31 Aralık 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 440 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
440. Şarap sun, bu kaçıncı kadeh diye az sor;
Seni hatırlıyoruz da şarapla kadehi birbirinden ayırt edemiyoruz.
 
Şu seçtiğimiz tenden başka bütün halk iyi;
Fakat bunun ahmaklığı (Aklını doğru kullanamadığı) yüzünden parmağımızı çok dişledik.
 
Bir şeyden kaçacaksan kendi hevesinden kaç;
Çünkü gördüğümüz bütün eziyetler, çektiğimiz bütün zahmetler, boş, olmayacak hevesten meydana geliyor.
 
Onun  (Allah’ın) yeşilliğine, onun gül bahçesine bakıyorum da görüyorum ki yüzünün nurundan başka kaçılacak, sığınılacak bir yer yok Vallahi.
 
Her sabah kalkıp yüzünü bir temiz yıkayınca gönül, dert zamanında koşulan yere koşar-gider;
Hani halkın gönlü, güç bir hale uğradı mı, Tanrım, hepimiz de sana muhtacız, irademizi sana vermişiz diye bir yere yönelir ya, işte oraya varır.
 
Devşirip topladığımız her tohum, her yem, bela tuzağıymış meğer; Kanadı kırık, bedeni yorgun bir halde sana doğru uçuyoruz, sana geliyoruz artık.
 
Bugün, öyle bir haldeyim ki yükü eşekten ayırt edemiyorum.
Bugün, öyle bir haldeyim ki gül hangisi, diken hangisi;
Bilemiyorum.
 
Sevgili, bugün beni öyle bir hale getirdi ki;
Bugün sevgiliyle öyle bir haldeyim ki ben kimim, sevgili kim;
Bunu da bilemiyorum.
 
Sarhoşluk, dün beni sevgilinin kapısına götürmüştü;
Fakat ne çare ki bugün kapıyla evi ayırt edemez olmuşum.
                    ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri aşağıdan yukarı bakışına yücelere çıkarak yukarıdan aşağıya bakınca Tanrı sanatının hayranlığı içinde zevkten sarhoş olduğunu öğrendik.
2.    Halkın iyi olduğunu, vücudunun dış yüzüne çok önem verenlerin akıllarını gereği gibi kullanamayarak budala, aptal duruma düştüklerini öğrendik.
3.    Bizi zorlayan, ihtiyacımız olmadığı halde ihtiyacımız gibi zorlayan olmayacak isteklerimizin zarar ve günaha yönlendireceğini, güçlüklerle, sıkıntılarla boğuşturup zamanımızı çalacağını,  onun için boş, olmayacak heveslere kendimizi kaptırma dikkatsizliği yapmamamız gerektiğini öğrendik.
4.    Güzellik, hoşluk arayışımızı Allah’ın nuruna, hoşgörürlüğüne sığınmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Gönül nereyi isterse vücudunun da oraya gideceğini öğrendik.
6.    Kişi güç bir duruma gelince nasıl ki Allah’a yöneldiğini, muhtaçlığını beyan ederek isteğini iletmesi ile kendisinin de yöneldiği yere varacağını öğrendik.
7.    Dünyada topladığımız her değer verdiğimiz maddenin bize içinden çıkılması güç, sakıncalı durumlar oluşturduğunu, zarar ve sıkıntıya soktuğunu anladığımız zaman Allah’a doğru uçarak gitmemiz gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretleri seçimlerinin ve yaşadıklarının doğru yolu buldurduğunu, hedefe vardırdığını, güzellikler karşısında hayretler içinde kalıp zevkten kendini kaybettiğini, hiçbir şeye ayırım yapamaz hale geldiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ 

30 Aralık 2020 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 430 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
430. Kürsi ayetiyle (Bakara suresi 255) Arş’a(Göğün en yüksek katına) doğru uçtuk da daimi diriyi (Yaşamakta olanı) gördük, daima tedbirde (Önlem alanı, hazırlık yapanı)-tasarrufta (Bir şeyi istediği gibi kullanma yetisi) bulunana ulaştık.
 
Bugün o bağdan-bahçeden ne dallarımız, ne yapraklarımız, ne çiçeklerimiz, ne meyvelerimiz var;
Hocam, mahrum (Yoksun) olarak geldik sanma;
Seyret de bak.
 
Doğanlar gibi yıkık yeri baykuşlara bırakalım;
Baykuş değiliz ya, ne diye bu yıkık ülkeye geldik biz?
 
Rum Kayserinin (İmparatorunun) tapısında (Bulunduğu yerde) zünnarımızı (Hizmet ettiğimizi gösteren kemerimizi) çözdük, hikâyeyi Tebriz'e götürün de orada söyleyin;
Rum ülkesine (Anadolu’ya) ulaştık biz.
 
A ay yüzlüm, bugün bildikle yabancıyı fark edemiyoruz;
Öylesine sarhoşuz ki evin yolunu bile bulamıyoruz.
 
Aşkınla akıl bağından (Düşünme, anlama, kavrama işinden) kurtulduk;
Darmadağın (Dağınık ve karışık) olmaktan, deli-divane (Çılgın, coşkun) kesilmekten başka hiçbir şey bilmiyoruz.
 
Bahçede sevgilinin yüzünden başka bir şey görmüyoruz;
Daldan, sarhoş bir halden başka bir şey seyretmiyoruz.
 
Şu tuzakta bir tohum gizli dediler...
Tuzağa (Tuzak kurana) öylesine tutulduk ki taneden haberimiz bile yok.
 
Bugün şu nükteye (İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söze) alt sözlere dalmayın, masal okumayın;
Gönül afsun (Büyü) kabul etmez, masal nedir, bilmiyoruz biz.
 
Gönlümüz, o saçlara tarak gibi öylesine daldı ki saçı taraktan ayırt edemiyoruz artık.
                    ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri Bakara suresi 255 ayetinin ayetlerin şahı olduğunu, bu ayetin hakikatine inandığını, bu inanç karşılığında orada yazılanların gerçekliğini görmek için göğün en yüksek katına çıkarıldığını, hakikat olduğu gösterildiğini, Allah’ın sanatına hayran olduğunu öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri arşa doğru uçtuktan ve geri döndükten sonra her şeyde Allah’ı gördüğünü, bu görüşün onu sarhoş ettiğini öğrendik.
3.    Gönlümüzün büyüyü kabul etmediğini, masalla, ince anlamlı sözlerle uğraşmadığını, sevgilisinden başka ilgisinin olmadığını öğrendik.
4.    Aşağıdan bakıp yukarısını anlatan Mevlana Hazretleri Arş’ın üstüne çıkarak aşağıya doğru bakarak yeni bir bakış oluşturduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Gizli bir tuzak olan aşka aldanıp aşk tuzağına düşenlerin, bu aldatıştan bile haberi olamayacağını, sevgilisinden başka birşeyle ilgilenmeyeceğin öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ
 

29 Aralık 2020 Salı

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 420 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
420. Bulut gibi şu toprağa pek çok gözyaşları döktük;
Buluttan geçtik de o Ay'a öyle eriştik.
 
A davul dövenler, bizim nöbetimiz geldi-çattı;
Çalın-çalın.
Ey Türk, dışarı çık, çadır yerine ulaştık işte.
 
Bir zaman Yusuf gibi kuyunun dibinde oturduk;
Derken o yandan ip geldi, kuyudan çıktık-gitti.
 
Gönül alan, gönlün isteği güzele (Şems Hazretlerine) ulaşıncaya dek Muhammed'in önünde nice putlar kırdık biz.
 
Daha yakın gelin, uzaktan geldik;
Halimizi, hatırımızı sorun, yoldan geldik biz.
 
Aşk ateşiyiz biz, muma ulaştık zulümler çeken pervaneyi yakıp yandırmak için mum gibi çıkageldik.
 
Sarhoş gibi erce (Yiğitçe) bir saldırdık da bilgiyi verdik, bilinene ulaştık.
 
Daha ilk konakta, acınmış ümmetin (“Ümmetin, acınmış ümmetidir, suçları örtülüştür. Tövbeleri kabul edilmiştir” “Şu ümmetin acınmış, ahirette azap yoktur ümmetine. Ümmetinin azabı, dünyada sınamalarla, depremlerle, öldürülmeyle, belaya uğratılmayla verilir” (Hadis, Cami: 1.s.54)) kervanıyla iki fersahlık (Çok uzun mesafeyi) varlık yolunu aştık gitti.
 
