31 Ağustos 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3220 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Yokluk makamını anlatıyor)

3220. Değersiz bir demirdim ben;
Sen cila vurdun, ayna ettin beni.

* Yokluk tufanından sen satın aldın beni;
Hem Nuh’sun sen, hem gemi, hem de Cudi dağı.

A gönül, ödağacı gibi yandıysan koku ver;
Yook, yanmadıysan, hamsan şimdi yan-yakıl, çünkü ödağacısın sen.

* Baht (Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahi iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış biçimi), ikbal (açıklığı ile yüksek makama, duruma erişmiş olma durumu Baht) gölgesinde (Korunması içinde) yattım, uyudum:
Beş duygudan (Dokunma, görme, işitme, koklama, tat alma duyularından) dışarı, yolumu sen açtın benim.

O yolda kanatsız, ayaksız, başsız, bir anda doğuya, batıya gidiliverir.

O yolda dileyiş, isteyiş dikeni yoktur;
Orada ne Hıristiyanlık vardır, ne Yahudilik.

Gök kubbe ülkesinin dışında can, körlükten de kurtulur, sağırlıktan da.

Ne ağlıyorsun?
Gülenlerin yanma git;
Ne duruyorsun?
Evvelce bulunduğun yere git.

Bu balda yüz çeşit yara var;
Bir bak da gör, çıbandan başka ne kazandın bu baldan?

Oruç ayı (Ramazan ayı), kutluluk elbiselerini giyinmiş, çıkageldi;
Hasetçinin (Kıskançların) inadına kalk, karşıla, selam ver.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Allah’ın Mevlana Hazretlerinin yokluk makamından varlık makamına getirdiğini, yokluktan Nuh gibi gemisi ile kurtardığını,  varlıkla donattığını öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri kaderine kısmetine razı olduğunu, bu razılık ile daha yüksek makama iletildiğini öğrendik.
3.    Yer yüzü ve gökten daha ilerisinde dileyişin, isteyişin dinin, din kurallarının olmadığı, kanatsız ayaksız, başsız oruçla gidilecek yer olduğunu, evvelce bulunduğumuz, ağlamanın olmadığı, gülenlerin olduğu yere gitmemiz gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Orucun değerini bilmemiz, Ramazan ayını hasretle karşılayıp gerekenleri yapmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

30 Ağustos 2020 Pazar

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3210 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Hazreti Ali’yi anlatıyor)

3210. Söyle a gül, şunu-bunu dalayan (Rahatsız eden) kuru bir diken değil miydin?
Kimden eriştin bu lütfa (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardıma kavuştun)?

Sen de göz, toprak cinsindendin, en (Üstün derecede) ne görürüm ki demiştin;
Fakat görüyorsun işte.

Sende ayak, durduğun yerde kalakalmıştın;
Koşturan koşturdu seni de koştun.

İsa’nın soluğuna da düşmansın, bilgisine de;
A eşek, acaba bu çağırışa eriştin mi?
Sen?

Şu bilgi de mal gibi arta kalan mirastır;
Ne sen kalırsın, ne seçtiğin, elde ettiğin bilgi kalır.

Kocalmış dünyaya dedim ki:
Gençleş de genç baktı gör, nice bir böyle kadid olup (Çok zayıflayıp, bir deri bir kemik durumunda) kalacaksın?

Gel de ümidi bir iyice seyret;
Ümit içinde sonsuz ümitsizliğe düşmek iyi bir şey değil.

Ona ulaştım, sözden ayrıldım;
Fakat senin ayrıldığın padişahtan ayrılmam ben.

Duydum ki bu kulu övmüşsün;
Kim oluyorum ben?
Lütfunu ((Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardıma kavuştun) göstermişsin.

