31 Temmuz 2020 Cuma

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2840 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Allah’ı anlatıyor)

2840. Sabah da onundur, akşam da;
Ne olur, gencecik aşkıyla dirilsen, uyumasan.

Hamlık eder (Kuralları bilmeyen, incelmemiş, işlenmemiş bir halde) de gaflete (Çevrende olup bitenlerin farkına varmazsan,  dikkatsizliğe) dalar, uyursan gene de a dostum, seni ham bırakmaz o (Allah).

Küçüklüğünden bu ana kadar çok yerlerde (Çevrende olayları fark edemedin, göremedin de) uyudun;
Seni aşağılıktan ta dama dek (Yükseğe kadar) çekti- durdu o (Allah).

Topraktın, çeviklikle çekti oradan seni;
Bilgi (Öğrenme, araştırma veya gözlem yoluyla gerçekliğe ulaşma olanağı) verdi, ad-san (İsmine özellik) verdi sana.

Yeniden-yeniye duraklar gösterecek sana;
Sonunda da umumi (Genel) nimetleriyle (Yaşamak için gerekli her şeyi verdi) seni haslarından edecek o (Allah).

Küçücüktün, mektepten (Okuldan) kaçardın, hani;
Ayak direrken (Bir düşünceyi, bir davranışı sonuna kadar sürdürmeyen, kendi tutumundan şaşmayandın) nasıl da ram etti (Boyun eğdirdi, itaat ettirdi) seni.

Toprağa, nebata (Bitkiye), erlik suyuna (Sperme) kaçardın;
Seni oltaya (Ana rahmine) düşürdü o (Allah).

Bunca yoldan çekti, konukluğa (Dünyaya misafirliğe) getirdi seni;
Öç almak için getirmedi yani.

Derde düşünce bilirsin ki odur o (Allahtır);
Bir avuç toprağa varlık (Ömür, hayat)-benlik (Öz varlık, kişilik, kendilik, şahsiyet) verir o (Allah).

Kendi kokusunu burunlara bir saldı mı bütün o’lar (Sevgiyle bağlanıp değer verdiklerin), çer-çöp gibi (Değersiz) görünürler.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Malın da mülkün de her şeyin sahibinin Allah olduğunu, bizim geçici yetkiler kullandığımızı öğrendik.
2.    Allah kişileri ham ve tembel bırakmayacağını, dikkatli olmayı sağladığını öğrendik.
3.    Allah’ın hep yücelere yükselmemizi, buna olanaklar verdiğini ve yükselmemizi istediğini öğrendik.
4.    Allah’ın hiç yoktan var edip çeşitli duraklarla kendisine yaklaşmamızı, bunun için bilgi verdiğini, yol gösteren, yolu aydınlatan yardımcılar görevlendirdiğini öğrendik.
5.    Varlığımızın ve benliğimizin bir avuç topraktan ibaret olduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah’ın yaratıcı, idare edici, yaşatıcı sanatını gören, varlığını da bu verilerden anlayacağından Allah inancını tamamlayan kişinin Allah’ı anlatmaya çalışan sözlere değer vermeyeceklerini, kendilerinin göreceğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

30 Temmuz 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2830 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Allah’ı anlatıyor)

2830. Gönlün (Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatırlamak gibi durumlarda kalpte oluşan duygu kaynağı) de, canın (Yaşamayı sağlayan vücutta olan gücün, diriliğin) da neşe (Mutluluktan oluşan sevinç) yeri, huzur (Dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı) yurdu o;
Neliksiz -niteliksiz  (Kolay tanımlanamayan) küpteki şarabın (Tanrı şarabının)  kıvamı (Koyuluk, yoğunluk) da o (Allah).

Bütün dünyanın dili - damağı kupkuru, herkes susuz (Çok istemede, özlemede);
Herkese, her şeye tam gıdasını (Besinini) veren (Allah) o.

Gıdalar bile ondan gıda arar;
Buğdaya bile buluttan su veren o (Allah).

Yokluk, sınanma dileyenlere karşı tıpkı bir ejderha:
O ejderhanın boğazını sıkan, istek yolunu bağlayan, kapatan o (Allah).

