31 Ocak 2022 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 3900 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)


3900. Çayırı-çimeni kıskandıran güzelliğinin, alımının (Çekiciliğinin, albenisin) tadı-tuzu, bu kulun ciğerinden başkasını tuzlamadı.


Yeter?

Sus...

Sevgilinin gamı definedir (Saklanmış değerli şeylerdir) ama o defineyi, şu altınla bezenmiş (Süslenmiş) yüzden başkası da övemedi.


A biricik Tanrı!

Dileyenler (Bir şeyin yapılmasını isteyen, rica eden, arzu eden), dilediklerini sana söylerler;

Elde ettikleri muratları (İsteklerini, dileklerini) senden elde ederler.


Canlarını (Gücü, diriliği), gönüllerini (Kalplerinde oluşan duygularının kaynağını), kapındaki çavuşa (Erenlere, evliyalara) verdiler mi, güzel kokulu, neşeli, hoş, ölümsüz bir cana sahip olurlar.


Kullar vardır ki senden seni isterler ancak...

Senin yoluna ayak basarlar, canbaş kaygısına (Ölmek, öldürülmek üzüntüsüne, endişesine, düşüncesine, korkusuna) düşmezler.


Şu (Dünyada yapılan) şaraptan vaz geçerler, şu birkaç sayılı gün, bu şarabı içmezler de geçici şaraba karşılık Kevser (Cennetteki kutsal ırmak suyundan yapılmış) şerbetini içerler.


Karanlık gecede yıldız gibi Ay'ın peşinde (Karanlıkta kalanları aydınlatan kişinin) koşarlar da Ay'ın ondördüne dönerler, yüzleri, parıl - parıl parlar (Kendisi aydınklatan olur).


Toprak anasından (Topraktan üretkenliğinden) öksüz kalırlar;

Toprak babasından (Toprağa bulanmaktan) yetim olurlar ama bir başka ruhani (Bedeni etkili kılan canlılık, hayat gücü) ana, baba bulurlar.


Bedenin mezara lokma olacağını bilirler, görürler de canlarını, gönüllerini (Kalbinde oluşan duygularının kaynağını) semirtirler (Geliştirirler);

Bedenleriniyse arık (Zayıf, güçsüz) bir hale getirirler.


Yeter bu lak-laka (Gereksiz, anlamsız, boş sözlere), yeter bu söz artık;

Bırak da bundan böyle bütün sözleri tertemiz can söylesin.

                            ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                            ***

Neler öğrendik;

  1. Şems Hazretlerinin güzelliğininden Mevlana Hazretlerinin çok etkilendiğini, başkalarının düşüncesini anlamadığını, akıllarının söylediklerine ulaşamadığını, yeterince etkilenmediğini öğrendik.

  2. Sevgili Şems Hazretlerinin vereceği her sıkıntının hazine değerinde olduğunu, bu defineyi her gözün göremeyeceğini, övgüyle bahsedemeyeceğini öğrendik.

3. Dileyenlerin bir olan Allah’tan istediklerini ve Allah’tan elde ettiklerini öğrendik.

4. Dilek sahibi canını, gönlünü eren, evliyaya verdi mi güzel kokular alan veren, hoş, ölümsüz cana sahip olacaklarını öğrendik.

5. Allah’ın kendisini Allah’tan isteyen sevgiyle bağlanmış, sevgi dostluğunu devam ettiren kişinin, ölmekten, öldürülmekten düşüncesinden, endişesinden, korkusundan kurtulacaklarını öğrendik.

6. Allah’tan kendisini isteyen kişinin dünya geçici güzellikleri ve zevkini bırakıp cennet nimetlerinden yararlanmaya başlayacaklarını öğrendik.

7. Allah’tan kendisini isteyen kişinin karanlıkta kalmış kişileri aydınlatan kişinin peşine düşerek kendisininde aydınlatan duruma geleceklerini öğrendik.

8. Allah’tan kendisini isteyen kişinin gücünü toprak ve toprak ürünlerinden uzaklaşıp ruhani canlılık, hayat gücü bulacaklarını öğrendik.

9. Allah’tan kendisini isteyen kişinin bedeninin mezarda böceklere yiyecek olacağını bildiklerinden canlarını, gönüllerini güçlendirdiklerini, bedenlerini zayıf bir hale getirdiklerini öğrendik.