Sen lal'in (Kırmızı renkte değerli taş)  madenisin, kehribarın canısın;
Acımış da bir saman çöpünü kendine çekmişsin.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Bir toprak, bir bitki iken Allah’ın lütfuyla görüşe, koşmaya, kalıcı bilgiye,  iyilik ve yardımıyla kavuştuğumuzu öğrendik.
2.    Kalıcı olan bilginin olduğunu, dünyalık malın miras olarak dağılıp gittiğini öğrendik.
3.    Sonsuz bir ümit içinde ümitsizliğe düşmemek gerektiğini öğrendik.
4.    Allah ve Allah dostlarına ulaşanın söz söyleme isteğinden ayrılıp kendisiyle ayrılığa düşmemek gerektiğini öğrendik.
5.    Allah’ın övdüğü kul olan Mevlana Hazretleri kendisini değersiz sayıp bu övgüye uygun olmadığını söylediğini öğrendik.
                   *
İşte böyle yaren;
Allah’ın, Allah dostlarının uygun kişiyi mıknatısın demiri çektiği gibi, yer çekimi gibi kendine doğru çektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV


29 Ağustos 2020 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3200 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Seçilmeyi anlatıyor)

3200. Ovada (Allah dostlarının beslendikleri genişlikte olan yerde) bir soluk aldın-verdin mi, her yer güllerle, erguvanlarla dolar.

A gökyüzü, pek o kadar arlanma (Utanma);
Senin boyun da benim sevgilimin aşkından iki kat olmuş.

Söyle ey can, söylemeyeceksen ben söyleyeyim;
Onun güzelliğinden utandın da gizlendin, görünmüyorsun.

A cennet, şimdicek kulağına söyleyeyim:
Onsuz kapın kapalı, anahtarı da yok.

A şafak, Mısır kadınları gibi sen de benim Yusuf’umu gördün de ellerini doğradın.

Dün gece elinde bir ateş gördüm;
Anladım ki bir tencere yemek pişireceksin.

Sen de a gönül, onun bulunduğu mutfakta, duvarın ardından bir şeyler duyuyordun.

Yılda iki kere gelen bayram değilsin sen;
Bayramın inadına her gün bir bayramsın sen.

A efendim, kudrette eşin, benzerin yok;
Eşsiz bir güzelliktir, dokumadasın.

Bir işkembeye öylesine bir nur verirsin k...
Boş yere karındaki çocuğu seçmezsin ya.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Allah dostlarının bulunduğu yere bıraktığı güzel kokuları takip ederek ve önerilenleri dikkate alıp istekle ve kararlılıkla gidip ulaşınca Kur’an da peygamberin sözleriyle anlatılanları bizzat göreceğimizi, vaat edilenlerin gerçek olduğunu görerek şüphelerden arınacağımızı, tam inanç sahibi olacağımızı öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah dostlarının gideceği yere özel kişilerin seçildiğini, seçilen kişide istek uyandırılacağını, kişi yola çıkınca yardım edileceğini, Allah’ın kubbeleri altında gizlediği dostlarını tanıyıp göreceğini, Allah’a inancında en ufak bir şüphe kalmayacağı kadar gezdirilip gösterileceğini, olaylara şahit olacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV

28 Ağustos 2020 Cuma

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3190 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri İnsan gelişmesini anlatıyor)

3190. Doğduğun günden beri her gün, ne kadar eziyetler çektin;
Bir düşünüver.

Sen dünyaya göz açıncaya dek gözlerden, gönüllerden ne kanlar akmıştır.

Tanrım, ona verdiğin kudreti önceden görseydi demir bile.

Korkusundan erir, su olur giderdi de cansız bir şey olmayı kabul etmezdi.

Fakat onu gizledin demirden, her gün, azar-azar verdin o kudreti ona.

Son-ucu ayna oldu demir de şükürler olsun a yol gösteren padişah dedi sana.

A padişahım saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren Allah nuru saçan), gene geldin de bizi sarhoşların halkasına çektin.

