30 Eylül 2020 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3530 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
3530. Dünyanın her bucağı gam (Tasa, kaygı, üzüntü ile) dolsa sen, kutlu sevinçli bir hale gelirsin.
 
Gökyüzüyle yeryüzü darmadağın olsa, yansa yakılsa her ikisinin ötesinde gene de yaşarsın.
 
*Altı (Yukarı-aşağı-ön-arka-sağ-sol) yönün çadırı sökülse (Göç etme hazırlığı başlasa) bile yedinci kat gökte, günde beş kere nöbetin vurulur senin.
 
Her şey, seni görmeyi özler;
Sense yüzlerce perdenin ardına girersin.
 
Düşünce gibi sırları araştırmak için gönüllerin içinde döner dolaşırsın.
 
A gönül, güzellerin yüzlerine bak;
Kim oluyor onlar ki onlardan utanasın sen?
 
Onlara sadaka veredur (Yardım amacıyla karşılıksız vermeye devam et);
Çünkü yeni Ay’dır (Karanlıkta kalanları aydınlatanlardır) onlar, sense dolunaysın (İçin tamamen nurla aydın olmuş, yol gösteren, yolu aydınlatan, yardım edensin);
Kimden sadaka alacaksın sen?
 
Kamış gibi varlığından (Mal, mülk, para, makam, şöhret gibi geçici sevinçlerden) boşaldın mı (Çok değerli sanmaktan vazgeçtin mi) şeker kamışına döner, şekerlerle dolarsın.
 
Gel, hırkanı (Üst giysini) meyhaneciye rehin (Borcu ödedikten sonra geri alma koşuluyla) ver;
Ne diye mürailer (İkiyüzlü) gibi abaya (Yakasız hırka)-kebeye (Atkıya) bürüneceksin?
 
Tebrizli Şems’in aşkıyla can ver de onun aşkı gibi ebedi ol, ölümsüzlüğe ulaş.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 56CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems veya Mevlana Hazretlerine sevgiyle bağlanıp dost olanın dünya kedere boğulsa bile gülmeyi terk etmeyeceğini, dünya ölse bile yaşamaya devam edileceğini öğrendik.
2.    Allah dostuna âşık olmuş kişinin imkânları elinden alınsa bile özünü kaybetmeyeceğini, herkesin tanımaya çalışacağını öğrendik.
3.    Şems ve Mevlana Hazretlerinin düşüncelerimizi, sırlarımızı bilmek için dolaştıklarını öğrendik.
4.    Allah dostunu sevenin güzel insan olduğunu, diğer güzel insanlara göre dolunay olduğunu öğrendik.
5.    Toplumun üstümüze giydirdiği, doğru ve güzel olarak kabul ettirdiği her şeyi aşkın sarhoşluğu verene rehin olarak vermemiz gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerine can verip onun aşkı gibi ebedi olup ölümsüzlüğe ulaşmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

29 Eylül 2020 Salı

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3520 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
3520. Kanımı dökseler misk kokusu (Güzel kokular) yayılır kanımdan;
Gaziden (Olağan üstü yararlıklar göstererek düşmanı yenen kişiden) utanan bir şehidim (Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda ölen kimseyim) ben.
 
Tebrizli Şemseddin nasihat verdi de dedi ki;
A aşk ne diye sevilen gibi nazlanmıyorum.
 
Mutlu olsun bize bu düğün (Bu olayı kutlamak için yapılan eğlence, tören);
Kutlu olsun bu düğün.
 
Sütle şeker kesilsin boyuna;
Şarapla tatlıya dönsün bu düğün (Bu olayı kutlamak için yapılan tören, eğlence, topluluk).
 
Hem yapraktan faydalanıyor, hem meyveden;
Hurma fidanı gibi tıpkı bu düğün.
 
Cennet hurileri gibi gülsün, hem bu günde, yarın da, ebediyen gülsün-dursun bu düğün.
 
