Bir seher çağı ulu bir kişi
Tanrı’ya dua ederken söze geldi de:
Ey kendisi kendisiyle ayakta
duran! dedi;
Ben senden gece de razıyım,
gündüz de.
Yarabbi, sende benden razı ol.
O ulu kişi dedi ki:
Tam bu sırada bir ses duydum;
diyordu ki:
Ben seni davanda yalancı
görmedeyim.
Eğer bizden razıysan nasıl
olur da razılığımızı arıyor, rızamızı istiyorsun?
Bizden razı olduysan a deli
kişi, neden tutuyor da şimdi bizim rızamızı diliyorsun sen?
Razılıkta kemal (Olgunluk)
mertebesini (Seviyesini) bulanın,
Tanrı’dan razı olduktan sonra
Tanrı’nın rızasını dilemesine imkân yoktur.
Razıysan bizden ne istiyor,
ne arıyorsun?
Razı ol, dayan, otur; coşup
taşma.
Ne biçim bir sevda peşindesin
sen?
Dalaşma, az taşkınlık et.
Bir zaman tutuyor, olmayacak
şey istiyorsun; bir zaman da yüzlerce hayal çuvalına giriyorsun.
Bir zerrecik olsun söz
dinlemiyorsun ki olmayacak şeylere kapılıp gidiyorsun.
***
İlahiname Ferideddin-i Attar
M.E. B. Şark-İslam klasikleri.
*
Rıza:
Hoşnut ve memnun olma, kabul
etme, seçme anlamınadır.
Kaderin acı olaylarında bile
kalbin huzur ve sükûn halinde bulunması demektir.
Hüküm ve kazaya
bulunmamaktır.
Allah’a sevgi ile bağlanıp
hizmet edenler; Allah’ın emir ve yasaklarını, helal ve haramlarını, kaza ve
kaderini iyi, güzel ve hoş karşılayanlara kulun Allah’tan razı olmasıdır.
Allah’ın; kulunun İnancını,
yaptıklarını, sözlerini, durumunu ve davranışlarını kabul edip sevap vermesi,
onun günahlarını affedip cennet ve nimetleriyle mükâfatlandırmasına Allah’ın
kulundan razı olması denir.
En büyük nimet
Allah’ın rızasıdır.
(Buhari, Rikak, 51.6.200)
Allah’ın rızasını
aramak müminin özelliğidir.
(Fetih, 48/29)
Hiç Allah’ın
rızasına uyan kimse, Allah’ın gazabına uğrayan ve yeri cehennem olan kimse gibi
olur mu?
(Al-i İmran, 3/162)
Rab olarak Allah’tan, din
olarak İslam’dan, resul olarak Hazreti Muhammet’ten razı olanlar imanın tadına
ererler.
Yaren.
Allah yolunda giden âşıklar
bazen gittiğim yol yanlış mı şüpheye düşerler ve Allah’tan doğrulamasını
isterler.
Bu durumda olanlar
olgunlaşmaya çok yakındırlar.
Daha ben-sen den tam
kurtulamamış, Allah’ta kendini yok edememiş durumda olanların halidir.
Henüz şüpheleri
kaybolmamıştır.
Sen Allah’la uğraşıyorsan ama
Allah’ta benimle uğraşsın istiyorsun.
Allah peşinen vereceklerini
verdi, kaderini kısmetini belirledi, nimetlerini verdi daha ne istiyorsun.
Yoksa kendine Allah’ı arkadaş
mı sanıyorsun?
Ben sana şunu yaptım sende
bana bunu yaptın mı?
Tövbe de haddini bil.
Onun senle konuşmasını
bekleme.
Verdiği nimetlerin ne anlama
geldiğini anlamaya çalış.
Allah kuluyla, vasıtayla
konuşur.
Sen neredesin, Allah nerede.
Yerini ve değerini kendin
belirleyemezsin.
Şimdi uçtuysan birazdan elbet
konacaksın.
Daha yükseklerde sana yer
verilmedi ki.
*
RAVLİ