Gene tövbeleri bozdurdun (Pişman olduğumuz duruma yeniden döndük);
Gene bir kadehle perdeleri yırttın (Görüşmeyi engelleyeni ortadan kaldırdın).

Gene şaraba benzer fitneler (Karışıklık, kargaşa) koparan bir hayali, sarhoşların beyinlerine soktun.

Gel a ceylan, göbeğindeki kokudan belli, ağustos güllerinin, nilüferlerin bulunduğu yerde otlamışsın.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    İnsana Allah’ın gizli ve azar-azar kendi kudretinden kudret verdiğini, bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran, olay, durum oluşturan yetenek verdiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
İnsanın kendine verilenlerle geliştiğini fakat daha da gelişmişliği sağlayan, sırlar açıklayan, güzelliği kokusu ile anlayacağımızı, gizli izlerini takip ederek gelişmişliğin en üst yerine varmaya yol gösterecek, yolu aydınlatacak Allah dostlarını bulmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

27 Ağustos 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3180 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

3180. A kerem (Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet) sahibi, sen ya gülsün, ya tamamıyla şeker çünkü beni gördün mü gül gibi gülersin.

Azizim, sen gül bahçesinde öyle bir ağaçsın ki seni görünce hemen kökümden söktün-gitti beni.

A dertli, ayrılığımla nasılsın diye bir sorsan şanından ne eksilir ki?

Ayrılığınla perişan olmuş biriyim, sana muhtacım ben;
Sen de beni ihtiyaçtan kurtaracak kişisin.

Bu mutfakta binlerce can harcanır;
A yoksul gönül, bir kendine bak, nesin ki sen?

Halka gibi kapında yer tutmuşum ama ne fayda:
Sen yüce damdasın.

Gel a çevgene (Golf sopasına) benzeyen saç, buyruk sende;
Beni top gibi bu meydana atan sensin.

Çöreotu, yanmaya yarar;
Sen de sevgilinin çöreotusun, yan-yakıl a gönül.

Gel a Tebrizli Şems'in aşk kadehi;
Eski derde sensin derman olan.

Tellal (Yüksek sesle halka duyuru yapan) böyle söylüyor, böyledir diyor, dert çekmeden hiçbir neşe elde edemezsin.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri Şems hazretlerinin gülümsemesini görünce ağzında tatlılık oluştuğunu öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin ulu bir kişi olduğunu anlayınca tüm benliğinden, geçmişinden, geleceğinden koparak
Ortada kaldığını öğrendik.
3.    ŞEMS Hazretlerinin çok yüce bir yerde olduğunu, Mevlana hazretleri oraya ulaşamamanın perişanlığını yaşadığını öğrendik.
4.    Gönül yanıklığı olmadan sevgiliye ulaşılamadığı öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Derdi olanın acı çekip ağlayacağını, aşık olan kişinin de içindeki duyguları dışa vurup ferahlamak için söylendiğini, son-uçta neşe elde edileceğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

26 Ağustos 2020 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3170 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretleri ile aralarında geçenleri anlatıyor)

3170. Gökyüzü döndükçe bu başı dönmüş âşıktan vazgeçmeyecektin hani;
Böyle dememiş miydin?

Dememiş miydin ki güneşin gönlü sıcak kaldıkça sıcaklığımıza bir soğukluk gelmez?

Bütün erlerin canlarına and olsun, erkekliğe and olsun ki:
Gönlümüz bir kalacak, ercesine (İşini iyi bilen olarak) davranacağız dememiş miydin?

Bana diyorsun ki:
Cevrettiysen (Eziyet ettiysen), sen daha önce cevrettin de ondan ettim ben.

Benim gibi bir yoksulla senin gibi bir padişahlar padişahının inada kalkışması yakışık alır mı?

Seninle ben, balla sirkeye benzeriz;
Benden sirkelik (Kendimi yıpratma, sağlığıma zarar verme, toplum içinde saygınlığı yitirme, işleri bozup alt-üst etme), senden de tatlar veriş.

