20 Haziran 2013 Perşembe

ARIN TEMİZLEN İSTEDİĞİNİ BEKLE

Pir Halo-yi Serahsi’nin hikâyesi 201

Serahsi, ihtiyar bir kişiydi; adı da halo idi; Hızır’la bir nice zaman beraber bulunmuştu.

Pek hızlı giden bir yol eri vardı; gençti, yeni yola girmişti; canı da tezdi.
Hakikat nuruna dalmış bir gönlü vardı; huzurdan başka da hiçbir işi yoktu.

Hızır, o ihtiyar dervişe giderken yolda, o genci de aldı; beraberce götürdü.
Genç varınca oturdu; ihtiyar da dostluk göstererek ona, a genç dedi; ne iştesin ne güçtesin?

Genç dedi ki:
Genç dediğin de nerde; hangi genç?
Şimdi tam on yıla yakındır ki

Dost düşüncesine dalmışım; ne aklımdan, fikrimden haberim var; ne canımdan, bedenimden.

İhtiyar, onun bu sözünü duyunca ona, ey güçlü kuvvetli er dedi.
Benim onu düşünmeme imkân yok; ancak şunu biliyorum ki altmış yıldır.

Boyuna kendi ayıbını görmedeyim; ayıbım, kusurum, bir soluk olsun, gözümün önünden gitmiyor.

Kendimi tümden ayıp, tümden kusur görmedeyim; böyle olduğu, pislik içinde bulunduğum halde nasıl olur da gaybı görebilirim?

Bu hal benim için ister iyi olsun, ister olmasın; kendi ayıbımı görmekten vaktim yok ki onun havasına düşeyim.

Yerimi, yurdumu pislikten temizlersem dostun gelip konması, ancak o vakit yerinde olur.

Ama bu çeşit pislik içindeyken bu devlet, nasip olmaz bana.
Eğer arınır, temizlenebilirsen tertemiz olursun; arınamazsan kanlar yutar, toz toprağa bulanır kalırsın.

Bu başlığı, bu benliği ne yapacaksın?
Pisliğe vuran, pisliği aydınlatan güneşle ne işin var?

Önce arın, temizlen de sonra işe koyul; bilgisizce gitme; kuyuyu gör, yola dikkat et.

Pislik içinde misk arayan kişi, deniz dibinde kuru toprak arayana benzer.
Bu söz, gencin gönlüne öylesine bir tesir etti ki utancından ölüm haline geldi.

Titredi, coştu, yüzükoyun yere düştü; o başı dönmüş genç kan kesildi.
Hızır, ey gönüller aydınlatan ihtiyar dedi; ciğerleri parçalayan bu kılıcı vurma ona.

Bu iş, dünyada uluların işidir; genç nazeninlerin işi değil.

                                            ***
Hiç şüphe yok ki sarhoşa aman vermek gerek; yay kol kuvvetiyle çekilebilir.

Sen şimdi gönüller okşayan sevgilinin aşkıyla sarhoşsun; kimi kendinden geçmedesin, kimi başın yücelmede.

Onun has mahmurlarının şarabı gerek ki seni, varlığından tamamıyla kurtarsın.

Seni, varlığından uzaklaştıran şaraptır içeceğin şarap; üzüm şarabı değil.
Tam sarhoş olan kişi, her ne varsa hepsinden de geçer.

Sarhoş olup da yokluğa ulaştın mı, kendinden geçtin demektir; yokluktan baş çekip yücelmeye kalkışma artık.
                                    ***          
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E. B.                              
             ŞARK İSLAM KLASİKLERİ                                                
                                       *
Yaren;
Öz eleştiri yapmak büyük insanların işidir.

Gençler kendine güven sağlama adına benliğe ve ben merkezli davranış bataklığına su birikintisi diye atlarlar.

Kırk yaşına geldiysen ve geçtiysen, pir yaşındasın demektir.
Artık kendi ayıplarını görmek zamanın gelmiş ve geçmiş durumda.

Eski yaptıklarınla hesaplaş.
Sıkıntı verir ama seni yiğit eder.

Kendinden ve kendi yaptıklarından, korkup kaçıyorsan, yani gerçek yüzüne kendin bakamıyorsan başka birinin yüzüne bakmasını isteyemezsin.

Duymak istediklerini sana söyleyen dostun değildir, dost gözükendir.
Ayıp kelimesinin manası utanılacak şey, kusur, lekedir.

Peygamberimiz:
’’Bütün insanlar hata yapar, hata yapanların en hayırlısı ise hatasından dönendir’’ buyurmuştur.

Bir insanın ayıplarını görmesi için, doğruyu olduğu gibi söyleyen bilge kişiden (Yaşlı pir) yardım almalı, ayıpları gören ve sana söyleyen dostlar edinmeli, düşmanlarının tenkitlerinden yararlanmalı, başkasında kınadığı ayıbın kendisinde olup olmadığına bakmalıdır.

Hazreti Mevlana:
 ’Yarabbi ayıplarımı bana açıkça söyleyen dosttan mahrum eyleme’’ diye dua eder.

                                                   *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar