29 Şubat 2020 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1290 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1290. Mekânsızlık (9 kat göğü geçtikten sonraki âlem, canını ve gönlünü Allah’a feda edenlerin gidebileceği ihtiyaçsızlık yeri) denizi (Geniş alan), incilerle dolu;
Fakat içinde insanlık incisi (İnsanın değerini, saygınlığını veren öz) olan hangisi?

Her şeyin elbisesi, kölelerin giydiği elbise;
Bu kulların arasında padişah hangisi?

Dünyanın hiç bir parçasında sağlık yok, her parçası hasta;
Aşk hekiminin dükkânı nerde?

Akıl, düşünceyle bunaldı-gitti;
Baş çeken kim, başı dönen hangisi?

Put hanenin o boyu-posu, her yanı düzgün güzeli çok aradı;
Düzgün şeylerin ölçüsü-terazi nerde?

Ne diye şu dedi-koduyu kıble ettin?
Bir ara bakalım, susanların dersi hangisi?

A saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), ihtiyaçları gideren sensin;
Şarap (Tanrı şarabı) ver de hatıranızı hoş et.

Sarhoşluktan öylesine yıkılmışım ki işaretleri (Anlam yüklenilen şeyleri, anlamlı izleri), sözlerden (Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisinden) ayırt edemez olmuşum.

Babam beni şarap küpüne vakfetmiş (İnsanlığa iyilik olsun diye vermiş);
Anam beni meyhaneye (Tekkeye) bağlamış.

Tanrı iki kulağımı ta tıkadı da dünün halinden de geçtim, yarının ahvalinden de kurtuldum, aslı olmayan şeylere de boş verdim.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Kolaylıkla tarif edilemeyen yerin büyük bir alan olduğunu, şekli değişmeyen değerlerle dolu olduğunu, bu yerde insanı seven, insan davranışların değerli olduğu yere gitmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Herkesin birbirine benzediği değerli olanın kolayca bulunamadığı, hastaların doldurduğu, sağlıksız bu dünya topluluğunda aşk doktorunu bulmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Aklın düşüncelerle insanın çok sıkılarak, çok tedirgin olduğunu, aşk doktorunu bulmak gerektiğini öğrendik.
4.    Sıkıntılı bir durumda yardım umularak başvurulan yerin çok dedi-kodu yapanların bulunduğu yer olmadığını, susarak ders veren, yol göstereni bulmamız gerektiğini öğrendik.
5.    İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişiyi bulup, ders almamız, Tanrı şarabından içmemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Mevlana Hazretlerini anne ve babasının Müslümanların yararlanacağı bir kişi olması için bağışladığını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah’ın Mevlana Hazretlerinin kulağını tıkadığını, dünyadaki oyalayıcı işlerden kurtardığını, geçmişin olaylarını düşünmekten, gelecek kaygısı çekmekten kurtardığını, temeli, aslı olmayan şeylere boş vererek iyiyi kötüden ayıran hale geldiğini öğrendik, anladık. 
                     *
RAV


28 Şubat 2020 Cuma

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1280 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1280. * Tebrizli Şems'in havası Kudüs' dür (Allah’a yakınlaşmanın, insanlıkta yükselmenin son adım yeridir);
Sense bir domuzsun (Kötü huylu, hainsin) ki Frenk (Anglosakson, Cermen veya Latin ırkından biri olan) bile kabul etmez seni.

Sevgilimiz, bugün bize eş:
Artık kimseciklerin söylemediği sözleri söyleyeceğim.

Herkes sarhoş burada, hepsi mahrem (Yabancı değil):
Gammaz (Sırları, davranışları, düşünceleri gözetleyip başkalarına bildirerek çıkar sağlayan kimse) uyumuş-gitmiş;
kimseden ürkme.

Güz uyudu, ilkbahar uyandı;
Görmüyor musun, ağaçlar çiçeklendi, çiçekler açıldı.