Ben sirke satsam da sen şeker ver, tadını artırdıkça artır:
Eşin - benzerin yok, teksin sen.

Ben toprağım, yelle tozarsam (Rüzgârla toz halinde çevreye yayılırsam) mazur (Mazeretli) gör, ne diye tozdun deme.

Benim gibi bir tozdan yola bir ayıp gelmez;
Renginin sarı oluşundan arlanmaz (Utanmaz) altın.

* Şihabeddin (Dinin kıvılcımı) Sühreverdi'nin lakapları gibi bizim ateşimizin şihabı (Kıvılcımı) da durdukça dursun.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Şihabeddin:
539 hicride (1144) Bağdat’ta vefat eden ve “Avarif ül-Maarrif” (Tasavvufun esasları) adlı tasavvufi eseri, Fütüvete (Dini ve mesleki birlik) ait de bir risalesi (Kitapçığı) bulunan Şihabeddin-i Sühreverdi, yahut 587 de (1191) öldürülen, Şems’in büyük saydığı, sevdiği Şahabeddin Sühreverdi-i Maktül (Öldürülmüş) Manakıb’ul Arifin; II. s.674-675) olabilir. Mevlana Hazretlerinin çağdaş biri olması ihtimali de vardır aynı K.I.s.222-223, 465; II, 932-933, 977)

Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin sözlerini ciddiye aldığını, bu sözlerin gerçekleşmesini istediğini, dilediğini öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinden gelen her ne ise Mevlana Hazretlerine tat verdiğini öğrendik.
3.    Mevlana Hazretleri tatsız davranışlarını önemsememesini Şems Hazretlerinden istediğini beklediğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretleri Allah’ı ve Allah dostlarının sözlerinin doğru olduğuna iananrak tutkuyla sevmenin, bağlanmanın, dostluğu devam ettirmenin, onları sevgili olarak görmenin ateşini tutuşturacak aşk kıvılcımının kendisinin bu özelliğinin kıyamete kadar devam edeceğini duasının bereketiyle olduğunu öğrendik.
                     *
RAV

25 Ağustos 2020 Salı

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3160 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

3160. Ne diye geri geleyim, ne söyleyeyim?
Gittim ben, yedi denizin ardına gittim, a efendi (Buyruğu yürüyen, sözü geçen, görgülü, nazik, kibar kişi).

Ne de şaşırdım-kaldım;
Ne de düşmanların dilekleri (Diledikleri) hale düştüm;
Sen merhamet et a Tanrı, a efendi.

Korkup duruyorum;
O rahmet gelecek, gelecek ama beni yerimde bulamayacak a efendi.

Efendi dedim ona, nedir bu yaptığın?
Bu sözü söyledim, söyleyeceğim de a efendi,

Ettiğin ahitler (Antlaşmalar), peymanlar (Yeminler) nereye gitti;
Cana benzeyen o emaneti ne yaptın?

Aşk oyununda ne diye gevşek davrandın kuşların o tez canlılığı ne oldu?

Âşıklık neşesi, gizli bir definedir ne yaptın o gizli defineyi, ne yaptın?

Önceden benimle bir ahdin (Antlaşman) yok muydu?
Gel, otur da söyle, ne yaptın o ahdi (Antlaşmayı)?

Ne diye önümüze böylesine bir bulut germedesin (Görmemi engellemedesin)?
Öyle bir güleç güneşi ne yaptın?

