30 Haziran 2018 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1360 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

1360. Zaman olur ki kulağını tutar da zamansızlık âlemine çeker seni. Tebrizli Şems, Türklerin padişahıdır;

Padişah çadırda değil şimdi;
Yürü, ovaya git.

* Sabah da senin yüzünden kutlu, sabah şarabı da;
Kalpte senin yüzünden nurlu bir üstünlük elde etmiş, cenah (Kollarda) da.

A güzelim, senin meclisindeki iş erlerine hûrilerin (Cennet kızlarının) sundukları tertemiz şarap, mubah mı, mubah (Dini bakımdan yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya sevap olmayan).

A yüzümüze binlerce kapı açan;
A elimize anahtar veren,

* Tanyerini yarıp sabahı ışıtan Rabbin müezzinleri (İbadet vakitlerini bildiren din görevlisi) de dedilerse sen, hepsini de açtın, gösterdin bize.

Cömertlik, kâra (Yarara-faydaya) konmaktır derler amma sen ne verdiysen karşılığını istemedin ki bizden.

Gecenin gözünü açmak (Karanlığa saklananı açıkça görmek) gerek;
Gündüz oldu, artık göz açmalı.

Güzelimiz nereye at sürdüyse bizim de o tarafa koşmamız gerek.

Can mutfağı, cihetsizlik (Yön olmayan) âleminde, ağzımızı o tarafa uzatmalıyız biz.
                    *** 
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Zaman kavramı dünyada yaşayan insanlar için olduğunu, ilahi âlemde zamanın kavramının olmadığını, istenenin bir anda meydana geldiğini öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin Türklerin önderi ve lideri olduğunu, iç ve dış savaş için beklemediğini, savaşacak yiğitlere önderlik yaptığını öğrendik.
3.    Şems Hazretlerini kendine padişah, önder, kılavuz seçip, örnek alanların kutluluğa ulaşacaklarını öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin topluluğuna katılanların Tanrı şarabından ikram edileceğini, bu şarabın cennet şarabı nasıl ki dine aykırı değilse Şems Hazretlerinin sunduğu şarabın da dine aykırı olmadığını öğrendik.
5.    Ezanda söylenen sözlerin anlamını Şems Hazretlerinin açtığını, açıkça gösterdiğini öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin cömert olduğunu, bizden hiç karşılık beklemediğini öğrendik.
7.    Karanlıktan çıkmak hakikati olduğu gibi görmek zamanının geldiğini öğrendik.
8.    Mevlana Hazretleri nereye doğru gidiyorsa bizim de peşine düşmemiz, izlerini hızlıca takip etmemiz gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Yukarısı-aşağısı-önü-arkası-sağı-solu olmayan ilahi âlemden gıda almak için kendimizi uygun bir hale getirmemiz, ciddiyetle gelecek gıdayı almamız gerektiğini öğrendik, anladık.

(İnsan toplum içinde başka biri tarafından kandırılabilir, bir zaman sonra kişi kendisinin kandırıldığını, kullanıldığını anlayarak uyanır.

Kendi kendisini kandıran, kendisini kandırdığını anlayamaz.

Kendi kendisini kandıran kişiyi ancak Allah dostu uyararak ve ışığıyla doğruyu göstererek uyandırabileceğini öğrendik, anladık)
                   *
RAV

29 Haziran 2018 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1350 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

1350. Gamın (Üzüntünün) ardında, iyiden-iyiye bil, neş'e var;
Fakat neş'elendin mi, ardından gamlanır-gidersin.

Ahmed (Hazreti Peygamber), toprak olmayı seçti de o yüzden Mi'râç (Allah’a en yakınlaşanların) padişahı oldu, göklere buyrukçu (Emir veren, emrini yaptıran) kesildi.

Sen de toprak ol (Alçak gönüllü ol) da bitki bitsin senden;
Toprak kesilen, gönül definesini (Hazine) buldu.

Mademki (Değil mi ki) biz, bensiz-sensiz, hep biriz;
Yeter, sus artık, kime söylüyorsun bu sözleri?

Bugün kıble (Sıkıntılı bir durumda yardım umularak başvurulan yer), padişahlar padişahı (Şems Hazretleridir) ancak;
Kapıya kim gelirse gelsin, söyle;
Yol yok.

Özür getir, bahaneler bul, kendine gel;
Herkes uyudu, uyanık kimsecikler yok de.

Uzunluğu, kısalığı olmayan ateş, ne kısa bırakır, ne uzun.

Tabiatının kuyusunda hayaller (Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen) var;
Kuyudaki  (İçinden çıkılamayan durumdaki) Yûsuf (Güzel insan), hayalsiz olmaz zaten.

Ekin, buğday oldu, içlendi mi bizim yoldaşımız olur, samanın değil.

O, on sayısının biri olmayan tek kişinin aşkı birer-birer hepsini parçalar-gider. 
                   ***  
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Üzüntünün kalıcı olmadığını, arkasından neşenin geldiğini, neşeden sonra da üzüntünün gelerek gece-gündüz döngüsü gibi hareket ettiğini öğrendik.
2.    Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed gururdan, kibirden, benlikten, dünya malını önemsiz görerek Allah’a aşkla bağlandığını, bu yüzden göğe çıktığını, Allah’ın sevgilim (Habib) hitabına kavuştuğunu öğrendik.
3.    Herkesi kendisinden daha değerli ve üstün görenin toprak kesilmiş olduğunu, kendisinden yararlananların faydalar bulacağını, bundan da diğer insanların yararlanacağını öğrendik.
4.    Ben-sen demeden, ötekileştirme yapmadan bir olmamız gerektiğini, ihtiyaç duyduğumuzu zengin olan Şems Hazretlerinin ve Mevlana Hazretlerinin öğretisinden karşılayacağımızı öğrendik.
5.    Şems ve Mevlana Hazretlerine yakınlaşmak için elimizden ne gelirse yapmamız gerektiğini öğrendik.
6.    Yapacağımız işi kuvvetli ateşli bir şekilde yapmamız, merak giderdikten sonra yapılan işten beklenilen ve istenilen fayda elde edilemeyeceğini öğrendik.
7.    Zor duruma düştüğümüz zaman hayalle oyalanmamız, yeni oluşumun kendini göstermesi için sabırla beklemek gerektiğini öğrendik.
8.    Kendi çabasıyla uygunluğa ulaşana olgun dostların onu dost kabul ederek kendilerine yol arkadaşı edineceklerini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Uygunluktan olgunluğa geçen kutlu aşk yürüyüşünde olan kişi bir kişi olmasına rağmen diğer sayıları kalabalık kişileri etkisiz hale getirecek kuvvet kazandığını öğrendik, anladık.
                   *
RAV

28 Haziran 2018 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1340 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

1340. Yolsuzsun (Seçip devamlı gittiğin yolun yok) sen, yoksa çalışıp çabalama yoluna giren, elbette atılır (Girişimci, işe başlayan olur), cesur olur.

Delil (İnsanın aradığı, gerçeğe ulaştırabilecek iz de, kanıt da) sensin de gene (Başka bir yerde) delil arıyorsun;
İstek delilinden daha iyi bir delil yoktur ki zaten.

* Mademki "zerre kadar hayır (İyilik), yahut şer yapan, karşılığını görür" (Lokman suresi 16);
Şu halde hiç bir suç yoktur ki cezası olmasın.

Bir zerre hayır (İyilik) yapasın da bir ferahlığa ulaşmayasın, imkânı yok (Bolluğa, genişliğe ulaşırsın);
Kör değilsen gözünü aç da gör.

Her bitki, suyun varlığına alâmettir (Belirtidir, izdir, nişandır);
Ne vardır ki karşılığında bir şey elde edilmesin?

Sus artık;
Bu suyun (Geliştiren, güzelleştiren, meyve verdiren aşk suyunun) alâmetleri var;
Fakat susuza tavsiyeye bile ihtiyaç yok (Arayış içindedir).

