4 Haziran 2013 Salı

TANRI ÖLDÜRMESİ VE İNTİHAR

Müminlerin emiri Ömer’le âşık bir gencin hikâyesi 149

Faruk, bir savaşa gitti; üst geldi.
Kâfirlerden kimi ele geçirdiyse.

Şahadet getirmesini, Müslüman olmasını teklif eder, kabul edeni öldürmez, kabul etmeyenin hemen başını keserdi.

Gönlünü sevgiliye vermiş bir genç vardı.
Onu da tutup Faruk’un (Hz. Ebubekir) huzuruna getirdiler.

Ömer, Müslümanlığı kabul et dedi.
Genç dedi ki:

Ben ağlayan inleyen bir aşığım.

Ömer tekrar, seni dedi, iman kurtarır.
Genç, bunu âşık ne bilsin diye cevap verdi.

Ömer, üçüncü defa onu dine çağırdı.
O da her üç defada da aşkı kabul etti.

Ömer’in emriyle genci öldürdüler; ölüsünü hor bir halde toprağa attılar.
Ömer dönüp Mustafa’nın huzuruna gelince birisi bu sırrı peygambere söyledi.

Peygamber, adamın bu sözünü duyunca düşünceye daldı, dertlendi ve Ömer’e dedi ki:

A Ömer, gönlün bu işe nasıl razı oldu da bir aşığı öyle perişan bir halde öldürdün?

Zaten onu dert öldürmüştü; yaptığı hata değil; ölmüşü bir daha öldürmek yerinde bir hareket olmaz.
 
                                            *
Tanrı’nın öldürmesi iyidir, güzeldir, karşılığı cennettir.
Senin kendini öldürmen  (İntihar) kötüdür, çirkindir, karşılığı cehennemdir.

Kendi kendini öldürsen bu, iyi bir şey değil; çünkü iyi bir tarzda seni öldürmek, Tanrı’nın harcıdır.

                                           ***
İlahiname Ferideddin-i Attar M.E. B. Şark-İslam klasikleri   

                                             *
Kendini öldürmek anlamına gelen intihar, İslam dininde kesinlikle yasaklanan büyük günahlardandır.

Yaşama hakkı, Allah tarafından insana verilmiş en temel hak olup, kimsenin Allah’ın verdiği canı almaya hakkı yoktur.

Allah’a kulluk için yaratılarak, imtihan için yeryüzüne gönderilen insanın dünyaya gelmesi kendi elinde olmadığı gibi dünyadan ayrılması da yetkisinde değildir;

 Dünyaya gelmesi de, ölümü de ilahi iradenin elindedir. İnsan, Allah’ın verdiği ömrü sonuna kadar muhafaza etmek ve onu en iyi şekilde değerlendirmekle mükelleftir.

İntihar, ümitsizliğin, çaresizliğin, acının ve ıstırabın dramatik bir sonucudur.

Kendisinin imtihan için dünyaya gönderildiğine inanan ve inancının gereği Allah’a güvenip dayanan insan ise, asla ümitsizliğe, karamsarlığa düşmez.

Sıkıntılara göğüs germek, acıya ve kedere karşı sabır göstermek, şartlar ne olursa olsun Allah’a olan inanç ve güveni yitirmemek, Müslüman’ın temel karakteridir.

Kur’an-ı Kerim’de hayatta karşılaşılan sıkıntı ve problemlerin birer sınav olduğu, bunlara karşı sabır göstermenin iyi Müslüman’ın vasfı olduğu bildirilmektedir.                                             
(Bakara 2/155-157, 177; Hac 22/35)

Bir insanın ne kendini ne de başkasını öldürmeye hakkı yoktur.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de haksız yere cana kıymayı haram kılmış, cezasının ebedi kalınacak cehennem olduğunu bildirmiştir.
 (Nisa, 4/93)

Haksız yere bir kişiyi öldürmeyi bütün insanlığı öldürmek, bir kişiyi kurtarmayı da bütün insanlara hayat vermek olarak kabul etmiştir.
(Maide, 5/32)

Hazreti peygamber de, intihar eden kimsenin cehenneme gireceğini haber vermiş (Buhari, Tıp, 56) ve işlediği günahın büyüklüğü nedeniyle, intihar edenin cenaze namazını kendisi kıldırmamıştır.
(Müslim, Cenaiz, 37)

İntihar eden kimse büyük günah işlemiş olmakla birlikte, dinden çıkmış olmaz; kâfir olduğu söylenemez.

İntihar edenin cenazesi, diğer Müslümanlar gibi yıkanır, kefenlenir, cenaze namazı kılınır ve Müslüman mezarlığına gömülür.

(Diyanet. İş. Bşk. Dini Kavramlar Sözlüğü Dr. İbrahim PAÇACI alıntı)

                                      *
RAVLİ     

Popüler Yayınlar