31 Mart 2019 Pazar

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4500 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4500. A gün, bütün günler, kul-köle olsun sana;
Onlar ayrılıktır, sensin vuslat (Sevgiliyle buluşma anı).

A gün, senin yüzünü kim görebilir?
A gün, pek büyük bir güzelliğin var.

Kendi güzelliğini, kendi yüzünü, gene sen görebilirsin;
Hem de kulağını burduğun (Dikkatli davranması için uyarıda bulunduğun) gözle.

A gün, gündüzden meydana gelen gün değilsin sen;
Ululuk ıssı Tarı'nın nurundan meydana gelen günsün sen.

Güneş, her akşam secde eder de Ay'ından ululuk ister.

A günler içinde gizli gün, a zevalsizlik mülkünde konaklamış gün.

A günlerin, gecelerin rızkı;
A kuzeyin, güneyin lûtfu (Yüksek ve saygının alçak gönüllülük göstermesi).

Olgun sözlerden de susayım, vazgeçeyim;
Çünkü sen her olgunluğun ilerisindesin.

Olgunluğun, sözle belirmez;
Sözden-sesten de daha açık olarak meydandasın sen.

Sözden hayal belirir;
Hâlbuki sen vehimden de yücesin, hayalden de yüce.*******
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
 Vehim nedir?
Geçmiş zaman ve şartlarda birleştirmeler yaparak olumsuzluk oluşturur.
Kötü olan olayları ve olanakları akla getirip olmayacak bir fenalığın olacağı sanır.
Her şeye kötü tarafından bakarak kuşku duyar, yersiz korkular oluşturur.
 Şüphe, tereddüt, gerçekte olmayan fakat var sayılan şeyleri gerçekmiş gibi algılar.
Zannetmelerle hayatını ve çevresindekileri mahveder.

(Yanlış düşünme tarzıdır.
Kendisini ve çevresini mahveder.
Allah’a güvenip bağlanmak bu hastalığı yenmeni sağlar)
                       *
Hayal nedir?

İnsanın kafasında tasarlayıp canlandırdığı şeye denir.
Doyurulamayan istekler olduğu zaman kişi gerçeklerden kopar.
Kişi içte kalan dileklerini düşünmek, anlamak ve kavramakla olan doğal güçleriyle zihninde biçim vererek canlandırır.

(Görmediğin bir şeyi hayal edemezsin.
Gördüğüne sahip olmak için uğraşındır.
Değişik parçalardan bir bütün elde edip ona sahip olma isteğidir. )

Neler öğrendik;
1.    Sevilen Allah dostu ile buluşulan günün çok kıymetli ve sevene çok kazanç sağlayan ve unutulmayacak gün olduğunu öğrendik.
2.    Seven olgunlukta ne kadar ileride olsa bile sevilenin olgunlukta daha ileride olduğunu öğrendik.
3.    Olgunluğun söze, sese ihtiyaç duyulmadan açık olarak görüleceğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
 Sözlerin hayal oluşmasını sağladığı, Şems Hazretlerinin hayalden de üstün olduğunu vehimden de üstün olduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAV

30 Mart 2019 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4490 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4490. A güzel sesli, güzel neyli çalgıcı, pek büyük, pek hoş bir feryat (Haykırış) etmen gerek.

A neş'eli (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinci olan), muradına ermiş (İsteğine kavuşmuş, dileği gerçekleşmek, arzusu yerine gelmiş), hoş halli (Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren) sâki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), hemencecik şarap sun (İkram et) bize.

Sun da bir hoşça içelim;
Sonra da zevalsiz (Yok edilemez) gölgede (Korunmada) rahatça yatıp uyuyalım.

Bir içiş ki boğaz-karın yoluyla değil;
Bir uyku ki gecelerin sonucu değil.

A gönül, o kadehi (Hakikati olduğu gibi gösteren) yüzüne, gözüne sür;
Bunu istiyorum ben.

Şarapta, tamamıyla yok oldun mu, o anda tam olgunluğa ulaşırsın.

* "Rableri suvarır (Sular)" (İnsan suresi 21) şarabıyla, ölümden, yok olmadan (Olmaktan), göçmeden (Yerleşmek amacıyla yer aramaktan) kurtulursun, ebediliğe (Ölümsüzlüğe) erersin.

Hırsızlığı bırak da valinin (Büyük memurun) işkencelerinde emin bir halde güzelce yürü.

Diyorsun ki:
Göster, nerede eminlik (Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz) yer?

Yürü-yürü, henüz sorular sormadasın (Şüpheden kurtulamadın) sen.

A gün, bu güzellikle hangi günsün, ne çeşit günsün sen?
A gün, binlerce yıldan da güzelsin sen.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Ney çalanın gönlü hareketlendirerek Allah’ı sevdiren Allah nuru saçan kişinin elinden sarhoşluk veren, insanı kendinden geçiren, insanların hiç duymadığı Allah sözlerini neyin nağmeleriyle vermesi gerektiğini öğrendik.
2.    Neşeli, arzusuna kavuşmuş kişinin hoş halli olacağını, Allah sözlerini böyle kişiden dinlemek gerektiğini öğrendik.
3.     Mevlana Hazretlerinin söz ettiği sarhoşluğun, kendinden geçişin; ne ağızdan alınan şarapla ne de derin uykuya dalmakla elde edilemeyecek sarhoşluk olduğunu öğrendik.
4.    Tanrı şarabında kendini yok edenin o anda uygunluktan tam olgunluğa bir anda ulaşılabileceğini öğrendik.
5.    Tanrı şarabının hiç insan eli değmeden oluşan cennet şarabı olduğunu, Kur’anı Kerimde müjdelendiğini, “Ölmeden önce ölünüz” hadisinin manasını anlayanların bileceklerini öğrendik.
6.    Allah’ın varlığında kendini yok edenin hakikate ulaşıp eminliğe kavuşacağını öğrendik.
7.    Dünya ve ahrete ait sorular soranın henüz eminliğe ulaşamayanların durumunu gösterdiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Eminliğe ulaşanların bir gününün binlerce yıl yaşanmış günden daha güzel bir gün olduğunu öğrendik, yaşadık.
                     *
RAV



29 Mart 2019 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4480 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4480. Dönersen kendi çevrende dönersin;
Evde oturduğun vakit bile tavâf edersin (Kâbe’nin çevresini yedi kez dönersin) sen.

Bizi sev, bizimle ülfet (Dostluk, ahbaplık) et;
Sevgi ve ülfetler madenisin (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynaksın) sen.

Sırlar (Bir amaca ulaşmak için kullanılan, başvurulan özel ve gizli yöntem), senin açıklamanla açılmıştır (Anlaşılmıştır);

Her açılamaya açılamasın sen (Güç bir gösterimin çeşitli açılardan gösterdiğine alışmalısın).

Ay gibi tutulmazsın sen (Aydınlığını karartamazlar senin);
Tutulacak Ay değilsin sen.

Gün gibi de tutulmazsın;
O güneş değilsin ki tutulasın, kararasın.

A mühendis, birler evindeyiz biz, sense binler evini yurt edinmişsin.

A birler, binlere katıl;
Çünkü burada, korkulu bir yerdesin sen.

Bağ-bahçe, bahar, yüce, usul boylu selvi...
Biz, burayı bırakıp bir yerlere gitmeyiz.

Yüzündeki örtüyü aç, kapıyı ört;
Biz varız, bir de sen varsın, evde kimsecikler yok.

Bugün aşkın tam eşiyiz-dostuyuz;
Hiçbir şeye umursamadan kadehi kaldırmış.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini davet ederek Mevlevilerini sevmesini, dostluk göstermesini, sırlar hazinesinden bağışlarda bulunmasını istediğini öğrendik.
2.    İnsan sırları bilse de ne manaya geldiğini anlaması için bakış açısını öğrenmesi gerektiğini, Şems Hazretlerinin hem sırrı söylediğini, hem de bu sırrın nasıl bir yerden ve ne kadar bakılmasını gerektiğini, verdiği mesajı-bilgiyi doğru ve tam anlaması için iyi bir öğretici olduğunu öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin insanlar tarafından kontrol altına alınamayacak kadar büyük olanaklara sahip olduğunu öğrendik.
4.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerini evi gönlü hazır olarak beklediğini öğrendik.
                         *
İşte böyle yaren;
 Mevlana Hazretlerinin aşkın eşi dostu, aşkın göğün en yüksek yerinden daha üstün makam olduğundan, sıradan insanların sözlerine, kınamalarını umursamadan aşkı yücelerde yaşadığını öğrendik, anladık. 
                     *
RAV


28 Mart 2019 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4470 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4470. Şu, öfkeden meydana gelen kızgınlığın yok mu, şerbet gibi görünür amma yaralayan bir zehirdir.

Bir kör fare (Kendisini besleyeni göremeyeni) kızmış;
Nimetler (Yaşamak için gerekli her şeyi) verenin ambarına ne ziyan gelir ki?

Şeker satanın şekerine bir-iki sinek üşmüş (Davetsiz gelmiş), ne ziyanı var ki?
Süt sağan, bir kap kırsa devenin sütüne ne noksan gelecek?

Geceydi, herkes uyumuştu;
Hiçbir kimsenin aklı başında değildi.

O Ay (Karanlıkta kalanlara aydınlık veren, yollarını aydınlatan Şems Hazretleri), lütfetti  (Alçak gönüllülük göstererek) de zurna çalmaya başladı;
Ortalığa bir coşkunluktur, düştü.

Bundan böyle gene o yanı görmez, perde ardında kalırsan kendi kanına kendin girersin (Kendini öldürürsün).

Tebrizli Şems'in aşkıyla hem aşkla söylüyoruz, hem susuyoruz biz.

A sûfî âşıkların dilberi (Kendini Allah’a adamışların güzeli);
Senin canın duymasın, anamasın;
Hâşâ (Olmaz öyle şey).

A ayrılık, lâm gibi iki kat olduk (İhtiyarlattı);
Gamdan, kûfî yazının kef ine (Dik, sert, köşeli bir hale) döndük.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin öfkeden meydana gelen kızgınlığının insanı yaralayan zehir olduğunu fakat sevenlerine şerbet gibi geldiğini öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin sözlerinin öz eleştiri içerdiğinden; açık bir gerçeğin dikkate alınmayanın, öz eleştiriye alışkın olmayanın bu sözleri zehir gibi kabul edeceğini fakat tanıyan kişinin sonuç olarak sözlerinin fayda veren sözler olduğunu bilerek şeker gibi kabul ettiğini öğrendik.
3.    Öfkeden, kızgınlıktan verilen zararın yüksek kişilikli olanı fazla etkilemeyeceği öğrendik.
4.    Şems Hazretleri kendisine seven aşığına yalnız bir halde geldiğini, kendisini göstermese bile gelince coşkunluk verdiğini öğrendik.
5.    Dış beş duygu içinde kalıp iç beş duyguyu tanıyıp gelişmeyenin sadece madde âleminde kalacağını, perde arkasında nelerin olduğundan haberi olmayacağını, ölü olana yakın bir halde yaşayacağını öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin aşkıyla Mevlana Hazretlerinin bunca sırrı bize kazandırdığını, suskun olması ile de daha çok sır verdiğini öğrendik.
7.    Sadece Allah’ın emirlerine uyan, yasaklarından çekinen kişinin Allah dostuna âşık olmaktan kendisini alıkoymasının büyük eksiklik olduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
 Sevilenden ayrı düşmenin üzüntüsünün insanı ihtiyarlattığını, sertleştirdiğini, sivri bir hale getirdiğini bilmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV



27 Mart 2019 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4460 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4460. Her şekerin mahremi (Yakın olduğu yer) ağızdır;
Ne diye kaçıyorsun ağızdan?

Dünya, senin yüzünden aman (Yardım) bulur;
Sen ne diye emniyetten, âmândan (Yardım almaktan) kaçıyorsun?

Dünya, baştan-başa adam yiyen kurttur;
A gönül, ne diye kaçıyorsun çobandan?

Sus ki dil, baştan-başa ziyandır;
Ne diye kaçıyorsun dile doğru?

Hâlimizin hikâyesini ne diye soruyorsun?
Âşıkları öldürmekten ürkmüyorsun ki.

A aşk incisi (Şekli değiştirmeyen mücevher), hangi denizdensin sen?
A aşk ateşi, hangi yandansın sen?

Senin bulunduğun yere, o gökyüzünden, Arş'tan (Göğün en yüksek katından), Kürsî'den (İnsanın bulanabileceği en yüksek makamdan) aşıp da kim yol bulabilir ki?

A gönül, gönülsün sen, demirden yapılma kazan değilsin ya;
Aşk ateşiyle ne vaktedek kaynayacaksın?

* Canı da, gönlü de nefsi de;
Üçünü de yakın;
Niceye bir "Nefsime zulmettim" (A’raf suresi 23) deyip duracağım?

Çalışıp çabalamanda vesveseye (Yanlış ve yersiz düşünceye),  yol verirsen bil ki coşkunluğun geçer, donar kalırsın.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin ayrılmasından sonra ağzının tadının kalmadığını, kendini göstererek yardım isteyene yardım etmesini dilediğini öğrendik.
2.    Dünyada yalnız yaşayan insanın paramparça edildiğini, kişinin kendisini koruyandan kaçmaması gerektiğini öğrendik.
3.    Birbirimizle dil ile konuşmak için aramak yerine gönülden anlaşmaya, yakınlaşmaya, beraber olamaya çalışmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini gökyüzünde, yüce makamlarda arayarak bulmaya, yeryüzündeki aşıklarına yardım etmesini istediğini öğrendik.
5.    Canımızın da gönlümüzü de nefsimizi de aşk ateşinde yok etmemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Allah’a yolculuğun Allah dostunun kılavuzluğuyla, yardımıyla yapılabilineceğini, kılavuz olmadan bu yolda kaybolabileceğimizi öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah’ı arayışı aşkla yaşamak isteyenlerin çalışmalarında yanlış ve yersiz düşünceden kendilerini kurtarması,
Olmayacak bir şeyin olacağını sanmaktan kendisini kurtarması,
Üzüntülü düşünce durumundan kendisini kurtarması, gerektiğini öğrendik, anladık.

Aşk coşkunluğunu kaybedenlerin aşk yolculuğuna devam edemeyeceklerini, coşkunluğumuzu hakikati olduğu gibi görme ve kabul etme arayışımızdan dikkatsiz davranıp sanılara, hayallere, korkulara, yanlış ve yersiz düşüncelere sapmamızla meydana geleceğini, böylece büyük kayıplara uğrayacağımızı öğrendik, anladık.
                     *
RAV

26 Mart 2019 Salı

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4450 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4450. Bahçeden lütuf (Önem verilen, sayılan birinden iyilik, bağış)  gelir, yeşillik biter (Yetişir);
Bahardan da bahara lâyık (Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışları ile bir şeyi elde etmeye hak kazanmış) olan umulur (İstemek, beklemek)- gelir.

Hâlbuki onun yüzüne karşı, yüzlerce bahçe, yüzlerce bahar, utancından baş eğmiştir.

