31 Aralık 2020 Perşembe
30 Aralık 2020 Çarşamba
DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 430 İNCİ BEYİT
(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
430. Kürsi ayetiyle (Bakara suresi 255) Arş’a(Göğün
en yüksek katına) doğru uçtuk da daimi diriyi (Yaşamakta
olanı) gördük, daima tedbirde (Önlem alanı,
hazırlık yapanı)-tasarrufta (Bir şeyi istediği
gibi kullanma yetisi) bulunana ulaştık.
Bugün o bağdan-bahçeden ne
dallarımız, ne yapraklarımız, ne çiçeklerimiz, ne meyvelerimiz var;
Hocam, mahrum (Yoksun) olarak geldik sanma;
Seyret de bak.
Doğanlar gibi yıkık yeri
baykuşlara bırakalım;
Baykuş değiliz ya, ne diye bu yıkık ülkeye geldik biz?
Rum Kayserinin (İmparatorunun) tapısında (Bulunduğu
yerde) zünnarımızı (Hizmet ettiğimizi gösteren kemerimizi)
çözdük, hikâyeyi Tebriz'e götürün de orada söyleyin;
Rum ülkesine (Anadolu’ya) ulaştık biz.
A ay yüzlüm, bugün bildikle
yabancıyı fark edemiyoruz;
Öylesine sarhoşuz ki evin yolunu bile bulamıyoruz.
Aşkınla akıl bağından (Düşünme, anlama, kavrama işinden) kurtulduk;
Darmadağın (Dağınık ve karışık) olmaktan, deli-divane (Çılgın, coşkun) kesilmekten başka hiçbir şey bilmiyoruz.
Bahçede sevgilinin yüzünden başka
bir şey görmüyoruz;
Daldan, sarhoş bir halden başka bir şey seyretmiyoruz.
Şu tuzakta bir tohum gizli dediler...
Tuzağa (Tuzak kurana) öylesine tutulduk ki taneden haberimiz bile yok.
Bugün şu nükteye (İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söze) alt sözlere
dalmayın, masal okumayın;
Gönül afsun (Büyü) kabul etmez, masal nedir, bilmiyoruz biz.
Gönlümüz, o saçlara tarak gibi öylesine
daldı ki saçı taraktan ayırt edemiyoruz artık.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretleri Bakara suresi 255 ayetinin ayetlerin şahı olduğunu, bu ayetin hakikatine inandığını, bu inanç karşılığında orada yazılanların gerçekliğini görmek için göğün en yüksek katına çıkarıldığını, hakikat olduğu gösterildiğini, Allah’ın sanatına hayran olduğunu öğrendik.
2.
Mevlana
Hazretleri arşa doğru uçtuktan ve geri döndükten sonra her şeyde Allah’ı
gördüğünü, bu görüşün onu sarhoş ettiğini öğrendik.
3.
Gönlümüzün
büyüyü kabul etmediğini, masalla, ince anlamlı sözlerle uğraşmadığını,
sevgilisinden başka ilgisinin olmadığını öğrendik.
4.
Aşağıdan
bakıp yukarısını anlatan Mevlana Hazretleri Arş’ın üstüne çıkarak aşağıya doğru
bakarak yeni bir bakış oluşturduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Gizli bir tuzak olan aşka aldanıp aşk tuzağına düşenlerin, bu aldatıştan bile haberi olamayacağını, sevgilisinden başka birşeyle ilgilenmeyeceğin öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Hocam, mahrum (Yoksun) olarak geldik sanma;
Seyret de bak.
Baykuş değiliz ya, ne diye bu yıkık ülkeye geldik biz?
Rum ülkesine (Anadolu’ya) ulaştık biz.
Öylesine sarhoşuz ki evin yolunu bile bulamıyoruz.
Darmadağın (Dağınık ve karışık) olmaktan, deli-divane (Çılgın, coşkun) kesilmekten başka hiçbir şey bilmiyoruz.
Daldan, sarhoş bir halden başka bir şey seyretmiyoruz.
Tuzağa (Tuzak kurana) öylesine tutulduk ki taneden haberimiz bile yok.
Gönül afsun (Büyü) kabul etmez, masal nedir, bilmiyoruz biz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretleri Bakara suresi 255 ayetinin ayetlerin şahı olduğunu, bu ayetin hakikatine inandığını, bu inanç karşılığında orada yazılanların gerçekliğini görmek için göğün en yüksek katına çıkarıldığını, hakikat olduğu gösterildiğini, Allah’ın sanatına hayran olduğunu öğrendik.
İşte böyle yaren;
Gizli bir tuzak olan aşka aldanıp aşk tuzağına düşenlerin, bu aldatıştan bile haberi olamayacağını, sevgilisinden başka birşeyle ilgilenmeyeceğin öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
29 Aralık 2020 Salı
DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 420 İNCİ BEYİT
(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
420. Bulut gibi şu toprağa pek
çok gözyaşları döktük;
Buluttan geçtik de o Ay'a öyle eriştik.
A davul dövenler, bizim nöbetimiz
geldi-çattı;
Çalın-çalın.
Ey Türk, dışarı çık, çadır yerine ulaştık işte.
Bir zaman Yusuf gibi kuyunun
dibinde oturduk;
Derken o yandan ip geldi, kuyudan çıktık-gitti.
Gönül alan, gönlün isteği güzele
(Şems Hazretlerine) ulaşıncaya dek Muhammed'in
önünde nice putlar kırdık biz.
Daha yakın gelin, uzaktan geldik;
Halimizi, hatırımızı sorun, yoldan geldik biz.