Yüzlerce azara (Kırıcı ve ser söze), yüzlerce azaba layıksız (Büyük sıkıntıya, eziyete uygunuz) biz, layık (Uygun) olduğumuz cezanın yularını çekip kısan (Azaltan, durduran), lütfedip (İyilik ve yardım ederek) layığımızı (Uygun olanı) vermeyen o (Allah)

Onun yumuşaklığı yüzünden dünya küstah (Saygısız, kaba, terbiyesiz) olmuş;
Sanki padişah biziz de kul (Sevgiyle bağlanan, dostluğu devam ettiren) o (Allah).

Aşkının mahmurlarına (Aşkının tesiriyle sersemleşmiş), her an bir şaraptır, coşar elinden.

Ayıkların kulaklarını sarhoşlukla çeker;
 Ne de devlettir, ne de sürüp giden bir ikbaldir (Baht açıklığı, yüksek makama ulaşmışlık durumu) o(Allah).

* Peygamberi, önüne perde etmiştir (Kendini göstermeden) de o perdenin ardından haberler verir, sözler söyler o (Allah).

* Kullar selam vermeden önce onlara selam edendir o (Allah).
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ın kendini göstermeden bütün yarattıklarının ihtiyacını verdiğini, insanlara peygamberleri önüne perde ederek söz söylediğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah’ın bizi sevdiğini, düşündüğünü, bizimle ağlayışla, yalvarışla konuştuğunu, bizi bizden daha fazla düşündüğünü öğrendik, anladık.
                     *
RAV

29 Temmuz 2020 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2820 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Allah’ı anlatıyor)

2820. Senin karşında tutayım da canın adını anayım;
Ne münasebet?
Tapında gül bahçesinin sözünü edeyim;
Neden yani?

Sen buradayken güzellerin güzelliklerinden söz açayım;
Doğru mu bu, utanmaz mıyım ki?

İzinin tozu belirmeyen padişah, dünyayı bezedi (Süsledi);
Sonra da ben şekilden, izden bahsedeyim;
Ne yüzle?

Mekânsızlık (9 kat göğü geçtikten sonra âlemin) ışığı her yanı tuttu;
Ben tutayım da yerden- yurttan söz edeyim;
Layık (Uygun) mı?

Neşenin madeni olan bu dükkânın önünde kârdan (Kazançtan), eğri sözler söyleyeyim;
Ne yüzle?

Böylesine sırlar (Aklın erişemediği, açıklanmayan veya çözülemeyen şey, giz, gizem) bilen erin tapısında gönlümden, eğri (Doğru olmayan) sözler söyleyeyim;
Ne yüzle?

Yıldızlar gibi dünya, güneşin ışığında yok oldu-gitti;
Sonra ben, şu dünya masalını söyleyeyim;
Ne münasebet?

* “Yaklaştı, yakınlaştı, arada iki yay kadar mesafe kaldı, belki de daha yakın"(Necm suresi 9)
Sırrı zuhur etmiş (Ortaya çıkmış), ben katı yaydan laf açayım;
Doğru mu bu?

Sevgiliye uçup giden canı, her cansıza anlatayım;
Nasıl olur bu?

Canın bile mahrem (Bizden) olmadığı bir sözü dille, ağızla söylemeye kalkışayım;
Ne yüzle?
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretleri karşısında çok saygılı, hürmetkâr davrandığını, kendini ondan üstün görmediğini, her söz ve davranışı iyilik olarak kabul ettiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretleri çok sevdiği, çok değer verdiği, saygı gösterdiği Şems Hazretlerine hizmet etmenin zevkine ulaştığını, onu sırlar dünyasının padişahı olarak kabul ettiğini, insan kulağının hiç duymadığı sözleri Şems Hazretlerinden dinlediğini, önce yaşamış olduğu olağan üstü hallerin hayal olmadığını ispatlayan sözleri bizzat ağzından duyduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAV


28 Temmuz 2020 Salı

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2810 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

2810. Kebapla şarap bu yana gelsin, duman o yana gitsin;
Dikenli ağaç o yana gitsin, sevgili bu yana gelsin.

Yorgunluk bedenindir, şarapsa gönüle layık;
Köpek başlı bedenin zahmetini, eziyetini bu yana yükleme.