                             *

İşte böyle yaren;

Gereksiz, boş, anlamsız sözleri bırakıp; 

Candan gelen sözleri dinlemek zamanının geldiğini öğrendik, anladık.

                         *

RAVLİ


30 Ocak 2022 Pazar

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 3890 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)


3890. Bu yoksul (Sana muhtaç), bu gönlü yanmış-yakılmış (Kalbinde oluşan duygularının kaynağında parlayan, parıldayan) aşıka Bedahşan la'line (Kırmızı renkli kıymetli taşa) benzeyen o dudaklardan bir şekercik verseler (Söz söyleseler).


Can da, gönül de, her ikisi senin şeker kamışlığına feda olsun...

Zati Ab-ı hayatı (Ölümsüzlük) da çene toprağındaki o kuyudan (Çenendeki çukurdan) çekerler.


A Tebriz'li Şems, İrem bağının (Âd kavmi zamanında, Şeddid tarafından, cennete benzetilerek yapılan bir bahçe olup Şam’da veya Yemen de bulunmuş olduğu söylenir) bülbülüysen çile-dur (Bülbül gibi şakı da) da gıdanı cennet bahçesinden getirsinler.


Ateşine atıldım;

Yandım-yakıldım da dumanım tütmedi...

Ateşine su serptim;

Fayda etmedi.


Gönlümü (Kalpte oluşan duygularımın kaynağını) binlerce çeşit sınadım, denedim;

Seninle buluşmaktan başka hiçbir şey hoşnut (Memnun) etmiyor onu.


Gönlümün aşktan çektiğini kimsecikler çekmedi...

Ateşte gönlümün verdiği kokuyu ödağacı (Yanarken güzel koku veren, odunu ve kabuğu hoş kokulu ağaç) bile vermedi.


Bu kul (Sevgiyle bağlanmış, sevgi, dostluğu devam ettiren) dedim, gönlünü aşka rehin (Sonradan almak üzere) vermedi mi, sevgili, evet dedi;

Verdi, verdi ama tez (Çabuk) vermedi.


Ah gördün ya;

Bu suçun bana ettiğini sivrisinek bile Nemrud'un başına-beynine

etmedi.


La'l dudakların hastalara İsa'dır (Okumanla, üflemenle iyileştirendir) ama bir türlü benim hasta gönlüme bir sağlık vermedi.


Canım oklar atan bakışlarından yaralanmadı;

Çünkü senin güzelim saçlarından başka bir zırha, çukala (Toprak tencereye) bürünmedi.

                          ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                         ***

Neler öğrendik;

  1. Şems Hazretlerinin sözlerinden Mevlana Hazretlerinin çok zevk aldığını, kalbindeki duygularının kaynağını sevince boğduğunu öğrendik.

  2. Şems Hazretlerinin konuşmasından ölümsüzlük elde etmenin sırlarını, yollarını öğrenildiğini öğrendik.

  3. Şems Hazretlerinin sözlerinin cennette söylenen sözler gibi güzel ve hoş olduğunu öğrendik.

  4. Mevlana Hazretleri, Şems Hazretlerinden duyduğu sözleri daha önce duymadığını, okumadığı için hayran kaldığını, hayranlığı kendi kendini yakacak düzeye çıktığını, çok etkilendiğini öğrendik.

  5. Mevlana Hazretlerinin kalbinde oluşan duygularının kaynağının Şems Hazretlerinin sözleriyle memnun olduğu kadar başka sözlerin memnun etmediğini öğrendik.

  6. Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinin bu kadar tesirli olmasından memnuniyetinin aşka dönüştüğünü, öğrendik.

  7. Mevlana Hazretlerinin gönlünü aşka verdiğini ama şıp sevdi gibi hemen vermediğini, Şems Hazretlerinin hakikatini tanıdıkça olduğunu öğrendik.

  8. Şems Hazretlerine sevgiyle bağlananın, sevgi ve dostluğunu devam ettirenin hastalansa bile kendisi tarafından iyileştirildiğini öğrendik.

                          *

İşte böyle yaren;

Mevlana Hazretlerinin aşık olduğu Şems Hazretleri Mevlana Hazretlerini yaralasa bile bu ilişkiden vazgeçmediğini, aşkının daha sağlamlaştığını öğrendik, anladık.

                     *

RAVLİ

29 Ocak 2022 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 3880 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)


3880. Bir anahtar yok ki;

Halka gibi kapı dışındalar...

Yoksa içeri girerler de her cüzü'lerini (Bir bütünü oluşturan bölümlerden her birini) o tüm gümüş madeninden aldıkları gümüşle doldurur-giderlerdi.


Bu beden bir tahttır, dört unsur (Hava,su, ateş, rüzgâr) da tahtın ayakları...

Fakat gökyüzü padişahları tahtı sana bırakmazlar.


Tebriz'li Şems, ölümsüzlük tacını bağışlıyor;

Uyanıksalar gönüle (Kalpte oluşan duyguların kaynağına), cana müjde ver.


A güzel, yüzündeki ayva tüyünden, o ben (Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı) den bir buyruk getirirlerse şu benim yaralı, hasta gönlüm canlanır.


Aşıklar, senin hayalini rüyalannda görseler ağlayan gözlerinden ne seller yağdırırlar, ne seller.


Ne mutlu gündür o gün, ne hoş vakittir o vakit ki sakıyler (İnsan ruhuna Allah’ı evdiren, Allah nuru saçan kişiler), elinden tutarlar, seni

konuk getirirler bize.


Şuh gözlerin, şaşılacak cilvelere başladı mı kafiri de imana getirir, ibils'i de.


Sufiler (Kendini Tanrıya adamış kimseler), kemere benzeyen iki kaşına secde ederler (Çok saygı gösterirler);

Ariflerse (Çok anlayışlı ve sezgili kimseler ise) sende olmayanı tutarlar, sana getirirler (İhtiyacını karşılarlar, çünkü Hazret ihtiyacını istemez).


Puta (Doğa üstü güç ve etkisi olduğuna inanılancanlı veya cansız nesneye) tapanlar (Tutku ile sevip, bağlananlar), senin güneş yüzünü görseler o güzelim usul (Düzgün, güzel) boyuna iman ederler (Güçlü inançla bağlanırlar) – gider (Bu amaçla yola devam ederler, bu işle uğraşırlar).


Yüceler alemine senden bir kokucağız (Küçük bir koku) gitse kutsal canlar, şu dönen gökkubbenin üstünde oynamaya başlarlar.

                         ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***

Neler öğrendik;

  1. Kalpte oluşan duygularının kaynağı olan gönülde anahtarla girişin olmadığını, içeri girenlerin bu yerin parça parça alınabilecek hazine olduğunu anlayacağını, öğrendik.

  2. Bedenimizin hava,su, ateş, rüzgâr ile ayakta durduğunu, taht olduğunu fakat buraya gökyüzü padişahlarının oturabileceği yer olduğunu öğrendik.

  3. Şems Hazretlerinin uyanık gönüllere ölümsüzlük tacını bağışladığını öğrendik.

  4. Şems Hazretlerinden emir gelirse hasta, yaralı duygularımızın kaynağının canlanacağını öğrendik.

  5. Şems Hazretleri bir şekilde kendini gösterdiğinde verdiği haberle ve bakışlarıyla kafiri bile imana getirdiğini öğrendik.

  6. Çok anlayışlı sezgili olanların Allah dostlarının ihtiyacını anlayıp istemeden karşılayacaklarını, öğrendik.

  7. Şems Hazretlerinin yüzünü nice şehim diye gezenlerin rüyalarında bile göremeyeceklerini, puta tapan yüzünü görse iman ettiklerini öğrendik.

                          *

İşte böyle yaren;

Şems Hazretlerinden yüzcelere bir koku gitse, gökyüzündekilerin gökkubenin üstünde oynayacaklarını öğrendik, anladık.

                    *

RAVLİ

28 Ocak 2022 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 3870 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)


3870. Senin tapında kurban olmadıktan sonra ne işe yarar can? Mansur (Hallaç’ı) gibi dara (Dar ağacına, idam için) çekildi de can, şimdi can (Sevimli, hoş görünür) oldu .


Hepsi de artık (Bu sırrı) söylememeye and içti;

Fakat seher çağı, sabah şarabıyla sarhoş oldular;

Gene söze başladılar.


Aşıklar, kapında (Kapıyı açsın da içeri davet etsin diye) yağmur gibi gözyaşı yağdırmadalar...

Her katreye (Damlaya) karşılık da iki yüz can incisi (Şekli değişmeyen, mücevher sözler) elde etmedeler.