Aşk ateşiyiz biz, muma ulaştık
zulümler çeken pervaneyi yakıp yandırmak için mum gibi çıkageldik.
Sarhoş gibi erce (Yiğitçe) bir saldırdık da bilgiyi
verdik, bilinene ulaştık.
Daha ilk konakta, acınmış ümmetin
(“Ümmetin, acınmış ümmetidir, suçları örtülüştür.
Tövbeleri kabul edilmiştir” “Şu ümmetin acınmış, ahirette azap yoktur ümmetine.
Ümmetinin azabı, dünyada sınamalarla, depremlerle, öldürülmeyle, belaya
uğratılmayla verilir” (Hadis, Cami: 1.s.54)) kervanıyla iki fersahlık (Çok uzun mesafeyi) varlık yolunu aştık gitti.
Hani ne yukarıda olan, ne aşağıda
bulunan bir Ay (Karanlıkta kalanları aydınlatan)
var ya;
Ona...
Hani bir yer var ya, orada ne övülmüş var, ne kınanmış;
Oraya ulaştık.
Her taş yürekli kutsuzun inadına
varlık âlemine sığmayan o la'lin (Kırmızı renkli
mücevherin) ta kapısına vardık.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretlerinin çalışmalarıyla yeryüzünde yaşayanlara çok faydalar sağladığını, kendisinden daha da ileride olanı arayarak daha ileri giderek karanlıkta kalanları aydınlatan güzel insana ulaştığını öğrendik.
2.
Mevlana
Hazretleri bilgilerinin yağma edilmesini, Türk olanın kapalı kalmayıp yağmaya
katılmasını davullarla ilan ettiğini öğrendik.
3.
Mevlana
Hazretleri kaderin cilvesi olarak kötü duruma düşse bile Allah’tan ümidini
kesmediğini, Allah’tan gelen kendini kurtaracak ipe sarıldığını öğrendik.
4.
Mevlana
Hazretleri; Allah’ın güzelliklerini üzerinde taşıyan Şems Hazretlerini görene
kadar peygamberimiz Hazreti Muhammed’in sözüyle ve gözetimiyle sessiz ve
hareketsiz duran olağan üstü değer verilen, putlaştırılmış her ne varsa yok
ettiklerini, öğrendik.
5.
Mevlana
Hazretlerinin çok uzun yoldan geldiğini, ışığa aşık olanları ışığa kavuşturmak,
onları ışık haline gelmesi için yanı başımıza kadar ışık gibi geldiğini, öğrendik.
6.
Mevlana
Hazretleri bilgiyi yiğitçe vererek bilinene ulaştığını, dünya hayatının
bağlayıcılığından kurtulduğunu öğrendik.
7.
Mevlana
Hazretleri Muhammed ümmeti olduğundan dünya sıkıntılarının imtihan olduğunu
bildiği için yiğitçe savaştığını, uzun yol olan varlık yolu olan maddeye
bağlılığı aşıp gittiğini öğrendik.
8.
Ne
övülmüş, ne kınanmış, ne yukarıda olan, ne aşağıda olan yer olan aşk makamına
ulaştığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Miraçta Peygamberimize eşlik eden büyük meleğin ben buradan ötesine geçemem dediği sınırla başlayan Allah’a bir yay mesafesi kalana kadar olan makamın aşk makamı, huzura kabul yeri olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Buluttan geçtik de o Ay'a öyle eriştik.
Çalın-çalın.
Ey Türk, dışarı çık, çadır yerine ulaştık işte.
Derken o yandan ip geldi, kuyudan çıktık-gitti.
Halimizi, hatırımızı sorun, yoldan geldik biz.
Ona...
Hani bir yer var ya, orada ne övülmüş var, ne kınanmış;
Oraya ulaştık.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretlerinin çalışmalarıyla yeryüzünde yaşayanlara çok faydalar sağladığını, kendisinden daha da ileride olanı arayarak daha ileri giderek karanlıkta kalanları aydınlatan güzel insana ulaştığını öğrendik.
İşte böyle yaren;
Miraçta Peygamberimize eşlik eden büyük meleğin ben buradan ötesine geçemem dediği sınırla başlayan Allah’a bir yay mesafesi kalana kadar olan makamın aşk makamı, huzura kabul yeri olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
28 Aralık 2020 Pazartesi
DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 410 İNCİ BEYİT
(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
410. Mademki Mesih'in
beşiğindeyiz (İsa’nın doğup geliştiği yerdeyiz),
Rebve'ye (Kur’anda Meryem’le oğlu İsa’ya Tanrı
tarafından yerleşmeye elverişli, suyu bulunan yüksek bir yerin yurt verilmiş.
Müminin suresi 50), o yüksek yere çıkalım, görünelim;
Sarhoş keşiş gibi Şam'ın kızıl şarabıyla sarhoşuz biz.
Padişahçısına yücelmiş Neyreb’de
(Şam’da İsa peygamberin konduğu bir tepe. Burası İbrahim
peygamberin de mescididir) bir ağaç gördük, onun gölgesinde oturduk, şaşırdık-kaldık
Şam'a.
Şam ovasındayız, meydan yeşermiş;
Çevgene (Ucu kıvrık sopaya) benzeyen saçlarla top gibi meydanda yuvarlanalım-gitsin.
Ne vakte dek tatsız-tuzsuz
kalacağız;
Binelim eyere (Binek hayvanlarının üstüne konulan, oturmaya yarayan nesne) ;
Şam’ın yüreğindeki kara noktanın doğu kapısıyız biz.
Cebeli Salih’te (Şems Hazretlerini Sâlihiyye de denen ve Şam’ın bir
mahallesindeki handa olduğunu) duyduk, bir inci madeni varmış;
O inci (Denizin derinliklerinden çıkmış, şekil değiştirmeyen mücevher) yüzünden Şam denizine gark olup gitmişiz.
Şam, buluşma yüzünden dünya
cennetiymiş;
Biz de Şam güzelini görmeyi beklemedeyiz.
Şam'ın akşama benzeyen o güzelim
siyah saçları yüzünden Rum ülkesinden kalkalım da üçüncü defa Şam'a doğru at sürelim.
Tebriz’li Şems ordaysa, onu orada
bulursak Şam'a kul-köle oluruz (Sevgiyle bağlanıp
dostluğumuzu devam ettirerek hizmet eden oluruz); Ama ne kul, ne köle.
Bir kere daha yoldan geldik,
mevkie, makama ulaştık;
Bedenlerin gurbetinden kurtulduk, Allah'a eriştik.
O padişaha hiç kimse,
atla-pusatla erişemedi-gitti;
Biz de atı-pusatı (Giysi, giysilik kumaş) verdik de sonra ulaştık o padişaha.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. İsa peygambere “Biz ona çocukken hikmeti verdik”(Meryem suresi 13) Şems Hazretlerinin öğrenme bilgilerle konuşmadığını, Tanrıdan ilham yoluyla aldığı ledün ilminden armağanlar getirdiğini, Mevlana Hazretlerinin bu kaynağı olan kutsal yerlere gittiğini, buradan haberler verdiğini öğrendik.
2.
Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerinin Şam’da olduğunu öğrendiğini, oğlunu Konya’ya
gelmesi için davetçi olarak gönderdiğini öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin asilliğini, büyüklüğünü, yüceliğini gören Mevlana Hazretleri ilham
yoluyla alınan ledün ilmini öğrendiğini bu yolda defalarca gidip gelerek
aşırdıklarına bize aktarıp yararımıza sunduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerine hiçbir kimsenin ulaşamadığını, Mevlana Hazretleri hediyelerle, hizmetle, yoğun sevgiyle ulaştığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Sarhoş keşiş gibi Şam'ın kızıl şarabıyla sarhoşuz biz.
Çevgene (Ucu kıvrık sopaya) benzeyen saçlarla top gibi meydanda yuvarlanalım-gitsin.
Binelim eyere (Binek hayvanlarının üstüne konulan, oturmaya yarayan nesne) ;
Şam’ın yüreğindeki kara noktanın doğu kapısıyız biz.
O inci (Denizin derinliklerinden çıkmış, şekil değiştirmeyen mücevher) yüzünden Şam denizine gark olup gitmişiz.
Biz de Şam güzelini görmeyi beklemedeyiz.
Bedenlerin gurbetinden kurtulduk, Allah'a eriştik.
Biz de atı-pusatı (Giysi, giysilik kumaş) verdik de sonra ulaştık o padişaha.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. İsa peygambere “Biz ona çocukken hikmeti verdik”(Meryem suresi 13) Şems Hazretlerinin öğrenme bilgilerle konuşmadığını, Tanrıdan ilham yoluyla aldığı ledün ilminden armağanlar getirdiğini, Mevlana Hazretlerinin bu kaynağı olan kutsal yerlere gittiğini, buradan haberler verdiğini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerine hiçbir kimsenin ulaşamadığını, Mevlana Hazretleri hediyelerle, hizmetle, yoğun sevgiyle ulaştığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
27 Aralık 2020 Pazar
DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 400 İNCİ BEYİT
(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
400. A yıl, ne yılsın ki güzel
talihinin sayesinde bıldır (Geçen yılın)
masalından da kurtulduk, daha evvelki yıl hikâyesinden de.
Aşkla üç günden de geçtik, kırk
günden de;
Anılan tapıya (Görmeyi amaçladığımız yere) gelince kurtulduk anıştan.
Sus, çünkü bu aşkla, aşkın Tanrı katından verdiği bilgiyle (İlmi ledün) medreseden de kurtulduk, kâğıttan da,
dersi tekrarlamadan da.
Sus, şu maden (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak), şu İlahi define (Değerli bilgiler) yüzünden kazançtan da kurtulduk,
keseden de (Cüzdan da), kardan (Kazançtan) da.
Aklım başına devşir (Sözü düzgün bir biçimde bir araya getir) de şununla
bitir sözü:
Güneş doğunca bekçiden de kurtulduk, hırsızdan da, karanlık geceden de.
Biz Şam'ın aşığıyız, sevdasıyla
başımız dönmüş, delisiyiz-divanesiyiz. Şam'ın sevdasına can vermişiz, gönül
bağlamışız.
O yandan doğup parlayan o
kutluluk sabahı yok mu?
Her akşamı, her seher çağı (Sabahın güneş doğmadan önceki zamanına) Şam'ın seherlerine sarhoş kesilmişiz.
Sevgiliden ayrıldığımızdan dolayı
koşa-koşa bab'a (Şam kapılarından birinin adıdır
“BâbuTûnâ” denir) geldik;
O âşıklar camiinden Şam ülkesinin yeşilliklerine daldık.
Osman'ın Mushaf’ına el basayım da
and içerek söyleyeyim ki o güzelin inci gibi dişleri yüzünden Şam'a lala
kesilmişiz
(Bakım, eğitim ve öğretimiyle kendimizi görevli
saymışız) biz.
Ferec kapısından (Şam’daki cami’in kapısının adıdır) da uzaksın, Ferâdıs
(Şam’daki cami’in kapısının adıdır) kapısından
da;
Nereden bileceksin, nasıl anlayacaksın ki biz, Şam'da nasıl bir seyirde-seyrandayız (Yürüyüşte, ilerleyişte, gidişte, gezintideyiz)?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Yeni bir kazanımı olmayanın geçmişin yaşayışını masal, hikaye haline getireceklerini öğrendik.
2.
Hedefe
ulaşanın artık hedeften söz etmeyeceğini öğrendik.
3.
Aşkla
yapılan gidişte günlerin sayılmayacağını öğrendik.
4.
Aşk içinde olana Tanrı katından bilgi verildiğini, verilen
bilgiyle başka bir ders almaya gerek olmadığını öğrendik.
5.
Tanrı
hazinesine kavuşanın kazançtan, paradan kurtulacaklarını öğrendik.
6.
Kaynağa
ulaşanın diğer problem çıkaran işlerden kurtulacağını öğrendik.
7.
Mevlana
Hazretleri Şam’a gittiğini, aşkını orada aradığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah dostu Şems Hazretlerinin anlatımlarımızdan güzelliğini yüceliğini görmeyenin, anlamayanın, camiye gitmeyenin Mevlana Hazretlerinin nasıl bir yol önerdiğini anlayamayacaklarını, göremeyeceklerini öğrendik, anladık.
*
Ravli ledün ilmi diye çok bilgi almak için googleden incelemelisin.
RAVLİ
Anılan tapıya (Görmeyi amaçladığımız yere) gelince kurtulduk anıştan.
Güneş doğunca bekçiden de kurtulduk, hırsızdan da, karanlık geceden de.
Her akşamı, her seher çağı (Sabahın güneş doğmadan önceki zamanına) Şam'ın seherlerine sarhoş kesilmişiz.
O âşıklar camiinden Şam ülkesinin yeşilliklerine daldık.
Nereden bileceksin, nasıl anlayacaksın ki biz, Şam'da nasıl bir seyirde-seyrandayız (Yürüyüşte, ilerleyişte, gidişte, gezintideyiz)?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Yeni bir kazanımı olmayanın geçmişin yaşayışını masal, hikaye haline getireceklerini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Allah dostu Şems Hazretlerinin anlatımlarımızdan güzelliğini yüceliğini görmeyenin, anlamayanın, camiye gitmeyenin Mevlana Hazretlerinin nasıl bir yol önerdiğini anlayamayacaklarını, göremeyeceklerini öğrendik, anladık.
*
Ravli ledün ilmi diye çok bilgi almak için googleden incelemelisin.
26 Aralık 2020 Cumartesi
DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 390 İNCİ BEYİT
(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
390. Dedim ki:
Deniz ırmağa doğru gelmese biz yola düşer, akarsu gibi onun yanına gideriz.
A gayb sözlerini (Sahip olma, idare ile kullanma, ruhlar ve nefsler alemi
”Melekut âlemi de denir”) söyleyen, sen söyle de senden haber veren
güzelden, senin güzelim haberlerinden güzel bir haber alalım.
Hamd olsun, şükür olsun Tanrı'ya,
savaştan kurtulduk;
Şu yokuşlarla, bellerle (Dağ sırtlarında geçit veren çukur yerle) dolu vadiden halas olduk (Kurtulduk).
Şu vehimlerle (Yanlış ve yersiz düşüncelerle) dopdolu, şu eğri (Olmayacak bir şeyin olacağını sanma) düşünceli candan
geçtik;
Şu düzenlerle dopdolu, şu ciğerler yiyen felekten kurtulduk.
Harislerin (Açgözlülerin) dükkânları, düzenle herkesin varını-yoğunu
sildi-süpürdü;
Bizse dükkânımızı yıktık, o işten vaz geçtik-gitti.
O devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle
desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi
isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği,
erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yönetme makamı)
gül bahçesinin gölgesinde uyuduk;
O coşup köpüren uçsuz-bucaksız denizde boğulmadan kurtulduk.
Atımız yok ama hepimiz de
süvariyiz;
Şarabımız yok, fakat hepimiz sarhoşuz, sağraktan (Büyük kadehten) da kurtulmuşuz, meyhaneciye minnet etmekten de.
Tövbeyi (İşlediğimiz
günah ve suçtan pişman olarak bir daha yapmamaya karar verişimi) bozduk,
sonra yüzlerce kere gene tövbe ettik:
Derken tövbe ayını görünce bir uğurdan (Yönelimden) kurtulduk-gitti.
O âşıklar İsa'sının yüzünden,
onun Mesih'inin afsunundan (Büyüsünden) öylesi
bir hale geldik ki illetten (Hastalıktan) de
kurtulduk, idrara bakmaktan da, hastadan-hastalıktan da.
Gören ve görünen;
Dünyayı bezeyince (Süsleyince) güzelden de vaz geçtik;
Bulgar cariyeden de kurtulduk.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Bizi aydınlatan, sırlar bağışlayan kişi bize gelmese bile bizim onun yanına gitmemiz gerektiğini öğrendik.
2.
İzzet,
saltanat ve büyüklük anlamına gelen, Allah’ın mülkü, hükümranlığı ve âlemdeki
düzenlemesi bilgisine melakût âlemimi veya bu
bilgilere gayb dendiğini, bu bilgilere herkesin
ulaşamayacağını, buradan haber herkese verilmediğini öğrendik.
3.
Tanrı
katından verilen bilgilere ulaşanın savaş yapmaktan, zorlu yollardan
kurtulacağını, yanlış ve yersiz düşüncelerden kurtulacağını öğrendik.
4.
Tanrı
katından verilen bilgilerinin insanı eğri düşüncelerden kurtaracağını, dünya
döngüsü acı veren olayların hastalığından kurtaracağını öğrendik.
5.