Burada da rahmet delilidir, devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırladığını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yönetme makamında olanın) fermanı (Emri ile), orada da bu düğün.
 
Güzel adlıdır (Güzel isimlidir), güzel yüzlü, güzel bahtlı (Talihlidir);
Ay gibi, gökyüzü gibi bu düğün.
 
Sustum, söze sığmıyor;
Çünkü bizimle karıldı, birleşti bu düğün.
 
Bu sultanımıza kul olursan herkes ağlamaya koyulur, sen güler de gülersin.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Aşkın kutsal bir uğraşı olduğunu, bu kutsal uğraşıda defalarca ölmeye rağmen hala yaşadığını gören Mevlana Hazretlerinin utandığını öğrendik.
2.    Aşk topluluğunun kutlu bir topluluk oluşturduğunu, sevinci hep beraber kutladıklarını öğrendik.
3.    Aşkın kendini isteyene hemen teslim olmadığını, naz ettiğini Şems Hazretlerinden öğrendik.
4.    Aşkın insanı içten mutlu edip kalıcı sevinç verdiğini öğrendik.
5.    Şems Hazretlerinin, Mevlana Hazretlerinin devlet sahibi olduklarını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerine veya Mevlana Hazretlerine (Adları ayrı özleri bir) büyüklerimize sevgiyle bağlanıp dost olarak görürsek, sözlerini doğru kabul edip hızlı yol alırsak, hizmet insanı olursak herkes ağlarken bizim güleceğimizi öğrendik, anladık.
                     *
RAV

 

 

 

28 Eylül 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3510 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
3510. Kararsızlıkta (Kişide bir iş veya sorun hakkında kesin yargı oluşturamamak) yer edindi mi o vakit, aşk kıyısında karara erer (Değişmez yargıya ulaşır), huzura (Dirliğe, baş dinçliğine, gönül rahatlığın) kavuşursun.
 
A tatlı can, bahardan (Gençlik döneminden) güzü (Yaşlılık dönemini) ayırt edemeyen kişiyi anmaya kalkışma.
 
O aksırığı (Ağızdan ve burundan hızlı, gürültülü soluk boşalması olayı, hapşırmayı) tıksırıktan (Ağız kapalıyken hafifçe aksırmağı) fark etmez;
 
Aslanı (Cesur ve yiğit adam ile) tilkiden (Çok kurnaz kişiye) ayrı bir değer vermez.
 
Bu sözleri söyledim de o güzelim padişahlık denizine bir daldım, bir güzel dalgalandım.
 
Tebrizli Şems'in yüzünden işten-güçten kaldım;
İş erisin (Elinden iyi iş gelen, becerikli kimsesin) sen;
Gel, benim işime koyul artık.
 
A güzelim, uzun bir düşünceye dalmışsın (Çok fazla düşünmüşsün) sen;
Sonra da dostlara (Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldeş, iyi anlaşılan kişilere) uymamak için tutmuş, o düşünceyi almış-getirmişsin.
 
Aşık olan, ateşin ta baş köşesine geçip oturmaz mı?
Meğerse geçici bir aşkla tutulmuş sevdalı (Eğilim duyan) ola.
 
Bir bana bak, bu aşktan önce âleme boş verdim, hiçbir şeye aldırmazdım.
 
Kaza (İstem dışı olarak) bu ya, gelip çattı (Şaşırtıcı olayla karşılaştım);
Bir Ay yüzlüyü gördüm;
Şakacıktan saçlarının ucunu tuttum, bir oynayayım dedim.
 
