30 Nisan 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1900 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşığı anlatıyor)

1900. İşten-güçten kaldı mı gam (Üzüntü), onu maskaraya alır (Gülünç duruma sokar):
Dostum, kimsecikler kalmasın işten-güçten.

* Kalender (Gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçak gönüllü kimse), işsiz-güçsüz görünür ama gizli işlere boş vermez (Görünmez, belli olmaz bir durumda olanlara ilgisiz değildir).

Önceden diken (Sertliklere, batıcı durumların) zahmetini çok çeker;
Sonunda her şey, gül kesilir (Güzelleşir) ona, dikene aldırış bile etmez artık.

Hani, ambarına buğday taşıyan karınca gibi...
Sonunda Süleyman olur, ambara boş verir.

Deniz gibidir o;
Hem işte-güçtedir, hem işsiz-güçsüz;
Her şeyi ondan elde ederler, oysa bu bağışa bile boş vermiştir.

Kalender (Gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçak gönüllü kimse), sarhoş (Kendinden geçmiş) bir halde gemiye girmiş-kurulmuştur;
Yoldadır, yürür-gider, fakat yürüyüşten geçmiştir de.

Bu şaşkınlık içinde, şu yolda çoğunu da görürsün;
Gemiden de vazgeçmiştir, denizden de.

Birçok ahmak (Aklını doğru kullanamayan) da vardır, gemiden korkar da oturur-kalır, denizi anıp (Hatırlayıp) sarhoş olur-gider.

A dostum, aşka dertceğiz gerek;
Dertle dopdolu bir gönül, sarıca bet beniz (Yüzü) olmalı.

Gönül derdi (Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatırlama ve başka kalpte oluşan duyguların kaynağı önemsemedikçe), iç yanışı olmadıkça özleyiş davan (Ülkün), soğumak olur doğrusu.
                       ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        *** 
Kalender:
Dünya ile alakasını kesen, Allah yolunda giden, manevi hakikatlerden zevk duyan bilgin derviş demektir.
Saç, sakal, bıyık ve kaşlarını sıfır numara tıraş ettirerek belli olan kişilerdir.
                 
Neler öğrendik;
1.    Âşık olan kişi sevgilisinin ne yaptığını bilip üzülmeyeceğini, üzülüp başkalarının kınamasına, eğlenmesine meydan bırakmayacağını öğrendik.
2.    Kalenderin pasif durmasının dikkatsiz veya akılsız olmasından olmadığını, her şeyin son-ucunun nereye vardığını bildiğinden sonuçlanana kadar takdiri beklediğini öğrendik.
3.    Fena iş yapanın son-uçta kendisinin de zarar göreceğini bileceğinden başına gelenden şikâyet etmeden ders alıp kabulleneceğini, böylece güzelleşeceğini öğrendik.
4.    Aşığın güzel işler yapıp büyüdüğünü, fakat bu yaptıklarına güvenip yoldan kalmadığını, beğenilmesine bile aldırış etmediğini öğrendik.
5.    Âşık kişinin iyi bir yere gemiye bindiğini, zahmetsiz yol aldığını öğrendik.
6.    Cesaretler yola çıkmayanın kendini hayalle oyalayacağını öğrendik.
7.    Âşığın onca olanağa sahip olmasına rağmen gene kendine dert, iş güç aramaktan vazgeçmeyeceğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Gönülden sevdiğimiz Allah ve Allah dostunu ulaşmaya amaç edinmemiz, özlem duyarak içimizin yanması gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV


29 Nisan 2020 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1890 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşık olanı anlatıyor)

1890.* Ona, her solukta aşk telkini (Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılamak için) gelir;
Artık Münker'den-Nekir'den (Mezarda ölüleri sorguya çekecek olan sorgu melekleri) ne gam (Üzüntü) var ona.

O güneş, onu gölgelendirdi (Koruması altına aldı) ya;
Artık cehennemden (Dini inanışımıza göre, dünyada günah işleyenlerin öldükten sonra ceza görecekleri yer) de emindir o, cehennemin zemherisinden (Aşağılamasından) de.

Canı, genç bir devletle (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak kabul ederek gerçekleştirdiği, diğer insanların boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşmaya insanları yönlendirme ve yöneltme makamı) tazelenir;
Şu ihtiyar felek (Gök döngüsünü ve düzenini sağlayan görevli melek), onun (Burçların tesiri ile) din yolunu vuramaz (Gidişini engelleyemez).

O aman yurduna (Yardım edilen yere) vardı, girdi ya;
Feleğin tuzağından da kurtuldu, dırıltısından da.

Onu çaresiz bir hale sokan, hor-hakir eden hırs (İnsanı değersizleştiren sona gelmeyen istekler, aşırı tutkular aşağı hale sokar), tamah şahnesinin bağından (Doymazlık bekçisinin etkisinden) da kurtulmuştur o.

Parasının (Biriktirme, saklama) derdi, oda, hasır kirasının tasası (Ödeme harcamaları), yaraladı seni;
Git a gönül, şu eski kervansaraydan.

* Artık cennet Rıdvan'ından (Cennet’in kapıcısı olan büyük Melek)  saçılır-saçılır (Armağanlar gelir) ona;
O aydın dolunay, kucaklar, bağrına basar onu.

O tertemiz gözleri, seyranlar görür;
O yoksul bedeni, kutluluklar bulur.

Ölümsüz bahçesi, kutlu olsun ona;
Varıp gittiği o güzelim yer, mutlu olsun ona.

Bir zaman bile işten-güçten alıkoyma, işsiz-güçsüz bırakma beni; işten-güçten kalmış adam, dertlere uğrar, tasalara düşer.
                       ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Allah’a ve Allah dostuna âşık kişiye devamlı ilahi âlemden görüntüler ve sözlerin geldiğini, koruma altına alındığının müjdesinin geldiğini öğrendik.
2.    Burçların ve gökteki konum değiştirmelerin etkisinin din yolunda ilerleyen aşığın yolunun engellenemeyeceğini öğrendik.
3.    Aşığın canına yetkiler ve güçler verilmesi ile yeniden geçliğini yaşamaya başlayacağını öğrendik.
4.    Aşırı isteklerin kişiyi çaresiz bir hale sokacağını bilen aşığın hırstan kendini kurtarıp, doymazlık belasından kurtulacağını öğrendik.
5.    Aşığın para biriktirme, birikimini saklama, para harcama derdinden kendisini kurtardığını öğrendik.
6.    Aşığın yol alması ile gözlerinin kimselerin görmediği güzellikleri gördüğünü, cennetin bu kişiyi ikramlar yaptığını, mutluluklara ulaşacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allahım!
Bizi işten güçten alıkoyma, işsiz güçsüz bırakma, üzüntülere, hastalıklara, ağrılara, sorunlara, endişeli düşüncelere, tatmin edici olmayan veya tedirgin eden durumların ortaya çıkmasına izin verme önle, tedirgin edici duygulara uğratma Allahım.

Yarabbi!
Biz bu doğru yolda çalışıp çabalamada kararlıyız, gücünün farkında olarak yalvarıyoruz,  her davranışına razıyız, itirazımız yoktur.
Âmin.
                     *
RAV




28 Nisan 2020 Salı

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1880 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1880.* Ne mutludur o yüzü kutlu piyade (Satrançta piyon) ki her solukta şah (Satrançta en kıymetli simge), onu mat oluş (Oyunu bitiriş) hanesine ulaştırır.

Nice gönüller vardır, şekerkamışı gibi kırılırlar;
Fakat durulmamışlardır (Sakinleşmemişlerdir), şekerleri olmamıştır.

Yokluk (Dünyaya, vücuduna ve benliğine toplumun giydirdiği değerleri üstünden atarak ihtiyaçsızlık) elbisesini kendiliğinden giymiştir o;
Zekâtını da kendi yakutundan (Süsünden) vermiştir o,

* Yüzünü, kıbleye çevirmemiş görüyorsan, namaz kıldığı yer,  Kâbe’nin içindedir.

* Kadir gecesidir o;
Onu bul, verdiği beratı (Olgunluk, uygunluk belgesini) okursan aman buldun (Beğenildin)-gitti.

Efendiler efendisi Tebrizli Şems'in ayrılığı yüzünden aşığın yaşayışı, ölümden mahrum oluşu ağlayıp durmadadır.

Kaza ve kader geldi-çattı, davulunun sesini dinle;
Bakalım, bu ses mi daha acı, yoksa okunun açtığı yaranın acısı mı?

Şu dünya dadısı, süt vermede nekesliğe (Cimriliğe) başladı da verdiği süt, bal gibi boğazında kaldı.

Ne mutlu akıl dişi (Yirmi yaş dişi) çıkan çocuğa;
Bu dadıdan (Çocuğa bakan kişiden) da kurtulur, sütünden de, o sütün verdiği mide fedasından (Rahatsızlığından) da.

Gizli âlemden gelen müjdeler, gıda olur ona;
O müjdeci süt emmekten kurtarır onu.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Hayat oyununda ilerleyip kutluluk yerine ulaşanların mutlu olacağını öğrendik.
2.    Sakinliğe ulaşılmadan tatlılığın kazanılamayacağını öğrendik.
3.    Toplumun ve vücudunun baskısı ile oluşan benliğin zorlamaklarından bedel ödeyerek özgürleşen, ihtiyaca bağlılığını en aza indiren kişi doğruyu isteyen ve yapan istek ve dilekleriyle özgürleşeceğini öğrendik.
4.    Allah’a ve Allah dostlarına inanmış kişinin yönü artık Kâbe’nin içi olacağını öğrendik.
5.    Allah’a ve Allah dostlarına inanmış kişinin sonu iyi olan uğurlu, iyi, güzel buyrukları söyleyeceğini, nefsini bu işlere karıştırmayacağını öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin ayrılığına âşıkların üzüldüklerini öğrendik.
7.    Kaza kader başımıza ayrılık getirince bunun açtığı yaranın acısını çekmemiz, olgun olmak için gerekli olduğunu öğrendik.
8.    Aklını kullanacak duruma gelen kişinin artık mutlu olacak duruma gelmiş olacağını öğrendik.
                        *
İşte böyle yaren;
İlahi âlemden müjdeleri alan, bunları kendine gıda eden kişinin artık bakıcılardan da dünyalık beslenmelerden de kurtulacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV

27 Nisan 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1870 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1870. Dün, adam-akıllı coşkun bir halde (Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurarak) peşinden gittim;
Bana hiçbir şeycik sormadı, oturdu sustu.

Ona baktım;
Yani bir şey sordun, Ay gibi yüzümü göremedin, nasıldın de, demek istedim.

Sevgilim yere baktı, yani yer gibi alçal, kendinden geç dedi.

Yere secde ettim (Yere kapandım), öptüm yeri;
Yer gibiyim, sarhoşum (Çok fazla mutluluk duyanım), kendimden geçmişim demek istedim.

Ne de hoş zaman, ne de güzel susarken söyleyen;
Ne saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), ne olumsuz er, ne güzel içki.

Sen, hem sarhoşsun (Hoşa giden bir etki ile kendinden geçmişsin), hem sarhoşların sakisisin (Benlik duygusundan kurtulup mutluluk isteyenlerin ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişisin);

Beze (Süsle) meclisi (Konuşmak ve görüşmek için yapılan toplantıyı varlığınla süsle) kaldır yüzündeki örtüyü (Güzel yüzünü gizlemeye son ver).

Nakışlara bezenmiş (İnce işlerle süslenmiş) toprak, şarap içmeseydi (Tanrı şarabı içip sarhoş olmasaydı) ağaçlar, bu çiçekleri nerden açarlardı?

* Sıfatlarını (Görev, ödev, toplumsal veya hukuki yeri ve özelliklerini), karanlıklar (Işıksız ortam) içinde ara;
Çünkü zatında ışık da mahvolur-gider, karanlık da.

* O karanlıkta, Ab-ı Hayata (Ölümsüzlüğe) ulaşırsın;
Fakat Ab-ı Hayatı da her karanlıkta bulunmaz onun.

Nice gönüller, şimşek çakar, oraya varır;
Fakat orda ayak direyip durmak (Bir düşünceyi, bir davranışı sonuna kadar sürdürmek, kendi tutumundan şaşmamak) zordur.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                   
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin peşinden gittiğini, Şems Hazretlerine çok saygı gösterdiğini, vücut hareketleri ile Şems Hazretlerinin davranışlarını değerlendirdiğini öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin ağzını oynatmadan söz söyleyen, Mevlana Hazretlerinin bunları duyup gereğini yapan olduğunu öğrendik.
3.    Şems Hazretleri nurlu yüzünü gösterdiği, harfsiz-sessiz konuştuğu o anda bulunduğu topluluğun sevinçten sarhoş olduklarına, Allah’a inançlarının daha da kuvvetlendiğini, herkesin kendinden geçtiğini öğrendik.
4.    Toprağa nurlu kişilerin ayağının değmesi, bakması ile toprağın kendinden geçip sarhoş olduklarını, bu sarhoşlukla bütün güzelliklini ortaya çıkardıklarını öğrendik.
5.    Çok değerli olan her ne varsa uygun olmayan bulamasın diye bunun karanlıklar içinde saklandığını, nurlu ışığa ulaşanların bu karanlığı yok edeceğini öğrendik.
6.    Ölümsüzlük suyunun karanlıkta saklandığını, buraya ulaşan kişinin bu zorluğunu katlanamayacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah ve Allah dostlarıyla sevgiyle, kültürüyle mayalanan kişilerin aşama gösterdiğinde sözünü harfsiz, ses olmadan, kulağa ihtiyaç ve mesafenin engellemesi olmadan, kişi ahrette olsa bile sözün engellenmediğini, söylendiğini, anlaşılma sağlandığını, gerekenin yapıldığını, cevabın verildiğini öğrendik, anladık.
(Gönülden-gönüle, kalpten-kalbe başkalarının göremeyeceği, duyamayacağı yol)
                     *
RAV




26 Nisan 2020 Pazar

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1960 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri ben anlatıyor)

1960. Öylesine bir mumum ki davam şu:
Çeliği çelik eden benim.

Nice gözsüzlere sürme çektim ben;
Nice akılsızları usta ettim ben.

Gam gecesinde kara bulutum ben;
Öyle bir kara buluk ki bayram gününün gönlüne sevinç verdim ben.

Bir tuhaf toprağım ki aşk ateşiyle tuttum, tozdum;
Gökyüzünün kellesini yelle doldurdum ben.

Bu kul, onu andı ya;
Dün gece o padişah, neşesinden uyumadı-gitti.

Kınama yok, sen sarhoş ettin beni;
Apaçık ortaya çıkarsam, insafsızlık edersem darılma.

Hasetçileri gamdan azat ettim;
Eşek sürüsünün günlüne neşe verdim.

Zalimlere, gizilce İnsaf verdim de kendi hakkımda kendim zulmettim.

Sabrımdan herkes feryada gelince de öyle saydım ki ben feryat ediyorum.

Ustam sabırdır benim, bu yüzden ustanım yoluna aykırı bir yol tuttum ben.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                     
Neler öğrendik;
                    *
İşte böyle yaren;
                     *
RAV

25 Nisan 2020 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1850 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1850. Düşünce gemisini (Toplumsal gelişmeye bağlı olarak gelişen ruhen algılanabilen asıl gerçekliği) kır-gitsin (Etkisizleştir);
Deniz gibi bir avucun var bugün.

* Ayın'dan, şın'dan, kaftan bir baş çıkar (Harflerin etkisi, sihri ile uğraşma);
Çünkü yüzlerce adın var, o adlara da sahipsin bugün (Harflerle kendini sınırlandırıp küçülme).

Sus, söz neyini üfleme;
Mısırların var, şeker kamışlıkların var bugün.

A ağlayan mum, adam-akıllı yan-yakıl;
Kurtuluş çağı yakın gün ışımak üzere.

Karanlıklar zincirine kutluluk verecek, onları apaydın (Çok kültürlü, bilgili) edecek mum, mumları kurtaracak ışık, doğmak üzere.

* Zulüm (Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, eziyet) de gizlendi, karanlıklar da;
Elif, hemzeli (Arapçada elifin adı) oldu mu gizlenir -gider(Elif beni karıştırma, hemzeyi desteklemeye geldim).

Yorumları (Sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturmayı) da güneşten işit, düş yormasını da (Rüya tabirini de);
Rüyada gizli-kapaklı söz duymadın mı sen?

Söyleyen ışığın anlatışı böyle olur;
Ne dudak vardır, ne ses vardır, ne ağız vardır.

A dostum, Ay gibi beden bulutundan sıyrıl, çık da yüzlerce iksiri (Hayatı ölümsüzleştirme, madenleri altına çevirmeyi ve başka olağan üstü etkiler oluşturan sıvıyı) güneşten öğren.

Yeni Ay'da, dolan Ay da, sabah-akşam, güneşin ardından zağar gibi bu yüzden koşar-durur.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                   
Neler öğrendik;
1.    Toplumun doğru ve geçerli kabul ettirdikleri ile belirli sınırda olduklarını, bu ezberden kurtulmak ve bu sınırından çıkarak, yok sayarak gerçek gelişmeyi sağlamamız gerektiğini öğrendik.
2.    Harflerin etki ve baskısından kendimizi kurtararak doyurucu, tat verici Mevlana Hazretlerinin varlığına doğru yol almamız gerektiğini öğrendik.
3.    Büyük ışık kendini gösterdiği göreve başladığı zaman küçük ışığın görevinin sona erdiğini öğrendik.
4.    Karanlıktaki harflerin, sözlerin, anlatımların aydınlık olunca aldatıcılığının kalmayacağını öğrendik.
5.    Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturacak, rüyayı yorumunu yapacak akıllı ve dosta yaptırmak gerektiğini öğrendik.
6.    Vücuduna çok bağlanmış kişinin gözüne koyu bir gözlük takmış gibi aydınlıktan kendini mahrum eden kişi olduğunu, vücudunu çok önemseyen kişinin aydınlığı engellediğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Gündüz güneş, gece ay ve insanların icat ettiği aydınlatma vasıtalarından faydalanarak gidiş yolumuzun aydınlık olmasını sağlamamız, düşüncelerimizde üzüntüden, sıkıntıdan, perişanlıktan kurtaracak, gereğince anlaşılıp bilinmeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan durumdan kurtaracak akıllı, dost, aydın kişi bulmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV


24 Nisan 2020 Cuma

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1840 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1840. Bugün bahçedeki bağdaki ağaçlar, hep senin yelinle (Esintinle) oynamada, hep senin varlığınla boy atmada.

Arık dal, daha fazla oynuyor, arık (Zayıf, cılız, kuru, sıska) dala at meyveyi.

Diken güle kalkan (Koruma) bağışlamada;
Süsen (Kılıç şeklindeki süs bitkisi), düşmancasına geldi, bir hançer (Ucu eğri ve sivri bıçak) at (Ver) ona.

Aşığa, gümüş gibi (Beyaz) göğsünü aç (İç dünyana girmesine izin ver);
Müflise (Batkına) de bir avuç altın saç.

Doğa(rak) (Ortaya çıkarak, kaynak olarak, meydana gelerek) Tebrizli padişah Şemseddin, şaşılacak bir ışık ver yıldıza.

Şu kış gününde, sende de bizim kafamız (Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin, bellek) var bugün;
Gönlün hoş, zevkin yerinde, seyrinde-seyranındasın (Güzellikleri seyretmedesin) bugün.

Zevk (Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz) nöbetini yarına atma;
Mademki bütün zevk sebepleri hazır, zevkine bak bugün.

Başımıza döşe gölgeni (Koruman altına al bizleri);
Yüzün, güneşe benziyor bugün.

Şu meyhaneye (Tekkeye) konuk et bizi;
Bil ki orda bir komşun var bugün.

*Al-al (Kırmızı olmuş) yüzünden çek örtüyü onun;
Perde ardında bi Humeyrâ’n (Kararlı, azimli, sebatkâr değerlerde, pozitif enerji ile yüklü atılgan biri) var bugün.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                   
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerin kendini göstererek duranların hareket etmesini sağlamasını, zayıflara yardım etmesini, silahsızlara silah vermesini, iflas etmişe de altın vermesini istediğini öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin kendini gösterince yıldızların şaşılacak ışık yayacaklarını öğrendik.
3.    Mevlana Hazretlerini tutkuyla bağlanıp dostluğuna devam eden, Hazretin dostlarını dost olarak kabul eden, hizmet etmeyi kutsallık sayan Mevlevilerin Şems Hazretlerinin dediklerini anlayacak, duyuş ve düşünüşlerinde Mevlana Hazretlerinin hareketleri gibi hareket etmeye çalışacaklarını öğrendik.
4.    İlişkide zevkin olması gerektiğini, zevkin geleceğe ötelenmeyeceğini öğrendik.
5.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin koruma altına dostlarını almasını, ışığının-nurunun yakmaması için dikkat etmesini istediğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Sevenlerle sevilenle bir araya gelince güzellikleri fena insanların bakışlarından koruyan perdelerin kalkması gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV


Popüler Yayınlar