Şems
Hazretlerine sevgiyle bağlanıp sevgi, dostluk kuranın açgözlülükten
kurtulacağını öğrendik.
6.
Şems
Hazretlerinin koruması altına girerek rahat etmemiz, yaşamın dalgalarında
boğulmaktan kurtulmamız gerektiğini öğrendik.
7.
Mevlevi’nin
atı olmasa da hızla istediği yere gittiğini, içki içmese bile sarhoş olduğunu,
sarhoş olsa da aklının başından gitmediğini ve sızıp kalmadığını, başkalarına
borçlu kalmaktan kurtulduğumuzu öğrendik.
8.
Tövbe
ettiklerini, tövbeden de tövbe ederek suç işlemekten kurtulduklarını öğrendik.
9.
Eskiden
doktorlar idrarın rengine ve kokusuna bakarak hastanın hastalığını teşhis
ettiklerini öğrendik.
10.
Şems
Hazretlerinin İsa gibi hastayı iyileştirdiğini, hastalıktan kurtardığını
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Şems Hazretleri dünyayı sırlarıyla süsleyince kendisine aşık olanları aşk âlemine götürerek dünyanın güzellerini aramaktan vazgeçirdiğini öğrendik, anladık
*
RAVLİ
Deniz ırmağa doğru gelmese biz yola düşer, akarsu gibi onun yanına gideriz.
Şu yokuşlarla, bellerle (Dağ sırtlarında geçit veren çukur yerle) dolu vadiden halas olduk (Kurtulduk).
Şu düzenlerle dopdolu, şu ciğerler yiyen felekten kurtulduk.
Bizse dükkânımızı yıktık, o işten vaz geçtik-gitti.
O coşup köpüren uçsuz-bucaksız denizde boğulmadan kurtulduk.
Şarabımız yok, fakat hepimiz sarhoşuz, sağraktan (Büyük kadehten) da kurtulmuşuz, meyhaneciye minnet etmekten de.
Derken tövbe ayını görünce bir uğurdan (Yönelimden) kurtulduk-gitti.
Dünyayı bezeyince (Süsleyince) güzelden de vaz geçtik;
Bulgar cariyeden de kurtulduk.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Bizi aydınlatan, sırlar bağışlayan kişi bize gelmese bile bizim onun yanına gitmemiz gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Şems Hazretleri dünyayı sırlarıyla süsleyince kendisine aşık olanları aşk âlemine götürerek dünyanın güzellerini aramaktan vazgeçirdiğini öğrendik, anladık
*
RAVLİ
25 Aralık 2020 Cuma
DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 380 İNCİ BEYİT
(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
380. Sus da vaaz eden (Öğüt niteliği taşıyan konuşma yapan) güneş (Şems Hazretleri) söze başlasın;
Çünkü o, minbere (Camilerde hutbe okunan merdivenli, yüksekçe yere) çıktı, bizse hepimiz müridiz (Sevgiyle bağlanarak öğrenen kişileriz) ona.
Seher çağı;
Sabah şarabı (Sersemliği giderecek içecek) hazır, şu dama çıkalım;
Öküz (Boğa) burcundan (Maddecilikten) kaçalım da Ay burcuna (İç âlemimize) girelim.
Savaş aramayalım, yabancıların
sözünü etmeyelim;
Buluşma çağı, o güzel yüzlünün yanına gidelim.
Yüzün gül bahçesi, dudağın şeker
kamışlığı, şu ikisinin gölgesinde hepimiz de gülbeşeker haline gelelim.
Mademki güneşe benzeyen güzelim
yüzün kılıç çekti;
Ay gibi sana karşı geceleyin bir kalkana sığınsak yeri.
Saçların Kadir gecesi (Kur’an indirilmeye başlandığı için kutsal sayılan ramazan
ayının yirmi yedinci gecesi), yüzünse tamamıyla nevruz (Yılın ve baharın ilk günü sayılan martın yirmi birine
rastlayan gün);
Biz de senin gecenle, senin gündüzünle seher çağı gibi belirelim.
Bu şekilde göründün ya, bu şekli
bilelim;
Yoook, bir başka çeşit görünürsen biz de o şekle bürünelim.
Dünyanın güneşisin sen, bizse
gizli zerreleriz;
Senin ışığınla şu pencerede görünelim artık.
Güneş bile senin yüzünden şaşırır
kalırsa, onun bile başı dönerse bizim gibi zerrelerin şaşkın-şaşkın bakışına
şaşılmaz elbet.
Dedim ki:
Gelirseniz yüzlerce kapı acarsınız;
Dediler ki;
Bu, olur, olur ama gelirsek olur.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Susup bize öğüt verecek kişiyi iyice dinlememiz, karanlık perdesinden bizi kurtarmamız için söyleyeceklerini kaçırmamamız, öğrenci gibi hareket etmemiz gerektiğini öğrendik.
2.
Sersemliğimizi
üstümüzden atıp madde dünyasından mana dünyasına gitmemiz, iç dünyamıza
yönelmemiz gerektiğini öğrendik.
3.
Bize
öğüt verecek güzel yüzlünün yanına gitmemiz, yabancıların sözünü etmeden,
kavgaya tutuşmadan onun gül kokulu şekerleri ile karışık gülbeşeker ikramını
alıp tatlı hale gelmemiz gerektiğini öğrendik.
4.
Güneşten
ışık alamayanların karanlıkta kalmaması için güneşin ışıklarını yansıtan Ay’a
sığınması gerektiğini öğrendik.
5.
Şems
Hazretlerinin hem kutsal hem uğurlu hem de insanı gençleştiren, canlandıran
büyüğümüz olduğunu öğrendik.