A bahar yeli (Doğayı canlandıran), a aşk, a sevda;
Hasta gönüllere ne yapıyorsun sen?

Sus, aşk kanadını aç da uçmaya, uçup dolaşmaya bak.
Sus ki harften, sesten başka sen, daha yüzlerce lâkaba (Özelliğinden kaynaklanan isime) binersin.

A dünyanın canı, ne diye kaçıyorsun?
A padişahların övüncü, ne diye kaçıyorsun?

Bizi ne işe gönderiyor da sen, gizli-gizli kaçıyorsun?

Ok gibi gidiyor, sonra gene geliyorsun;
Şimdicek ne diye kaçıyorsun yaydan?

Senin binlerce definen-hazinen var;
Şu yan-buçuk ziyandan ne diye kaçıyorsun?

Şekerine son yok;
Otur bu arada, ne diye kaçıyorsun?
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin yüzünü görmekle, hakikati ile karşılaşınca baharın yaptığı etki gibi yaşamımızın güzelliklere, çeşitliliklere kavuşacağını, ürün vermeye hazırlanacağımızı öğrendik.
2.    Bahar rüzgârını aşkla yakalayanın gönülleri hasta olanları iyileştirdiğini, yaşlı olanlara gençlik bağışladığını öğrendik.
3.    Aşkla kişinin kazanımlarının lakap olarak ön çıkacağını, isminin önüne geçeceğini öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin kendisini bazen gösterdiğini fakat sevenlerinden hiç ayrılmadığını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
 Şems Hazretlerinin sevimli, cana yakın ve güzel kişi ve kişiliğe sahip olduğunu, kendisini göstermese bile yakın olduğunu, ağız tatlılığından sevdiklerini mahrum etmediğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

25 Mart 2019 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 4440 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

4440. A kullarım, her türlü dikenlik (Acı, rahatsızlık veren) yerlerden alıp yücelten, lütfuyla keremlerde (Büyüklüğünün gereği iyiliklerde, bağışlarda) bulunan.

İhsanıyla (Bağışladıklarıyla, verdikleriyle), zamanlar-demler  (Özümüze yöneliş zamanı) geçtikten sonra kaybettiklerimizi tekrar bize veren.

Kalplerimizin yeşilliğinde sevgi ırmaklarını kaynatıp (Yerinden çıkartıp) akıtan.

Can bahçelerimizde, o ırmakların sularıyla lezzetli meyveler veren dalları yeşerten.

Ap-açık olarak yüreklerimizi eline alan, sonra gene anları bize, gizlice veren.

Dün geçti, evvelsi gün de geçti;
Bugün ne vereceksin, ne edeceksin diye bekliyor can.

Şu bin türlü avlayan doğanın, her gün bir tayını (Ekmeği) var senden.

Doğanın başından külâhı çıkar da ovalarda, kanat çırpıp uçsun.

Dosttan önce o lütfetti, o ihsanlarda bulundu bana.

Son-ucu sarhoş oldum, o lütufla (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik), o hak gözetmekle şarap içemez oldum âdeta.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Aşkın dünyanın acı, sıkıntı veren ortamından kurtarıp insanı yücelere taşıdığını, iyiliklerde, bağışlarda bulunduğunu öğrendik.
2.    Aşk geçmişte kaybettiklerimizi kazandırdığını öğrendik.
3.    Yaşadığımız ortamın güzellikler içinde olsa bile aşk olmadıkça bu güzellikleri değerince değerini göremeyeceğimizi öğrendik.
4.    Aşkın doğan kuşu gibi avcı olduğunu, her zaman da av yapmadığını, aşk sahibi büyüğün emriyle av yaptığını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
 Allah’a, Allah dostuna âşık olmanın iyiliğe kavuşmak olduğunu, aşkın Tanrı şarabı içirdiğini, sonunda insanı sarhoş ederek baş ağrısı olmayan sarhoşluklara kavuşturduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAV


Popüler Yayınlar