29 Haziran 2013 Cumartesi

SÖZÜNDEN DÖNEN AMACINA ULAŞAMAZ

Çölde Edhemoğlu İbrahim 226

Edhemoğlu İbrahim demiştir ki:
Hacca neşeli, sevinçli bir halde gitmedeydim.

Zatül-Arak’a varınca hırka giyinmiş yetmiş dervişin orda öldüğünü gördüm.

Hepsinin de kulaklarından, burunlarından kan boşanmıştı; hepsi de hor hakir bir halde işkence ile can vermişlerdi.

Onların çevresinde döndüm dolaştım; bir tanesini yarı canlı, ölüm halinde buldum.

Canı gitmişti de ilişiği kalmıştı; ömrü bitmişti de birkaç soluğu kalmıştı ancak.

Yavaşça haber sormak için yanına vardım; halin nasıl söyle dedim.
Dilini açtı da ey İbrahim dedi; dostlukta, başkasını ağırlamak kılıcından kork.

Bizi pervasızca (korkusuzca), Rum kâfirleri gibi toprak üstünde öldürdü, canımızdan etti.

Onun savaşı hep hacılarla; çünkü onlar, canlarını onun uğruna ortaya koymuşlardır.

Şeyhim bil şunu:
Yetmiş kişiydik biz; Kâbe’ye gidiyorduk.

Hepimiz de önceden ahdetmiştik, kimseyle konuşmayacaktık.
Bir de, bu yolda Allah’tan başka hiçbir kimseyi, hiçbir şeyi düşünmeyeceğiz demiştik.

Başkasına bakmayacaktık; hepimiz de pervaneler gibi mumun ışığına dalacaktık.

Çöle yüz tuttuk; Zatül-Arak’a vardık; Hızır’la buluştuk.
O tertemiz Hızır selam verdi bize; biz de açıkça selamını aldık.

Hızır’dan bir karşılama, bu güzel yolda bir ağırlama gördük ya;
Gönlümüze bu hatıra gelir gelmez hatiften (Allah’tan söz getiren melek) bir ses işittik.

Ey yemeden, içmeden kesilip de eğri yola sapanlar, ey davaya girişip de hepsi yalancı olanlar dendi;

Sizin kabule geçer ahdiniz de yok, sözünüzde durmadınız; sizi bizden başkası oyaladı.

Bizimle ettiğiniz ahitten bir zerre kadar bile olsa döndünüz; başkasına kapıldınız ya;

Sizin kanınızı, ağlayıp inleterek dökmedikçe uzlaşmam, dost olmam sizinle

Şimdi de hepimizin kanını topraklara saçtı; âşıkların kanlarını dökmekten pervası (korkusu) yok ki.

Edhemoğlu İbrahim, sen nasıl oldu da ölümden kurtuldun diye sordu.

Bana, daha hamsın; olgunlaşmadığından henüz kılıcımızı göremezsin dedi;

A yüzsüz, yolsuz kişi, piştin, oldun mu o vakit seni de onlara ulaştırırız.

Bu sözü söyler söylemez, o da can verdi; öbürleri gibi onun da adı-sanı yitti-gitti.

                                             ***
Bu yolda erlerin kanlarının ne değeri var ki?
Buradaki değirmen kanla döner.

Bir bölük halkın gözleri, onun yolunda aşılmıştır; bir bölüğü de zahmetler çeken canlarıyla oynar durur.

Seninse ne gözün açık, ne canla oynuyorsun; peki kimsin sen?
Ne busun, ne o.
 
                                    *** 
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E. B.                               
             ŞARK İSLAM KLASİKLERİ                                                

                                      *
Yaren,
Sen yolunu Allah’a döndürdüysen ve gidiyorsan yol vurucular çoğalır.

Yol vurucular ille kötülükle yaklaşmazlar, iyi gözükerek seni tam tuzağa tutulana kadar güveneceğin şekilde güzelce davranırlar.

Yol kesici olarak ille dışarıdan bir tesir arama, nefsin yeter sana.

Şeytan herkesin yolunu vurur.

Büyü ile kendisini genç güzel gösterir, kendisine hayran ettirir.
Hileleri bitmez tükenmezdir.

Âdem bilginken bile şeytan onu aldattı da yolunu kesti, cennetten çıkarttı.

Şeytan düşmanın olduktan sonra onun hilesinden, düzeninden, esen kalabilmen için Tanrıya kaçıp sığınmak gerek.

Tanrı her an, her adımda imtihan eder.
Kulum ne yapacak diye bakar.

Ey yaren yolun sonuna kadar, oyalanma, aldatılma, oyalanma, başka sözlere, güzelliklere dalmadan yoluna devam et.

                                              *Tanrı’ya verdiğin söz arasına Hızır Aleyhisselâm bile giremez.

Çünkü sözleşme Tanrı iledir.
                                              *
 
RAVLİ

Popüler Yayınlar