6.
Mevlana
Hazretleri kendini zerre, Şems Hazretlerini güneş olarak gördüğünü, zerrelerin
ancak güneş ışığıyla görünür olabileceğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin yüzlerce söz edeceğini, yüzlerce kördüğüm olmuş problemi çözüm yolunu göstereceğini, yüzlerce yanlış yoldan döndürüp doğru yolu göstereceğini, görünür görünmez yardımlarda bulunacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Çünkü o, minbere (Camilerde hutbe okunan merdivenli, yüksekçe yere) çıktı, bizse hepimiz müridiz (Sevgiyle bağlanarak öğrenen kişileriz) ona.
Sabah şarabı (Sersemliği giderecek içecek) hazır, şu dama çıkalım;
Öküz (Boğa) burcundan (Maddecilikten) kaçalım da Ay burcuna (İç âlemimize) girelim.
Buluşma çağı, o güzel yüzlünün yanına gidelim.
Ay gibi sana karşı geceleyin bir kalkana sığınsak yeri.
Biz de senin gecenle, senin gündüzünle seher çağı gibi belirelim.
Yoook, bir başka çeşit görünürsen biz de o şekle bürünelim.
Senin ışığınla şu pencerede görünelim artık.
Gelirseniz yüzlerce kapı acarsınız;
Dediler ki;
Bu, olur, olur ama gelirsek olur.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Susup bize öğüt verecek kişiyi iyice dinlememiz, karanlık perdesinden bizi kurtarmamız için söyleyeceklerini kaçırmamamız, öğrenci gibi hareket etmemiz gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin yüzlerce söz edeceğini, yüzlerce kördüğüm olmuş problemi çözüm yolunu göstereceğini, yüzlerce yanlış yoldan döndürüp doğru yolu göstereceğini, görünür görünmez yardımlarda bulunacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
24 Aralık 2020 Perşembe
DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 370 İNCİ BEYİT
(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
370. Elest (Allah’ın ruhları yarattıktan sonra;” Elestü bi-Rabbiküm= Ben
sizin Rabbiniz değil miyim?” dediği zaman, insanların yaradılış başlangıcının)
sarhoşlarıyız, şaraptan (İnsan eli değmemiş Tanrı
şarabından) başka bir şey içmeyiz:
Aş için, tirit (Ey suyuna kızartılmış veya bayat ekmek konularak yapılan yemek) için dünya sofrasının çevresinde dönüp dolaşmayız biz.
Çekişme çağında bizden ne
çektiler, biz onlardan ne çektik?
Tanrı görmüştür.
Kalkın, uyumayın, sabah şarabı
içilecek çağ (Sersemliğin gitmesi gereken zaman).
Sabahyıldızı doğdu, izini gördük.
Geceydi, bütün kervan halkı
kervansarayda mahpustu (Kapatılmış, hapsedilmiş);
Kalkın artık, o karanlıktan sıyrıldık, o habisten (Karanlıktan) kurtulduk biz.
Güneş, işte doğunun yüzüğü, biz
de hazır bir orduyuz diye her yana elçiler gönderdi.
Kendine gel de gündüz kuşuysan
yüzünü tanyerine tut;
Çünkü tanyerinden sabah soluğu gibi belirdik biz.
Tanyeri kızıllığının elçiliğini
tanıyana ne mutlu;
Biz de onu meydana çıkarmak için çalışmadayız, apaçık gördük onu da meydana çıktık işte.
Fakat dünyadaki panzehri (Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan maddeyi)
görüp zehir sanana ne denir?
Muştuluk o kişiye ki onu zandan, işkilden satın almışızdır, kurtarmışızdır.
Tanyerinin (Güneşin doğmak üzere olduğu sırada, ufukta hafifçe aydınlanan
yerin) elçiliğini (Haber, ileti getirenin)
kabul etmeyen kişi, hem bizim mahremimiz (Yakınımız)
değildir, hem de bir perde örmüşüzdür (Hakikati
görmesine engel oluruz) ona biz.
Yarasa (Güneşi)
kabul etmedi, göz yumdu (Umudunu kesti, umutsuzluğa
düştü) ondan;
Fakat o gözünü yumanın (İnsanın) perdesini yırttık (Hakikati görmesi için engeli kaldırdık) biz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlevilerin zevkinin yaradılış başlangıcına gitmek, o anı tekrar yaşamak, Allah’ın hitabını tekrar duymak istediklerini ve çok önemsediklerini, dünyalık kazanımları önemsemediklerini öğrendik.
2.
Sabah
sersemliğini hemen üstümüzden atıp karanlığın hapsetmesinden kurtulmuş ordu
gibi ışığın belli ettiği gösterdiği işlere girişmemiz gerektiğini öğrendik.
3.
Tan
yerinin kızıllığının aydınlık için apaçık müjde olduğunu kabul etmek, bunu
kabul etmeyen kişinin Mevlevi olmadığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Yarasanın bile karanlığı kabul etmediğini fakat çaresiz hükmü kabul ettiğini, Mevlana Hazretleri ve dostlarının gözünü sıkıca kapatanın gözünü açarak gerçekleri olduğu gibi gösterdiklerini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Aş için, tirit (Ey suyuna kızartılmış veya bayat ekmek konularak yapılan yemek) için dünya sofrasının çevresinde dönüp dolaşmayız biz.
Tanrı görmüştür.
Sabahyıldızı doğdu, izini gördük.
Kalkın artık, o karanlıktan sıyrıldık, o habisten (Karanlıktan) kurtulduk biz.
Çünkü tanyerinden sabah soluğu gibi belirdik biz.
Biz de onu meydana çıkarmak için çalışmadayız, apaçık gördük onu da meydana çıktık işte.
Muştuluk o kişiye ki onu zandan, işkilden satın almışızdır, kurtarmışızdır.
Fakat o gözünü yumanın (İnsanın) perdesini yırttık (Hakikati görmesi için engeli kaldırdık) biz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlevilerin zevkinin yaradılış başlangıcına gitmek, o anı tekrar yaşamak, Allah’ın hitabını tekrar duymak istediklerini ve çok önemsediklerini, dünyalık kazanımları önemsemediklerini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Yarasanın bile karanlığı kabul etmediğini fakat çaresiz hükmü kabul ettiğini, Mevlana Hazretleri ve dostlarının gözünü sıkıca kapatanın gözünü açarak gerçekleri olduğu gibi gösterdiklerini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
23 Aralık 2020 Çarşamba
DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 360 İNCİ BEYİT
(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
360. Orada la'l (Kırmızı) renkli şaraptan da daha neşeliyiz;
Fakat burada iki yanağımız da sapsarı;
Sarı şişeden daha da sarı.
Orada hepimiz de hararetle temmuz
güneşiyiz;
Buradaysa soğuklukta karakış gibiyiz.
Orada hepimiz de sütle şeker gibi
karılmış, birleşmişiz;
Buradaysa hepimiz kavgayla, savaşla birbirimize düşmüşüz.
Orada iki dünya yaygısında satranç
oynayan padişahlarız;
Buradaysa hepimiz, tavla zarlarından daha şaşkınız, daha fazla başımız dönmede.
Bir gök var ki o gökten bir
şimşek çaktı mı gökyüzüne ağarız, orada beliririz, şu yeryüzünü de dürüveririz.
Kalkın, uyumayın, yaklaştık;
O köyün horozlarının, köpeklerinin seslerini duyuyoruz.
Şu yayıldığımız yerdeki nergisler,
ağustos gülleri, karanfiller yok mu? Vallahi sevgilinin köyünün horozunun izleri
bunlar (*)
O yayın yerinin zevkinden,
yayımdaki hızdan hırsla dilimizi, dudağımızı ısırdık, ağzımızı yaraladık biz.
Buyruklar yolundan yay gibi
eğildik ama ok gibi de uçtuk, bir hayli avlar elde ettik.
Sarhoş âşıklarız, yüzlerce kılıç çekilse
dönmeyiz biz;
Aslanlarız, fagûrun (Çok övünen, çok böbürlenenin) yüreğinin kanını içmişiz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin aynı anda iki dünyada, madde ve mana dünyasında yaşanabileceğini öğrettiğini öğrendik.
2.
Mana
dünyasında neşenin, madde dünyasında insanı hasta eden yaşamın olduğunu
öğrendik.
3.
Mana
dünyasında sıcaklığın, madde dünyasında soğukluğun olduğunu öğrendik.
4.
Mana
dünyasında uygun birleşmelin, kaynaşmaların olduğunu, madde dünyasında ise
kırgınlığa, dargınlığa yol açabilen sevgilerin olduğunu öğrendik.
5.
Mana
dünyasında akıllı hamlelerle oyun oynandığını, madde dünyasında rasgele oyunlar
olduğunu öğrendik.
6.
Mana
dünyasında olanın madde dünyasını üs tüste katlayabileceğini öğrendik.
7.
Mana
yerine izleri takip ederek varmak gerektiğini, oradaki güzelliklerin
kokularının, renklerinin davetçi olduklarını öğrendik.
8.
Madde
dünyasında yay gibi kıvrılsak da, ok gibi fırlayarak kazançlar elde etmemiz
gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Mana yolunun aşıklarının yiğit kişiler olduğunu, yüzlerce savaştan çekinmeyeceklerini, aslan huylu olarak Çin hükümdarının bile yüreğini çıkartacak güçte olacağımızı öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Fakat burada iki yanağımız da sapsarı;
Sarı şişeden daha da sarı.
Buradaysa soğuklukta karakış gibiyiz.
Buradaysa hepimiz kavgayla, savaşla birbirimize düşmüşüz.
Buradaysa hepimiz, tavla zarlarından daha şaşkınız, daha fazla başımız dönmede.
O köyün horozlarının, köpeklerinin seslerini duyuyoruz.
Aslanlarız, fagûrun (Çok övünen, çok böbürlenenin) yüreğinin kanını içmişiz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin aynı anda iki dünyada, madde ve mana dünyasında yaşanabileceğini öğrettiğini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Mana yolunun aşıklarının yiğit kişiler olduğunu, yüzlerce savaştan çekinmeyeceklerini, aslan huylu olarak Çin hükümdarının bile yüreğini çıkartacak güçte olacağımızı öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
21 Aralık 2020 Pazartesi
DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 340 İNCİ BEYİT
(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
340. Yeter, niceye dek körlerin
meclisinde işveleneceksin (İlgi çekmek için hoş,
aldatıcı hareketlerde bulunacaksın)?
Yeter, ne zamana kadar sağırın kulağına bağırıp duracaksın (Duymaza veya anlamaza boşu boşuna söz söyleyeceksin).
Bugün seher çağından (Sabahleyin güneş doğmadan önceki zamandan) beri
darmadağınız (Çok dağınık ve karışık durumdayız),
sarhoşuz;
Mademki darmadağın olmuşuz (Kendimizi dağıtmışız), darmadağın (Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan) sözler söyleyelim.
O kör kütük sarhoş sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi),
bugün girdi içeriye;
Yüzlerce özür getirdik, fakat o sarhoştan kurtulamadık-gitti.
O şarabı (Tanrı şarabını) sen sundun.
Şu akıl da bizim aklımız ya hani;
Eh artık Hoşgör kadehi kırarsak.
Bugün saçının ucunu sarhoşça bir
tuttuk;
Yüz kere çözdük, açtık, yüz kere ördük-durduk.
Meyhane rintleri (Gönül erleri) içtiler, sızdılar;
Biziz ki içtikçe içtik;
Fakat oturduk-kaldık, sızmadık.
Perdeden çıktık-gittik;
Güzellerin hepsinin de parmaklarını şıkırdatarak oyuna koyulmalarının tam çağı.
Bir soluk, önüne ön olmayan aşkın
belasını içmedeyiz;
Bir soluk Elest (Allah’ın ruhları yarattıktan sonra “Elestü bi-rabbiküm- Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dediği zaman, insanların yaradılış başlangıcı) münacatına (Yakarışına) bela (Gam, keder, musibet) demedeyiz.
Yukarısı tamamlıyla bağ-bahçe
olmuş, aşağısı baştanbaşa define kesilmiş;
Bizse ne şaşılacak kişileriz ki ne yukardanız, ne aşağıdan.
Sus;
Onun varlığı bir vurdu mu öylesine bir var oluruz ki var mıyız, biz de bilmeyiz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin Konya’dan ayrıldıktan sonra geçen zamanda Mevlana Hazretleri yeter, bizim yanımıza dön diye davet ediyor.
2.
Tanrı
sözlerinin söyleyeni saki dendiğini, bu sözleri söylemesi ile dinleyenin sarhoş
olduğunu öğrendik.
3.
Kendini
Allah’a adamış kişilerin Tanrı şarabından sarhoş olup sızdıklarını,
Mevlevilerin içtikçe içmeye devam ettiklerini, semaya başladıklarını öğrendik.
4.
Mevlevilerin
ne yukarıda ne de aşağıda olduklarını, yerlerinin aşk dünyasında olduklarını
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah’ın veya Allah dostunun varlığı sevenleri üstüne düştüğü zaman başka bir var oluşun içinde yeniden var olduklarını öğrendik, anladık.
*
Yeter, ne zamana kadar sağırın kulağına bağırıp duracaksın (Duymaza veya anlamaza boşu boşuna söz söyleyeceksin).
Mademki darmadağın olmuşuz (Kendimizi dağıtmışız), darmadağın (Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan) sözler söyleyelim.
Yüzlerce özür getirdik, fakat o sarhoştan kurtulamadık-gitti.
Şu akıl da bizim aklımız ya hani;
Eh artık Hoşgör kadehi kırarsak.
Yüz kere çözdük, açtık, yüz kere ördük-durduk.
Biziz ki içtikçe içtik;
Fakat oturduk-kaldık, sızmadık.
Güzellerin hepsinin de parmaklarını şıkırdatarak oyuna koyulmalarının tam çağı.
Bir soluk Elest (Allah’ın ruhları yarattıktan sonra “Elestü bi-rabbiküm- Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dediği zaman, insanların yaradılış başlangıcı) münacatına (Yakarışına) bela (Gam, keder, musibet) demedeyiz.
Bizse ne şaşılacak kişileriz ki ne yukardanız, ne aşağıdan.
Onun varlığı bir vurdu mu öylesine bir var oluruz ki var mıyız, biz de bilmeyiz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin Konya’dan ayrıldıktan sonra geçen zamanda Mevlana Hazretleri yeter, bizim yanımıza dön diye davet ediyor.
İşte böyle yaren;
Allah’ın veya Allah dostunun varlığı sevenleri üstüne düştüğü zaman başka bir var oluşun içinde yeniden var olduklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Popüler Yayınlar
-
Şibli, bu yıkık yerden geçip gittikten ( D ünyadan ahrete gidince ) sonra bir yiğit, onu rüyasında gördü. Dedi ki: Ey bahtiyar er, Hak s...
-
Dost, dostunun sıkıntıda olduğunu görünce hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. Dostunun sıkıntıda olduğunu bilen, eğlenceye gidemez. Dost...
-
“Zühal’in ( Satürn yıldızı ) dönmesinden meydana gelen aklın, Bizim aklımızın önünde yeri yoktur. Zühal yıldızının tabiatı son derece so...
-
Sultan Veled Hazretlerinden nakledilmiştir ki: Şeyh Selahaddin sık-sık babam hazretlerine: “ Ben öyle acayip nurlar görüyorum ” der v...
-
Hakikat yolunun salikleri ve ilahi şarabın mestleri ( Sarhoşları ) olan dostlar ( Tanrı’nın rızası onların hepsine olsun ) şöyle anlatmışl...
-
Gerçek bilgi sahibi müritler (Tanrı’nın rızası onların hepsinin üzerine olsun) şöyle anlattılar: İlahi dost Fahreddin-i Sivasi(Tanrı’n...
-
Tarih haberlerini verenler ve tarihi sırları bilenler şöyle anlatmıştır: Mevlana hazretleri beş yaşında iken çok defa yerinden sıçrar ve hey...
-
KAL İLMİ: Dinin esaslarını öğrenmek ve uygulamaktır. KAL DİLİ: Kuranı Kerim ayetlerine göre konuşulan bir dildir. Kal ilmi, anc...
-
Mevlana’nın, eteğinin temizliği ve namusluluğu hususunda ikinci bir Meryem olan Kira Hatun adındaki karısı anlattı ki: Bir gün Mevlana ...
-
Son derece dindar bir okuldan gelen, basmakalıp düşünce yapısına sahip bir derviş bir gün nehir kenarında yürüyormuş. Ahlaki ve eğitim...