31 Mayıs 2019 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 5120 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

5120. Fakat saçım ip yaptın mı (Kurtarmaya karar verince) onları kuyudan (İçinden çıkılamayan durumdan, yerden) çeker-çıkarırsın;
Onları rahmet (Acır, esirger, korur, suçunu affeder) kucağına alırsın, şaşkınlıklardan (Düşünceleri dağılmış, karışmış, ne yapacağını bilemez duruma gelmişlikten) kurtarırsın.

Şaşkınlıktan kurtulunca da onun sıfatlarına bürünürler.
Sus artık, çünkü sözler de, ibretler de kırıldı-döküldü.

Bu güzelim devlet ( Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yönetme makamı olan bu) yurdundan bir soluk bile çıkma o gönül.
Bir an can şarabını iç, bir lâhza (Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, an) şekerler çiğne.

* İçyüzü akl-ı Küll (Tabiatta görünen genel uyum, uzlaşma) gibi;
Görünüşteyse sanki gül demeti (Güzelliklerin bir arada olması);
Bir an, tüm emrin ilhamı gelmede, bir an, "Biz verdik" (Kevser suresi 1) hükmünden elbiseler sunulmada.

* Can düşünceleri, pişmanlığı olmayan bir hoşluk, bir güzellik;
Hem de gizli savaştan, gizli meclisten;
"Yahut da daha gizli" (Tâ hâ suresi 7) denen sırrın da sırrından gelmede.

Her yüzün alımı, o denizden bir katre (Damla);
Fakat susuzluk illetine tutulmuş kişi, nerden bir katreyle kanacak (Damla su ile susuzluğu gidecek)?

A gönül, sana, zindanların şu daracık bucağından meydanlara bir yol var;
Yoksa ayağın uykuya mı daldı da sen, kendini ayaksız sanıyorsun.

Şu aradığın rızıktan başka ne gizli rızıklar var, ekmekçinin sanatından dışarı, ne ekmekler pişirmişlerdir, iki gözünü de kapamışsın;
Nerde aydın gün diyorsun;
Güneş, gözüne vuruyor da buracıktayım ben, aç kapıyı diyor.

Bu yandan çekerler seni, o yandan çekerler;
Gitme a tortulanmış an-duru su;
Kurtul şu tortudan, bulanıklıktan da yücelere yüz tut.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretleri kendisine sevgiyle bağlanmış kişiyi yardım ettiğini, darmadağın olmuş, anlama ve kavrama yapısını kontrol edemeyen ve kendisinin bile yönetemediği yanlış davranış biçiminden kurtardığını öğrendik.
2.    Şems Hazretlere bağlanan kişinin şaşkınlıktan kurtularak iyileştiği gibi Şems Hazretlerinin bağışladığı özelliklerle sevilen, beğenilen, değer verilen biri olacağımızı öğrendik.
3.    Büyük kişilerin ve olanakların olduğu yerden ayrılmamak gerektiğini öğrendik.
4.    Eğitimsiz insanların doğadaki zıtlıkları göreceğini konu edineceğini, hâlbuki zıt gözükenler de bile birbirleriyle uyum olduğunu görecek bakışı verecek kişilerin arasında ve bulundukları yerde olmak gerektiğini öğrendik.
5.    Şems Hazretlerine bağlanmakla bilmediğimiz büyüklerin toplandığı sırların sırlarını açık ettikleri yüce meclisler olduğunu, can düşünceleri, sonunda pişmanlık olmayan hoşluklara, güzelliklere kavuşma olanağına kavuşacağımızı öğrendik.
6.    Büyüklerin meclisinde her yüze bakmakla doyamayacağımız güzelliklerle tanışacağımızı öğrendik.
7.    Kendimizi bunalımdan, çaresizlikten, karanlıklardan, yalnızlıktan kurtarmanın yolunun olduğunu öğrendik.
8.    Sadece yeme-içme ile yaşanmayacağını, yaşamı güçlendiren ruhsal sayısız besinler olduğunu bilmemiz gerektiğini öğrendik.
9.    İki gözünü sıkıca kapayan kişinin nerde aydınlık diye bağırmasının akıl tutulması olduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Bulanıklıktan, çamura batmışlıktan, yanlışlıktan, karanlıktan, dar alandan kurtulmak için yüce kişileri bulup, öğütleriyle yücelere doğru yol almak gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV


30 Mayıs 2019 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 5110 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

5110. Gel de sun o kızıl şarabı (Bizi sarhoş edecek hiçbir insan kulağının duymadığı Allah sözlerini söyle);
Çünkü o (Şems Hazretleri), hem denizdir (Sınırları, derinliği geniş), hem inci (Şekil değiştirmeyen mücevherdir);
Sınanmaya değer eşini, bir sağrakla (Hakikati olduğu gibi gösteren kadehle) çırıl-çıplak soy-gitsin (Açığa çıkar).

