30 Haziran 2020 Salı

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2510 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri hedefi anlatıyor)

2510. Mademki anlam (Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal), ata benzer (Araç), harfse eğere (Koltuk);
Niceye dek yüklenip taşıyacaksın şu atsız eğeri?

Erlerin aşkına taş-kerpiç atadur;
Evet, sen de adamsın ama taş-kerpiçten adam.

Taş-toprak, taş-toprakla gelin güvey olursa bu düğünün saçısı toprak olur, nikâh parası taş.

Mezarlığa git de taşın, kerpicin altına bak;
Yatanların başlarını, ayaklarından ayırt edemezsin.

* Tanrım, Yâsin (“Ey insan!” diye hitap ettiğin kulların) soyunun gittiği yoldan canlan (Gücü artır, diri duruma getir), sen canlara (Allah âşıklarına) ulaştır.

Nasıl dua etmek bizden, kabul etmek sendense duamızı da onların dualarına kat.

Nasıl biçim harcımız, az bir ihsanda (İyilik etme, iyi davranmada) bulunmak, senin şanın, azı çok görüp beğenmekse lütfet (Büyüklüğünün, asilliliğinin gereği iyilik yap, bağışta bulun), o çeşit yardımda bulun bize.

Şehvetten (Aşırı isteğin baskısından kurtararak) akıl âlemine ulaştır bizi;
Şu toprak dünyadan yüceler yücesine götür bizi.
                                               
A gönül, yürü-git sevgilime benim;
Yürü-git o doğu güneşine, o aydın ışığa.

Her yana gitme, mekânsızlığa yürü;
Çünkü her yoksul, o yanda yer-yurt bulur.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Söylediğimiz söz, davranışımız, olgumuz bir şey anlatmıyorsa, bir düşünce oluşturmuyorsa veya dinlediğimizden gördüğümüzden, yaşadığımızdan ders alarak manalandırma yapmıyorsak; beynimizde ve dilimizde bir değer oluşturmayan harf kargaşası oluşturacağımızı öğrendik.
2.    Taşla toprakla iç içe olup yüce âlemden gelen canla, gönülle, akılla, kalple, ruhla alakasını en az düzeyde tutanın toprağa taşa karışmış sıradan bir ölü olarak kalacağını öğrendik.
3.    Yaşarken Allah’ın hitap ettiği insan olmak için izlenecek yolu bulmak için dua etmek gerektiğini öğrendik.
4.    Allahım duamızı kabul et, az ibadetimizi çok sayarak bizi beğen ve bize iyilikte bağışta bulun.
5.    Aşırı isteğin pençesinden kurtulup akıl dünyasından yücelere ulaşmayı Allah’tan isteyip bu istekte kararlı olmamız gerektiğini öğrendik.
6.    Yüceler, Allah’a giden yolu aydınlatan, yolu gösteren, kılavuzluk eden, yardım eden Allah dostunun ışığına doğru gitmemiz gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
9 kat geçtikten sonra ulaşılacak mekânsızlık âlemine doğru yürümemiz, canımızı ve gönlümüzü Allah’a feda ederek, ihtiyaçsızlık yurdu olan bu yerde kendimize yurt bulmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

29 Haziran 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2500 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri ŞEMS HAZRETLERİNİ anlatıyor)

2500. Hiç kimsecik, eşinden-dostundan, eski bildiklerinden ayrı olarak bu kadar zamandır, seferde kalmaz.

* Son-ucu, "Geri dön" sesini o padişahtan, o tatlı padişahlar padişahından duydun ya.

Şu yıkık yerde kuzgunlar (Leş yiyenler) oturur;
A yoksul dost, nasıl oldu da burasını yurt edindin sen?

Kendisine dikenden döşek döşeyen kişinin yanı-beli, rahat eder, dinlenir mi?
Hiç?

Geçer akçeyle iş gören sarraflara kalp akçe (Sahte altın) basanın ne ilgisi olabilir?
Kuzgunun (Çok pis, rahatsız edici, tembellik veren, yorgun düşüren düşünceler), doğanla (Taze av yaparak beslenen, dinçlik veren, yormayan, yıpratmayan düşünceler), şahinle ne münasebeti var.

* Yıkık yeri ne diye kireçle bezersin;
Siccinde (Ruh hapishanesinde-Cehennemde-) ne gezer yüce nakışlar (İnce işler)?

* Canı, her soluğu, yüzlerce Çin'e, yüzlerce Maçin'e (Çin ülkesinin güney bölgesi) değer hikmetlerle ne diye bezemezsin?

Fakat temeli, özü, dedikodudan (Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşmadan) ibaret (Oluşan) olan hikmetlerle (Kontrol ediyormuş gibi) değil;
Canı, Tanrı’yı görür bir hale getiren hikmetlerle (Bilgelikle).

Sen inci ol, mücevher kesil de isteseler de altın taca kaksınlar seni, istemeseler de.

Eğri-büğrü (Çarpık) yürüyen ayak gibi olma, bırak şu eğri (Yanlış biçimde) yürüyüşü;
Elif (ﺍ )gibi dümdüz (Çok düz, sade, basit) ol da dosdoğru (Sağa sola sapmadan) otur.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***    
Hikmet:
Bilgi ile sözü söylerken kontrol etmekle olur.
İbadet ederek kendini kontrol etmekle olur.
Yüze dikkatli bakarak farklılıkları değerlendirmekle olur.
               
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin ayrılışından üzüntü ve özlem duyan Mevlana Hazretlerinin dönmesi için dua ettiğini, sözleriyle davet ettiğini öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri, Şems Hazretlerinin gurbette kaldığı yerlerin kendisine uygun olmadığını, yanına yakınına gelmesi gerektiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin hikmet ustası olduğunu, bu yeteneğini daha fazla göstermesini Mevlana Hazretlerinin davet ettiğini öğrendik.
4.    Tanrıyı canımızın görecek bilgeliğe ulaşacak hikmetlerle donanmamız, büyüklerimizden öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Değerimiz bilinse de bilinmese de değerli kişi olmak için uğraşmamız gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Yanlış biçimde, çarpık ilerlemenin kalıcı kazanım sağlamadığını, çok düz, sade, basit olarak sağa sola sapmadan Mevlana Hazretlerinin yaşadığı, gördüğü, bize önerdiği yolundan gitmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

28 Haziran 2020 Pazar

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2490 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

2490.  Gönül alan güzele (Huyunu, alışkanlıklarını, isteklerini yakından bilerek olumlu davranışta bulunan Allah dostuna), gönülden yol bulunur;
Gönülle (Sevgiyle, istekle, düşünüşle, anmakla, hatırlamakla, kalpte oluşan duygularla) kaçılır beden ayıbından.

Gönül, senin için bir tencere yemek pişirmede;
Pişinceye dek bir zamancağız sabret (Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekle).

Tebrizli Şemseddin, gönüllerin de gönlüdür (Gönül sahiplerinin sahibidir, lideridir);
Fakat yarasa (Yaradılışı uygun olmayan) güneşi göremez ki.

Bu yola benimle gelemezsin sen;
Dövülmüş buğday, yağın işini görebilir mi hiç?

Fakat mademki benimle yola düştün;
Uzlaşırım (Aramızdaki düşünce ve çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak anlaşırım) seninle;
Zaten gözüm, senin yüzünle aydınlanıyor.

Mademki seni yoldan çıkardım, bu yola düştün, bırakmam seni;
Yol ortasında dostu bırakmak, adamlığa sığmaz.

İhtiyarlar gibi koltuğuna girer, yürütürüm seni;
Çocuklar gibi sırtıma bindirir, götürürüm seni.

Âdem gibi başak (Arpa, buğday, yulaf ve başka ekinlerin tanelerini taşıyan kılçıklı başı) yemekten tövbe et;
Dolunay (Tam dolgun, parlak) oldun mu?
Harman (Birçok çeşitten birer parça alıp yeni birleşim oluşturma işi) senindir zaten.

Ağzını yum:
Anlayış kulağı (Düşünme yolunu, düşünüş biçimini, benzerlerinden ayırma, görüş ve inanışın birlikte veya ayrı etkisini gösteren ve belli bir sonuca götüren güçlerden, şartlardan, öğelerden her birinin ne demek olduğunu neye işaret ettiğin kavramaya) tıkalı zaten;
Söze gelmeyen şeyi söylemeye kalkışma.

