31 Mart 2023 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8140 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8140. Bir sayvan (Eve bitişik, önü açık, direkler üzerine oturtulmuş, üzeri örtülü yer) gördüm, padişahımız Ay gibi oradaydı..

o sayvanda gizlice nakışlar beliriyor (İnce işler ortaya çıkıyor), bezentiler (Süslenmeler) meydana geliyordu.

Canlar (Yol kardeşleri), kalabalık bir halde ayak parmaklarının uçlarına basmış (Sol ayaktaki baş parmağın üstüne sağ ayağının baş parmağını koyarak, sol ellerinin üstüne sağ ellerini bağlayarak saygıyla) bekliyordu orada..

Benizlerinin (Yüzlerinin) rengi dil olmuştu da tattıkları zevki (Hoşa giden, çekici bir elde edişin düşünülmesinden doğan hoş duyguyu görsel olarak) söylemedeydi.

O huyları güzel padişahı, ansızın görünce önceki dosttan, sarhoşluktan, mezeden, çalgıdan soğuyu-vermişlerdi.


O kapı, adeta özlem çekene ümitsizlik veriyordu.

Padişahımız, kapısında kullarının (Kendisine sevgiylebağlanmışların) oturduğunu görünce.

El çırptı.

O kapı öylesine bir kırıldı ki artık kimsenin gözü ne kapandığını görür o kapının, ne sürüldüğünü.


O kırılmış kapının parçaları yeşerdi, tazeleşti.,

Zati (Zaten) padişahın elinin dokunduğu şeye yanmak yoktur.


Ona kavuşma suyuyla yıkanan elbise çamaşırcının eline mi muhtaç olur, yıkanmaya minnet mi eder (Kendini borçlu duruma getirmez)?

Hapishanesindeyken ondan gizli bir haber alanların içinde kurtulmayı istemeyen varsa odur sarhoş.


Ebedi olarak erkekliği olmayan kişiye ondan bir can kokusu gelse hemencecik tada (Hoşa giden duruma, lezzete, zevke) kavuşur, koçulmaya (Topluluk içinde ortaya sonuç çıkaran, bir sonucun oluşmasına sebep olan, örnek kişi kişi olarak) değer bir hal alır.


Gönlün, sırrın (Aklın erişemediği, açıklanamayan veya çözülemeyeni çözen yetenek) sahibi Şemseddin, can (Yaşamayı sağlayanların) padişahıdır (Başkanıdır).,

O arı-duru (Saf, tertemiz) kaynağın yeri Tebriz'dir.

                                ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                               ***

Neler öğrendik;

  1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin ince işler olarak neler yaptığını sonuçları itibari ile gördüğünü öğrendik.

  2. Şems Hazretlerine gönül vermişlerin saygıyla beklediklerini, bu bekleyişten duygu olarak çok zevk aldıklarını öğrendik.

  3. Şems Hazretlerini görenin eski önemsediklerinden ve zevk aldıklarından soğuyup hazretin güzelliğine kapıldıklarını öğrendik.

  4. Şems Hazretleri kendisinin kapısında sevgiyle bağlananlara kapısını kapamadığını, açık tuttuğunu, başkalarına muhtaç olmaktan kurtardığını öğrendik.

  5. Şems Hazretlerini düşünmenin bile kişide hoşluk oluşturacağını öğrendik.

  6. Şems Hazretlerine bağlanan kişinin hiç erkekliği olmasa bile sürüye yetecek erkeklik gücüne kavuşacağını öğrendik.

                           *

İşte böyle yaren;

Şems Hazretlerinin saf, tertemiz Tanrı sırlarının sahibi olduğunu, canımıza can katan büyük başkan olduğunu Mevlana Hazretlerinden öğrendik, anladık.

                             *

RAVLİ

30 Mart 2023 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8130 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8130. Şeker gibi (Çok sevimli, güzel) söze başladı mı, zerreler (Çok küçük parçalar) bile, görünsün ki duymak için kulak açmış.

Günler günü geçmiştir, zaman onları dondurmuştur.,

Onun canındaki sıcaklık, canlarına vurur ümidine düşerler (Gerçekleşeceğine inanırlar).


Onun lûtfu (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım) olmasaydı kıskanç canlar, adını bile andırmazlardı bana.


Şemseddin, gerçekten de ulular ulusudur (Erdemleri bakımından çok büyük, yüce, çok yüksek, çok büyük olan), efendiler efendisi (Buyruğu yürüyenlere sözü geçen)...

Onun canındaki güzellik yüzünden bütün sıfatlar, bütün hünerler, güzelliğe kavuşmuştur.


Bedendekilere de yüz gösterir ümidiyle gerçeklerin canları, taşkınlıkla yenlerini - yakalarını yırtmışlar.


O güneş (Şems Hazretleri), bir kez bakar, görür de sayesinde yeşerir, meyve verir, meyvesi de yetişir, olur dedim de ümit tohumunu ektim.