Hepsi de o yüzden işten-güçten olmuşlar...

Bir bakarsan görürsün ki tel-tel o baştaki saçlara dalmışlar;

İşleri-güçleri bu olmuş.


Yazıdaki (Ovadaki) çayırın-çimenin de eli, ağzı yok ama yemyeşil, boy atıp gelişmede, tortulu şarap için durmada.


Işıklar, birbirine katılmış;

Sayıya girmiyor, kıyasıya sığmıyor...

Fakat senin Ay yüzün doğdu mu, bütün ışıklarını sana verip gidiyorlar.


Yüzbinlercedir onlar, fakat ışıkları bir...

Mumlar sayıda çoktur ama hepsi de aynı huydadır (Yandıkça maddeden ışığa dönüşür) .


Gözleri, dipsiz-kıyısız denize açılmış.,

Başlarından aşan (Pek çok) dalgalar (Kıvrımlı hareketler) yüzünden dudaktan yumulmuş (Susmuş).


Hey gidi-hey...

Nice Süleyman canı (Hükmeden) var ki peri gibi gizli...

Ordu kurdukları yerde bir tek karınca bile incitmez onlar.


Gönlün (Kalpte oluşan duyguların kaynağının) ardında bir casus (Gizli amaçlar için çalışan) var;

Bundan haberi var onun...

Bir sıkıştırsalar bütün sırlarını söyler.

                         ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***

Neler öğrendik;

  1. Aşk uğrunda kendini feda eden kişinin canının ebedi sevimli ve hoş olacağını öğrendik.

  2. Canını, can veren Allah’a feda eden, benliğinini yok edip Allah’ta var olmayı seçenlerin, başaranların bu sırrı Tanrı şarabının sarhoşluğuyla söylediklerini, sır olarak saklamaları gerektiğini öğrendik.

  3. Canını başka bir alana taşımanın ancak aşkla olabileceğini, Allah’ın bu kapıyı açması için aşıkların ağlayış içinde olduklarını, ağlayışın her küçük damlasına karşılık ikiyüz şekli değişmeyen hakikati öğrenme şerefine erdiklerini öğrendik.

  4. Allah’ın kapısından elde edenlerin işten-güçten olduklarını, sevgilisinin güzel, kokulu saçlarının arasında gezinmeyi iş edindiklerini öğrendik.

  5. Güzelliğin bir elle, bir ağızla olmadığını, sarhoşcasına gelişip güzelliklerini sunduklarını öğrendik.

  6. Allah dostlarının yüzbinlerce olduğunu, tüm ışıkların yüzlerinde toplandığını, aydınlattıklarını, hepsinin aynı huyda olduğunu öğrendik.

  7. Allah dostların gözlerinin dibi, kıyısı olmayan denize açıkldıklarını, gücü aşan işlere giriştiklerini öğrendik.

  8. Allah dostlarının görünmeyen orduları olduğunu, hükmeden, emri yapılan padişah olduklarını öğrendik.

                          *

İşte böyle yaren;

Allah dostlarının işlerini yapan bir gücün olduğunu, bu güç sahibini bildiğini, ancak sır olarak sakladığını öğrendik, anladık.

                          *

RAVLİ

27 Ocak 2022 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 3860 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)


3860. Ellerini-ayaklarını sen kırdın;

Ne el kaldı onlarda, ne ayak.,

Kanad açtılar, hepsi de Ca'fer-i Tayyar (Savaşırken kollarını kaybeden, kolları yerinde kanat çıkıp cennete uçan kişi) oldular.


Para-pul ehli (Ustası) nerde, buluşup kavuşma ümmeti (Hz. Muhammed’e inanarak, onun yaptıklarını ve söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanlar) nerde?

Paraları pulları bitti ama buluşmaya layık (Uygun, yaraşan) oldular.


Bayram geçti, bütün halk işe-güce yöneldi...

Aklı yeter kişiler, sermaye elde etmek için pazara gitti.


Aşıkların işi de sensin. sanatı da, pazarı da...

Aşıklar senin pazarından başka çarşıdan-pazardan bezdiler (Bıkıp usandılar).


Nefsine düşkün akılsızlar, meclislerde alt yanlarına, boğazlarına rehin oldular...

Fakıyhler (İlminin üstadı olanlar), bellediklerini (Öğrenip akılda tuttuklarını) tekrarlamak için medreselere (Fakültelerine) yüz tuttular.


Bütün halk,senin aşk zincirinin (Delileri bağladığın) yüzünden deli-divane (Sıra dışı davranan) oldu...

Herkes, senin mahmur nerkislerine (Kısık bakan gözlerine) daldı, meyhaneci kesildi.


Ellerini-ayaklarını sen kırdın;

Ne el kaldı onlarda, ne ayak...

Kanat açtılar, hepsi de Ca'fer-i Tayyar (Savaşırken kollarını kaybeden, kolları yerinde kanat çıkıp cennete uçan kişi) oldular.


Padişahımızın sadakaları (Karşılık beklemeden ihtiyaç sahiplerine, fakirlere verilen yardım), yoksulların payı...

Aşıklarsa o yüzden, o yanaktan faydalanırlar.


Biz, güneşe tapanlar gibi bütün çölü adımlamadayız;

Gölge arayanlarsa karılar gibi dıvar (Duvar) ardına sinmişler (Büzülmüş, saklanmış).


Sen, bir yaratığın (Canlı varlığın) gölgesine sığınmışsın;

Öyle olmasaydı yaratıklar, ölüm yüzünden leş (Vücudunu çürümeye bırakıp canını almış gitmiş yolcu) kesilirler miydi hiç?

                          ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                          ***

Neler öğrendik;

  1. Mevlana Hazretlerinin öğretisinde; Hazretin sözlerini doğru kabul eden kişinin ne yapacağını, nereye gideceğine karar veremeyecek duruma geleceğini, fakat kollarının yerine kanat verilerek uçma olanağına kavuşacağını öğrendik.

  2. Mevlana Hazretlerinin öğretisinde Peygamberimizin ümmetinden ayrılma olmayacağını, iyi yolda ilerlemek için para kaybetmekten çekinilmeyeceğini, sonuna kadar harcayacaklarını, sevgili ile buluşmaya uygun duruma geleceklerini öğrendik.

  3. Aşıkların alış-verişinin, pazarının Şems Hazretleri olduğunu, Mevlana Hazretlerinin olduğunu, aşıkların nefsine (Dünyalık isteklere) düşkün akılsızlardan farklı olduklarını öğrendik.

  4. Fakülte eğitiminde ilim öğrenip akılda tutulduğunu ve tekrar edildiğini, Mevlevilikte öğrenilenin, yaşanılanın bırakılıp yeni birşey öğrenmeye, yaşanmaya devam edildiğini, Allah sanatının sonsuzluğuna doğru bir yerde kalmadan yolculuğa güç ölçüsünde devam edildiğini, yolda yardımın geldiğini, 400 yıllık ömrün birikimine kavuşulacağına hatta daha fazlasına kavuşulacağını öğrendik.

  5. Mevlana Hazretlerinin sıra dışı davranış olarak görünen, nefsinin emrinde olanların delilik diye kınadığına bakmadan bu yolda yolcuların Hazretin gözlerinin içine bakarak zevk ve neşe içinde yolculuklarına devam ettiklerini öğrendik.

  6. Aşığın eli ayağı kırılsa da ona daha iyi işler yapacak, daha iyi yere hızlıca gidecek olanaklar sağlandığını öğrendik.

  7. Allah’ın kendisine muhtaç yoksullarına verdiği, karşılık beklemediği, hesap sormadığı nimetlerini dostları eliyle verdiğini öğrendik.

  8. Mevlevilerin ateşten, sıcaktan, susuzluktan, açlıktan korkmadıklarını, yapmaları gerekeni saklanmadan, erkek aslan gibi yaptıklarını öğrendik.

                          *

İşte böyle yaren;

Mevlana Hazretlerinin öğretisinde onun koruması altına gireceğimizi, canımızı onun uğrunda harcayacağımızı, dünyada leş aramaktan kendimizi kurtaracağımızı öğrendik, anladık.

                       *

RAVLİ



26 Ocak 2022 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 3850 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)


3850. Bu (Tanrı şarabından bir) yudumcağızı çeken kişiyi, bütün dünya bir araya gelse, ayıltamaz;

Meğer ki onu bir kilime koyup da yanımızdan kaldıralar.


Burda kızışan kişi kimseye aldanmaz;

İsterse soğuk tabiatliler onu altına garketsinler (Altınla boğsunlar).


Kapıyı ört de şarap sun;

Senin için yüzleri sararıp solanların kızıl şarap içecekleri

Çağ (Zaman) geldi.


Onlar, bir elleriyle halis (Katışıksız) iman şarabını içerler;

Öbür elleriyle kafirin perçemini tutarlar.


Nerde bir çark dönüyorsa suyu biziz;

Nerde bir buhurdan (Tütsü) tutuyorsa orda yanan odağacı gene biziz.


Şu gökkubbenin ardında Ay yüzlü bir güzel var;

Bütuün yıldızlar, onun yüzünün ışığından bezenmede (Süslenmede).


Bir seher çağı, onun çarşafının eteğini tutarlarsa artık ihtiraktan (Tutuşup yanmaktan) da kurtulurlar, terbi’ (Dörtlemeden, dörde çıkarmadan, dörde bölmeden) den de. yomsuzluktan (Uğursuzluktan) da...


Sen iki düşüncelisin, iki gönüllü..

Tertemiz gönül, kendi gönlünü bırakıp sevgilinin gönlünü alanlarındır.


A Utarid'e (Utarit yıldızı tesirinde olanlar edep, düşünce, anlayış, idrak, akıl ve güzel konuşma, açık konuşma, yazı ve hesapta ustalık, isabet, zekâ ve dikkat, merhamet ve incelik, hüner ve sanat, hile ve hain bulunmuştur.) benzeyen akıl, sus...

Bu aşk meclisinde,Zührenin (Zühre'nin Ahmaklık, cahillik, pintilik, korkaklık, cimrilik, tembellik, kafasızlık,  yalan ve fenalık, bu yıldızın tesirinde olanlarda olur.) çevresinde oturanların hepsi de senin sözlerinle alay ederler.


Bayram geçti, bütün halk işe - güce yöneldi...

Herkes, senin mahmur nerkislerine (Gözlerine bakıp) daldı, meyhaneci kesildi.

                          ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                         ***

Neler öğrendik;

  1. Mevlana Hazretlerinin ikram ettiği Tanrı şarabından bir yudum içeninin sarhoş olacağını, ancak Mevlana Hazretlerinin yanından kaldırıldıktan sonra ayık duruma geleceğini öğrendik.

  2. Mevlevilikte belirli dereceye ulaşan kişinin aldanmaz duruma geleceğini, parayla kandırılamayacaklarını öğrendik.

  3. Konuları, konuşmayı birakıp Tanrı şarabından katışıksız iman içmeye başlamak, Aşk sohbetine dalmak gerektiğini öğrendik.

  4. Aşıkların nerde bir döngü varsa, nerde güzel tütsü kokusu varsa orada olacaklarını öğrendik.

  5. Şems Hazretlerinin bütün yıldızlara ışık verdiğini, işikla süslediğini öğrendik.

  6. Seher çağı Şems Hazretlerinin ışığını bekleyenlerin, bu ışıktan süslenenlerin tutuşup yanmaktan, hesap yapmaktan, uğursuzluktan kurtulacağını öğrendik.

  7. Kalpte oluşan duygularının kaynağını sevgilisinin gönlüne taşıyanın tertemiz olacağını, iki gönül, iki düşüncenin olmaması gerektiğini öğrendik.

  8. Aşk meclisinde susmak gerektiğini, her ne kadar bilsek de gülünç duruma düşeceğimizi öğrendik.

                         *

İşte böyle yaren;

Halk işte güçte uğraşırken Allah dostunu kendisine sevgili edenin, sevgilinin gözlerine bakarak dalıp gideceğini, çevresini de etkileyecek duruma geleceğini, işinden de geri kalmayacağını öğrendik, anladık.

                       *

RAVLİ


25 Ocak 2022 Salı

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 3840 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)


3840. Hepsi de dudaklarını sevgilinin dudaklarına koymuş;

Ney (Kaval biçiminde, yanık sesli, kamıştan yapılmış üflemeli çalgı) gibi feryad (Çoğlık atmada, haykırmada) etmede...

Ne şaşılacak şey ki gönülleri (Kalplerinde oluşan duygulaın kaynağı) yok;

Gene gönlü neşeli kişiler (Duygulu kişilere hitap eder).


Yoksullar;

Fakat gönülleri tok, altın bağışlamadalar..

Şu kendilerini yok-yoksul gösterenlere gelince hepsi de düzenbazdır, hepsi de oyuncu.