Hani ne yukarıda olan, ne aşağıda bulunan bir Ay (Karanlıkta kalanları aydınlatan) var ya;
Ona...
Hani bir yer var ya, orada ne övülmüş var, ne kınanmış;
Oraya ulaştık.
 
Her taş yürekli kutsuzun inadına varlık âlemine sığmayan o la'lin (Kırmızı renkli mücevherin) ta kapısına vardık.
                    ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin çalışmalarıyla yeryüzünde yaşayanlara çok faydalar sağladığını, kendisinden daha da ileride olanı arayarak daha ileri giderek karanlıkta kalanları aydınlatan güzel insana ulaştığını öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri bilgilerinin yağma edilmesini, Türk olanın kapalı kalmayıp yağmaya katılmasını davullarla ilan ettiğini öğrendik.
3.    Mevlana Hazretleri kaderin cilvesi olarak kötü duruma düşse bile Allah’tan ümidini kesmediğini, Allah’tan gelen kendini kurtaracak ipe sarıldığını öğrendik.
4.    Mevlana Hazretleri; Allah’ın güzelliklerini üzerinde taşıyan Şems Hazretlerini görene kadar peygamberimiz Hazreti Muhammed’in sözüyle ve gözetimiyle sessiz ve hareketsiz duran olağan üstü değer verilen, putlaştırılmış her ne varsa yok ettiklerini, öğrendik.
5.    Mevlana Hazretlerinin çok uzun yoldan geldiğini, ışığa aşık olanları ışığa kavuşturmak, onları ışık haline gelmesi için yanı başımıza kadar ışık gibi geldiğini,  öğrendik.
6.    Mevlana Hazretleri bilgiyi yiğitçe vererek bilinene ulaştığını, dünya hayatının bağlayıcılığından kurtulduğunu öğrendik.
7.    Mevlana Hazretleri Muhammed ümmeti olduğundan dünya sıkıntılarının imtihan olduğunu bildiği için yiğitçe savaştığını, uzun yol olan varlık yolu olan maddeye bağlılığı aşıp gittiğini öğrendik.
8.    Ne övülmüş, ne kınanmış, ne yukarıda olan, ne aşağıda olan yer olan aşk makamına ulaştığını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Miraçta Peygamberimize eşlik eden büyük meleğin ben buradan ötesine geçemem dediği sınırla başlayan Allah’a bir yay mesafesi kalana kadar olan makamın aşk makamı, huzura kabul yeri olduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

28 Aralık 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 410 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
410. Mademki Mesih'in beşiğindeyiz (İsa’nın doğup geliştiği yerdeyiz), Rebve'ye (Kur’anda Meryem’le oğlu İsa’ya Tanrı tarafından yerleşmeye elverişli, suyu bulunan yüksek bir yerin yurt verilmiş. Müminin suresi 50), o yüksek yere çıkalım, görünelim;
Sarhoş keşiş gibi Şam'ın kızıl şarabıyla sarhoşuz biz.
 
Padişahçısına yücelmiş Neyreb’de (Şam’da İsa peygamberin konduğu bir tepe. Burası İbrahim peygamberin de mescididir) bir ağaç gördük, onun gölgesinde oturduk, şaşırdık-kaldık Şam'a.
 
Şam ovasındayız, meydan yeşermiş;
Çevgene (Ucu kıvrık sopaya) benzeyen saçlarla top gibi meydanda yuvarlanalım-gitsin.
 
Ne vakte dek tatsız-tuzsuz kalacağız;
Binelim eyere (Binek hayvanlarının üstüne konulan, oturmaya yarayan nesne) ;
Şam’ın yüreğindeki kara noktanın doğu kapısıyız biz.
 
Cebeli Salih’te (Şems Hazretlerini Sâlihiyye de denen ve Şam’ın bir mahallesindeki handa olduğunu) duyduk, bir inci madeni varmış;
O inci (Denizin derinliklerinden çıkmış, şekil değiştirmeyen mücevher) yüzünden Şam denizine gark olup gitmişiz.
 
Şam, buluşma yüzünden dünya cennetiymiş;
Biz de Şam güzelini görmeyi beklemedeyiz.
 
Şam'ın akşama benzeyen o güzelim siyah saçları yüzünden Rum ülkesinden kalkalım da üçüncü defa Şam'a doğru at sürelim.
 
Tebriz’li Şems ordaysa, onu orada bulursak Şam'a kul-köle oluruz (Sevgiyle bağlanıp dostluğumuzu devam ettirerek hizmet eden oluruz); Ama ne kul, ne köle.
 
Bir kere daha yoldan geldik, mevkie, makama ulaştık;
Bedenlerin gurbetinden kurtulduk, Allah'a eriştik.
 
O padişaha hiç kimse, atla-pusatla erişemedi-gitti;
Biz de atı-pusatı (Giysi, giysilik kumaş) verdik de sonra ulaştık o padişaha.
                    ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    İsa peygambere “Biz ona çocukken hikmeti verdik”(Meryem suresi 13) Şems Hazretlerinin öğrenme bilgilerle konuşmadığını, Tanrıdan ilham yoluyla aldığı ledün ilminden armağanlar getirdiğini, Mevlana Hazretlerinin bu kaynağı olan kutsal yerlere gittiğini, buradan haberler verdiğini öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin Şam’da olduğunu öğrendiğini, oğlunu Konya’ya gelmesi için davetçi olarak gönderdiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin asilliğini, büyüklüğünü, yüceliğini gören Mevlana Hazretleri ilham yoluyla alınan ledün ilmini öğrendiğini bu yolda defalarca gidip gelerek aşırdıklarına bize aktarıp yararımıza sunduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerine hiçbir kimsenin ulaşamadığını, Mevlana Hazretleri hediyelerle, hizmetle, yoğun sevgiyle ulaştığını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

27 Aralık 2020 Pazar

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 400 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
400. A yıl, ne yılsın ki güzel talihinin sayesinde bıldır (Geçen yılın) masalından da kurtulduk, daha evvelki yıl hikâyesinden de.
 
Aşkla üç günden de geçtik, kırk günden de;
Anılan tapıya (Görmeyi amaçladığımız yere) gelince kurtulduk anıştan.
 
Sus, çünkü bu aşkla, aşkın Tanrı katından verdiği bilgiyle (İlmi ledün) medreseden de kurtulduk, kâğıttan da, dersi tekrarlamadan da.
 
Sus, şu maden (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak), şu İlahi define (Değerli bilgiler) yüzünden kazançtan da kurtulduk, keseden de (Cüzdan da), kardan (Kazançtan) da.
 
Aklım başına devşir (Sözü düzgün bir biçimde bir araya getir) de şununla bitir sözü:
Güneş doğunca bekçiden de kurtulduk, hırsızdan da, karanlık geceden de.
 
Biz Şam'ın aşığıyız, sevdasıyla başımız dönmüş, delisiyiz-divanesiyiz. Şam'ın sevdasına can vermişiz, gönül bağlamışız.
 
O yandan doğup parlayan o kutluluk sabahı yok mu?
Her akşamı, her seher çağı (Sabahın güneş doğmadan önceki zamanına) Şam'ın seherlerine sarhoş kesilmişiz.
 
Sevgiliden ayrıldığımızdan dolayı koşa-koşa bab'a (Şam kapılarından birinin adıdır “BâbuTûnâ” denir) geldik;
O âşıklar camiinden Şam ülkesinin yeşilliklerine daldık.
 
Osman'ın Mushaf’ına el basayım da and içerek söyleyeyim ki o güzelin inci gibi dişleri yüzünden Şam'a lala kesilmişiz (Bakım, eğitim ve öğretimiyle kendimizi görevli saymışız) biz.
 
Ferec kapısından (Şam’daki cami’in kapısının adıdır) da uzaksın, Ferâdıs (Şam’daki cami’in kapısının adıdır) kapısından da;
Nereden bileceksin, nasıl anlayacaksın ki biz, Şam'da nasıl bir seyirde-seyrandayız (Yürüyüşte, ilerleyişte, gidişte, gezintideyiz)?
                    ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Yeni bir kazanımı olmayanın geçmişin yaşayışını masal, hikaye haline getireceklerini öğrendik.
2.    Hedefe ulaşanın artık hedeften söz etmeyeceğini öğrendik.
3.    Aşkla yapılan gidişte günlerin sayılmayacağını öğrendik.
4.    Aşk içinde olana Tanrı katından bilgi verildiğini, verilen bilgiyle başka bir ders almaya gerek olmadığını öğrendik.
5.    Tanrı hazinesine kavuşanın kazançtan, paradan kurtulacaklarını öğrendik.
6.    Kaynağa ulaşanın diğer problem çıkaran işlerden kurtulacağını öğrendik.
7.    Mevlana Hazretleri Şam’a gittiğini, aşkını orada aradığını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah dostu Şems Hazretlerinin anlatımlarımızdan güzelliğini yüceliğini görmeyenin, anlamayanın, camiye gitmeyenin Mevlana Hazretlerinin nasıl bir yol önerdiğini anlayamayacaklarını, göremeyeceklerini öğrendik, anladık.
                     *
Ravli ledün ilmi diye çok bilgi almak için googleden incelemelisin.
RAVLİ

