Bir doğan tavuğa kızdı da
dedi ki:
İnsanlar seni evde beslerler;
bir an bile susuz, yemsiz bırakmazlar.
Düşmanlarından korurlar;
hiçbir düşman sana fırsat bulmasın diye gözetirler.
Böyleyken niye sen
insanlardan kaçarsın?
Neden böyle vefasızsın (sevgiyle bağlı olmayan) sen?
İnsanlar, daima sana vefa (sevgiyle bağlanırlar) gösterirler; seninse
vefasızlıktan başka bir işin yok.
Bir an bile insanlarla
uzlaşmazsın.
Senin gibi bir vefasızı,
senin gibi bir merhametsizi duymadım gitti.
İnsanlar, beni yüz kere
yüzlerce iş için salsalar,
Uçar, onların dileğini yerine
getirir, hemen gene onların yanına gelirim.
Ehli hayvanın vefası yok; işi
gücü bigânelik vesselam.
Ehli kuş (insana alışık) bu sözü duyunca hemen o anda doğana
cevap verdi de dedi ki:
Ey akılsız, ey miktarını
bilmez, sen ölmüş, baş aşağı asılmış bir doğan bile göremezsin ama
Yüzlerce başı kesilmiş,
ayağından asılmış göğsü parçalanmış kuş (tavuk)
görürsün.
İnsanoğlunun vefası böyleyse
bırak; gerçek buysa bıktım ondan ben.
Zamanede böyle ahit (anlaşma), böyle vefa, ne de iyi ha! Toprak başına böyle vefanın!
Şimdi beni güzelce besleyip
yetiştirmede; ama kesmek için beslemede.
Sen buna vefa diyorsun cefa,
bundan daha iyi.
Kâfirlik bile böyle sevgiden,
böyle vefadan yeğ.
***
Ey nice demdir dönüp duran
çark! Bu değirmen insan kanıyla dönmededir.
Şaşılacak şey, senin işin ey
tersine iş gören felek; naz u naim (bolluk ve refah)
içinde besleyip yetiştirdiğini topraklara serersin.
Ey dünya, bizi besleyip
yetiştirmen, sonunda kanımızı içmekten başka bir şey için midir ki?
Senin kan içiciliğinden
kimsenin haberi yok.
Çünkü insanları toprağa da
gizlice gömersin, kuyuya da gizlice atarsın.
Ey dünya, senin hayatın ölüm
olduktan sonra senden vefa ummak ölümdür.
Cefan (eziyet, incitme), önce beni elemlere (ağrı, acı, sızı, sancı, keder, dert, maddi manevi ıstırap)
uğrattı; ölüm de sonunda mezara attı beni.
Bilmem ki bu kapısız, damsız
felek, ne diye sabahtan akşama kadar döner durur? (Kâinatın
döngüsü)
Bu yedi pergelin şaşılacak
işleri beni yüzlerce defa kanlara doğdu. (burçlar)
Her an baştan ayağa dek
gittim; fakat baştanbaşa bu dünyayı bilmiyorum.
Ne başı fark ediyorum, ne
ayağı.
O yüzden başsızım, ayaksızım
ben.
Can bile burada kendisinden
sakınarak nefes aldıktan sonra artık bilgiden nasıl bahsedilebilir.
***
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E.
B.
ŞARK İSLAM KLASİKLERİ
*
Yaren,
Kâinatı yaratan Cenab-ı
Hakkın büyük eseri üzerinde derin düşünmeyi, bu âlemi sırf zatının bilinmesine
vasıta olsun diye yarattığını ve bütün varlıklarda, görebilen gözler için
hikmetlerle (Kontrol edilen) dolu gizlilikler
bulunduğunu ve kendi vahdaniyetini (birliğini) anlamaya, kullarını teşvik (isteklendirme, gayrete getirme, şevklendirme) ettiğini
Kuran’ı kerimde bildirir.
Sen, kendi bakış açından
dünya düzenini anlamaya çalışırsan şaşırırsın, bu açıdan yaklaşımın kafanı
karıştırır, çıkmaza girersin.
Ama Allah’ın sanatını
öğreneyim dersen, görünmeyen yardım alır anlamaya başlarsın.
*
RAVLİ