* A Süleyman, Belkis'e bir uğra;
Uçan hüthüt kuşu bu yana geldi çünkü.

Gagasında da ışıklarla dolu bir mektup, bu yandan yüz binlerce sular göstermede.

Yalnız içme;
Yalnız içmek hoş değildir;
O saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), bir kadeh de bu yana sunsun.

Bedendir yalnız başına yiyip içen, cansa bağışlar - durur;
Bu yana armağanlar gönderir.

* İyi kişilerin sakisi, "Rableri onları suvarır(Sular)” şarabından, ardı - ardına kadehler sunar sana.

İki elinle tut ki dökmeyesin;
Aklını başına al, kadeh, dudağına dek dolu.

A sarığı güzel padişah, senin yüzünden bütün hırkalar rehine verildi; Gel bu yana.

Çırılçıplak ol da gir denize (Aşk denizine);
Denizin sesi gibi söylemeyi bil.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    İstekleri elde etmek için vücudumuzu zorlamamız; gönlümüze, canımıza, ruhumuza zahmet ve eziyet vermenin yanlış olduğunu, bunların mutlu olmasının devamını sağlamak gerektiğini öğrendik.
2.    Allah dostlarının sırlarla, ışıklarla dolu olduğunu öğrendik.
3.    Allah kendisine ve dostlarına inanç besleyenlere sırlar, sarhoşluk, mutluluk, sevinç bağışladığını öğrendik.
4.    Ruhumuzun, canımızın, gönlümüzün değerini göz ardı etmemek gerektiğini öğrendik.
5.    Allah ve dostları eliyle gelen ikramın değerini bilmek, titiz davranmak gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Aşk denizine çok açık biçimde, toplumun hiçbir değerini üstünde olmadan girmek, bu yerin değerleri ve sesiyle söylemeyi bilmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV





27 Temmuz 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2800 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin kişiyi değiştirmesini anlatıyor)

2800. Gönül kızgınlığından bir başka can yaratır;
Çünkü o candan utanır  (Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, mahcup olmak)– arlanır (Utanma duygusuna kapılır) o (Şems Hazretleri).

Öylesine kıskançtır o padişah ki padişah da kendidir, perdeci de kendi.

Bir avuç toprağa öylesine bir sevgi besler ki gâh (Bazen) onu gül haline getirir, gâh (Bazen) lalelik.

Sevgili, onu her an bir sıfata (Görev, ödev, toplumsal veya hukuk bakımından yeri ve özelliğine uygun şekle) sokar, bir şekle bürür (Çok güçlü etkili duruma getirir), sonunda da zorla çeker, hepsinden de ayırır.

Maksadı da, onların vefasız (Sevgiyi sürdürmeyen, sevgi, dostluk bağlılığı olmayan) olduğunu bildirmek, bu seçilmiş dostun kadrini (Değerini, yararını) anlamasını sağlamaktır.

Onunla bir tuhaf mağara dostluğuna (Ölümüne dostluğa) girişir;
Öylesine ki dost da odur, mağara da o.

Dilini kes (Söz söylemeyi bırak), ibret gözünü aç (Değerlendirme yapacak bakışanı etkin, çalışkan, canlı, hareketli duruma getir), çünkü ibret (Kötü bir olaydan alınması gereken dersi, uyarıcı sonucu) alma yolunu açmıştır o.

A gül bahçesinin alımı (Çekimi), parlaklığı, bu yana gel;
O şekerden bir kantar (56,452 kg) da bu yana getir.

Canından kazayı (İstem dışı veya umulmayan bir olay dolayısıyla bir kimsenin, bir nesnenin veya bir aracın zarara uğraması), belayı (İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum, büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olayı) defetmesi için o şekerler yağdıran iki dudağından bir öpücük ver.