 

26 Aralık 2020 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 390 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
390. Dedim ki:
Deniz ırmağa doğru gelmese biz yola düşer, akarsu gibi onun yanına gideriz.  
 
A gayb sözlerini (Sahip olma, idare ile kullanma, ruhlar ve nefsler alemi ”Melekut âlemi de denir”) söyleyen, sen söyle de senden haber veren güzelden, senin güzelim haberlerinden güzel bir haber alalım.
 
Hamd olsun, şükür olsun Tanrı'ya, savaştan kurtulduk;
Şu yokuşlarla, bellerle (Dağ sırtlarında geçit veren çukur yerle) dolu vadiden halas olduk (Kurtulduk).
 
Şu vehimlerle (Yanlış ve yersiz düşüncelerle) dopdolu, şu eğri (Olmayacak bir şeyin olacağını sanma) düşünceli candan geçtik;
Şu düzenlerle dopdolu, şu ciğerler yiyen felekten kurtulduk.
 
Harislerin (Açgözlülerin) dükkânları, düzenle herkesin varını-yoğunu sildi-süpürdü;
Bizse dükkânımızı yıktık, o işten vaz geçtik-gitti.
 
O devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yönetme makamı) gül bahçesinin gölgesinde uyuduk;
O coşup köpüren uçsuz-bucaksız denizde boğulmadan kurtulduk.
 
Atımız yok ama hepimiz de süvariyiz;
Şarabımız yok, fakat hepimiz sarhoşuz, sağraktan (Büyük kadehten) da kurtulmuşuz, meyhaneciye minnet etmekten de.
 
Tövbeyi (İşlediğimiz günah ve suçtan pişman olarak bir daha yapmamaya karar verişimi) bozduk, sonra yüzlerce kere gene tövbe ettik:
Derken tövbe ayını görünce bir uğurdan (Yönelimden) kurtulduk-gitti.
 
O âşıklar İsa'sının yüzünden, onun Mesih'inin afsunundan (Büyüsünden) öylesi bir hale geldik ki illetten (Hastalıktan) de kurtulduk, idrara bakmaktan da, hastadan-hastalıktan da.
 
Gören ve görünen;
Dünyayı bezeyince (Süsleyince) güzelden de vaz geçtik;
Bulgar cariyeden de kurtulduk.
                    ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Bizi aydınlatan, sırlar bağışlayan kişi bize gelmese bile bizim onun yanına gitmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    İzzet, saltanat ve büyüklük anlamına gelen, Allah’ın mülkü, hükümranlığı ve âlemdeki düzenlemesi bilgisine melakût âlemimi veya bu bilgilere gayb dendiğini, bu bilgilere herkesin ulaşamayacağını, buradan haber herkese verilmediğini öğrendik.
3.    Tanrı katından verilen bilgilere ulaşanın savaş yapmaktan, zorlu yollardan kurtulacağını, yanlış ve yersiz düşüncelerden kurtulacağını öğrendik.
4.    Tanrı katından verilen bilgilerinin insanı eğri düşüncelerden kurtaracağını, dünya döngüsü acı veren olayların hastalığından kurtaracağını öğrendik.
5.    Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanıp sevgi, dostluk kuranın açgözlülükten kurtulacağını öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin koruması altına girerek rahat etmemiz, yaşamın dalgalarında boğulmaktan kurtulmamız gerektiğini öğrendik.
7.    Mevlevi’nin atı olmasa da hızla istediği yere gittiğini, içki içmese bile sarhoş olduğunu, sarhoş olsa da aklının başından gitmediğini ve sızıp kalmadığını, başkalarına borçlu kalmaktan kurtulduğumuzu öğrendik.
8.    Tövbe ettiklerini, tövbeden de tövbe ederek suç işlemekten kurtulduklarını öğrendik.
9.    Eskiden doktorlar idrarın rengine ve kokusuna bakarak hastanın hastalığını teşhis ettiklerini öğrendik.
10.                      Şems Hazretlerinin İsa gibi hastayı iyileştirdiğini, hastalıktan kurtardığını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretleri dünyayı sırlarıyla süsleyince kendisine aşık olanları aşk âlemine götürerek dünyanın güzellerini aramaktan vazgeçirdiğini öğrendik, anladık
                     *
RAVLİ