Güzelim gözlerinizin gölgesi (Yardımı, koruması) canlara candır (Yaşamayı sağlayan, güç ve dirilik veren madde dışı varlık), yarabbi, o gölgeyi (Yardımı, korumasını) tekrar ihsan et (Bağışta bulun) bize de gelişelim (İlerleyelim, olgunlaşalım, genişleyelim) .


Can penceresinden başını çıkar da aşıkları gör.,

Kötü kişilere padişahın sabah şarabından (Sersemlikten kurtaracak Tanrı şarabından) ver.


Bizim (Bakış) penceresinden başını çıkar da aşıkları gör.,

Kötü kişilere padişahın sabah şarabından ver.


Bizim canlar bağışlayan padişahımızın lütuflarıyle (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım) savaşa da, ibadete de, yoksulları doyurmaya da yeni bir can ver.


İbrahim'in (Peygamberin) yardımları;

Elini tuttuktan sonra (Tanrı emri ile oğlu İshak'ı kurban edecekken koç gönderilir, ve koçu kurban eder (Tekvin 22 bap)) başının kesilmesi, İshak'a ziyan mı verir a gönül?

                                  ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                                 ***

Neler öğrendik;

  1. Mum halindeki kişi Şems Hazretleri, Mevlana Hazretleri veya aşıkları tarafından kişinin uyandırılması ile onların güzel sözlerini duymak için bütün vücudunun en ufak parçalarının bile kulaklarını açtıklarını, hakikatini olduğu gibi görmek için akıllarını-fikirlerini hazırladıklarını öğrendik.

  2. Büyüklerimizi zaman dondursa bile onların sıcaklığı canımıza tesir ederek ümidimizin gerçekleşmesini, inancımızın kuvvetlenmesini yaşayacağımız öğrendik.

  3. Büyüklerimizden gelen iyilik ve yardımı kıskanç kişilerin canının söz etmeyeceklerini, benzer yanlarından bahsetmiyeceklerini öğrendik.

  4. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini erdemleri bakımından çok büyük, yüce, çok yüksek, çok büyük biri olarak gördüğünden, canında sayısız özellikler ve güzelliklere kavuştuğunu öğrendik.

  5. Gerçekleri gören ve anlayanların Şems özellikleri karşısında coşkunlukla üstünü başını yırttıklarını öğrendik.

  6. Şems Hazretlerinin koruması altına girenlerin ilerleme ve gelişmede olgunlaşmaya ulaşacaklarını, Allah'tan dua ederek bize bağışta bulunmasını dilememiz gerektiğini öğrendik.

  7. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinden aşıklara yardım etmesini, sersemlikten ve bilinmezlikten çıkartmasını istediğini öğrendik.

  8. Şems Hazretlerinin iyilik ve yardımlarıyla savaşa da ibadete de, yoksulları doyurmaya da yeni bir can vermesini Mevlana Hazretlerinin dilediğini, istediğini öğrendik.

                                  *

İşte böyle yaren;

Allah dostları elimizden tutunca koruması altında olacağımızı, başımıza gelen ile imtihan içinde olsak bile bize zarar gelmeyeceğini, öğrendik, anladık.

                               *

RAVLİ


29 Mart 2023 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8120 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8120. Tebriz'in yerini (Şems Hazretlerinin yaşam yerini) can (İnsan) gözüyle bir görsen ululanırdın da göklerin başına ayak basardın.

Sende hayvan canı var ayrıca akıl gözün de geceleri görmeyen bir kör.

Böyle bir gözle böylesine Tebriz'i nerden göreceksin o gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı)?

Senin nefsin semiz (Şişman) bir buzağı;

Sen de Samiri'ye (Musa peygamber Turdağındayken Samiri denen biri, İsrail oğullarının zinet eşyalarını alıp eritmiş, Cebrailin ayak bastığı yerlerin ses verdiğini duyup oradan bir avuç toprak katarak bir buzağı heykeli düzmüş, sizin de Musa'nın rabbi budur diye onları bu buzağıya taptırmaya başlamıştı.Musa gelince işi anlamış, heykeli kırdırmış, toz haline getirip denize döktürmüş, Samiri'yi kendi kavminden uzaklaştırmıştı) benziyorsun..

Semiz buzağının gözü nerden tanıyacak Tebriz'i?


Tebriz, mücevherlerle, incilerle dolu bir denize benzer;

Yüzlerce değerli inci olsa gözünü çevirip de bakmaz bile Tebriz.


Tebriz'i, şu gökleri döndüren göklere satsan da o gökleri elde etsen gene de canın aldanmıştır.


Beden olsaydı, göze görünseydi, örnek olarak Tebriz'e inci derdim, zümrüt derdim, altın derdim de sana anlatmaya çalışırdım.


Rûh'ul-Kudüs'ün (Cebrail'in) kapısındaki bütün ruhanilerin (Görülmeyen, duyularla sezilebilen), bütün meleklerin anlamaya güçleri yetmiyor;

Artık sen, bu akılla (Düşünme, anlama, kavrama gücü ile)-bu fikirle (Düşünce ile) Tebriz'i nerden anlayacaksın?


Ağacı görmüyorsun;

Ağaçtaki kuşu nerden göreceksin?

Artık ben sana Tebriz'in canına can olanı nasıl anlatabilirim?


Çevresinde pervanelerin bölük-bölük dönüp dolaştıkları mumu gördüm ama ışığının çevresinde mumların ışıkların pervane kesilip döndükleri mumu nerde gördüm?


Mumu uyandırırsın (Mumun fitilini ateşle yakarsan), candan gözyaşları dökmeye koyulur fakat bu mum yanıp ışımaya başladı mı, aşık, gözyaşları dökmeye başlar, yanakları ıslanır-gider.

                                ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                                ***

Neler öğrendik;

  1. Şems Hazretlerinin ölümsüz olduğunu, yaşam yerini görmek için olgun insan olmak, onun öğretisiyle hayvani bir hayata mahkum olmaktan aklımızı kurtararak diriltmemiz, can gözümüzü körlükten kurtarmamız gerektiğini öğrendik.

  2. Kalpte oluşan duygularımızın kaynağını doğru yere ve kişiye yöneltmekle aklımızı körlükten kurtarmamız gerektiğini öğrendik.

  3. Hayalle birleşen isteklerin zorlaması ile madde birikimine önem veren ve bu uğurda çalışanların gözü ululuğu göremeyeceğini öğrendik.

  4. Şems Hazretlerinin yaşam yeri Tebriz'de mücevher ve incilerle dolu olduğundan bunların bu yerde değerli olmadığını öğrendik.

  5. Şems Hazretlerinin şehrinin göze görünmediğinden çok değerli olduğunu, meleklerin, aklımızın, fikrimizin bu şehri anlayamayacağını öğrendik.

  6. Şems Hazretlerinin etrafında ışıkların döndüğünü görmek ancak Mevlana Hazretlerinin gözüne kavuşmakla sözünü doğru kabul etmekle olacağını öğrendik.

                                      *

İşte böyle yaren;

Bizim hazır mum gibi olduğumuzu, bizim başımızı büyüğümüz yakarak maddeden ışık haline geçmeye uyandırırsa o zaman ışığımızın ışıtmaya başlayacağını, aşık kişi olarak gözyaşları dökmeye başlayacağımızı öğrendik, anladık.

                                       *

RAVLİ

28 Mart 2023 Salı

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8110 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8110. O padişah, apaçık (Çok açık, çok belirgin) bir kadeh doldurdu da Türk'e sundu;

Gizlice de bir kadeh doldurdu;

Hintliye gel, al dedi.

Türk'ün başına bir taç (Çok sevgi ve saygı sembolü) koydu da sana iman (Güçlü inanç) adını taktım dedi;

Hintlinin de yüzüne bir dağ (Kızgın demirle damga) vurdu;

Bu da küfürdür ha (Tanrı'nın varlığı ve birliği gibi dinin temellerinden sayılan inkar etmedir diye uyardı) dedi.

O, ibadet yurdunda tertemiz bir sufi (Mutasavvıf, tasavvuf inançlarını benimseyerek kendini Tanrı'ya adamış kimse) oldu;

Bu kumarbaz (Şansına razı olan) da pılısını-pırtısını aldı, meyhaneye (Tekkeye-Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâha) götürüp yerleşti.

Devran (Zamanın dönüşü), hurilerin (Cennette yaşadığına inanılan dişi varlıkların) canlarına bile fitneler (Karışıklık, kargaşa) saldı:

Hepsi de ellerinde (Tanrı şarabı, helal şarap dolu) kadeh, başlarında şükür (Hoşnutluk), yüzeri kuşluk güneşi gibi (Parlak), fakat fitnelere (Karışıklıklara, kargaşalara) daldılar-gitti.

O kafir (Sevilen birine takılan sesleniş) güzel yüzünden ibadet yurduna da bir can korkusu düştü de zahit (Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren kimse) sufiler (Mutasavvıflar, tasavvuf inançlarını benimseyerek kendini Tanrı'ya adamış kimseler helal şarap olan Tanrı şarabından) şarap içmeye koyuldular, bellerine zünnar kuşandılar (Hizmete kendilerini hazırladılar).


Meyhaneyi (Tekkeyi) yurt edinenlerse, onlardan da beter bir hale geldiler;

Küpleri kırdılar, çengleri (Kanuna benzeyen dik çalınan telli çalgı), neyleri (Üflemeli çalgıları) attılar (Bıraktılar).

İyiyi, kötüyü, faydayı, zararı, korkuyu, eminliği, canı, bedeni.,

Hepsini sel götürdü:

Yokluğa (Göğün dokuz kat üstündeki yokluk alemine) doğru akıp gidiyor, sürüp götürüyor.

Erken gece yarısı sabah oldu da müezzinler, a aşıklar, kalkın, namaza hazırlanın diye bağırdılar.

A gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), önce göz-görüş elde et de ondan sonra Tebriz'e (Şems Hazretlerinin şehrine) bak.,

Can gözü (Çok içi gören göz, ilgi duyan gönül bağlantısı) olmadıkça böyle bir Tebriz'i (Şems Hazretlerinin şehrine girenleri, çıkanları, kalanları) nasıl görebilirsen sen?

Can göklerinde ne varsa hepsini de, kadrini (Değerini) yüceltmek için gizlice, böylesine bir Tebriz'in toprağına getirip koyuyorlar.

                                   ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                                    ***

Neler öğrendik;

  1. Allah'ın helal şarap dolu kadehi doldurup Türk'e gizlice ikram ettiğini, sarhoş ettiğini, başına sevgi ve saygı sembolü koyup güçlü bir inanç vererek İslam dininin koruyucu askeri olarak seçtiğini öğrendik.

  2. Hint soyundan olanın yüzüne de inkar etme diye damga vurulduğunu öğrendik.

  3. Başına taç konan kendini Allah'a adamış kişi olarak ibadet yurdunda tertemiz bir duruma geldiğini, şansına razı olanın da tekkeye yerleştiğini öğrendik.

  4. Bu olanlara hurilerin bile hayret ettiklerini, kargaşa, karışıklık içinde Tanrı şarabından ikramlarda bulunduklarını öğrendik.

  5. Bu güçlü inanç hediyesi alanların Tanrı şarabı içip Allah'a hizmet etme yoluna girdiklerini öğrendik.

  6. Güçlü inancın sarhoşluğuyla tekkeyi yurt edinenlerin çalgıları, iyiyi, kötüyü, zararı, korkuyu, eminliği, canı bedeni terk edip kendilerini bağlayan bağlardan kurtulup yokluk ülkesine doğru dokuz kat göğün üstüne doğru aşıkların akıp gittiklerini öğrendik.

  7. Müezzinlerin sabah namazına hazır olun diye çağıran ezanı ile dünyaya dönüş yapıldığını öğrendik.

                         *

İşte böyle yaren;

Kalpte oluşan duygularımızın kaynağından hareketle önce göz ve görüş elde etmemiz, can gözümüzü gören göz haline getirip Şems Hazretlerinin yaşadığı yücelerdeki yere gidip gelmemiz, yücelmemiz gerektiğini, Mevlana Hazretlerinden öğrendik, anladık.

                           *

RAVLİ

27 Mart 2023 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8100 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8100. Yüzbinlerce Yusuf, onun güzelliğine karşı benim gibi şaşırıp kalmıştı da a gizli olduğu, görünmediği halde apacık meydanda duran, niceyedek (Ne zamana kadar) sürecek bu diye feryad (Çığlık atıyor haykırış) ediyorlardı.

Can (İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık), yolun toprağından daha artık (Fazlaca) bir halde ona karşı secdeye kapanmıştı, yerlere döşenmişti;

Akılsa deli-divane (Coşkun) olmuştu da merhaba diye naralar atıyordu.

Kendine sahip olanlar bile aşkla yenlerini (Giysi kollarını)-yakalarını yırtmışlardı:

Gönülleri (Kalpte oluşan duygularının kaynağı) saman çöpü gibi tez, hafif bir hale gelmişti;

Yüzleri kehlibara (Sarıya) dönmüştü.

Bir göz ucuyla bakmış da bütün bir dünyayı yıkmış-gitmişti..

Nerkis gözlerinin mahmurluğuyla (Süzgün, dalgın bakışıyla) öbür alemi de yele (Mana alemini) vermişti.

Aklı başında olanların (Sürekli akılla davranan, doğru, dürüst, kusursuz, akıllı başlı kişilerin) hepsi de korkudan başlarını önlerine eğmişlerdi., Önünde saf-saf dizilmişlerdi;

Ne dua edebiliyorlardı, ne onu övebiliyorlardı.

Onun büyücü gözlerinin mahmurluğuyla (Süzgün, dalgın bakışıyla) sarhoş olmuşlardı;

Varlıklarından geçmişlerdi;

Nasıl övebilirlerdi onu?

Cefalar çekmiştim:

Benimle aynı kadehten içsin diye vefayı (Sevgiyi sürdürmeyi, sevgi, dostluk bağlılığını) aramadaydım;

Bir de gördüm ki vefa (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı) da onun şarabıyla (Tanrı şarabıyla) sarhoş olmuş;

Kapısında yerlere döşenmiş.

Dün gece, Türkle Hintli, tamuya (Cehenneme) atılmaları gereken gönülleri (Kalpte oluşan duyguların kaynağını) dinsizlikle dolu (Acımasız) iki kanlı-kaatil gibi sarhoş bir halde birbirine girmişti.

Kimi, suçlarını gizlemeyip söyleyen suçlular gibi birbirlerinin ayaklarına kapanıyorlardı;

Can bağışlamasına ağlaya-ağlaya yerlere döşeniyorlardı.

Kimi de tekrar el ele tutuşuyorlar, o Ay yüzlünün önünde Türk de, Hintli de, yüz üstü, yerlere kapanıyorlardı.

                                  ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                                  ***

Neler öğrendik;

  1. Aşkın vücut bulduğu Şems Hazretlerine Mevlana Hazretleri gibi yüz binlerce Yusuf gibi güzel olanların şaşırıp kaldığını öğrendik.

  2. Yaşamayı sağlayan varlığımızın bile bu güzel karşısında secdeye kapandığını öğrendik.

  3. Düşünmeyi, anlamayı, kavramayı sağlayan akıl gücümüzün bile bu güzel karşısında deli gibi hayretten haykırışlarda bulunduğunu öğrendik.

  4. Keddini iyi kontrol edenlerin bile bu güzel karşısında elbiselerin parçaladıklarını öğrendik.

  5. Kalpte oluşan duyguların bile bu güzel karşısında hafifleyip sarardıklarını öğrendik.

  6. Şems Hazretleri bir bakışla madde ve mana alemini rüzgâra vererek gücünü gösterdiğini öğrendik.

  7. Aklı başında olanların bile aşkın karşısında dizildiklerini, sevdiğini kaybetme korkusuyla başlarını öne eğdiklerini, ne yapacağını bilmez hale geleceklerini öğrendik.

  8. Şems Hazretlerinin bakışından kişinin sarhoş olacağını, varlığından geçeceğini, övmeyi bile beceremeyeceklerini öğrendik.

  9. Aşkın vücut bulduğu Şems Hazretleri karşısından Mevlana Hazretlerinin sarhoş olup yerlere serildiğini öğrendik.

                                   *

İşte böyle yaren;

Aşkın tesirinde olanın sıradışı davranacaklarını, beklenilmeyen hareketler yapacağını öğrendik, anladık.

                                      *

RAVLİ

26 Mart 2023 Pazar

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8090 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8090. Kalenderim (Dünya ile alakasını kesen, Allah yolunda gidenim) diyorsun ama gönül (Kalpte oluşan duygularımın kaynağı) kabul etmiyor bu sözü;

Çünkü Kalender, yaratılmamıştır.

Kalenderlik tuzağı, Kalenderlik soluğu, neliksiz-niteliksiz (Açıkça görünmeyen, kolayca anlaşılmayan, yabancı olanın göremediği özellik) alemdedir.,

Ululuktan (Büyüklükten, büyük olma durumundan, yücelikten),(Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma) başarmadan uzaktır.

Baştan başa varlıksın (Önemlisin, yararlısın, değerlisin);

Kendin, kendinden ne arıyorsun sen?

Testideki su gibi tümden toprakla dolusun sen.

Aşıklık (Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, tutkun kişi olarak) yolunu tut da kendinden kendine (İçsel) yoluculuğa düş, a dostum, kısa kes şu hikayeyi.

Ne korku ( Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü) var.


Ne ümit (Olması beklenilen veya olacağı düşünülen şey, ümit),

Ne ibadet (Dinin buyruklarını yerine getirme) var,

Ne suç (Törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış).,

Ne kulluk (Aşırı derecede bağlanmak, boyun eğmek) var,

Ne Tanrılık (Tanrıya özgü olan varlık, nitelik, uluhiyet);

Ne de Tanrı komşuluğu (Gidip gelmek, görüşmek).


Gücü yetmezlik, gücü yeterlik, Tanrılık, kulluk, dikkat edersen görürsün ki bu yol, hepsinden de dışarıdır.

Kalenderlik yolu (Dünyadan elini eteğini çeken dervişin başı boş dolaşması), Tanrılıktan (Tanrıya özgü olan varlık, nitelik, uluhiyet) da dışarıdır.,

Kulluğa (Sevgiyle bağlanmaya) da gelmez, peygamberliğe (İnsanlara Tanrı'nın buyruklarını bildiren, onları Tanrı yoluna, dine çağıran kimseye) de sığmaz.


Sakın (Korkulacak bir durum olmasın);

Sakın (Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durma) da her aşık (Aşırı sevgi ve bağlılık duyan) boş yere laf etmesin.,

Çünkü bu yol (Kalenderlik yolu), bu kılavuzluk (Rehberlik) kimseye ısmarlanmamıştır (Yapılması birine söylenmemiştir).

Dün gece o bizim sevgilimiz, bir kaftan (Uzun,süslü üst giysi) giymiş, tümden arılık şarabıyla dolu bir kadehle düşe-kalka, sarhoş bir halde çıkageldi.


Adam-akıllı sarhoştu da yol-yol şarap (Tanrı şarabı dolu) kadehini yerlere döküyordu;

Yerin toprağı da sarhoş olmuştu da onun önünde ayağını vura-vura oynuyordu.

                                 ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                                ***

Neler öğrendik;

  1. Dünya ile alakasını kesip, Allah yolunda gitmeyi Mevlana Hazretlerinin kabul etmediğini, çünkü böyle bir yolun sonradan ortaya çıktığını öğrendik.

  2. Kalenderliğin açıkça görünmeyen, kolayca anlaşılmayan, yabancı olanın göremeyeceği özellikler taşıyan yaşam biçimi olduğunu öğrendik.

  3. Ulu, büyük, asil olmadan iş başarmanın olmayacağını öğrendik.

  4. İnsanın önemli, yararlı, değerli olduğunu, kişinin başka bir şey aramasına gerek olmadığını öğrendik.

  5. Allah dostuna aşık olarak, onun gözetiminde ve yardımıyla içsel yolculuğa çıkmamız gerektiğini, hikayelerle fazla oyalanmamak gerektiğini öğrendik.

  6. Korkunun, ümidin, suçun, kulluğun, Tanrılığın, Tanrı komşusu olma isteğinin güç ve yeterlilik istediğini hepsinin aşıklığın dışına olan duygu ve davranışlar olduğunu öğrendik.

  7. Kalenderlik yolunun Allah'a inanışın dışında olduğunu öğrendik.

  8. Kalenderliğin sevgiyle bağlanmaya ve peygamberlik öğretisine sığmadığını öğrendik.

  9. Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerine ziyarete geldiğini, yerlere döktüğü Tanrı şarabından ıslanan yerlerin sarhoş olup oynadıklarını öğrendik.

                                   *

İşte böyle yaren;

Kalenderilerde aşırı derecede Alevilik olduğunu, Hüseyin, Hasan, Muhammed, fatıma, Ali ile anmalarını, def kudüm ile söylemlerini yaparak gezdiklerini, saçı, sakalı, kaşı ve bıyığı tıraş etme geleneği olduğunu öğrendik.


Mevlevilerden “Sultan divani” lakabıyla meşhur olan “Sema'i Divane Mehmet efendi” tamamiyle bir kalenderi olarak tanımlanmış ancak aslı babam Müftü Fehmi Bayraşa'nın bana anlattığına göre Afyon Mevlevi hanesine yoğun baskı yapılarak padişaha isyan başlatılması istendiğini, buna razı olmayan Sultan divani Hazretlerinin müritleriyle beraber saçını, sakalını, bıyığını, kaşını tıraş ettirdiğini, kafasına bal kabağı taktığını, kalenderi sıfatına bürünerek bu isyana katılmadığını, bu deli işimize yaramaz diye peşini bıraktıklarını öğrendik.

(Sultan divani Hazretleri Afyon Mevlevi camisinde devlet sahibi (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamında) olarak bulunmaktadır).

                                    *

RAVLİ

25 Mart 2023 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8080 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8080. Kırılmış, iki yüz parça olmuş gönülü yapmak (Kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek, sevindirmek), Tanrıya hactan (İslam şartlarından biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke'de yapılan Kâbe'yi ziyaret ve tavaf ibadeti) da yeğdir (Beğenilip tercih edilen, üstün görülen davranış), umreden (Hac mevsimi dışında Kâbe'yi ve mekkenin öbür kutsal yerlerini ziyaret etmekten) de.

Tanrı defineleri (Saklanmış değerli şeyler), yıkık gönüldedir.,

Yıkık (Harap, viran) yerlerde pek çok defineler gömülüdür.


Kul (Sevgiyle bağlanmış) gibi, köle (Karşılık beklemeden hizmet etmek) gibi gönüllere (Kalpte oluşan duygulara) hizmet için kemer kuşan (Kendini hizmete hazırla) da sırlar (Aklın erişemediği, açıklanamayan veya çözülemeyen şeylerin) yolu, yüzüne (Görüşüne, anlayışına) açılsın.


Sana kutluluk (Uğurluluk) gerekse, devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamını) istiyorsan, gönüller almaya (Kırılan bir kimseleri güzel bir davranışla hoşnut et, sevindir), ululuğu (Büyüklenmeyi) bırakmaya bak.

Gönüllerin yardımı seninle atbaşı beraber giderse kalbinden hikmet kaynakları akar.

Dilinden sel gibi Ab-ı hayat (Olgun insanın hayvani bir hayata mahkum olmuş aklını kurtararak dirilten sözün) akan soluğun, Mesih'in soluğu gibi hastalıklara ilaç olur.

İki dünya da bir gönülceğiz için var olmuştur;

Okuyanın dudağından çıkan ” Sen olmasaydın”Sen olmasaydın gökleri yaratmazdım” hadisini duy.

Yoksa varlığın, mekanın, güneşin, Ay'ın yerin, şu gökkubbenin vücudu nerden olacaktı?

Sus, her kılında iki yüz dil olsa da söylesen, gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), gene de anlatışa sığmaz.

Zümrüdüankaa (İyi ve güzel şeyler) da, kimya (Üstün özellikler taşıyan çok değerli şey) da, Kalenderlik (Herşeyi hoş gören kimse) kokusu da Kalenderin (Dünyadan elini çekip dolaşan derviş) sıfatlandır (Yüz, kılık ve dış görünüş özelliğidir)

ama Kalender, bunlardan arıdır (Aşıklık sonunda ulaşılan bu yol kimsenin kılavuzluk edeceği bir yol değildir); ayrıdır.

                            ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                          ***

Neler öğrendik;

  1. Allah'ın insan eliyle yaptırdığı kabe'yi ziyaret etme emri verdiğini, ikinci bir Kabe'yi kendisinin yaptığını bunun adının da gönül olduğunu, gönele çok değer verdiğini, yıkılmış, viran olmuş gönüle hazinelerini sakladığını öğrendik.

  2. Kalpte oluşan duyguların kaynağına bağlanarak ve hizmet ederek görüşümüzün, anlayışımızın, kavrayışımızın açılıp genişleyeceğini Mevlana Hazretlerinden öğrendik.

  3. Uğurluluk, kutluluk, devlet sahibi olmak istiyorsak gönül sahibi Allah dostlarını bulup hizmet ederek onlardan gönül almamız, kendimizi onlara karşı aşağı görmemiz gerektiğini öğrendik.

  4. Gönül sahibi Allah dostunun sözleriyle hayvani akla mahkum olmuş aklımızı kurtarıp ölümsüzlüğe kavuşacağımızı öğrendik.

  5. Madde ve mana dünyasını Allah'ın sevgilim diye hitap ettiği peygamber efendimiz için yarattığını, gökyüzünün oluştuğunu öğrendik.

  6. Kalpte oluşan duyguların kaynağı ne kadar anlatılsa anlayış kalıbı içine giremeyecek kadar geniş olduğunu öğrendik.

                                    *

İşte böyle yaren;

İyi, güzel, üstün özelliklerden temizlenmiş kalender kişinin gösterişsiz, sade yaşamakla ve alçak gönüllü olmakla yerinin ve değerinin belirlenemeyeceğini öğrendik, anladık.

                                 *

RAVLİ

24 Mart 2023 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8070 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8070. Ömür kafilesine (Birlikte hareket eden topluluk), gölgesi kefil (Koruma sorumluluğunu üzerine alan) olsun.,

Gerçekte delil (İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz) de ondandır, haydayıp (Yönlendirip) yola götürmek de ondan.

Gönlün (Kalpte oluşan duyguların kaynağı) varsa gönül ka'be'sini tavaf et (Allah'ın emrettiği yer olarak etrafında saygıyla dolaş).,

Anlam ka’be'si gönüldür (Kalpte oluşan duyguların kaynağı anlam yeridir);

Ne diye toprak (Madde) sanıyorsun onu?


Tanrı, suret kabe'sini tavaf etmeyi (Kutsal yeri ziyaret etmeyi, çevresinde dolaşmayı), onun vasıtasıyle bir gönül ele alasın (Gönül sahibi olasın) diye buyurmuştur.


Bir gönül incittin mi (Kötü söz veya davranışla birini kırdın mı, üzdün mü) bin kez yaya gitsen de Kabe'yi tavaf etsen Tanrı kabul etmez.


Malını-mülkünü ver de bir gönül al;

Al da o gönül, mezarda, o kapkara gecede ışık versin sana.


Tanrı kapısına binlerce altın torbası götürsen Tanrı, bize birşey getireceksen gönül getir der.


Çünkü der, altın, gümüş, kapımızda hiçbir şey değildir.,

Bizi istiyorsan istediğimiz gönüldür bizim.


Senin, bir saman çöpü kadar değer vermediğin yıkık gönül, Arş'tan (Göğün en yüksek katından) da üstündür, Kursi'den (Arş-ı Azam'ın altında bir düzlükte olan, Levhii ahfuz'un bulunduğu yer) de, Levh'ten (Allah tarafından takdir edilen şeylerin yazılı olduğu manevi levha, ilm-i ilahi) de, Kalem'den (Kainatın başlangıcından kıyamete kadar meydana gelecek bütün nesne ve olayları kaydeden ilahi kalem) de.

Hor bile olsa gönülü hor tutma;

O horluğuyla gene de pek üstünler üstünüdür gönül.


Yıkık gönül, Tanrı'nın baktığı varlıktır;

Onu yapan can, ne de kutludur.

                                ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                                ***

Neler öğrendik;

  1. Şems Hazretleri, aşkın vücut bulduğu kişi olarak aşkı öğretip yaşattığını, bu birliğe girenlerin yolculuklarında yönlendiren ve koruyan sorumluluğunu üzerine aldığını öğrendik.

  2. Mevlana Hazretleri, Şems Hazretlerini ve aşk öğretisini öğrenmek ve anlamak için kalpte oluşan duygularımızın kaynağını Allah'ın emrettiği kutsal yerde saygılı olarak dolaşarak anlamamız, bu anlam yerinin maddi olmayan, yürek gücünün olduğu yer olarak gösterdiğini öğrendik.

  3. Allah'ın yaratıp içimize koyduğu gönül Ka'be'sini ziyaret etmemizi, Ka'benin sahibinin Allah olduğunu bilmemiz, buna göre saygılı davranmamız gerektiğini öğrendik.