Kara kışın (Çok sıkıntılı durum veya zamanda) bir günü bile kalsa yer, dudağını yumar (İçinde olanı göstermez), gül gizlenir-gider.

Haydi, şu külhanbeyi (Kendine özgü giyişinle, argo kullanan, başıboş, haylaz, serseri, hayta davranışlı) bedene uyul;
Bütün can incileri (Eritilip şekil değiştirmeyen inciler) delinmiş (Gerdana takılacak, gösterilecek duruma gelmiş).

Sus, altın da versen o kapıyı bulamazsın;
Fakat mahrem (Bizden biri) olursan al, bedavadır o vakit.

Dermansız (Bitkin düşüren) derdin hekimi kim;
Sonsuz yolda yol arkadaşlığı kim edecek?

Akılsa delilik nedir ki öyleyse;
Yook cansa canan kimdir ki?

Olumsuz olarak dünyayı parlatan, fakat ne küfür (Tanrının varlığını ve birliği gibi dinin temellerinden sayılan inançları inkâr edende), ne de iman  (Güçlü inancı) olmayan (Kişide) ışık nerde (Bulamazsın ışık)?
                        ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                  
Neler öğrendik;
1.    Kötü huylu hain kimseyi hiçbir topluluğun kabul etmediğini öğrendik.
2.    Seven ve sevilen birbirine benzediği zaman sırların söyleneceğini öğrendik.
3.    Kendinden geçmiş toplulukta sırların dışları çıkmayacağını öğrendik.
4.    Ortam soğuk olursa güzelliklerin kendini göstermeyeceğini öğrendik.
5.    Allah’a giden kapıyı bulmak için altınlar harcasak bulamayacağımızı, ancak Mevlana Hazretlerine dost olanlardan biri olanın bedava bulabileceğini öğrendik.
6.    Sonsuz yolda arkadaşlık edecek birini bulmamız gerektiğini öğrendik.
7.    Akıllı kişiye dost olanın deliliği zarar vermeyeceğini, canımıza gönülden seveceğimiz, gönül vereceğimiz sevgiliyi bulmamız gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Ölümsüz ışığın Şems Hazretlerinde olduğunu, Mevlana Hazretlerinin de ayrılmaz bir parçası olduğunu, Allah’a ulaşmak yürüyüşünün son adımlarının bu büyüklerimizle olduğunu, uçarcasına yol alma olanağına böylece kavuşabileceğimizi öğrendik, anladık.
                     *
RAV



27 Şubat 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1270 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1270.  Gel a kuzgun (Karakarga), sen de bir gayret et de doğan ol;
O arıtıcının (Özleştirici sadeleştirici kişinin) tapısında (Bulunduğu yerde) kuzgunluktan (Leş arayan olmaktan) arın (Temizlen).

* Sonra doğanlık (Avcı) sıfatlarını (Özelliğini) da dök-saç (Yararsız biçimde harcayarak), zat (Kendi kişiliğinden) gibi, kendi özünde (Benliğinden, kendi manevi varlığından, iç, derin düşünüşten) her şeyden sıyrıl.

Ne topraktır şu yeryüzü;
Kanlarla dolu bir leğendir (Yayvan bir kaptır);

Âşıkların kanlarıyla, mat (Yenilmiş) olup gidenlerin yaralarından akan kanlarla dopdolu.

A horoz, ne vakte dek sabah çağı geldi deyip duracaksın?
Kandil konan yerden ışık nasıl vurursa sabah kendini gösterir zaten.

* Havva, senin hileni (Aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, ayak oyunu, alavere, dalavere, desise, entrikalarla dolu olduğunu) bilseydi, utancından kendini kısır ederdi.

Canındaki karalık, duyguyla duyulsaydı renginden bütün dünya zenciye dönerdi.

Öyle bir yılansın ki sana atılan taşa bile yazık olur;
Senin taşından başka bir taşla kimsecikler ezmez senin başını.