25 Aralık 2020 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 380 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
380. Sus da vaaz eden (Öğüt niteliği taşıyan konuşma yapan) güneş (Şems Hazretleri) söze başlasın;
Çünkü o, minbere (Camilerde hutbe okunan merdivenli, yüksekçe yere) çıktı, bizse hepimiz müridiz (Sevgiyle bağlanarak öğrenen kişileriz) ona.
 
Seher çağı;
Sabah şarabı (Sersemliği giderecek içecek) hazır, şu dama çıkalım;
Öküz (Boğa) burcundan (Maddecilikten)  kaçalım da Ay burcuna (İç âlemimize) girelim.
 
Savaş aramayalım, yabancıların sözünü etmeyelim;
Buluşma çağı, o güzel yüzlünün yanına gidelim.
 
Yüzün gül bahçesi, dudağın şeker kamışlığı, şu ikisinin gölgesinde hepimiz de gülbeşeker haline gelelim.
 
Mademki güneşe benzeyen güzelim yüzün kılıç çekti;
Ay gibi sana karşı geceleyin bir kalkana sığınsak yeri.
 
Saçların Kadir gecesi (Kur’an indirilmeye başlandığı için kutsal sayılan ramazan ayının yirmi yedinci gecesi), yüzünse tamamıyla nevruz (Yılın ve baharın ilk günü sayılan martın yirmi birine rastlayan gün);
Biz de senin gecenle, senin gündüzünle seher çağı gibi belirelim.
 
Bu şekilde göründün ya, bu şekli bilelim;
Yoook, bir başka çeşit görünürsen biz de o şekle bürünelim.
 
Dünyanın güneşisin sen, bizse gizli zerreleriz;
Senin ışığınla şu pencerede görünelim artık.
 
Güneş bile senin yüzünden şaşırır kalırsa, onun bile başı dönerse bizim gibi zerrelerin şaşkın-şaşkın bakışına şaşılmaz elbet.
 
Dedim ki:
Gelirseniz yüzlerce kapı acarsınız;
Dediler ki;
Bu, olur, olur ama gelirsek olur.
                    ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Susup bize öğüt verecek kişiyi iyice dinlememiz, karanlık perdesinden bizi kurtarmamız için söyleyeceklerini kaçırmamamız, öğrenci gibi hareket etmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Sersemliğimizi üstümüzden atıp madde dünyasından mana dünyasına gitmemiz, iç dünyamıza yönelmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Bize öğüt verecek güzel yüzlünün yanına gitmemiz, yabancıların sözünü etmeden, kavgaya tutuşmadan onun gül kokulu şekerleri ile karışık gülbeşeker ikramını alıp tatlı hale gelmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Güneşten ışık alamayanların karanlıkta kalmaması için güneşin ışıklarını yansıtan Ay’a sığınması gerektiğini öğrendik.
5.    Şems Hazretlerinin hem kutsal hem uğurlu hem de insanı gençleştiren, canlandıran büyüğümüz olduğunu öğrendik.
6.    Mevlana Hazretleri kendini zerre, Şems Hazretlerini güneş olarak gördüğünü, zerrelerin ancak güneş ışığıyla görünür olabileceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin yüzlerce söz edeceğini, yüzlerce kördüğüm olmuş problemi çözüm yolunu göstereceğini, yüzlerce yanlış yoldan döndürüp doğru yolu göstereceğini, görünür görünmez yardımlarda bulunacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

 

24 Aralık 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 370 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
370. Elest (Allah’ın ruhları yarattıktan sonra;” Elestü bi-Rabbiküm= Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dediği zaman, insanların yaradılış başlangıcının) sarhoşlarıyız, şaraptan (İnsan eli değmemiş Tanrı şarabından) başka bir şey içmeyiz:
 
Aş için, tirit (Ey suyuna kızartılmış veya bayat ekmek konularak yapılan yemek) için dünya sofrasının çevresinde dönüp dolaşmayız biz.
 
