Sultan Mahmut, bir meczubun yanına oturdu.
Meczup gözlerini yumdu.
Padişah kızıp dedi ki:
Neden gözlerini yumdun?
Meczup:
Yüzünü görmeyeyim diye dedi.
Padişah büsbütün kızıp, dünya
padişahın yüzünü görmeyi doğru bulmuyor musun deyince;
Meczup,:
Sen de benim hareketimi doğru bulmuyor musun?
*Bu yolda kendini görmek doğru değilse başkasını görmek, büsbütün
yanlış dedi.
Padişah dedi ki:
Dünyada buyruk sahibiyim;
sana bütün hükmüm yürür.
Meczup kendine gel de düşün
dedi:
Buyruğun kendine
bile yürümezken, başkasına hiç yürümez,
benimle becelleşme; niceye bir bahaneler getirip duracaksın?***
Bu zenginlikten, bu mevkiden hiç utanmaz mısın ki ömrünce iki batman taş taşıyıp çevrene yığmadasın.
Kendine sahip olan öyle bir
adamdır ki ne kendini kurtarma kaydındadır; ne helak etme kaydında.
A murayi (İkiyüzlü) bilmiyor musun ki sen kambursun; ne diye
kendini uzun boylu göstermeye kalkışırsın?
***
İlahiname Ferideddin-i Attar
M.E. B. Şark-İslam klasikleri
*
Kişinin kendini bilmesi, doğru
ve gerekli değişim ve dönüşümü yapabilmesi için önce kendisini görmesi gerekir.
1. Bilgilenmekle
kendini görmek:
Bilgilendiğin zaman farkında
lığın artar, kendini ve çevreni daha iyi görmeye başlarsın.
Duygu ve düşüncelerini
tanımaya başlar, hâkim olmak için çalışır.
Düşüncelerinde ne kadar çok
yargı taşıdığını fark eder, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye
çalışırsın.
Doğru ile yanlışı birbirinden
ayırt etmeyi öğrenirsin.
Sonuçta seni farklı bir yere
getirir.
2.
Olaylar içinde kendini görmek:
Yaptığı herhangi bir eylemin
doğru veya yanlış sonuçlarıyla karşı karşıya kalır.
Bu eylemin içinde kendi
durumunun nerede olduğunu, eksiklerini, yanlışlıklarını görüp, gerekli değişim
ve dönüşüm yapar.
Karşılaştığımız her olay,
bize bizi gösteren bir aynadır.
Aynaya bakıp kendimizi
olduğumuz gibi görmeye çalışmak ve değişmek bizi yükseltir.
Yaşantımızda kendimizin
nerede olduğunu ölçebilecek evrensel değerler, yasalar vardır.
Bu değerleri kendimizi görmek
için ölçü olarak kullanabiliriz.
3. Başkalarının
diliyle kendini görmek:
Çevremizden yapılan uyarılara
kulak vermek vermemiz gerekir.
Uyarıya genellikle insan bir
başkasından gelen eleştiriye, hemen kendini kapama ve savunma eğilimindedir.
Eleştiri yapana hemen
alınabilir, darılabilir, kızabilir de,
Ama kendini görmek ve geliştirmek
isteyen bir insansa ve bunun farkında lığını yaşıyorsa, böyle bir kişi
eleştiriye her zaman açık olacaktır.
Söylenen yanlışlıklar,
eksiklikler üzerinde düşünecek, onları kabullenip değişime uğrayacaktır.
Bu durum, kişiye kendini
bilme ve yükselme yolunda kişiye hız kazandıracaktır.
*
Kendini görmek; seni
eleştirecek doğru sözlü pirin yoksa narsisizm hastalığı oluşturacağından doğru
olarak kabul edilmez.
Narsizm:
Büyüklük duygusudur.
Beklemeyi sevmezler, sıradan
davranmazlar, duygudaşlık yapmazlar, iyi ikna ederler, cesaretlidir, cesaretlendirirler, kontrol ve
hükmetmeyi severler, başarısızlığa tahammül edemezler, başarısızlığı kabul
etmezler, eleştirilerine sorumluluk katarlar.
*
Yaren;
Kendini görmek, başkasını
görmek, güzel, doğru hoş şeylerdir.
Ancak çok oyalayıcı, dikkati başka yöne çekici, faydasından daha çok zararı olduğu için Tanrı’ya gidiş yolunda birer engeldir, yoldan ala koyucu şeylerdir.
Yukarıdaki anlatılanlar
bilgidir ama Tanrı bilgisi yanında fazla kıymeti yoktur.
Peki, bilgisiz mi gidilir bu
yolda diyorsan, yaren uyuduğun vakit veya yakza (Uyku
ile uyanıklık arası) bir anda sana bu bilgiler verilir de aklın sonrada
anlar.
Birkaç ömür sürsen bile
aklınla ulaşamayacağın bilgiler farkında olmadan verilir.
Korkma bilginin özünü
alacaksın.
Tanrı ilim isteyene veririm diyor. Bu söz sağlam senettir.
Âşıklık yolunda olanlar
kendilerinin yaptıklarını ne de başkalarının yaptıklarını görürler.
Yani, gece gibi olurlar.
Onların aradığı, görmek
istediği sevgilidir.
Ne kendisini ne de başkasını
görecek halde ve istekte değillerdir.
*
RAVLİ