A münafık (Arabozan, inanmadığı halde inanmış gibi gözüken), denize düşsen çirkinliğinden yılan balığıyla timsah bile yutmaz seni.

Bana diyorsun ki:
Öze (İçine, arılığını, saflığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan saf, arı özelliğine) bak, kaplan şeklini, kaplan nakşını (Bulunduğu yerin renginde ve şeklinde gözüküp dikkat çekmeyi) bırak.

A müzevir (Arabozan) şekilli, ne diyeyim sana ben?
O daralmış canına hangi mana sığabilir ki?
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Allah dostu yönlendirmesiyle leş arayan biri olmaktan kurtulup temiz taze helal arayışında olan biri haline gelmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Toplumun kişi üzerinde oluşturduğu fena, yetersiz, beğenilmeyen huylardan temizlenip özümüze dönmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Dünya yaşamı zor, oyunlarla, hilelerle, kandırmalarla, tuzaklarla, masum kanı dökülen, iki yüzlülükle anlaşılamayan her canlının yaşadığı bir alan olduğunu öğrendik.
4.    Akıllı kişinin olacak olayı başlangıç verileriyle anlayacağını öğrendik.
5.    Dünyada yaşam süresi kendi haline bırakıldıkça canımızın kararacağını diğer canlıların korkup kaçtıklarını, her canlıyı yiyen timsahın bile böyle birini yutmayacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Vücudumuzun dışını süsledikçe canını daralacağını, daralmış cana mananın sığmayacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV



26 Şubat 2020 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1260 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1260.  Çek şarabı (Tanrı şarabını), bir güzelin adıyla ki pek güzel, pek seçkindir o (Şems Hazretleri).

Eyvahlar olsun;
Nice kanlar vardır boynunda, aklın (Düşünme, anlama, kavrama gücü) bile gerdanlığını çekmiş, koparmıştır o.

Saçlarının büklümleri, miskin (Aciz) kârına (Kazancına) kesat (Durgunluk) vermiş, pahasını (Değerini, fiyatını, ederini) düşürmüş-gitmiştir.

Sustum, susarak bana sun şarabı;
Çünkü gönül (İstekler, arzular, sevgi, düşünüş, anma, hatırlama), yazıklar olsun ki söze bağlı.

* A meyhane piri, bir kadeh sun, yarın deme;
Geciktirmede tehlikeler vardır.

* Şarap yerine Firavun'un kanını sun;
Çünkü can Musa’m (Allah ile konuşan canım), vade (Bekleyiş bitti isteğim) yerine geldi.

Şarabımız, düşmanın kanıdır;
Çünkü aslanların zevki avlanmaktadır.

Aslanın ağzı, pençesi neden kanlıdır;
Fakat bütün bunları, bizim kanımızdan elde etmiştir.

Ne işrete (Sarhoşluğa) dalmışım, ne özümün (Benliğimin, manevi varlığımım, nefsimin, derinliğimin),  kanına;
Ben zaten yoklukla (Göz önüne gelmediğim, adam olmak için uğraşmadığım, insanda bulunması gerek olumlu etkilere sahip olmadığım için) sarhoşum (Zevkle kendimden geçmişim), varlıkla (Para, mal, makam, şöhret sahibi oluşumla) değil.

Beni doğanlaştırdı (Leşin yanına varmayan, leş yemeyen yaptı);
Diri avlar avlanmadayım;
Kuzgunlar (Kargalar) gibi ölülerin çevresinde dolaşmıyorum.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Allah dostu, seçkin bir güzel bir sevgili bulup adını söylemekle bile sarhoş olmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Allah dostu kendine aşık olanları aklın güzelliğinin, parlaklığını atıp yerine ebedi güzellik olan inançla sırlar öğrettiğini öğrendik.
3.    Kendimizi çok sözün çevrelemesinden kurtarmak için susmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Güce, kuvvete, paraya, makama tapmayı bırakıp Allah ile konuşmak için uğraşmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Mevlana Hazretlerinin yoklukla kendini özgürleştirerek yaşamın zevkine vardığını öğrendik.
6.    Mevlana Hazretleri özünün saflığını severek güç bulduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretleri kötü kokutan ve kokutacak her ne varsa bunlardan uzak durarak güçlü, zinde, canlı kişilerin etrafında dolaşarak bunları avladığını, bu avları kanına karıştırdığını, içine aldığını, kendi gibi yaptığını öğrendik, anladık.
                     *
RAV


25 Şubat 2020 Salı

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1250 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1250.  Eyvahlar olsun, elindeki şarap (Tanrı şarabı), nasıl bir şarap;
Aklı Küll (Tabiattaki uyum) bile onunla sarhoş olmuş-gitmiş.

Gönül, öyle yücelere çekip götürüyor ki orda,  Zühal’in (Satürn yıldızı) mızrağının ucu bile pek aşağı kalıyor, eyvahlar olsun.

Eyvahlar olsun;
Bu mecliste kendinden geçen, yakından da geçer, eşinden-dostundan da.

Zümrüdüanka gibi Kafdağı’nın yücesinde uçar;
Dağ bile huzurunda kemer bağlar, hizmetine koşar.

Eyvahlar olsun, kırılmamış şişe binlerce eli, ayağı yaralamış.
Bana sabret, daha yavaş davran diyorsun;
Sabrın, yavaşlığın da yeri mi?

O pire bir kadeh şarap sun da dik şuraya;
Eyvahlar olsun, buraya bir de pir gerek;

Hele bütün pirliklerin (Yaşlı, bağımsız, bilgili olmanın), bütün tecrübelerin canı olan akıl olursa..
Hani, özü de pek hoştur, buraya da pek layıktır o.

Bütün dünya, o sonsuz bağdan, o uçsuz-bucaksız bahçeden koparılmış bir gül demetidir.

Bir gül demeti eyvahlar olsun, tezce soları sen çöle yüz tut, çöl kurtulmuştur ondan.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                     
Neler öğrendik;
1.    Tanrı şarabının etkisinin doğadaki uyumu bile kendinden geçirdiğini, sarhoş ettiğini öğrendik.
2.    Tanrı şarabının kişiyi ahmaklıktan, cahillikten, pintilikten, korkaklıktan, cimrilikten, tembellikten, kafasızlıktan yalan ve fenalıktan kurtardığını öğrendik.
3.    Tanrı şarabı ile sarhoş olan yücelere çıktığını,  yeryüzünün kendisine hizmete hazır hale geldiğini öğrendik.
4.    Tanrı şarabı bulmada yavaş olmanın, beklemenin olmadığını, acele etmek gerektiğini öğrendik.
5.    Aklımızı yaşlandıkça bilgili, tecrübeli, bağımsız, takıntısız hale getirerek pir olmamız gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Dünyada gördüklerimizin uçsuz bucaksız yokluk âleminden geldiğini ve belirli bir ömür verildiğini, bizim ölümsüz olanı aramamız ve katılmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV




24 Şubat 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1240 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

1240. Davul sesini duydun ya, çek çabucacık kılıcını;
Çünkü senin canın adeta Zülfekar’ın (Hazreti Ali’nin kılıcının)  kınıdır.

Çal kılıcı, al aşk ülkesini;
Aşk saltanatı, sonsuz, daimi bir saltanattır.

Kerbelâ Hüseyin’isin;
Suyu bırak;
Bugün su, parıl-parıl parlayan kılıçtır.

Gözünü kapadın, yani uyku vakti geldi demek istedin;
Suya dönmüş erlere uyku yoktur.

Sen de bilirsin ki biz o kadar bekleyemeyiz;
Fakat senin sarhoş gözlerin acele ediyor.

Cefa et (Yasaya veya vicdana aykırı kötü duruma uğrat, eziyet et), bütün cefan lütuftur (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardımdır);
Hata et, senin hatan (Yanlışlığın, suç-günah gözükenin sonuç olarak) doğrudur.

Ateşli gözlerin dalsın uykuya;
Bizim gözlerimiz de kavrulmuş, kebap olmuş, gönlümüz de.

Sakinin (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçanın) gözü, bir katre (Damla) su olan o kılıçla nice başlar aldı.

Birisi der ki;
Bu, sakinin (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçanın) aşkından oluyor;
Öbürü der ki;
Bu, şarabın (Tanrı şarabının) işi.

Şarapla saki de nedir?
Tanrı'dan başka bir şey yok;
Bu aşk hangi kapıdan;
Tanrı bilir ancak.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Aşkın gel, savaşa katıl davetini duyanın heyecanlanması, canını aşk yolunda ortaya koyması gerektiğini öğrendik.
2.    Savaş zamanı su aranmayacağını, kan suyunun kılıçta parlamasının yeterli olacağını öğrendik.
3.    Savaş zamanı uykunun yeri olmadığını öğrendik.
4.    İnsan ruhuna Allah’ı sevdirenin, Allah nuru saçanın söz ve davranışlarından incinmenin yanlış olduğunu, biz sonucu göremediğimiz için bize yanlış gözükeceğini, aslında iyi sonuçlar vereceğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah ister sarhoşlukla, ister sevgiyle, ister bağlılıkla, ister yoklukla, ister çok ibadetle kendisine yaklaşmasını istediği kişiye bir kapı açarak, huzuruna alacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV



23 Şubat 2020 Pazar

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1230 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Sema’yı anlatıyor)

1230.  Üzerindeki cevheri (Özünü, mayasını, yeteneğini) görmeyen, öylesine bin Ay’ı gözüyle görmeyen kişi yok mu?

Böyle kişiye müzik ne yapsın, def ne etsin;
Sema (Mevlevi dansı), gönüller alan sevgiliye buluşmak içindir.

Yüzlerini kıbleye dönmüş (Allah’ın emrini önemseyen) kişiler bu dünyada da sema'dadır (Mevlevi dansı), o dünyada da;
Hele halka olup sema ederek dönüp duranların ortasında Kâbe (Kutsal yer) de olursa.

Bir parmak şeker istiyorsan zaten var, hem de bedava;
Fakat şeker madenini istiyorsan o da burada.

Sema, kararsız can içindir:
Tez sıçra, beklenecek yer değil.

Burada, kendi düşüncene dalıp oturma;
Ersen (Yiğitsen) sevgilinin bulunduğu yere git.

Bizi o ister elbette deme;
Susamış adamın bu düşünceyle işi ne?

Pervane (Işığa doğru uçan, ölümüne yaklaşan kelebek), ateşi düşünmez bile;
Aşka dalan cana düşünce, ayıptır.

Savaş eri, davul sesini duydu mu, o anda binlerce heyecana uğrar, atılmaya kalkışır.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Kişi özünü, mayası bilmiyorsa kör ve sağır hükmünde yaşayacağını öğrendik.
2.    Allah’a ve dostlarına inanan ve önemseyen kişinin bu dünyada da, ahrette de sevinç içinde ulu kişilerle Mevlevi dansı eden olacağını öğrendik.
3.    Kendi dünyamızda, kendi düşüncemizle kalmadan Allah dostlarından birini sevmemiz ve aşık olup sevgi ve bağlılık göstermemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Aşkla sevip bağlandığımız kişiyi her an susamış birisinin su aradığı gibi aramamız gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
İş yapacak kişinin en ufak uyarıda heyecanlanarak işe atıldığını öğrendik, anladık.
                     *
RAV



Popüler Yayınlar