Mevlana’nın, eteğinin
temizliği ve namusluluğu hususunda ikinci bir Meryem olan Kira Hatun adındaki
karısı anlattı ki:
Bir gün Mevlana hazretleri
kışın ortasında Şemseddin-i Tebrizi hazretleri ile bir halvete (Baş başa) oturmuşlardı.
Mevlana, Şemseddin’in (Allah dostu, sevgili Tebrizli Şems Hazretlerinin) dizine
dayanmıştı.
Ben de” Ne sırlar söylüyorlar
ve aralarında ne geçiyor” diye hücresinin kapısı deliğine gözümü dayamıştım.
Birden evin duvarının
açıldığını, Gayp âlemine mensup altı heybetli adamın içeri girip selam
verdiklerini, yeri öptüklerini, bir deste gülü de Mevlana’nın önüne
koyduklarını gördüm.
Tam bir huzur içinde takriben
öğle namazına kadar oturdular.
Şöyle ki:
Hiçbir kelime
konuşmadılar.
Mevlana hazretleri
Şemseddin’e “Namaz kılalım” diye işaret etti.
Şemseddin “Siz olduktan sonra
kimseye imamlık düşmez” dedi.
Mevlana imamlık etti.
Namaz bittikten sonra o altı
kişi büyük bir saygı ve ikramla kalkıp oradan gittiler.
Ben de bunun heybetinden
kendimden geçmişim.
Kendimi topladığım vakit
Mevlana dışarı çıktı ve o bir deste gülü de muhafaza edilmek üzere bana verdi.
Ben de o gülden birkaç yaprak
alıp” Bu ne cins güldür, biz hiç görmemişiz.
Bu nerenin gülüdür ve adı
nedir?” diye Attar dükkânlarına gönderdim.
Bütün Attarlar o gülün
tazeliğinden, renginden ve kokusundan şaşa kaldılar ve “Kış ortasında bu garip
gül nerenindir?” dediler.
O Attarlar içinde itibarlı,
daima ticaretle Hindistan’a giden, acayip ve garip mallar getiren Şerafeddin-i
Hindi adında bir tacir vardı.
Gülü ona götürdükleri vakit o
bu gül Hindistan gülüdür, hususiyle orada, Serendip havalisinde yetişir.
Şimdi bunun Rum (Anadolu) ikliminde ne işi var?
Benim, bunun nasıl olduğunu ve
bu hediyenin Rum’a (Doğu Roma, Anadolu) nasıl
geldiğini anlamam lazımdır” dedi.
Kira hatunun hizmetçisi
yaprakları alıp tekrar eve geldi ve hikâyeyi anlattı.
Kira Hatun hazretlerinin
şaşkınlığı bir iken bin oldu.
Birdenbire Mevlana hazretleri
içeri girdi ve “O gül demetini sakla, namahrem (yabancıya)
bir kimseye gösterme, çünkü Hindistan’ın kutupları olan, mübarek İrem bağının
bahçıvanları ve kerem hareminin örtüleri onu sana dimağını (beyin, akıl, şuur) ve gözünü kuvvetlendirsin diye
armağan getirmişler.
Aman! Aman! İyi muhafaza et
de fena bir göz değmesin” dedi.
Kira hatun son nefsine kadar
o yaprakları sakladı.
O yapraklardan birkaçını
sultanın karısı Gürci Hatun’a vermişti.
Bu Mevlana’nın müsaadesi ile
olmuştu.
Her kimin gözü ağrısaydı
ağrıyan bu göze bu gülün bir yaprağını sürerdi.
O göz sağalırdı (iyileşirdi).
O azizlerin bereketi ile o
gülün de rengi ve kokusu hiç değişmedi.
*
Kira Hatun anlatmıştır ki:
Bizim evde bir adam boyunda
bir şamdan vardı.
Mevlana akşamdan şafak
sökünceye kadar ayakta durarak Baha Veled’in Maarif’ini mütalaa ediyordu.
Bir gece bizim oturduğumuz
yerin sakinleri olan cinler tayfasından bir gurup bana “ Bizim mum ışığına
tahammülümüz yoktur.
Mumun ışığından çok zahmet
çekiyoruz.
Bu yüzden ev halkına bizden
bir elem gelmesini istemiyorum” diye şikâyette bulundu.
Kira Hatun bu şikâyeti
Mevlana hazretlerine anlattı.
Mevlana hazretleri gülümsedi
ve üç güne kadar da hiçbir cevap vermedi.
Ondan sonra “ Bu günden
itibaren üzülme;
Çünkü cinler bizim mürit ve
mutekidimiz (inanan) oldular.
Çocuklarımızdan ve
dostlarımızdan hiçbirine bir zahmet vermeyeceklerdir” dedi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Yaren,
Gayp âlemiyle, yukarı âlem ile
cin ile yani insan dışındaki varlıklar ile diğer âleme gitmiş ruhaniyeti olan
Hak erenleriyle konuşmak ağızla, dille, sesle olmaz, kulakla duymazsın.
Ya göz göze gelerek ya da
içinden düşünerek soracağın soruyu sorarsın, kalp bölgenden de aynen kulağınla
duymuş gibi duyar anlarsın.
Belirli bir ilerleyiş yapan
Hak erenleri birbiri ile böyle konuşurlar.
Kimini başına eğmiş
düşünüyor, kimini de uyuklar görürsün.
Aslında bunlar konuşurlar sen
miskin-miskin uyuyor sanırsın.
Bunlar Mantık-ül-tayr
(kuşdili) hikâyelerinde ve ilahi namede buna hazırlığın için incelikle
işlenerek hazırladık.
Mevlevi dostları bir araya
geldiklerinde gizli konuları böyle konuşurlar.
Böyle konuşmak sır dediğimiz
gizli bilgiyi uygun olmayana vermemek ve iman etmemiş cinlerin duymaması içindir.
Yaren karşılıklı konuşmaktan
başka kendin içinden bir şeyin olmasını dile ve bekle.
Gönlü açık olan bu içten
seslenişini duyar ve cevap verir.
Acele etme bir zaman sonra
çalışarak bu yeteneğe kavuşursun.
Hatırla rüyanda ses olmadığı
halde konuşursun, cevap alırsın, oysaki ne sen ne de karşındaki sesle konuşur.
*
Her kadın gibi kocasının ne
yaptığını merak eden Kira Hatun hanımefendi nasipsiz bırakılmadan hediyesi
verilmiştir.
*
Cin bile birden bir yere çok
kısa zamanda gidecek de ulu kişiler gidemeyecek mi?
Bu konuyu yer ve zaman
dürülmesinde işlemiştik.
*
Yaren bizi takip ediyorsan
bir zaman sonra kalp gözün açılacağından cinleri görebilirsin.
Sakın korkma, onlar sana
zarar veremez.
Ancak onlarla arkadaşlık
kurmaya başlarsan onları kontrol eder duruma gelmediğinden onların etkisi ile
kendi kendine fenalık yaparsın.
Cinleri görmek bir duraktır,
bu durakta oyalanmadan yoluna devam etmelisin.
Cinler ışıktan rahatsız olur
karanlık yerlere kaçarlar.
*
RAVLİ