Çekişme çağında bizden ne çektiler, biz onlardan ne çektik?
Tanrı görmüştür.
 
Kalkın, uyumayın, sabah şarabı içilecek çağ (Sersemliğin gitmesi gereken zaman).
Sabahyıldızı doğdu, izini gördük.
 
Geceydi, bütün kervan halkı kervansarayda mahpustu (Kapatılmış, hapsedilmiş);
Kalkın artık, o karanlıktan sıyrıldık, o habisten (Karanlıktan) kurtulduk biz.
 
Güneş, işte doğunun yüzüğü, biz de hazır bir orduyuz diye her yana elçiler gönderdi.
 
Kendine gel de gündüz kuşuysan yüzünü tanyerine tut;
Çünkü tanyerinden sabah soluğu gibi belirdik biz.
 
Tanyeri kızıllığının elçiliğini tanıyana ne mutlu;
Biz de onu meydana çıkarmak için çalışmadayız, apaçık gördük onu da meydana çıktık işte.
 
Fakat dünyadaki panzehri (Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan maddeyi) görüp zehir sanana ne denir?
Muştuluk o kişiye ki onu zandan, işkilden satın almışızdır, kurtarmışızdır.
 
Tanyerinin (Güneşin doğmak üzere olduğu sırada, ufukta hafifçe aydınlanan yerin) elçiliğini (Haber, ileti getirenin) kabul etmeyen kişi, hem bizim mahremimiz (Yakınımız) değildir, hem de bir perde örmüşüzdür (Hakikati görmesine engel oluruz) ona biz.
 
Yarasa (Güneşi) kabul etmedi, göz yumdu (Umudunu kesti, umutsuzluğa düştü) ondan;
Fakat o gözünü yumanın (İnsanın) perdesini yırttık (Hakikati görmesi için engeli kaldırdık) biz.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlevilerin zevkinin yaradılış başlangıcına gitmek, o anı tekrar yaşamak, Allah’ın hitabını tekrar duymak istediklerini ve çok önemsediklerini, dünyalık kazanımları önemsemediklerini öğrendik.
2.    Sabah sersemliğini hemen üstümüzden atıp karanlığın hapsetmesinden kurtulmuş ordu gibi ışığın belli ettiği gösterdiği işlere girişmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Tan yerinin kızıllığının aydınlık için apaçık müjde olduğunu kabul etmek, bunu kabul etmeyen kişinin Mevlevi olmadığını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Yarasanın bile karanlığı kabul etmediğini fakat çaresiz hükmü kabul ettiğini, Mevlana Hazretleri ve dostlarının gözünü sıkıca kapatanın gözünü açarak gerçekleri olduğu gibi gösterdiklerini öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

23 Aralık 2020 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 360 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
360. Orada la'l (Kırmızı) renkli şaraptan da daha neşeliyiz;
Fakat burada iki yanağımız da sapsarı;
Sarı şişeden daha da sarı.
 
Orada hepimiz de hararetle temmuz güneşiyiz;
Buradaysa soğuklukta karakış gibiyiz.
 
Orada hepimiz de sütle şeker gibi karılmış, birleşmişiz;
Buradaysa hepimiz kavgayla, savaşla birbirimize düşmüşüz.
 
Orada iki dünya yaygısında satranç oynayan padişahlarız;
Buradaysa hepimiz, tavla zarlarından daha şaşkınız, daha fazla başımız dönmede.
 
Bir gök var ki o gökten bir şimşek çaktı mı gökyüzüne ağarız, orada beliririz, şu yeryüzünü de dürüveririz.
 
Kalkın, uyumayın, yaklaştık;
O köyün horozlarının, köpeklerinin seslerini duyuyoruz.
 
Şu yayıldığımız yerdeki nergisler, ağustos gülleri, karanfiller yok mu? Vallahi sevgilinin köyünün horozunun izleri bunlar (*)
 
O yayın yerinin zevkinden, yayımdaki hızdan hırsla dilimizi, dudağımızı ısırdık, ağzımızı yaraladık biz.
 
Buyruklar yolundan yay gibi eğildik ama ok gibi de uçtuk, bir hayli avlar elde ettik.
 