Gökyüzünden, Ülker yıldızından ses (Semanın güney yarım küresinde bulunan Sefine-i Nûh burcundaki parlak ve büyük bir yıldızın adı.
Süleyman Peygamberin yıldızıdır.
Bu yıldızın tesirinde olan talihlilerine Tanrı’nın üstün güç ilahi nimetlerini ve saltanat verdiğine inanılır.
Yemenden daha iyi görülür) geldi cana;
Yücelere ağ (Yüksel, yukarı doğru çık) dendi, tortu gibi dibe çökme.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Bedenimizle işlediğimiz toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum ve davranışlardan Allah dostunu gönülden severek ve dostluğu devam ettirerek kurtulacağımızı öğrendik.
2.    Gönlümüzün bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmesi, ağırbaşlı olması, tamamlanması, iyice işlenmesi için acele etmemek gerektiğini öğrendik.
3.    Gönüllerin padişahının gönüllerin gönlünün Şems Hazretleri olduğunu Mevlana Hazretlerinden öğrendik.
4.    Aşk yolunda hiç kimsenin Mevlana Hazretleri ile yoldaş olamayacağını, ancak bu yola düşmüş olanlara yardım edeceğini, yolu gösterip aydınlatacağını, uzlaşacağını, hiçbir zaman bu yolda yalnız bırakmayacağını kendi sözünden öğrendik.
5.    Aydınlanma yoluna girenin anlayış yoluna girmiş olacağını, işaretlerin, uyarıların, örneklerin, gizlenmiş maksatların manasını anlayacak duruma geleceğini, Mevlana Hazretlerinin yardımını görüp hissedeceklerini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerine sevgi ve ilgi duyanlara Süheyl yıldızının uğurlu, kutlu ışığı vurduğunu, kişiye bu merakından dolayı yücelere çıkmak, yükselmek fırsatı verildiğini bilmesi, kaderinin değişeceği bilmesi, merakını giderdikten sonra bu gidişi bırakmaması gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

27 Haziran 2020 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2480 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri gönülü anlatıyor)

2480.  Kendisini kapıp seçtiğimiz kişi, bizden başka kimi seçebilir ki?

Cana, aşka düşmekten kurtuluş yoktur;
Âşıklar arasında emeklemesi gerektir onun.

Fakat iki (Madde ile mana) âlemden de kurtuluş, âşıkların harcıdır (Bu işi yapabilecek nitelikte olan âşıklardır);
Yaratılışta böyle yazılmıştır bu.

Kuzunun, çobanın derdinden kaçıp kurtların yanına gitmesi yakışmaz.

Bu çoban, kuzunun kanını dökmez;
O, kuzuyu besleyip geliştirmeyi olasıya (Olabileceği ölçüde, olabileceği kadar) bilir.

* Bil ki bedene uyanlar, ten ehli olan Fil Ashabına benzerler;
Nasıl olur da Kâbe’ye ulaşabilir onlar? (Fil suresi)

* Kâbe, dünyanın göbeğidir, filse burundur;
Bu burunla o göbekteki misk kokusunu duymaya imkân yok.

Ebabil ol da filden kaç;
Gönül, yem toplamada ebabil'dir zaten.

Düşmanları yem gibi toplar;
Kâbe’nin kokusunu o duyabilir.

Göklere, gönülden ağılır;
Devlet gülü, gönülden bitebilir.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri halk arasından seçtiği kişinin sıradan biri olmadığını, uygun olup olgunlaşma yolunda kararlı, cesaretli kişiyi seçtiğini, öğrendik.
2.    Kendine önderlik yapacak, karışık problemleri çözecek, karanlıktan aydınlığa ulaştıracak, beğeni kazandıran, yeni bir kişilik kazandıran, toplumun baskılarından kendini kurtarmak isteyenlerin, dünyanın karışık-anlaşılması güç işlerini anlamak, kaybedilmeyen kazanç sağlama yolunda önder, kılavuz arayanların Mevlana Hazretlerini seçeceğini öğrendik.
3.    Mevlana Hazretlerini kendine önder kabul edenlerin candan bir ilerleyişle aşka düşmesi, âşıkların arasında uygunluğu tam olmasını sağlayarak olgunluğa kendini hazırlaması gerektiğini öğrendik.
4.    Madde ve mana âleminden kurtuluş âşıkların yapacağı iş olduğunu, Allah’ın hükmünün böyle olduğunu öğrendik.
5.    Mevlevilik öğretisi alanın sıkıntılı durumlarda kaçıp kendini kurnazların arasına gitmesi iyi karşılanmayacağını, uygun olmayacağını öğrendik.
6.    Mevlevilerin akıllı ve temiz kişiyi koruyup gelişmesini sağladığını, ondan yararlanma yoluna gitmediğini öğrendik.
7.    Vücuduna çok önem verenlerin kutsal yere varamayacaklarını öğrendik.
8.    Gönül önemini ve kuvvetini bilmeyenlerin fil suresindeki ebabil kuşunun yaptığını iyi anlaması gerektiğini öğrendik.
9.    Dünyada iri güçlü biri olmak yerine uçan, hızlı hareket eden, güzel kokuları duyan, kutsal olanı bilen, koruyan olmak gerektiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Hayranlık duyduğumuz Allah dostlarının göklere gönül yolundan gittiklerini, değerleri gönlünde topladıklarını, bu yolu öğretenin Mevlana Hazretlerinin olduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAV

26 Haziran 2020 Cuma

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2470 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri ben anlatıyor)

2470.  İçyüzden (Kalpten-gönülden-candan) koşmayı bilmiyorsan koruk (Henüz olgunlaşmış ekşi üzüm) gibi tatlılığa doğru koş bari.