Sen ne dileyeceksen seni düzen (Düzenleyen, dağınıklıktan kurtaran)-koşan kişiden iste...

Başkaları düzenbazdır;

Feryada (Çoğlık atmaya, haykırmaya) aldırış bile etmezler (Önemsemezler).


Alıcım (İsteyenim, talip olanım) yok diye neden yüzünü ekşitirsin?

Aşıkların (Çok sevenlerin) var ki söz verdiğin günü bekleyip duruyorlar.


Sustum ama gönlüm, naralar atarak senin aşk şarabım (İnsanı sevgi sarhoşu eden sözünü, yüzünü) isterim, başka şeylerin hepsi de hava diyor.


A Tebriz'li Şems, bütün varlık zerreleri, çelik bile olsa ışığına and olsun, senin aşkında mumdur (İstediğin şekle girecek kıvamda hazırlardır).


Ne ellerinde sağrak (Büyük kadeh) olan ulu kişilerdeniz;

Ne bir arık (Zayıf) keçiceğizi olan müflislerden (Batkınlardan).


O yanıp yakılan kişilerdeniz ki yanıştaki tadı duymuşlardır da Ab-ı hayatı (Ölümsüzlük suyunu aramayı) bırakırlar, ateşin ardına (Arkasına) düşerler.


Ay gibi doğar da hangi evin penceresinden vurur, hangi evi ışıtırsak o evdeki gece huyluların hepsi (Allah’ın gir kulum dediği) kapının yolunu tutar.


Hani ümitsizler var ya;

Felek sağraklarını (Büyük kadehlerini) kırmış...

Bizim yüzümüzü gördüler mi, yeni baştan zevke (Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duyguyai hazza), yeni baştan neşeye (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç, hafif sarhoşluk duygusuna) dalarlar.

                          ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***

Neler öğrendik;

  1. Üflemeli saz olan ney’in kalbi olmadığı halde insan duygularının kaynağına hemen etkisi başlayan, hemen anlaşılmayan sonra çözümlenip etkisini gösteren duygular aktardığını, mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç, hafif sarhoşluk verdiğini öğrendik.

  2. Ney’in kalbinde oluşan duyguların kaynağı olan neşeli kişilere yönelik etki ettiğini öğrendik.

  3. Kendini geçinmekte çok sıkıntı çeken, varlıksız gözükenlerin hile yaptıklarını, bunların ihtiyaç duymadan yaşamayı başarmış, doymuş kişilere armağanlar bağışlayan kişiler olduğunu öğrendik.

  4. (Aç gözlüyü hiç kimse doyuramaz çünkü bunların ihtiyaçla isteğin sınırlarını bilmediklerinden doygunluğun ne demek olduğunu bilemezler)

  5. Dileğimizi isteğimizi bizi düzenleyenden, dağınıklıktan kurtaran kişiden istememiz gerektiğini, başka kişiye müracaat edenin düzenbazların eline düşeceğini öğrendik.

  6. Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretleri gibi sevenlerinin olmadığını çünkü onu tanıyanın çok az olduğunu, ama bütün Mevlevilerin sevdeğini yolunu gözlediğini, yüzünü görmek için beklediklerini öğrendik.

  7. Şems Hazretlerinin yüzünü görmenin, sırları ağzından duymanın, hitabını almanın Mevlana Hazretlerine isteği olduğunu bunun dışında olan her ne varsa önemsiz, değersiz, boş şeyolarak gördüğünü öğrendik.

  8. Mevlana Hazretleri ve aşıklarının ne de ulu kişiler olduklarını ne de zayıf iflas etmiş kişilerden olmadıklarını öğrendik.

  9. Mevlevilerin yanmaktan ve yakılmaktan tadı aldıklarını, ölümsüzlük arayışını bile bırakıp ateşle oynamaktan çekinmediklerini öğrendik.

  10. Mevlana Hazretlerinin sözleri hangi eve ışık saçarsa, ışıklandırırmaya başlarsa bu evdekilerin Mevlana Hazretlerinin aydınlattığı yoldan Allah’ın gir kulum dediği kapıya, Allah’tan dua edilerek istenen kapıya gitmeye hazırlandıklarını öğrendik.

