygamberin on ikinci atası Nadoğlu Mâlik’tir.
Bu zatın adı Kinane oğlu Kays’tır.
Bunun babası da Huzayma’dır) hikâyelerini dinle benden.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin değişmez hakikatleri bile değiştirecek kuvvette olduğunu, böyle birine âşık olmadan başka bir davranış olamayacağını öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin çok değerli özelliğini ancak âşıkların görebileceğini, anlayabileceğini, sıradan birilerinin anlayamayacağını öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin özelliğini gören sözüne güvenilir mert kişilerin sadece kabul etmekle yetinmeyeceğini, ona sevgiyle, dostlukla bağlanacağını öğrendik.
4.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini tanıdıktan sonra Kur’an emirleri sınırlarının son sınırlar olmadığını görüp anladığını, sevincinden oynamaya başladığını, uçsuz bucaksız Allah ilminin denizinde gezinmeye başladığını, hakikat bildiğinin başka bir hakikatinin olduğunu gördüğünü, sarhoş olduğunu öğrendik.
5.    İbadetin sadece yeryüzünde olmayacağını, her yerin ayrı bir davranış şekli olduğunu öğrendik.
6.    Mevlana Hazretlerinin Allah’ın sırlarını söylenmemesi gerektiğini bildiğini ancak sarhoş olunca bu sırları şiirlerinde kendinde olmadan söylediğini öğrendik.
                         *
İşte böyle yaren;
İki şeyin birbiri ile olan ilişkisi ile ancak var olmanın ses ile gösterdiğini, anlatılacak hikâyeler hatırlanıp söyleneceğini öğrendik, anladık.
                         *
RAV

22 Şubat 2019 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4130 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4130. Gördün mü ne yaptı o biricik güzel?
Geçen gün bir bahanedir, icat etti.

Bizi de, seni de nerelere gönderdi;
Yalnız o kaldı bir de evdeki iki-üç peri.

Bizi aldattı-gitti;
Zaten o büyücülere lâyık hareketlere karşı biz de kim oluyoruz ki?

Elindeki o zincir yok mu, onunla zamanın bile boynunu bağlar o.

Taştan bile çeker, bir hile çıkarır o;
Alkışlar olsun;
Ne de şeker gibi masallar söylüyor ya.

Kaşlarını bir çattı mı akıl, bu arada kaybolur-gider.

Kapısında, tıpkı bir çividir gönül;
Kendisini, eşiğine kakmış.

Bir dağın beline yapışsa onu, bir saman çöpü gibi kendisine çekiverir.

Zaten o Kafdağı da Zümrüdüanka gibi gelmiş, onun civarında yuva kurmuş.

Saltanat bineğine binmiştir o;
Elindedir kamçı onun.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin her türlü hüneri olduğunu, her şeyi yapabilecek yetkisi ve olanağı olduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerini Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediğini, yetki verdiği kişinin sözlerini doğruladığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlük kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamında olduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAV

21 Şubat 2019 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4120 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4120. Bana, bir vaatte bulunmuştun (Bir işi yerine getirmek için söz vermiştin) hani;
Nerde o vaat?

Burada bir ben varım, bir sen varsın;
Göster bana, nerde?

Hile-düzen, kime yapılırsa yapılsın, hoş bir şey değildir;
O yalan, ahde vefa ( Verilen sözde durma) nerde?

Rebapçının kız-oğlan kızı gibi dudağını yummuşsun;
Hani o açılış-saçılış;
Nerde o bağış?

A vaadi (Verdiğin söz), gerçek sabaha benzeyen, nerde o mum, nerde o ışık, nerde o parıltı?

 Ne vaktedek yakışmaz sözler söyleyecek, sövüp duracaksın?
O gönül alıcılık, o yaklaşık alır (Uygun, yaraşır) sözler nerde?

Kalkın, çekin onu benim yanıma;
A topluluk, nerde yardımınız sizin?

A yürekleri taş kesilenler, cevap verin, o akıyk (Akik) madeni (Çok değerli şeyleri içinde bulunduran), o kimya (Üstün özellikler taşıyan, az bulunan, çok değerli olan) nerde?

Ya büyü yaptı, bağladı gözümüzü;
Nerde o büyücü, nerde o düğümleri çözen?

Yahut da kanadım açtı, havaya uçtu;
A gönül kuşu, nerde o hava?

Vallahi de gitmedi, gidecek kişi değil o;
Biziz kendimizden geçip giden;
Nerdeyiz biz?
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin varlığını hissettiği halde baş gözüyle göremeyince telaşla onu aramaya başladığını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin Allah dostlarından ayrılmadığını, yalnız ve çaresiz bırakmağını ancak biz kendimizden geçince gözünün önündekini bile göremeyecek hale geldiğimiz için onu göremeyeceğimiz için telaşlanacağımızı öğrendik, anladık.
                     *
RAV



Popüler Yayınlar