Çalgı-çağanak (Etkisi), nasıl şarap içmeye sebep olursa iyilerin yaptığı işler de adamı, iyiliğe teşvik eder (İsteklendirir, özendirir).

Tanrı, kulları iyiliğe teşvik için iyiliğe şükreder (Borçlu hisseder), kötülükten de şikâyette bulunur (Yanlış yapılmasına üzülür).

Firavunu anar (Kur’ânda söyler), Mûsâ'nın şükrünü anlatır;
Bahanedir bunlar, hep bizim hâlimizi hikâyedir bunlar.

Benlikte olan (Ben ve ben merkezli sözler söyleyen, davranışta bulunan), Firavun cinsindendir (Kibirli, suratsız ve kötü yüreklilerdendir);
Denize (Korkmadan aşk denizine) dalansa Mûsâ cinsinden.
               ***      
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Kendimize izleyeceğimiz doğru bir yolumuz, bu yolda atılımlar yapacak, iyi çalışmalar yapacak cesaretimiz, kararlılığımız olması gerektiğini öğendik.
2.    Doğru yolu, doğru sözü, doğru kişiyi, doğru yeri isteğimizin rehberimiz olduğunu öğrendik.
3.    Allah’ın en ince işleri görüp bildiğini ve her şeyden haberdar olduğunu, karşılığını bize vereceğini öğrendik.
4.    Yaptığımız iyiliğin ve kötülüğün karşılığını alacağımızı öğrendik.
5.    Aşk yolunun susuzluğu sevdiğini görememekten olduğunu öğrendik.
6.    İyilerin yanında-yakının da olursak bizi iyilik yapmaya teşvik edeceğini öğrendik.
7.    Hiçbir iyiliği görmesek bile ayıbımızı, günahımızı örten Allah’a şükretmemiz gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
İstekle, korkmadan, Mevlana Hazretlerinin kılavuzluğuyla yola çıkmamız, bu yolda cesur davranmamız, yoldan geri dönmeden hedefe kadar gayretle çalışmamız gerektiğini çabamızın karşılığını Allah’tan göreceğimizi öğrendik, anladık.
                   *

RAV

27 Haziran 2018 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1330 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri mutlu olmayı anlatıyor)

1330. Yok ol (Benliğinden, dünyaya bağlılığından kurtul), varlığından yok ol (Sahibim dediğin her ne varsa senin olmadığını, geçici otorite kullanan biri olduğunun farkına var);
Çünkü varlığından beter bir suç (Benim dediğin zaman ahlak kurallarına, hukuk yasalarına uymazsın) , bir isyan yoktur (Allah’ın takdirini kabullenmeyerek, hükme razı olmayarak karşı gelirsin).

Sürü güdücü (Bir kimseyi, bir topluluğu kendi düşünce ve amacın doğrultusunda yönetmeye, sevk ve idare etmeye) hiç mi, hiç olma seni sürsünler, yetsinler (Yönetip yürütsünler, sevk etsinler);
Sürücülük (Yöneticilik), baş belasından başka bir şey değil.

* Kula Tanrı yeter de;
Nitekim 'Tanrı yeter kuluna" denmiştir (Zümer suresi 36, 38);
Fakat kulda (Sevgiyle bağlanmış, dostluğunu devam ettiren de) bu anlayış, bu yeterliği (İhtiyacını karşılayacak sınırı koyacak) biliş yok.

Der ki:
Bunlar zor şeyler, anlamı gizli (Herkesin anlayamayacağı) sözler;
Hayır, ap-açık, hiç de gizli söz değil bunlar.

Bir körün ayağı (Olguları sezme ve kavrama yetisi olmayan), testiye takıldı da dedi ki:
Döşemeyi döşeyen de hiç görüp gözetme yok.

Yolun üstünde testinin, kâsenin ne işi var?
Yolda bu çeşit şeylerin (Engellerin) olmaması gerek.

Testileri kaldırın yoldan da burayı düzüp koşanın aleyhinde bulunmayalım.

Yolu düzüp koşan da a kör dedi, testi yolda değil, fakat sen, yol (Uyulan ilke, sistem, usul, tarz) neresidir, anlamıyorsun.

Yolu bırakmışsın da testinin bulunduğu yana gidiyorsun;
Buysa sapıklıktan (Tavır ve davranışları normal olmayandan) başka bir şey değil.


A hocam (Din öğreticisi), din yolunda sarhoşluğundan başka, başlangıca, sona âit bir delil yok.
               ***      
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Ait olduğumuz toplum bize doğru diye dayatıp istediği gibi yaptırdığı düşünceleri ve davranışları ödüllendirerek kalıcı hale, kolayca değişmeyecek bir kişilik haline getirmeye çalıştığını, bunun da benliği-şirke yaklaştıran tutum içine sokarak insanı suç ve isyan konumuna soktuğunu öğrendik.
2.    Ait olduğu topluma lider olmak istemenin sıkıntıya, üzüntüye, eziyet veren işlere düşeceğini öğrendik.
3.    Bana Allah yeter diyerek işimizde elimizden geleni yapıp daha sonrasını Allah’a bırakmamız, Allah’a güvenip dayanmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Yaptığımız yanlış işlerde ve düşüncelerde başkalarını suçlamanın yanlış olduğunu öğrendik.
5.    Allah’a giden yolculuğumuzda oluşacak kazalarda başkalarını suçlamadan yolu görmemiz, aydınlık yoldan gitmemiz, uyarıları dikkate almamız gerektiğini öğrendik.
                   *
İşte böyle yaren;
Topluma din yolunda hocalık yapanların bilmesi gerekenin:
 Allah’a ulaşma yolunda uğraşanların bu uğraşıdan çok fazla mutluluk duyan kişiler olduğunu, hayatın öncesinin ve sonrasının sana sunacakları delilinin olmadığını bildiklerini öğrendik, anladık.

(Eğer yaptığın işten mutluluk duymuyorsan yanlışlık içinde olduğunun farkında olmalısın)
                   *
RAV



26 Haziran 2018 Salı

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1320 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinde bulduğu aşkı anlatıyor)

1320. Şemseddin'in ayağı dibinde (Yakınında) öldün mü, dirildin;
Ölümden kurtuldun gitti.

Tapı kılınan (Sevgi ve saygı duyulan), efendiliğiyle, ölümsüzlük saltanatının buyruğunu, fermanını (Büyük kişinin verdiği, uyulması gerekli hükümleri taşıyan yazılı hükümleri) verdi bize.

Devletten (Tanrı’nın yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle-kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak kabul ederek gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşmaya, insanları yönlendirme ve yönetme makamı),
İnayetten (Allah’a yöneliş ve ibadetten meydana gelen Allah emirlerine sevgi duyulması ve Allah’ın kendi güzelliğini o kişide görmek istemesinden) ibarettir aşk;
Gönül açıklığıdır, doğru yolu buluştur ancak aşk.

* Abû-Hanîfe (Sünni mezheplerinden “Hanefi” mezhebinin kurucusudur. 699 da Kü’fe’ de doğmuş, 767 ölmiştür. Adı No’man’dır), aşka ait ders vermedi;
Şâflî (Sünni Mezheplerinden “Şafii” mezhebinin kurucusu Abü-Abdullah Muhammed’dir. 767 de Gazze’de doğmuş, 819 da Mısır’da ölmüştür), aşktan rivayette (Söylentide) bulunmadı.

Câizdir (Din, yasa, töre ve başka bakımdan işlenmesinde, yapılmasında sakınca olmayan, yapılan işlenmesine izin verilendir)-değildir sözleri, ecele (Dünya yaşamında ölüme) kadardır;
Âşıkların bilgisi neyse son yoktur.

Âşıklar, şekerli bir suya batmışlardır;
Mısır'ın, şekerden şikâyeti olamaz.

Mahmur (Sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik içinde olan) can, sonu, bitimi olmayan şaraba (Tanrı şarabına) nasıl şükretmez?

Kimi dertlere batmış, yüzü ekşi görürsen bir ki âşık değildir, o ilden değildir o.