O pencereden Ay ışığı gibi bir baş çıkar;
O gül bahçesinden bir narçiçeği getir.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems ve Mevlana Hazretlerinin seçtikleri kişiyi şekilden şekle sokarak uygunluktan olgunluğa getirdiklerini, Allah’ın ve toplumun seveceği faydalı biri yapacaklarını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Kişinin alışkanlıklarından vazgeçirmenin onu adım-adım en iyilerden biri yapmanın değişimlerle olduğundan;

Kişi kendisini değiştiren büyüğüne tam itaat ederek ve bu yoldan kaçmadan sabırla olumlu sonuç alınana kadar sıkıntılara katlanması gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

26 Temmuz 2020 Pazar

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2790 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri, Şems Hazretlerinin kişiyi değiştirmesini anlatıyor)

2790. Aslan katarını (Bir sırada giden aslanları) görüyorum;
 Tıpkı deve gibi;
Hepsinin de burnuna yular takmış o.

Yuları da (Kontrol ipi de) şu:
Hepsini muhtaç etmiş;
Korkudan (Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında ne yapacağını bilemeyenin duyduğu üzüntüden), hırstan (Sonu gelmeyen isteklerden, aşırı tutkulardan) arıklaştırmış (Zayıflatmış),  onları.

* Unsurlardan (Bir bütünden ayrılmış olanın) en ağırcanlısı toprak değil mi?
Onu bile çevikleştirmiş, kararını almış-gitmiş.

* Şu toprağın huzurunu (Dirliğini, dinçliğini, gönül rahatlığını, üzüntü ve acısı olmama durumunu) - kararını almış (Sonuca bağlamak) da toprak, sudan da çevik olmuş, ateşten de, yelden de.

* Üç unsuru (Ateş, su, rüzgâr) da toprak için avlar gökyüzünde ceylan avlanır o.

Hiçbirinin tembel olmasını istemez;
Bir - bir, hepsini de bir işe bir güce koşmuştur o.

Kara topraktan daha tembel olma;
Onun bile kuyruğunun altına bir diken koymuştur o.

Kalk, sıçra diye denizin başına vurur sopayı, denizin dibinden toz koparır o.

Sopaya da, bırak şu sopalığı der;
Yılan gibi kıvır-kıvır kıvrandırır onu.

Mide mutfağından bir buğudur (Su buharı), çıkartır da o buğuyla can yapar, duygu (Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim) düzer (Düzene sokar) o (Allah).
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ın seçtiği insanları aslan huylu olarak sıraya soktuğunu, çevikleştirip, korkudan, hırstan zayıflattığını, kendine muhtaç ettiğini öğrendik.
2.    Allah’ın tembelliği sevmediğini, her canlı ve cansıza görev verip çalıştırdığını öğrendik.
3.    Allah’ın insana çok büyük güçler verdiğini, bu gücü doğru olarak kullanılmasını istediğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah’ın buğdayla doyurduğunu, bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirip duygu oluşturduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAV


25 Temmuz 2020 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2770-2780 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Yola düşmenin önemini anlatıyor)

2770.  Tebrizli Şemseddin'in lütfunu (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardımın faydasını), ihsanın (İyilik ettiğini, iyi davrandığını) duydun ya görmeden ikrar et (Saklamayıp doğruca, açıkça söyle) de yola koyul.

Senin karşısında tutayım da canın adını anayım;
Ne münasebet?
Tapında gül bahçesinin sözünü edeyim;
Neden yani?

Sen buradayken güzellerin güzelliklerinden söz açayım;
Doğru mu bu, utanmaz mıyım ki?

İlkbahar değil, yüzlerce bahar, seni görünce utanmış;
Ben tutayım da güz (Sonbahar) masalını söyleyeyim, yeri mi?

Sen yüzlerce canın, yüzlerce cihanın padişahlar padişahısın;
Candan laf edeyim, cihandan söz açayım, ne münasebet?

Sözün, canın bile ağzına sığmazken bile dille övmeye kalkışayım seni; Ne iştir bu?

Ay'ın ortaya çıktı da dünya, kayboldu -gitti;
Böyle bir Ay'ı gizli söyleyecekmişim;
Ne münasebet?

Bütün âlem, la'l mi (Kırmızı değerli taş mı), la'l;
Sonra ben madenden (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynaktan) bahsedeyim;
Doğru mu yani?

Senin yüzünden gönüller, tam bir inançla dolmuşken bu inancı şüpheyle karıştırıp söze getireyim;
Olur, iş mi?

Gün yüzün, yeryüzüne vurdu, ışıttı yeri;
Sonra da Ay'dan, yıldızlardan söz açayım ben;
Ne münasebet?

Tebrizli Şems'in lütfu(Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardımın faydası), haddi aşmışken ben tutayım da ondan feryat edeyim (Haykırayım, çığlık atayım);
Olur, mu hiç?

Şu aşağılık yeryüzünden göklere ağ (Yüksel);
Ruhun şad (Sevin, memnun ve mutlu) olsun, bir hoşça yürü bakalım.

Sıtmayla, titreyişle dopdolu şehirden sıçradın, çıktın;
Neşeyle esenlik (Sağlık, afiyet, sıhhat, selamet) yurdunu yurt edin.

Beden resmi yok olduysa var, ressama ulaş;
Şu ten yıkıldı - gittiyse baştanbaşa can kesil.

Yüz, ecel yüzünden safran (Kültür bitkisi) gibi sararıp solduysa erguvan (Eflatunla kırmızı arası) renkli lalelikte konak tut:
Evin kapılarım kapadılarsa sana, dam (Çatı) yolundan gel, merdiven ol.

Eşlerden - dostlardan ayrıldın, yapayalnız kaldıysan Tanrı'nın dostluğuyla sahip- kıran  (Güçlü ve üstün hükümdar) ol.

Sudan - ekmekten uzak kaydıysan ekmek kesil, canlara, gönüllere güç- kuvvet ver.

Âşıkların güz (Sonbahar) mevsimine bahar o;
Yola düşüp gidenlerin övüncü o.

Hiçbir şeye aldırış etmeyen, hiçbir yerde eğilmeyen aslan yürekli erlerin hepsini de zorla kendine çeken o (Şems Hazretleri).
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin büyüklüğünün, asilliğinin gereği iyilik ve yardım yaptığını Mevlana Hazretlerinin söz ve anlatımından öğrenenlerin hemen Şems Hazretlerini görmek, hakikatini öğrenmek için harekete geçmesi gerektiğini öğrendik.
2.    Şems Hazretleri karşısında Mevlana Hazretlerinin hiçbir şey bilmeyen, candan öğrenmek isteyen gibi sustuğunu, saygılı bir biçimde söylediklerini unutmamak ve can dostlarının yararlanması için hafızasına yerleştirdiğini öğrendik.
3.    Gerek Şems Hazretlerine gerekse bize bu büyüğümüzü tanıtan, ondan aşırdığı bilgileri bizim yararımıza veren Mevlana Hazretlerinin karşısında saygılı ve evvelki öğrendiklerimizi yok sayarak yeniden öğrenen gibi saygılı davranmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Mevlana Hazretlerinin yoluna girenin aşağılık yeryüzünden kurtulacaklarını, ruhlarının sevinçli, neşeli olacaklarını, hoşça gideceklerini öğrendik.
5.    Mevlana Hazretlerinin yoluna girenin hastalıklarla dolu şehirden çıkıp esenlik yurduna yerleşeceklerini öğrendik.
6.    Mevlana Hazretlerinin yoluna girenin, onu yaratanın yeniden yapılandıracağı yere gideceğini öğrendik.
7.    Mevlana Hazretlerinin yoluna girenin engellerle karşılaşsa bile bir şekilde kararlı olarak yola devam edeceğini, renkli yurda yerleşeceğini öğrendik.
8.    Mevlana Hazretlerinin yoluna girenin eşinden dostundan ayrı yapayalnız kalabileceğini, Tanrının dostluğunu kazanarak güçlü bir hale gelineceğini öğrendik.
9.    Mevlana Hazretlerinin yoluna girenin canları besleyen, gönüllere güç kuvvet veren olacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Hiçbir şeye aldırış etmeyen, hiçbir yerde eğilmeyen aslan yürekli asla kişileri Şems Hazretlerinin bulup zorla kendine çektiğini, yetiştirdiğini, hizmete hazır hale getirdiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV





Popüler Yayınlar