                         *

İşte böyle yaren;

Mevlana Hazretleri dünya işlerinde bir şey yapamaz duruma gelmiş, ümitsizliğe düşmüş kişilerin Mevlana Hazretlerinin gerçekleri olduğu gibi göstermesi, gizlenen sırları, örtü ile saklanılanları açması ile kişinin hayat baskısının kalkacağını, gerçekleri olduğu gibi görmenin zevkine, neşesine dalacaklarını, ümitsizlikten kurtulacaklarını öğrendik, anladık.

                       *

RAVLİ

24 Ocak 2022 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 3830 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)


3830. Yazıklar olsun erlerin hepsi de baş kodu - yattı...

Aşk şarabı (Tanrı şarabı) yapacağını yaptı, hepsi yıkıldı-gitti.


Aşk ateşiyle hepsine de kaftanları (Elbisesi) dar geldi;

Başlarından külahları çıkardılar (Önemsenen değerleri bıraktılar), bellerinden kemerleri çözdüler (Hizmet etmekten vazgeçtiler).


Bu kadar kavga-gürültü, bu kadar sertlik-kabalık, bu kadar uyuşmazlık da ne?

Hepsi de aynı yolun yolcusu, aynı kervanın ehli değil mi;

Hepsinin de azığı (Yiyeceği, içeceği) aynı azık değil mi?


Sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), el (Dağıtan) benim, etek (Topladığın) senin...

Mahmurum (Sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik);

Gönlümün (Kalbimde oluşan duygularımın kaynağına) dileğini sen ver. sen insaf et (Acı, hakkımı tanı);

Başkaları insafsız (Acımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet yok) .


Artık onarılmam ben;

Çünkü sen yıktın beni...

Zati bu yapıdakilerin hepsi de senin şarabınla (Tanrı şarabıyla) yıkılmış -gitmiş.


Tanrım, bana acımayana (Kötü durumuma üzülmeyene) sen acı;

Sıfatların (Görev, ödev, hukuk) hakkıyçin (Adalet için) beni öldürmekte usta olanlara sen merhamet et (Acı).


Beni kendimden geçir (Bilincimi işlemez duruma getir,kendimi kaybedeyim);

O halde hürriyetler var benim için...

O (Aşıklar) topluluğun kuluyum (Sevgiyle bağlanmış)- kölesiyim (Karşılık beklemeden hizmet edeniyim) ki kendi varlıklarından da geçmişlerdir, benliklerinden de.


Gönül perdesinin (Gizlediğim kalpte oluşan duygularımın kaynağının) ardında Ay gibi (Beyaz yüzlü) kızlarım var;

Gökyüzünün Ay yüzlüleri de damlalarım benim.


Kızlarım şeker gibi baştan - başa tatlı, Şirin (Cana yakın, hoş, tatlı, sevimli);

Gökyüzü Hüsrevleri (Ölümsüzleri) onların ardına düşmüş Ferhad'lar (Sevenlerdir).


Hepsi de doğanlar gibi padişahtan başkasına göz yummuş (Görmezlikten gelen).,

Onlar hor-hakıyr (Değersiz, önemi olmayan, aşağı) kişiler değil;

Leş (Çok kötü kokan) çevresinde dönüp dolaşmazlar.

                          ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***

Neler öğrendik;

  1. Sözün, kelimelerin, harflerin, söylemlerin, solukların aşkı ifade edemediğini, aşıkların bunlarla uğraşmadığını, aşk sarhoşu olduklarını, üzerine yapışmış toplumsal adet ve gelenekleri bıraktıklarını öğrendik.

  2. İnsanların hayata geliş ve gidiş yolunun aynı, yaşam gereklerinin aynı olduğunu, fakat bu aynılıkta uyum yerine kavga-gürültü, sertlik ve kabalığın hakim olduğunu öğrendik.

  3. Aşık kişinin insan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan Allah dostlarının verdiği sarhoşluğu ve onların verdiklerini önemsediklerini öğrendik.

  4. Allah dostlarının topluluğuna ait olanların benliklerinden, varlıklarından geçmiş olduklarını öğrendik.

                          *

İşte böyle yaren;

Mevlana Hazretlerinin kalbinde oluşan duyguların kaynağında güzellikleri olduğunu, gizlediğini, padişahtan başkasına bakmayan güzellerle sarılı olduğunu, rahatsız edici kişilerin olmadığını öğrendik, anladık.

                       *

RAVLİ

Popüler Yayınlar