Gayret, kıskançlık, sirayet (Yayılma ve dağılma) etmeseydi her gülen goncanın, bir bağa bir bahçeye perde (Görmeye engel) olduğunu
görürdün.

Başlangıçtan haberi olmayan yok mu?
Bu aşk yoluna ilk düşen, ilk bu yola yollanan, odur işte.
               ***      
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinden ders alanların doğruyu olduğu gibi söyleyerek kişiyi öz eleştiri ile yok ettiğini, sonra ona elinden hiç gitmeyecek değerlerle var ettiğini, kıyamete kadar ölümsüzlüğü öğrettiğini, gerçekleştirmemiz için yardım ettiğini öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin Allah’ın ona verdiğini bizim yararlanmamız için bize sunduğunu öğrendik.
3.    Şems ve Mevlana Hazretlerinin öğrettiği aşkın doğruyu bulmaya, yüce istekler için yola çıkış olduğunu öğrendik.
4.    Şeriat büyüklerinin dünya yaşamı boyunca yapılması gerekenlerin dersini verdiğini öğrendik.
5.    Mevlana ve Şems Hazretlerinin aşk öğretisinin insanı sarhoş ettiğini, tatlılaştırdığını, güler yüze kavuşturduğunu, dertlerden kurtulmayı sağladığını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Nereden geldim-nereye gidiyorum diye düşünen, yaşam başlangıcından haberi olmak isteyen, aşk yoluna düşüp Allah’ı arayan, bu yolda ilerleyen kişinin kendini ölümsüzlük kazanmak için hazırlık yapan kişi olduğunu öğrendik, anladık.
                   *
RAV

25 Haziran 2018 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1310 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

1310. Dünyaya, şekerin (Tatlılık veren yüzün) bir yüz gösterse doğudan batıya-dek şeker kesilir-gider dünya.

Sevgilinin kadehini gördü canım;
Kendi kanı gibi lâ'l bir renkteydi;
Hah (Olması istenilen, beklenilen oldu, sevin) işte sana şarap (Tanrı şarabı) dedi.

Can, son yudumuna-dek içti de bir ateş aldı ki;
Kıvılcımlar saçarak yanmaya başladı.

Öylesine sarhoş oldu can ki şarap (Tanrı şarabı) içmekten başka hiçbir ibadeti tanımaz oldu.

Arş’tan (Göğün en yüksek yerinden) ses geldi:
Müjdeler olsun sana;
Sana verilen ışık, beni de geçti.

Müjdeler olsun;
İki yüz yıl kan ağlasaydın, eziyetler çekseydin (Aradığın Tanrı’yı göremezdin) gene bu bağışı bulamazdın sen.

O kadehin her katresinden (Tanrı şarabının en küçük damlasından) ölü bile dirilir, koca-karıysa kız-oğlan kız olur.

* Sevgilinin aşkından bir koku alsaydı Lât (Hazreti Muhammed peygamber öncesinde Kureyş boyunun taptığı putlardan birinin adı), hiç baş-aşağı yıkılır-gider miydi?

Sarhoş oldun (Tanrı şarabının verdiği keyifle kendini bilemez duruma geldin) mu, namazlarda, nerden ayırt edeceksin rükû’la secdeyi?

Aşk ışığıyla kendinden geçti mi, o padişahımızın (Sevdiğimiz, sevgili olarak gördüğümüz Tanrı güneşi Şems Hazretlerinin) bedenidir artık namazın da canı.
               ***      
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerin yüzünün tatlılığının bütün dünyaya etkileyecek kadar güçlü olduğunu öğrendik.
2.    Allah’ın olan olayları gösteren görüntü ve haber vermesiyle kişinin heyecanlanacağını, kendinden geçerek mutluluktan sarhoş olacağını öğrendik.
3.    Allah’tan gelen ışığı alan kişinin göğün ışığını da geçip daha güçlü hiç karanlık nokta bırakmadan aydınlatan olacağını öğrendik.
4.    İki yüzyıl ilmi çalışmalar yaparak, ağlayarak, zahmetler çekerek elde edemeyeceğimizi Şems Hazretlerinin sözleriyle imkânsız gibi gözükeni elde edebileceğimizi öğrendik.
5.    Aşkı bilmeyen kişi ne kadar saygı görse, sevilse de işlerinin ters gideceğini, sürekli zarar edip yok olacağını öğrendik.
6.    Tanrı şarabıyla sarhoş olanın Allah huzurunda kendinde geçmiş bir hale geleceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Aşk ışığı ile kendinden geçenin kendi bedeninden çıkıp sevgili olarak gördüğü bedene canını verdiğini orada onunla namaz kıldığını öğrendik, anladık.

(Allah yolunda ilerleyen kişiye bu yolda iken beklemediği bir zamanda Allah’tan yardım geleceğini, binlerce yıl araştırarak, akıl yürüterek elde edemediklerini bir anda verileceğini öğrendik)
                   *
RAV

24 Haziran 2018 Pazar

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 1300 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

1300. Sufi (Allah sevgisine kendini bağlamış, Allah ile dost olmuş kişi) ,  (Tanrı şarabı ile dolu) küpün ağzını açtı da haydi diye bağırdı;
Gelsin bize âşık olan.

Bu çeşit şarap, bu çeşit sarhoşluk, her mezhepte helâldir, içilir-durur.
Boz tövbeyi, böylesine bir mecliste hatadan tövbe etmek, yüz binlerce hatadır.

Tövbeni bozdun mu zâhitleri (Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren kişileri) de çağır;
Çünkü bugün, çağrı (İstenilen yere gelmesi için davet) günü.

Halk, seni gözden çıkardıysa ne var?
Âşıkların gözbebekleri (Çok sevileceğin, önem verileceğin kişi), yerin-yurdun senin.

Yüzünün suyu gittiyse (Yüzündeki kan çekilip beyazlaşsa, hasta görünüm alsa bile) gam yeme (Üzülme);
Aşığın yeri, sudan da dışarıdır, havadan da.

Bildikler, bizden çekilirse çekilsin-gitsin;
Zaten denize batanın bildiği, denizdir, orda yüzer o.

Neşelen ey deniz, a abıhayatın (Ölümsüzlüğün) kaynağı;
Öz sensin, başka ulular, sıfatlara ( Görünen, kılık ve dış görünüşe) benzer ancak.

Ah, ne dedim?
Nerden nereye?
Senin zatına (Kişiliğine) lâyık (Yakışır-uygun) bir sıfat nerde?

Yüzünün aşk denizine dalıp dalgalarla yüzen kişi, Fırat'a bile bıyık altında güler-durur.
               ***      
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                     ***
Neler öğrendik;
1.    Allah dostlarının Allah’ı seven, Allah’ın emirlerini yerine getiren, Allah’ın yasak ettiklerini yapmayan kişileri insana sevinç ve yaptığı işten tat veren Tanrı şarabından içmeleri için bu yere gelmeleri için davet ettiklerini öğrendik.
2.    Tanrı şarabı ikram edilen yere toplumdan ve toplumun kurallarından sıyrılarak ulaşılabildiğini öğrendik.
3.    Tövbe dâhil bizi bağlayan bağlardan kurtulmadan âşıkların olduğu yüce yerlere gidemeyeceğimizi öğrendik.
4.    Âşıkların hiçbir şeye üzülmediklerini, Allah’ın takdirine teslim olduklarını öğrendik.
5.    Aşk yolunda olanların etrafındakilerin, âşıktan dünyalık bir çıkar sağlamayacaklarını düşünerek uzaklaştıklarını öğrendik.
6.    Aradığımız ölümsüzlüğün, neşenin, tadın kaynağının özünün kendimizde olduğunu, dışta kalanların göstermelik olduklarını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Büyük kişilerle ve yerlerde bulunan, bu alanda iş yapan  kişinin kendine büyük diyerek geçinenlere güldüğünü öğrendik, anladık.
                     *

RAV

Popüler Yayınlar