Git a sarhoşların (Âşıkların) yolunu kesen;
Bırak hileyi-düzeni;
Çünkü bu bahçede hileye-düzene yol yok.

Verdiği cevabı altınla satın - almamışsan a can;
Hintli, bedava malın değerini bilmez (Her şeyi paranın değeri gibi sanan kişi) ki zaten.

Bedenin Kadir gecesidir (Gökyüzü meleklerinin Allah’tan emir getirip bildirdiği vücutsun);
Onun yüzünden devletler (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamı) elde ederler.

Canın, dolunaydır (Karanlığı nuruyla yok edip karanlıkta kalanları aydınlatan, yol gösterensin);
Karanlıklar, onun yüzünden yarılır, yok olur-gider.

* Tanrı takvimisin galiba;
Talihler, hep orda;
Yahut da bağışlama denizisin;
Suçları orada yakar, arıtırlar.

* Yoksa Levh-i Mahfuz musun ki gayb dersini ondan alırlar;
Yahut da rahmet hazinesi misin sen ki oradan elbiseler giyerler.

* Acaba göklerin tavaf ettiği Beyt-ül Mâmur (Gökte, Kâ’be hizasında Allah’a yakın büyük meleklerin tavaf ettiği mesken) musun?
Yoksa yayılmış kâğıt mısın ki ondan şerbetler içerler.

Yahut da o neliksiz-niteliksiz ruhsun;
Her şeyden dışarısın;
Künhünü (Aslını, hakikatini) anlayışta kuruntular da baş-aşağıdır, düşünceler de.

Fakat neliksiz-niteliksiz (Sebebe bağlı olmadan) doğularından parlayıp doğar, nelik-nitelik (Görev-sorumluluk-ödev) âlemine vurursun da lûtfunun (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım) eserleriyle ülfet (Dostluk, ahbaplık edenler), yanılırlar.

Ay gibi bir acayip Yûsuf’sun (Allah’ın özenle yarattığı güzelsin) ki aksin yüzlerce kuyuda görünür;
Yâkup'Iar ( Babalar) bu yüzden, milletlerin tuzaklarına, kuyularına düşerler.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin Allah’ın özenle yarattığı, güzel sanatını gösterdiği çok özel bir kişi olduğunu Mevlana Hazretlerinin anlatışından öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
 Allah’ın sanatını gösterdiği, özellikleri ile süslediği Şems Hazretlerine âşık olmaktan gören gözü, anlayan aklı olan hiçbir insanın kaçamayacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV

29 Mayıs 2019 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 5100 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

5100. Bir göz vardır, açılmış;
Can cilâsını (Parlaklık vereni) kabul etmiş;
Bağı görüp gözetmek için ondan da, nergis gibi uyku gitmiş (Uyanıklık gelmiş).

Şu beş duygunun (Korku-öfke-üzüntü-mutluluk-hayret), altı ırmağa benzeyen altı yönün (Yukarı-aşağı-sağ-sol-ön-arka) ardında böyle bir bağ, böyle bir altı ırmak var;
Fakat arpadan az bile olsa kıyaslamaya imkân yok onları.

• Saflara yardım bayrağını vermiş, padişahlara, ümmeti (Hz. Muhammed’e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümüne) bekleme (Gözetmek, korumak, muhafaza etmek) ödevini;

Birlik avucuna da Seb'al - Besânî (Tekrarlanan 7 ayet, Kur’an’ın ilk suresi olan ve “ Açış suresi” diye anılan suresi. (Hicr suresi 87)                                                                                                                                                           Her namazda okunduğu için bu adla anılır) incisini (Şekli değişmeyen mücevheri) koymuş.

Herkes yapıyı görsün de bu delille yapıcıyı bilsin diye şeytanın belini kırmış, padişahın yüzünü görmüş.

Ne de arı-duru (Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf) ne de hür, şarap gibi hem tatlı, hem acı;
Böyle bir inciyi (Şekli değişmeyen mücevheri), haydutluğu bırakan, çalabilir ancak.

Denize yöneldik, tatlı meyveler yedik, sular içtik;
Bedavaca inciler elde ettik;
Bize paranın-pulun lüzumu yok artık.