  4. Gönül sahibi kişiyi incitmekten kaçınmamız gerektiğini öğrendik.

  5. Gönül sahibi kişiden gönül alanların mezarda ışıksız kalmayacağını öğrendik.

  6. Allah'a götürülecek en güzel hediyenin gönlümüzü götürmemizden memnun olacağını öğrendik.

  7. Mevlevilik öğretisinde altının paranın değeri olmadığını, çok değeri olan gönül istenen, gönül verilen öğreti olduğunu öğrendik.

  8. Gönlün göğün en yüksek katından da üstün olduğunu Mevlana Hazretlerinden öğrendik.

                                 *

İşte böyle yaren;

Mekke'de olan Ka'be'yi Allah'ın emri ile insanların yaptığını maddi kutsal yer olduğunu insan gönlünün ise Allah'ın bizzat yaptığı manevi yer olduğunu ve Allah'ın gönlüne bakarak kulunu değerlendirdiğini öğrendik, anladık.

                             *

RAVLİ

23 Mart 2023 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8060 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8060. Kendi rahmetiyle (Acımasıyla, esirgemesiyle, koruması ile) güzelliğini göstermişti onlara (Kendisini arayanlara);

O doğru yolu gösteren, birazcık da küstahlaştırmıştı (Saygısız, kaba, terbiyesiz durama getirmişti) onları.

Ceylan, iki günde bir, hokkabaz gibi şaşılacak kılıklardan bir kılığa giriyor,

görünüyordu onlara.


Öyle kılıklara giriyordu ki arıkların (Zayıfların) ödlerini koparıyordu;

Zati (Zaten) insan oğlunun ne kadar gücü-kuvveti vardır ki?


Yaratıcının sıfatlarından bir sıfatı (Görev ve ödev bakımından özelliğini) görse gökyüzünün, yeryüzünün bile ödü kopar.


Şu söylediğim ceylan kimdir?

Şemseddin'in (Şems Hazretlerinin) hayali.,

Benim sahibimdir, kurtarıcımdır o;

Feryat etmeden (Büyük bir yokluk, zarar ve sıkıntı içinde bulunmak) feryadıma erişenimdir o.


Binlerce kendini ibadete veren, bana öğüt verse (Yol gösterse de), onun sevgisinden gene de tövbe edemem (Pişman olmam) ben.


Görüşün (Bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargının) temeli (Gelişimi için gereken ilk bütünü oluşturan, bütünden ayrıştığında da kendi başına anlam taşıyan parçaya), gözü açıklılık aleminin sığınağı odur;

Can gözünün açıklığı, onunladır, ondandır ancak.


Senin güzelliğine de o verdi güzelliği, o verdi sana tadı-tuzu... Olgunluğun, onun gayretiyle arttıkça arttı.


Hatırla sen varken, gönül seni anarken iki (Madde ve mana) dünyada da haramdır (Din kurallarına aykırı, dini bakımdan yasak) bir başkasını hatırlamak, bir başkasını anmak.


Tebriz toprağından pek çok padişahlar doğmuştur ama onun gibi, ona benzer bir padişah ne vakit doğmuştur bile deme.

                                             ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                                             ***

Neler öğrendik;

  1. Şems Hazretlerinin hayalinin hür olmak veya sevgiyle bağlanmak isteyenlere doğru yolu gösterdiğini, birazcık da kabalaştırdığını öğrendik.

  2. Şems Hazretleri hayali ile değişik kılıklara girip kendini gösterdiğini, hayret ve korku ile tesir ettiğini öğrendik.

  3. Şems Hazretlerinin hayalinin Mevlana Hazretlerini sahiplendiğini, kurtarıcı olduğunu, sıkıntı olmadan yardıma geldiğini öğrendik.

  4. Mevlana Hazretleri, kendisini Şems Hazretlerine olan sevgiden ve bağlılıktan uzaklaştırmak isteyenleri önerilerini dinlemediğini öğrendik.

  5. Şems Hazretlerinin gözü açık olanların hakikati olduğu gibi görmek isteyenlerin müracaat ettikleri kişi olduğunu, can gözünün açıklığına böylece elde ediş kazandıklarını öğrendik.

  6. Şems Hazretlerinden görüş alanların güzelliği, tadı-tuzu, olgunluk yolunda çalışma, çaba, çalışma isteği alındığını, kazanıldığını öğrendik.

  7. Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanmakla madde ve mana dünyasında başka birisini hatırlamak, adını anmak gerekmediğini öğrendik.

                                       *

İşte böyle yaren;

Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini tanıdıkça aşkının ve bağlılığının kuvvetlendiğini, sıkıntılı durumlarda yardım etmesi ile benzerinin olmadığını anladığını, hayalinin bile olağanüstü işler yaptığına şahit olduğunu, bizlere tanıtarak kendisine sevgiyle bağlananların Şems Hazretlerini tanıyıp kendisi gibi yaralanmamızı istediğini öğrendik, anladık.

                                      *

RAVLİ

Popüler Yayınlar