9 Haziran 2013 Pazar

ZANNETME DÜNYASI

Şeyh ve Hüma kuşu 169

Güngörmüş bir şeyh yolda giderken, bir kemer kurulduğunu gördü.
Sayvanın (Sundurmalık) üstüne bir devlet kuşu konmuş, kanatlarını açmıştı.

Şeyh dilini açtı dedi ki:

Ey vefasız (sevgisi çabuk geçen, hakikatsiz) kuş, ne hayâsızsın (Utanması, sıkılması olmayan), ne diye buraya geldin gene?

Tutar, birine kanat açar, bir zaman sonra kalkar, başkasının köşküne konarsın.

Kimse senin gölgende gölgelenemez; çünkü sermayen vefasızlık (sözünde, sevgisinde durmayan), kararsızlık (Düzensizlik, istikrarsızlık).

Cihanın kararı olsaydı akılla can, göze görünürdü.

Bütün dünya serap (Işık yanıltması) gibi görünmede; cihan rüyada (uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin toplu hali) görünen bir saltanattır.

O yüzden eşeğin adamakıllı balçığa düşmüş (Kıpırdayamaz duruma gelmiş) kalmıştır; çünkü rüya tabirinde eşek talihtir.

Burada birinin talihi eşek oldu mu, şüphe yok ki işi sarpa sarar.(Güçlükler ortaya çıkar, çözülmesi güç sorunlarla uğraşmak zorunda kalır)

Zan (Zannetmek, sanı) kalburunu sudan çeker çıkarırsan bütün bir âlemi bir rüyadan ibaret görürsün.

                                    ***
İlahiname Ferideddin-i Attar M.E. B. Şark-İslam klasikleri   

                                       *
ZAN:
Sözlükte ‘’sanma, sezme, şüphe ve kesin olmayan bilgi’’anlamına gelen zan, kesin olmayan bilgiye denir.

İzmirli İsmail Hakkı’ya göre,

% 1 ihtimali olan şeye vehim,

% 2-50 ihtimali olan şeye şüphe,

% 90 ihtimale göre zann-ı galip,

% 100 olana kesin bilgi denir.

Kur’an-ı Kerim’de kesin olmayan bilgi ile hareket edilmesi hoş görülmemiştir:

Ey inananlar, zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır.”                                                    
(Hucurat, 49/12)

’Bilmediğiniz bir şeyin ardına düşme.
Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi, o yaptığından sorumludur’’
(İsra, 17/36)

Zan, taşıdığı değer itibariyle birkaç kategoriye ayrılmaktadır.

1- Zannın bir kısmı ahlaken beğenilmiş ve dinen makbul görerek övülmüştür.

Allah, peygamber ve müminler hakkında iyi niyet beslemek ve hüsnü (İyi) zanda bulunmak gibi.

2- Mahkemelerde şahitler hakkında gerekli inceleme yaptıktan sonra galip zanna göre hüküm vermeye dayanak teşkil eden zandır.

Böylece insanlar arsındaki karar verme zorunluluğu olan birçok muamelede, mutlak gerçeği bilmek mümkün olmadığı takdirde galip zanna göre hüküm verilir.

3- Bir kimse ve zümrenin yaşayış ve hareketlerinde yahut davranışlarında hüsn-ü (İyi) zanna layık olmayan görüntüler ve kendileri su-i (Kötü) zan duymak için makul sebepler var ise, işte o zaman bu zan günah değildir.

4- Birinin herhangi bir söz ve hareketinde iyilik ve kötülük ihtimali eşit olup, bizim de sırf su-i zandan hareket ederek onu kötülüğe yorumlamamızdan kaynaklanan zandır.

Bu zan günahtır (Din ve ahlak olarak yasaklanmıştır).

Mesela iyi bir insan bir topluluktan kalkıp giderken kendi ayakkabı, yerine başka birinin ayakkabısını giyse, bizim de onun mutlaka çalmak niyetiyle böyle bir işe teşebbüs ettiğine karar vermemiz gibi.

Doç. Dr. Fikret Karaman.
DİY. İŞ. BŞK. Yayınları.
Dini Kavramlar Sözlüğü alıntı.

Yaren,
Bu dünya hali böyledir.

Doğru diye yaptığımız, bir müddet sonra yanlış çıkıyor.
Tekrar bu doğru dediğimiz başka bir yanlış sonuca çıkıyor. Şaşırmamak mümkün değil.

Bilinen ve doğru kişi olarak kabul ettiğimiz kişilerin yollarını izleyerek doğru yere gitmeye çalışıyoruz.

Tercih ettiğimiz yol peygamberimizin yoludur.
Peygamberimizin Allah’a olan aşkı en güçlü nurla aydınlanmış aşk yoludur.

Bu yoldan giderek Allah’a ulaşmak istiyoruz.
İnşallah kolayca nasip olur.

                                        *
RAVLİ

Popüler Yayınlar