Suçum buydu işte, öyle bir aşka düştüm ki uzunlukta yüzlerce kıyamet günü kadar;
 Uzayıp gidiyor.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Ne yapacağını, nasıl davranacağını, ne tarafa gideceğini bilemez duruma gelmiş, kararlarının doğru olup olmadığından emin olamayan kişinin doğru sözü yüzüne anlayacağın biçimde söyleyen Allah dostuna yaklaşması, yardım ve destek alması gerektiğini öğrendik.
2.    İyiyi kötüden ayıramayan kişinin yiğit kişi ile hilekâr kurnaz kişiyi birbirinden ayıramayacağını öğrendik.
3.    Ayırt etmeyi önemsemeyen veya dikkat etmeyen kişinin doğru değerlendirme yapamayacağını öğrendik.
4.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini görünce onun denizine daldığını, kendiişlerini bizlere havale ettiğini, ustaca işler yapmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Kendi kendine düşünceye dalanların dostlarının söz ve davranışlarına uymayacağını, yalnız kalacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah dostuna aşka düşenin kıyamete kadar yaşam uzunluğu olacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV

27 Eylül 2020 Pazar

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3500 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
3500. Yıkanıp da temizlenip dışarı çıkınca da gülerek, denizin dalgalarını yarıyorsun der.
 
Tabiatında birazcık da ateşlik olan o suda tahta bir kâseye döndüm ben.
 
Bilmiyorum ki o kıyı nereye gitti?
Çünkü denizin bir kıyısı görünmüyor ki.
 
A Tebrizli Şemseddin, usancından (Bıkkınlıktan) her solukta bir kıvılcımdır, çakıyorsun sen zaten.
 
Sevgilimi benden ayırmak istiyorsan boşuna;
O oldum ben, ne yapabilirsin ona?
Söyle.
 
Aramızda bir kıl bile göremezsin sen de arada utançla (Gülünç durumda) kalakalırsın.
 
Âşık, rüsva (Ayıplanacak durumda) olsa bile ayıbını görme;
Denizde bir şeycik olmasa bile bu denize bir ayıp değildir ki.
 
A ellerini suya daldırmış kişi, kuru kerpiç (Güneşte kurutulmuş tuğla) almak istiyorsan (Olağan üstü bir elde ediş) gel bu yana.
 
Sen, tersine bulut gibi yerden gökyüzüne yağmur yağdırmak istiyorsun.
 
Aşk, sende keskin tırnak (Kırıcı, incitici etki) bırakmaz;
O başı kaşıman (Kararsızlık) yerindedir artık.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Aşk denizinin kıyısı olmadığını, içine girenlerin aşk dalgalarıyla uğraştığını, temizlendiğini, yakıp kül eden yapıdan kurtularak faydalı biri haline geleceğini öğrendik.
2.    Şems Hazretleri ile Mevlana Hazretlerinin arasında kıl kadar fark olmadığını, ayrılık bulmaya çalışanların sonunda utanıp kalacaklarını öğrendik.
3.    Aşkın davranışlarının acayip olsa da ayıp hareketler olmadığını öğrendik.
4.    Hayalinden sıra dışı işler yapmak isteyenin aşk denizine girmesi gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Aşk denizi insanda kırıcı, incitici davranışlar bırakmadığını, kararsızlık içinde kalmış insanlara emin yol gösterici olduğunu öğrendik.
                     *
RAV

26 Eylül 2020 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3490 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
3490. Hem de öylesine yoksullar (Sana muhtaçlar) ki her biri, bir ülkenin hazinesine sahip;
Padişahlar bile onlardan utanırlar.
 
Seninle yoksuldur onlar, başkalarına karşı padişah;
Senden padişahlık taçları var onların.
 
Ay da güneşe karşı yoksuldur (İhtiyaç duyar);
Fakat Ay, yıldızlara karşı atlıdır (Yıldızlar yaya), padişahlık (Yüksek makamda olduğunu) gösterir.
 
Senin neyinim, mazurum (Özürlüyüm) şu sesi çıkarmada;
Sensin her solukta beni üfleyen (Sırları sese çeviren).
 
Şu dünyanın bütün solukları sayılıdır;
A soluk, ne biçim soluksun sen ki sayın (Matematiksel ölçün) yok.
 
Bir ırmağa gark olmuşum (Batmışım) ben;
Gizlice de suyun içinde bir diken batıyor bana.
 
Gerçi dikeni görmüyorum ama diken yarasından da kurtulamıyorum.
 
Bilmiyorum, şu ırmakta ne biçim dikendir bu boyuna canıma batıp duruyor.
 
Bir de bedenime bak;
Nakışçı, iğneyle her yanma ayrı bir nakıştır, işlemiş.
 
Gömleğimi başımdan sıyırıp çıkardım mı su kuşu gibi denize daldım-gitti.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerini tanıyanın ona çok muhtaç olacağını, onun elindeki nimetlerin çok farklı olduğunu öğrendik.
2.    Bahsedilen yoksulların dünyalık mal, mülk, paraya olan yoksulluk olmadığını, çok özel sırlara sahip olan Şems Hazretlerine ihtiyaç duyduklarını öğrendik.
3.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin sözcülüğünü ettiğini, sırların anlaşılmasını, muhtaçlık hissedenlere bu nimet sayılan bilgileri verdiğini öğrendik.
4.    Şems Hazretlerini sevenlerin bir yıldız olduğunu, ışığını hazretten aldığını, toplum içinde saygın olduklarını öğrendik.
5.    Ciğerlerin aldığı nefesin sınırı olduğunu, ilahi nefesin sınırı olmadığını öğrendik.
6.    Mevlana Hazretlerine Şems Hazretlerinin aşkı diken batması gibi canını uyardığını, nakış gibi ince işçilikle işlediğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretleri toplumun üstüne giydirdiği her ne varsa sıyrılıp Şems Hazretlerinin gösterdiği, burada nasıl balık olunacağını öğrettiği gibi nurlu aşk denizine daldığını öğrendik, anladık.
                     *
RAV

 

25 Eylül 2020 Cuma

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3480 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
3480. Canın için olsun, boynunun ardını kaşıma, gidiyorum deme, bir özür getirmeye kalkışma.
 
Birçok âşıkların var;
Var ama şu iki-üç yoksul âşıkla kaynaş.
 
İşim var deme, iş peşine düşme;
Ne olur biraz işten kalsan;
İş erisin, iş yaratırsın sen.
 
Gidiyorum dersin;
Hastam var;
İyi ama bizim hastalarımızı bırakan sen değil misin?
 
Bizden daha hasta kim olabilir?
Öylesine arığım ki arıklıktan (Zayıf ve güçsüzlükten) gözüne bile giremiyorum.
 
Yemin eder, yarın gelirim dersin;
Kimdir eteğine sarılabilen ki yemin ediyorsun?
 
Yeminle gizli bir iş pişirmedesin sen;
Zaten gizli sırlar atına binmişsin sen.
 
Sen Ay'sın (Karanlıkta kalanları aydınlatansın), biz geceyiz (Ne yapacağımızı, neye karar vereceğimizi bilemeyiz);
kaçma bizden;
Ay olmadı mı (Aydınlatıp karanlığı görünür duruma getiren olmadıkça), gece can sıkar, kapkaranlık olur (Çaresizlik içinde bırakma).
 
Sen susun, biz ekin gibi susuzuz;
Dönme bizden;
İyi sinen (Hiç çıkmayacak veya güç çıkacak biçimde işleyen) tatlı bir susun sen.
 
Saç (Işık ve ısı yay) a gerçek yoksulların (Yalnız sana muhtaç olanlarını) canı;
Ne olur böyle bir tohum ekersen.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin doktor gibi hastalıkları iyileştirecek özelliği olduğunu, Mevlana Hazretlerinin başka bir yere gitmesini istemediğini öğrendik.
2.    Şems hazretlerine âşık olan çok Mevlevi dervişi olduğunu, ayrılmayacak bir biçimde birleşmelerini Mevlana Hazretlerinin çok istediğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin insanın içine girince tatlılık veren özelliğe sahip olduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretleri sırlara sahip olduğunu, yalnız kendisine muhtaç olan yoksulların gönlüne tatlılık tohumundan ekmesini Mevlana Hazretlerinin istediğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

24 Eylül 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3470 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

 

3470. Bir (Şems Hazretleri) görün de (Sevenlerin) sarhoş olsunlar;

Dünyanın her parçası, ayrı bir coşkunluk göstersin.

 

* Azarlaman (Kırıcı ve sert sözlerin) coştu (Duygu ve düşüncelerini güçlü bir tepki ile dışarı vurdun) mu, tandırın altından tufan (Şiddetli yoğunluk) dalgaları (Titreşimin ortam içinde yayılarak) kaynar.

 

Fakat kabul ediş gökyüzünde bir dönmeye koyuldu mu, bütün yaslar (Acıyı ve üzüntüyü belirten davranışlar), neşe kesilir.

 

Sus, bu şişe düzmeyi bırak;

Olur, da bir kör şişeyi kırıverir.

 

Haydin a sufiler (Kendini Allah’a adamışlar), bugün sema (Mevlevi dansı var) var, şarap (Tanrı şarabı) var, evet, işret var, zevk var bugün

 

* A can Musa'sı (Canıyla Allah ile konuşan), çıkar ayak kaplarını;

Çünkü can gül bahçesinde bir tek diken bile yok.

 

Güvercinleri batan-başa doğan haline getirdiler;

Çünkü bu av, ona avcı oldu artık.

 

Başlar, o kızıl şarapla mahmur oldu mu, sarhoşların başları, dertten kurtulur, gider.

 

İç (Tanrı şarabı iç) ki bir an sonra doğudan batıya dek aklı başında bir tek adam göremezsin.

 

Burnunu bir uzat da bir başka koku duy (Zerreciklerle uyarı sağlayan belirtiyi duy, işarete göre hareket et);

Çünkü o burunda, o kokuya çeken beryular (Doğru sözlü, iyilik yapan kişiler) var.

                     ***

DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN

Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI

KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***

Neler öğrendik;

1.    Şems Hazretlerinin kendisini göstermesiyle sevenlerinin sarhoş olacağını, dünyanın her bir parçasının bu güzellikten pay alacağını öğrendik.

2.    Şems Hazretlerinin kırıcı söz ve davranışlarında bile iyilik olduğunu öğrendik.

3.    Mevlana Hazretlerinin davetini Şems Hazretlerinin kabul etmesiyle gökyüzünün sema etmeye başlayacağını öğrendik.

4.     Kendini Allah’a adamış kişi olarak kendimizi düzelmek için uğraşacağına sema zamanı gelince kendimizi sema yapanların içine atmamız,  gerektiğini öğrendik.

                    *

İşte böyle yaren;

Aşk kokusunu doğru sözlü iyilik yapanların alacağını, Allah dostunu bulacağını, yolu öğreneceğini, aşıkların içine karışacağını öğrendik, anladık.

                     *

RAV

23 Eylül 2020 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3460 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

 

3460. Haydin, bir an sonra doğudan batıya dek bir tek aklı başında adam bulamazsın.

 

Bir güzelin aşkıyla, bir yanağı, yüzü güzel dilberin sevdasıyla sarhoşluk denizine öyle bir daldılar ki.

 

Bu sarhoşların hay-huyunu (Boş ve sonuçsuz iş veya çaba) duyamazsın;

Bu güzellerin bir tek küpesini (Unutmaman gerek sözü) bile göremezsin.

 

Bu sarhoşlara nasıl olur da vehim (Yanlış ve yersiz düşünce, kötü ihtimalleri akla getirip tasalanma) erişebilir ki mahmurluktan (Sarhoşluk sonrası sersemlikten) feryat (Yüksek sesle şikâyet) etmez bunlar.

 

Böyle bir padişah, böyle büyük bir sultan ki ululuğundan yüzlerce âleme sığmıyor.

 

Fakat atı toz kopardı mı (Hızla yol almaya başladı mı) bir atlı debdebesi (Görkemi) geliyor vehme.

 

Ağzını yum;

Çünkü burada tozdan atlıya fark edecek bir tek göz yok.

 

Meclisimizin ışığı yok sensiz;

Zaten meclis, sensiz bir mezar gibi.

 

Elbette yanılırsın, ya bizi o yana çağırırsın;

Uzak değildir senin lütfundan (İyiliğinden, bağışından) bu.

 

Yaratıklar tarlası gibi, sense ilkbaharsın;

Onların özleri, seninle meydana çıkar.

                     ***

DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN

Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI

KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***

Neler öğrendik;

1.    Allah dostu güzel sevgilinin aşkıyla kişinin aşk sarhoşluk denizine dalacağını öğrendik.

2.    Bu yolculukta olanların boş ve sonuçsuz bir çaba içinde olmadıklarını öğrendik.

3.    Aşk denizinde yanlış ve tersiz düşüncenin olmadığını öğrendik.

4.    Şems Hazretlerinin büyüklüğünü kavrayamayacağımızı öğrendik.

5.    Şems Hazretlerinin hızlı etkisinin olduğunu, yaptıklarını takip edemeyeceğimizi öğrendik.

                    *

İşte böyle yaren;

Şems Hazretleri kendisine sevgiyle bağlanıp dost olanın özünü ortaya çıkardığını, bütün varlıkların özlerini meydana çıkarıp gösterdiğini, sanılardan kurtardığını, aklı başında, hakikati gören, hakikati uygulayan insan haline gelmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

                     *

RAV

22 Eylül 2020 Salı

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3450 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

 

3450. Gülüşünü, senden gizler - durur;

Çünkü o şaraptır, sense yoksul bir mahmursun.

 

O tacire, sirke satıcılığı vermiş değil mi?

O yas, o ekşilik, ne de tatlı gelir ona.

 

 

O Ay gibi yüzden başka hiçbir şeyde tat-tuz yoktur;

Erler, tadı sindirmeyi o yüzden bulurlar.

 

Yeryüzüne baharın lütfu nasıl gelirse senin bedenine de o Ay’ın ışığı vurur.

 

Sana da yeşil elbiseler bağışlar;

Seni de topraklıktan kurtarır.

 

Bütün düşünceler, bu korkuyu almıştır;

Sen de inciler gibi gönülden çık da oraya var.

 

Haydi, a saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), lütfet, şarap sun, hem de sundukça sun;

Fakat geçici, eğreti şarabı değil.

 

Tertemiz bir şarapla (Tanrı şarabıyla) sabahladık;

Bütün kutluluk da sabahlamakta zaten.

 

Derken o sabah şarabıyla da hayırlı bir akşama ulaştık;

Sundukça sun şenlikler ver, döndür hayırlısıyla şarabı.

 

Haydin a sufiler (Kendini Allah’a adamışlar);

Bugün sema var, şarap var;

Evet, işret var, zevk var bugün.

                     ***

DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN

Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI

KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***

Neler öğrendik;

1.    Şems Hazretlerinin şarap burukluğunda yüz gösterdiğini, sevenlerini bu halin tatlı geldiğini öğrendik.

2.    Şems Hazretlerinin yüzüne bakmakla sevenlerinin çok kazanımlarda bulunacağını öğrendik.

                    *

İşte böyle yaren;

Kendini Allah’a adamışların sema etmeleri sema ile inancın zevkini yaşamaları, zevkten sarhoş olmaları gerektiğini, bu halde iken aklın kolayca anlayamayacağı sırlara kavuşacağını öğrendik, anladık.

                     *

RAV

Popüler Yayınlar