Ettiğin ahit, peyman (Yemin, and) ne oldu?
Verdiğin söz, ettiğin yemin nerelere gitti?
                        ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinin özlemine devam ettiğini, eski günleri ve verilen sözleri hatırına getirdiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
1.    Şems Hazretlerinin kendisini göstermeyerek Mevlana Hazretlerinin özlem yoluyla pişmesini yani daha da olgunlaşmasını sağladığını öğrendik, anladık.
                     *
RAV

24 Ağustos 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3140-3150 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Aşkı öğreten Şems Hazretlerini anlatıyor)

3140. Ama bu aşkla bir de buluşursak onunla, yaşayışın ta kendidir bu, ta kendi.

Tövbe elleriyle (İşlediği suç işlediğini kabul ettiğini itiraf ederek), suçtan nedamet (Pişman olmuş) elleriyle yapıştık, sarıldık kerem sahiplerinin (Soyluların, ululuk ve büyüklük, asalet sahiplerinin) eteklerine.

Fakat sarhoşlara bu sarılış, kar etmedi (Kazanç sağlamadı);
Kurtuluş delillerinden bir fayda bulmadı onlar.

Nehy edilen (Yasak edilmiş) şeyleri içtikten sonra gönül, nasıl düzene girer, nasıl çekişir?

Sen o Ay'sın ki göğe sığmazsın:
Sen öyle bir susun ki dereye sığmazsın.

Öylesine bir incisin ki denizden de fazlasın:
Öylesine bir dağsın ki ovaya sığmazsın.

Ne afsun okuyayım sana a periler padişahı?
Şişeye, afsuna (Büyüye) sığmazsın ki sen.

Leyla'sın sen;
Fakat Mevla'nın gayretiyle Mecnun'un (Sevdadan ötürü kendini kaybetmişlerin) hatırına (Düşünmesine, akılda tutmasına) da sığmazsın.

Bir güneşsin (Işık ve ısısın) ki gönül ışığıdır elbisen;
Atlasa, ipeğe sığmazsın sen.

* Cana canlar katan bir hekim çırağısın ama Eflatun'un (Yunanlı filozof, aklı temsil eden) delillerine de sığmazsın.

* Bir macunsun (Hamur kıvamında) ki Zahire'de (Gerektiğinde kullanılmak için saklanan tahılda) yoktur o macun;
Zahire de nedir, sen Kanun'a (Devlet kuralına) bile sığmazsın.

Düşman, bu nasıl olabilir diye söylenir-durur;
Fakat nasıla, niceye (Ne biçime, ne nasıla, ne kadara, ne hangi yolla olduğuna) de sığmazsın sen.

Dünyanın karnında küçücük bir çocuktun, oraya sığıyordun;
Fakat şimdi büyüdün, sığmazsın dünyaya.

Bu sözleri kulaklara duyurma;
Sus;
Her meftunun (Tutkunun, gönül vermişin, bağlanmış, sevmiş olanın )  kulağına sığmazsın sen.

Talihimiz (Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç) bu a efendi, bahtımız (Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahi iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış biçimi, kader) bu;
Yola düştün, gittin buradan a efendi.

Işığım söndü, dumanım yücelere ağdı;
İki gözüm de yücelere dikildi - kaldı a efendi.

Yeryüzü, göğe dek kara duman kesildi;
Sevda da karalar giyindi a efendi.

Bu âlemde bana, yalnız sen vardın;
Sensiz yapayalnız kaldım a efendi.

Nerde o baht, nerde o devlet ki gelsin de senin ateşinle halimizi görsün a efendi.

Efendi, a efendi diyip durmadayım:
Geri gel de cevap ver bana a efendi.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri, kendisinden ansızın ayrılan Şems Hazretlerinin özelliklerinin ve büyüklüğünün kolayca tanımlanamayacak sınır konamayacak büyüklükte olduğunu bize tanıttığını öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri aşkı ve hakikati öğreten, gösteren, yaşatan, şüphelerden arındıran Şems Hazretlerini çok özlediğini, aradığını, davet ettiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin ahrete gitse bile gücünden bir şey kaybetmeden hatta çok daha güçlü olan, buyruğu yürüyen, sözü geçen, görgülü, nazik, kibar bir büyüğümüz olduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAV


Popüler Yayınlar