Sarhoş âşıklarız, yüzlerce kılıç çekilse dönmeyiz biz;
Aslanlarız, fagûrun (Çok övünen, çok böbürlenenin) yüreğinin kanını içmişiz.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin aynı anda iki dünyada, madde ve mana dünyasında yaşanabileceğini öğrettiğini öğrendik.
2.    Mana dünyasında neşenin, madde dünyasında insanı hasta eden yaşamın olduğunu öğrendik.
3.    Mana dünyasında sıcaklığın, madde dünyasında soğukluğun olduğunu öğrendik.
4.    Mana dünyasında uygun birleşmelin, kaynaşmaların olduğunu, madde dünyasında ise kırgınlığa, dargınlığa yol açabilen sevgilerin olduğunu öğrendik.
5.    Mana dünyasında akıllı hamlelerle oyun oynandığını, madde dünyasında rasgele oyunlar olduğunu öğrendik.
6.    Mana dünyasında olanın madde dünyasını üs tüste katlayabileceğini öğrendik.
7.    Mana yerine izleri takip ederek varmak gerektiğini, oradaki güzelliklerin kokularının, renklerinin davetçi olduklarını öğrendik.
8.    Madde dünyasında yay gibi kıvrılsak da, ok gibi fırlayarak kazançlar elde etmemiz gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Mana yolunun aşıklarının yiğit kişiler olduğunu, yüzlerce savaştan çekinmeyeceklerini, aslan huylu olarak Çin hükümdarının bile yüreğini çıkartacak güçte olacağımızı öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

21 Aralık 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 340 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
340. Yeter, niceye dek körlerin meclisinde işveleneceksin (İlgi çekmek için hoş, aldatıcı hareketlerde bulunacaksın)?
Yeter, ne zamana kadar sağırın kulağına bağırıp duracaksın (Duymaza veya anlamaza boşu boşuna söz söyleyeceksin).
 
Bugün seher çağından (Sabahleyin güneş doğmadan önceki zamandan) beri darmadağınız (Çok dağınık ve karışık durumdayız), sarhoşuz;
Mademki darmadağın olmuşuz (Kendimizi dağıtmışız), darmadağın (Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan) sözler söyleyelim.
 
O kör kütük sarhoş sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), bugün girdi içeriye;
Yüzlerce özür getirdik, fakat o sarhoştan kurtulamadık-gitti.
 
O şarabı (Tanrı şarabını) sen sundun.
Şu akıl da bizim aklımız ya hani;
Eh artık Hoşgör kadehi kırarsak.
 
Bugün saçının ucunu sarhoşça bir tuttuk;
Yüz kere çözdük, açtık, yüz kere ördük-durduk.
 
Meyhane rintleri (Gönül erleri) içtiler, sızdılar;
Biziz ki içtikçe içtik;
Fakat oturduk-kaldık, sızmadık.
 
Perdeden çıktık-gittik;
Güzellerin hepsinin de parmaklarını şıkırdatarak oyuna koyulmalarının tam çağı.
 
Bir soluk, önüne ön olmayan aşkın belasını içmedeyiz;
Bir soluk Elest (Allah’ın ruhları yarattıktan sonra “Elestü bi-rabbiküm- Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dediği zaman, insanların yaradılış başlangıcı) münacatına (Yakarışına) bela  (Gam, keder, musibet) demedeyiz.
 
Yukarısı tamamlıyla bağ-bahçe olmuş, aşağısı baştanbaşa define kesilmiş;
Bizse ne şaşılacak kişileriz ki ne yukardanız, ne aşağıdan.
 
Sus;
Onun varlığı bir vurdu mu öylesine bir var oluruz ki var mıyız, biz de bilmeyiz.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin Konya’dan ayrıldıktan sonra geçen zamanda Mevlana Hazretleri yeter, bizim yanımıza dön diye davet ediyor.
2.    Tanrı sözlerinin söyleyeni saki dendiğini, bu sözleri söylemesi ile dinleyenin sarhoş olduğunu öğrendik.
3.    Kendini Allah’a adamış kişilerin Tanrı şarabından sarhoş olup sızdıklarını, Mevlevilerin içtikçe içmeye devam ettiklerini, semaya başladıklarını öğrendik.
4.    Mevlevilerin ne yukarıda ne de aşağıda olduklarını, yerlerinin aşk dünyasında olduklarını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah’ın veya Allah dostunun varlığı sevenleri üstüne düştüğü zaman başka bir var oluşun içinde yeniden var olduklarını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar