13 Haziran 2013 Perşembe

BERABER YÜRÜMEK

Sultan Mahmut’la kocakarı 179

Güzel yüzlü Mahmut, günün birinde ordusundan ayrılmış, bir yana yönelmişti.

Yolda karşısına çıkan bir kocakarı çıkageldi.
Elinde elif (düz) gibi bir sopası vardı, buyu da dal gibi bükülmüştü.

 Sırtına bir dağarcık (deriden yapılan torba)  vurmuş, yayan yapıldak değirmene gidiyordu.

Padişah senin gücün kuvvetin yok dedi; dağarcıkta bile can var da sende yok.

İyice bağladığına göre atımın önüne koy da kurtul yükten.

Kocakarı dağarcığını atın sırtına koydu; padişah atı mahmuzladı; at yel gibi koşmaya başladı.

Padişahın atı, ihtiyarın önünden geçip gidince kadın hemencecik padişaha seslendi:

Padişahım, bu gün sen benimle beraber gitmezsen ben de yarın, o yanıp yakılma gününde seninle beraber durmam.

Bulut gibi at koşturup gitmedesin, izinin tozuna bile erişemeye imkân yok.

Yarın da sen, istediğin kadar at sür, benim izimin tozuna erişemezsin; ne yaparsın o vakit?

Padişahım, bugün o kadar acele etme de yarın ben de seninle bile olayım.

Padişah o kadının sözünden kan ağladı, gemi kastı, onunla beraber yürümeye koyuldu.

                                          ***
Vefa (Sevgi ile bağlılık) dersi aldınsa Mahmut’a yardım ettiği gibi Tanrı sana da yardım eder.

Kerem (olgunluk, büyüklük) dediğin de budur, ahit (sözleşme) de bu, vefa (sevgi ile bağlanmak) dediğin de.

İyi iş de bu, Tanrı’ya teslim oluş da bu, ondan razı oluş da bu.
Bu miskten (güzel olanın kokusundan) bir koku aldınsa feleğin dokuz çevgeninden de topu çeldin demektir.

Yok; bir koku alamadıysan pişmanlığa düştün demektir; kıyamete dek de kurtulamazsın artık.

A yoksul, ihsan nedir, onu öğren; yoksulluğu böyle bir padişahtan belle (öğren).

                                           ***
İlahiname Ferideddin-i Attar M.E. B. Şark-İslam klasikleri   

                                             *
İHSAN
Bir şeyi iyi ve güzel yapmak; iyi, güzel ve yararlı fiil işlemektir.

İyilik etmek ve iyi davranmak, görevinin gerektirdiğini yapmak, kurallara ve tekniğine uygun olarak sağlam, estetik, güzel, kaliteli en iyi ve mükemmel bir şekilde yapmayı Allah’ın kullarına emridir.
                                           *
Yaren;

Misk, gül ve diğer kokan çiçeklerin adı verilerek onların kokusu üzerinden kaynağına doğru gitmen istenir.

Bu öyküyü okuduğun zaman içinde bir hareketlilik, bir hararet, bir merak uyanışı varsa senin yüksek âlemde yerin var demektir.

Zaman kaybetmeden Allah’a dua ederek ilim iste.
İlim istemekle birlikte çalışıp çabalamaya giriş.

Yüce Tanrı vereceği nimeti emeğinin içine koymuştur.
Sır istiyorsan emeğinin, çalışmanın içinde bulacaksın.

İlham istiyorsan yine emeğinin içinde bulacaksın.
Rahmeti çalışmanın içinde, bereketi çalışmanın içinde bulacak ve alacaksın.

Sana ayrılan yüksekteki yerine ulaş.
İncelikleri hikâye üzerinden anlatılarak aslında bildiğin, ama önemsemediğin birçok şeyin önemini tekrar düşünmen sağlanmaya çalışılıyor.

Ey yaren senden bir karşılık, bir şey istemiyoruz.
Bu bedava diye sakın değersiz sanma.

Biz ücretimizi Tanrı’dan bekler ve alırız.
Senin zarara uğramandan dolayı hesaba çekileceğimizi de biliriz, farkındayız, önemsiyoruz.

Allah’ın nurlandırdığı Kur’anı kerim’den, Hadisi Şeriften aldığı nurlarla İlahiname ile sana sunuş yapılıyor.

Farkında ol, nasibini al.

Bu yolda nasip yoksa hiç önemsemez, asırlar önce olmuş olaylar beni mandallamaz der birde küçümseyen sözler söyleyerek uzaklaşırlar.

Yani inciyi boncuk sanırlar.

                                               *
RAVLİ

Popüler Yayınlar