Susamışken suya kavuştuk, çır-çıplaktık, rızık bulduk;
Bazı kere de aslanlarla görüşüp konuştuk;
Ölümden korkumuz yok.

 Zamanının Musa’sısın, kabarıp ilerleyen-azalıp çekilen denize gir; Firavun’un yolunu kesmek gerek, bırak şu çobanlığı.

A sâki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), canın için, genç-dinç devletin için olsun, erguvan renkli şarap kadehini, parmaklarınla tut da sun bize.

Padişahlık şarabını döndür;
Çünkü sen hem bizimle aynı derde sahipsin, hem aynı yolun yolcususun;
Derdin (Ayrılık üzüntüsünün) izini görmek istiyorsan gel de gör bizde.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin kendisine sevgiyle bağlanmışları hiç uykuya dalmadan koruyup gözetlediğini, duygu ve yön çeşitliliğinde ürün verecek güzelliğe ulaşmalarını sağlamak için önderlik ve koruma gösterdiğini öğrendik.
2.    Allah’ın güç kuvvet verdiklerinin aşk yolunda olan temiz kullara yardım edilmesi, de bu yolcuları koruma görevi verildiğini öğrendik.
3.    Allah’ın kendisine sevgiyle bağlanan kullarına Fatiha suresini gönderdiğini, bu surenin kişinin kapalı ve engel olan her ne varsa engeli kaldıracak sır verdiğini öğrendik.
4.    Parayla satın alınamayacak ihtiyaç duyulan her ne varsa aşk yolunda olanların kavuştuğunu öğrendik.
5.    Şems Hazretlerini Mevlana Hazretlerini davet ederek ayrı kalmaması gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretleri ile aynı derde sahip olduğunu, aynı yolun yolcusu olduğunu, özlem derdinden kurtarmak için Şems Hazretlerini davet ettiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV




28 Mayıs 2019 Salı

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 5090 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

5090. Bahçe, önce meclise çiçekler saçtı, sonra mezeler getirdi;
Çünkü dağ lâlesinin kadeh sunduğunu gördü sarhoşlara.

Nisan bulutunun ağlayışından, kışın soğuk soluğundan, ne düzenler düzdü perde ardında da son-ucu, faka bastırdı sarhoşları?

* "Rableri suvarır onları" şarabını içtiler, adı-sanı yitirdiler, sakinin (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçanın) mektubu gelince ne çeşit bir ad-san getirdi sarhoşlara?

Gönül buhurdanında üzerlikle ödağacı yakıyor;
Çünkü ayrılık soğuğu, nezleye uğrattı sarhoşları.

Gel, gir ölümsüzlük gül bahçesine;
Yücel, çık o mâdenin (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynağın) damına ey saki(İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan)  ;
Çünkü görünmez gizlilik evinden de sürdü, çıkardı dama sarhoşları.

Güzeller, ağır elbiseler giyindi, gel, bahçeye gir de seyret;
Sâki, ne gerekse hepsini de getirdi sarhoşlara.

Canları bahar getirdi, bizi de sevgilinin güzelim yüzü;
Bak da gör, bütün bu devletlerden hangisini getirdi sarhoşlara.

Devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yönetme makamının)  sâkisi (Cennet şarabını ikram edeni), ansızın, padişaha mahsus kadehle gece şarabı getirdi sarhoşlara.

Gökyüzü malına, Utarid'in Müşteri olması gerek, o dünyanın ışığını görmeyi, Mirrih (Merih yıldızı gibi neşeli, atılgan, birlik ve zevk ve eğlenceye düşkünlük, kuvvet ve hainlik, öfkelenme ve utanmazlık, inat ve baş olmak isteyen), gözlü bir Ay lâzım.

Bir şaşılacak can gerek ki can feda etmeyi bilsin;
Gizli gelinleri görmeye, iki can gözü gerek.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1. Allah’a Allah dostunun kılavuzluğunda gidenlerin aşk yolunda ilk duraklardan biri olan cennette ağırlanacaklarını, cennet şarabından içeceklerini, küçük aklın açık anlamaması için sarhoş edilip bu güzellikler gösterileceğini, sırlar verileceğini öğrendik, anladık.
                    *
İşte böyle yaren;
 Allah’ı isteyenlerin, gökyüzüne malına müşteri olması, can gözünü açması, canını Allah yolunda feda etmesi, yaşarken ebedi güzellikleri görüp dünyada yaşarken  kavuşabilecekleri öğrendik, anladık.
                     *
RAV


27 Mayıs 2019 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 5080 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

5080. O padişahtır, o padişahtır gene;
Topraktan bitki bitiren;
Bitki güzellerine can bağışlar o, can bağışlar.

Ağaçlara bak, ağaçlara bak;
Hepsi de oruçlu, hepsi de namazda;
Kabul edildi, kabul edildi namazdaki dilekleri.

