28 Haziran 2013 Cuma

NAZARIN İLACI SEVEN KİŞİNİN BAKIŞIDIR

Eyaz ve gözünün ağrıması 223

Eyaz, kemgözün nazarıyla göz ağrısına tutulmuştu.
Göz ağrısıyla gözleri kan çanağına dönmüştü, nergise benzeyen iki gözü lal (kırmızı renkli taş) rengine boyanmıştı.

Hâsılı on gün kadar geçince göz ağrısı fazlalaştı; yatağa düştü.
Göz ağrısından öyle bir hale geldi ki soldu, sarardı, kendinden geçti.

Birisi, Sultan Mahmut’a bu hali haber verdi.
Mahmut atına binip oraya vardı.

Gizlice Ayaz’ın yatağının yanına geldi; halini görüp parmağını dudağına koydu;

Hastaya bakanlara, sakın benim geldiğimi haber vermeyin demek istedi.
Gazi Mahmut oturunca Eyaz, bir gönül alıcılıkla sıçrayıp kalktı.

Gözlerini açtı, neşeli bir halde oturdu.
Ne mutlu bir kuldur o ki hür gibi oturur.

Ona, a kendinden geçmiş, bedeni kalakalmış da ruhu uçup gitmiş kişi dediler;

Gözlerinin ağrısıyla perişan olmuştun; dirimle ölüm arasında hayran kalmıştın.

Padişah yanına gelince nasıl oldu da sararıp solmuşken birden yerinden sıçrayıp kalktın?

Kimse söylemedi sana; gözün de yolda değildi, Mahmut’un geldiğini nasıl anladın?

Eyaz, duymaya ne hacet dedi; görmeye de ihtiyacım yok.

*Canım kulaktan da hürdür, gözden de; ben onun kokusunu canımla duyarım.

Kokusunu canımda duydum da ölmüştüm, diriliverdim.

                                           ***
Görmez misin, Yakup Peygamber’in gözleri, Yusuf’un kokusuyla nasıl görmeye başladı.

Senin de dertte gözün olmalı; göz ağrısıyla kendini eritmelisin.
Aşinalık kokusunu aldın mı iki âlemin çevresinde de parlamaya başlarsın.

Bir zerre aşinalık nuru, yüzlerce güneş kadar aydınlık verir.

*Hak’la daimi dostluk öyledir ki o dostlukla bir zerre bile, iki cihandan yeğdir.

Tanrı seni o kadar severken bu neşeyle nasıl oluyor da derine sığabiliyorsun?

Bu pergeli gören ulular, yüz canla onun dert noktasını seçtiler, orayı mekân edindiler.

Onun bir hitabına yüzlerce can verdiler; ıstırapla dolu olan gönüllerini bağışladılar.

                                     *** 
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E. B.                              
             ŞARK İSLAM KLASİKLERİ                                                

                                      *
Kem göz:
Fena, kötü, bozuk maksatla bakmakla, bakılan kimsede ruhi ve fiziki hasar oluşturmasıdır.

 Zarar gören kişiye nazar değdi denir.
Özellikle açık mavi gözlü, keskin bakışlı kimselerin bir insana, hayvana veya güzel bir eşyaya, yapılan işe kıskançlıkla, düşmanlıkla bakması ile etkileyerek zarar vermesidir.

İnsanı hastalandırır, kişide ve aile içinde huzursuzluk çıkarır, geçimsizlik oluşturur.

İşlerin kötüye gitmesini ve bozulmasına neden olur.

Ey yaren!
Sende değerli bir şey varsa hiç kimseye kötülük etmesen bile düşmanlık ve kıskançlık hedefi olursun.  

Çünkü kıskanç: düşmanlık oklarıyla vurmaya, mahvetmeye kendini hazırlamıştır.

Senin özelliğin kıskanıldığını anladığın an, o kişiye bunları bana Allah nasip etti, inşallah sana da verir diye hayır duada bulun, paylaşabildin güzellikleri onunla paylaş.

Ne kadar toplum içinde gezersen, ne kadar laf edersen oklanmaya hazır olmalısın.

Kimseye fenalığın hatta iyiliğin bile olsa bu oku yersin.

Nazarın ilacı; seni seven dost bakışıdır ve bu bakışla nazar etkisizleşir, zararı yok olur.

                                                   *
RAVLİ NAZAR yaz blogdan iyice incelemelisin.

                                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar