2 Haziran 2013 Pazar

TANRIDAN RAZI OLMAK

Ulu bir kişinin Tanrı’ya münacatı 137

Bir seher çağı ulu bir kişi Tanrı’ya dua ederken söze geldi de:
Ey kendisi kendisiyle ayakta duran! dedi;

Ben senden gece de razıyım, gündüz de.
Yarabbi, sende benden razı ol.

O ulu kişi dedi ki:
Tam bu sırada bir ses duydum; diyordu ki:

Ben seni davanda yalancı görmedeyim.
Eğer bizden razıysan nasıl olur da razılığımızı arıyor, rızamızı istiyorsun?

Bizden razı olduysan a deli kişi, neden tutuyor da şimdi bizim rızamızı diliyorsun sen?

 Razılıkta kemal (Olgunluk) mertebesini (Seviyesini) bulanın,
Tanrı’dan razı olduktan sonra Tanrı’nın rızasını dilemesine imkân yoktur.

Razıysan bizden ne istiyor, ne arıyorsun?
Razı ol, dayan, otur; coşup taşma.

Ne biçim bir sevda peşindesin sen?
Dalaşma, az taşkınlık et.

Bir zaman tutuyor, olmayacak şey istiyorsun; bir zaman da yüzlerce hayal çuvalına giriyorsun.

Bir zerrecik olsun söz dinlemiyorsun ki olmayacak şeylere kapılıp gidiyorsun.

                                            ***
İlahiname Ferideddin-i Attar M.E. B. Şark-İslam klasikleri.

                                              *
Rıza:

Hoşnut ve memnun olma, kabul etme, seçme anlamınadır.
Kaderin acı olaylarında bile kalbin huzur ve sükûn halinde bulunması demektir.

Hüküm ve kazaya bulunmamaktır.
Allah’a sevgi ile bağlanıp hizmet edenler; Allah’ın emir ve yasaklarını, helal ve haramlarını, kaza ve kaderini iyi, güzel ve hoş karşılayanlara kulun Allah’tan razı olmasıdır.

Allah’ın; kulunun İnancını, yaptıklarını, sözlerini, durumunu ve davranışlarını kabul edip sevap vermesi, onun günahlarını affedip cennet ve nimetleriyle mükâfatlandırmasına Allah’ın kulundan razı olması denir.

En büyük nimet Allah’ın rızasıdır.
(Buhari, Rikak, 51.6.200)

Allah’ın rızasını aramak müminin özelliğidir.
(Fetih, 48/29)

Hiç Allah’ın rızasına uyan kimse, Allah’ın gazabına uğrayan ve yeri cehennem olan kimse gibi olur mu? 
(Al-i İmran, 3/162)

Rab olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan, resul olarak Hazreti Muhammet’ten razı olanlar imanın tadına ererler.

Yaren.

Allah yolunda giden âşıklar bazen gittiğim yol yanlış mı şüpheye düşerler ve Allah’tan doğrulamasını isterler.

Bu durumda olanlar olgunlaşmaya çok yakındırlar.
Daha ben-sen den tam kurtulamamış, Allah’ta kendini yok edememiş durumda olanların halidir. 

Henüz şüpheleri kaybolmamıştır.
Sen Allah’la uğraşıyorsan ama Allah’ta benimle uğraşsın istiyorsun.

Allah peşinen vereceklerini verdi, kaderini kısmetini belirledi, nimetlerini verdi daha ne istiyorsun.

Yoksa kendine Allah’ı arkadaş mı sanıyorsun?  
Ben sana şunu yaptım sende bana bunu yaptın mı?

Tövbe de haddini bil.
Onun senle konuşmasını bekleme.

Verdiği nimetlerin ne anlama geldiğini anlamaya çalış.
Allah kuluyla, vasıtayla konuşur.

Sen neredesin, Allah nerede.
Yerini ve değerini kendin belirleyemezsin.

Şimdi uçtuysan birazdan elbet konacaksın.
Daha yükseklerde sana yer verilmedi ki.

                                         *
 RAVLİ

 

Popüler Yayınlar