Öylesine ışık saçar, öylesine ışık saçar ki zatını göremezsin;
Gör bari (Hiç değilse), gör bari (Hiç olmazsa) sıfatlarının (Görev, ödev, hukuki yeri ve özelliği) tecellisini (Belirenleri, görünenleri, ortaya çıkanları).

Gül bahçesinin mahmurluğu (Sarhoşluk sonrası sersemlik) vardı karakışın cefasından, mahmurluğu vardı gül bahçesinin;
Gönderdi o, gönderdi o bitki şuruplarını, bitkilerden yapılan ilâçları.

Muştula (Müjde ver), muştula beden mahpuslarını (Bedenine hapsolmuşlara);
Mahşer (Toplu olarak dirilme günü) geldi, mahşer geldi şehit (İnanç uğrunda) olup ölenlere.

Şakayıkı (Türlü renkli çiçekleri) gör, şakayıkı gör;
Şükrediyor, fakat söz söylemeden;
Sen de yenilen (Canlan), sende yenilen (Canlan);
Bırak şu bayat sözleri.

Bahçedeki çiçekler, meyveler, her ağacın berâtı (Belgesi, diploması); ağaçlar, tohumum çürümemiş diyor, bak da gör sıfatlara (Görev, ödev, toplumsal veya hukuki bakımdan yer ve özelliğine) ait buluşmayı.

İnananların berâtı (Belgesi, diploması) da doğru söyleyen dil, balkıyan (Parlayan, göz alıcı güzel olan) yüz;
Doğru sözle nurlu yüz, canım der, buluşmayla buluştu, ayak diremeyen (Bir düşünceyi, bir davranışı sonuna kadar sürdürmeyen) eğreti (İyi yerleşmemiş, uygunsuz, yakışmamış) şeyleri bıraktı-gitti.

Bahar geldi, bahar geldi, sarhoşlara selâm getirdi;
O güzeller peygamberinden selâm getirdi sarhoşlara.

Süsenin (Yaprakları kılıç biçiminde, çiçekleri iri ve mor renkli güzel görünüşlü ve kokulu, çok yıllık bir süs bitkisi) dili, sakiden (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren Allah nuru saçan) rivayette bulundu (Bir olayı, bir haberi anlattı), sarhoşların kerametlerini (Doğaüstü, şaşkınlık uyandırıcı davranışlarını ve durumlarını) anlattı;

Selvi (Akdeniz bölgesinde çok yetişen, kışın yapraklarını dökmeyen ince uzun piramit biçiminde, çok koyu yeşil yapraklı ağaç), süsenden bunları duydu da ayağa kalktı sarhoşlara.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1. Allah’ın kendini göstermediğini fakat sanatını açıkça gösterdiğini, dostları ile güzellikleri herkesin görebileceği şekle getirdiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah’ın sanatını görenlerin hayretten sarhoş olacaklarını, Allah’ın bu kişilere bağışlarda bulunacaklarını öğrendik, anladık.
                     *
RAV



26 Mayıs 2019 Pazar

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 5070 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

5070. O şey, şu cansa eğer, neden bazı kimselerin canı ağırdır (Yavaş hareket eder)?
Nice canlar vardır ki ateş gibi, şekli yele verir (Çöp gibi atar), savurur.

O hünerlerle, marifetlerle dolu şey, akılsa ne diye akıl, şekle düşmanlık eder?

Bedendeki akim (Kısır, verimsiz, çoğalmayan) düzenidir ki şekli, kökünden söker.
Eğri akıl (Yanlış yorumlayan), ne bilsin onun nimetini?

Akla (Düşünen, anlayan ve kavrayan akla) sorma da incitme onu;
Onun lûtfudur (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım ile), onun bilgisidir ki şekli düzer-koşar.

Ne de lûtuftur, ne de nûr (Işık);
Ne de hazırdır, ne de uzak;
Böylece ap-açık meydandadır da gene de gizlidir;
Şekli râmeder (İtaat ettirir)-durur kendine.

Dünyayı bir çadır yapmıştır;
Bedenleri cana döndürmüştür;
Sınamak için şekli, aşkla bir usta hâline getirmiştir.

Tebriz’i döndüm-dolaştım;
Şemseddin'den sordum;
O sırrı, ondan gördüm;
Şekli icat eden, tamamıyla o.

* Berat (Yetki belgesi) geldi, berat geldi;
Berat mumunu dik (Karanlıkları ışıkla yutmaya hazırlan).

Hızır (Beklenilen yardım) geldi, Hızır geldi;
Abıhayâtı (Ölümsüzlüğü) getir.

* Ömür (Sevinç, mutluluk) geldi, ömür geldi, bak da gör, şeytanın başı aşağıda;
Seher (Uykusuzluk) geldi, seher geldi;
Boyuna sürüp giden uykuyu bırak.

Bahar (Güzel, güzellik) geldi, bahar (Gençlik dönemi) geldi;
Tutsakları (Soğukluğun esir ettiklerini) seyret, kurtulmuşlar.

Bahçeye gel, bahçeye gel, kurtulanları gör.

Koyun (Koç) burcunun güneşi (Bahar zamanı) geldi;
Yalımları işe koyuldu.

Bedahşan (Tacikistan’ın doğu bölgesindeki) lâ'lini (Kıymetli kırmızı renkli taşı) gör, zekât olarak verilen yâkutu seyret.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin şekle hükmettiğini, şekleri cana dönüştürdüğünü öğrendik.
2.    Uykuyu bırakıp Şems Hazretlerinin tanımak ve yakınlaşmak gerektiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin bulunduğu alana gidip söylenenlerin doğru olduğunu görmemiz gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
 Bahar mevsiminin geldiğini, güzelliklerin nasıl olduğunu ve kendini nasıl gösterdiğini, zenginliğin nasıl oluştuğunu izlememiz-görmemiz sahip olduğumuzun kırkta birini vermemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

25 Mayıs 2019 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 5060 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

5060. Aşkı (Şems Hazretleri), bir ülkeye, bir an şeref verdi mi, mekânları, mekânsızlık âlemine döndürür (Yeniden güzelce oluşturur), yerleri, baştan-başa maden (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak) eder.

Tanrım, ne de nurdur bu ki her huriye güzellik bağışlar;
Lütfeder de ateşi bile abıhayat (Ölümsüzlük elde) eder-gider.

Aşkını, bir tuttu-sıktı mı, binlerce ilkbahar getirir;
Artık ilkbaharı, kıskançlığından kırmış-geçirmiş, ziyanı mı var?

Yüzü güneştir, dünyâsa (Dünya sevgisi ise) o yüze bir perde;
Fakat resim-şekil, resimden-şekilden başka ne görülebilir ki?

Gül, ona o güzelliği vereni tanımasa-bilmese bile güzelliği tanıklık eder ki bu bağışlar, bir padişahtandır.

Gülün, bundan haberi olsaydı boyuna al-al, terü tâze (Çok taze) kalırdı;
Çünkü aklı başında olan kişinin yaşayışına bir afet (Olaylarının meydana getirdiği yıkım) gelmez.

Öylesine bir sevgili seç ki işi-gücü, bu yandan olsun, sonucu can verecek bir güzele ne diye can vermeli?

Tebrizli Şemseddin yüzünden kanlar dökmeye kastettim;
Elimde öylesine bir aşk var ki Zülfekaar'a (Hazreti Ali’nin kılıcına) benziyor.

Renge-şekle tat veren, alım (Çekicilik) bağışlayan şey nedir?
O, gizlendi mi, şekil, şeytandan doğmuşa benzer-gider.

Bir solukçağız (Kısa bir nefes alıp-verme), şekle vurdu mu, dünya aşkla alt-üst olur;
Fakat gizlendi mi, gam (Üzüntü) gelir-konar, şekli, neşeli göremezsin artık.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretleri nereye gitse orayı şereflendirdiğini, kendisine sevgiyle bağlananlara ölümsüzlük yolunu gösterdiğini ve elde etmeleri için yardım ettiğini öğrendik.
2.    Dünyaya sevgiyle bağlı olanların Şems Hazretlerini göremeyeceklerini çünkü bu dünya sevgisinin perde oluşturacağını öğrendik.
3.    Şekle önem verenin şekli göreceğini, canı göremeyeceğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin güzele daha da güzellik bağışladığını, bu güzelliğin ondan geldiğini bilenlerin güzelliğinin kalıcı hale geldiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

Popüler Yayınlar