A tutulmuş av, ipi dişleyip duruyorsun;
Fakat bu ip ısırmakla kopmaz ki.

Görmüyor musun ki başın, bizim kirişimizde (Ok atan yayın iki ucun arasındaki esnek bağ);
Kirişi çekince iki büklüm olması için bir yay gerek sana.

Otlaman için seni bir solukcağız bıraktım;
Ne diye yükten kurtuldum diye çifte atıyorsun?

Denizin gönlü bile bizim korkumuzdan dalga-dalga dalgalanır, bizim heybetimizden oynar-durur.

Taştan bir dağ bile olsa o yarayla yaralandı mı bağımızdan sıçrayıp kurtulamaz artık.

Gökyüzü bile bizim emrimize pes demedikçe toprağın çevresinde döner de döner.

Heva (İstek, heves, meyil, sevme, düşme) ve heves (Nefsin, akıl ve din tarafından yasaklanan kötü arzulara karşı olan eğilimi) şeytanın memesindeki süttür (Doğruluk, hak ve faziletten saparak haz ve menfaatlere yönelen nefis), senin aklınsa eşek sütü (Kabalık, düşüncesizliği besleyen gıda) emer ancak.

Toprağın dili-damağı kurumuştur hasretimizden (Özlemden);
Biz olmadıkça bir yudumcuk su bile tatmaz.

Kimin gücü yeter bizim avımızı bağlamaya;
Kimin ne haddi (Yetkisi ve değeri) var kulumuzu (Sevgiyle bağlanmış, dostluğunu devam ettireni) satmaya?
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                     
Neler öğrendik;
1.    Ağız, dil, ses, kulak olmadan iletişim kurma aşamasına gelmeyenin sevimlilik, hoşluk, şirin olmak için hızlı hareket etmesi gerektiğini öğrendik.
2.    Allah dostunun uygun bulduğu kişiyi avladığını, avlanan o kişinin kurtulamayacağını öğrendik.
3.    Allah dostunun gücünün çok olduğunu, bu heybetinden, korku ve saygı uyandıran görünüşünden uygun olmayanların uzaklaşmaya çalıştığını öğrendik.
4.    Gelip geçici olan, nefsin hoşuna giden zararlı ve günah olan arzuların heva ve heves olduğunu, akıl ile olmayıp nefis ile olan düşkünlük oluşturan istekler olduğunu öğrendik.
5.    Yeryüzündeki toprağın bile Allah dostunu aradığını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah dostunun avladığı uygun kişiyi başka birisinin alamayacağını, kendisine bağlayamayacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV

25 Haziran 2020 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2460 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Susmayı anlatıyor)

2460. Onun aşk padişahını kınama (Yapılan işin kötü olduğunu belirtir bir biçimde söz söylemek, ayıplamak);
O kimseciği incitmez (Kötü söz veya davranışla birini kırmaz, üzmez);
Sus sen.

Soluğunla aynayı buğulandırmazsan (Görünen parlaklığı veya ışığı kapatan biri olmazsan) seni, sözden de kurtarır o;
Sus.

Gökyüzünü döndüren kişi, senin dönüp dolaşmalarını (Ne yaptığını) bilir;
Sus sen.

Gönlüne gömdüğün her düşünceyi, bir-bir sana okur (Hatırlatır) o;
Sus.

Her düşünceden bir kuş yaratır da (Her yere uçarak giden sözü) o âlemde uçurur o;
Sus.

O düşüncelerin biri kuzgundur (Çok pis, rahatsız edici, tembellik veren, yorgun düşüren düşünceler), biri doğandır (Taze av yaparak beslenen, dinçlik veren, yormayan, yıpratmayan düşünceler), biri karga (Çevresine çok zarar veren, öfke ve sertlik oluşturan, kötülük etmek isteyen düşüncelerdir);
Hiçbiri öbürüne benzemez;
Sus.

O Ay'ı (Karanlıkta yolunu göremeyenlere aydınlık veren, kördüğüm olmuş problemleri çözen kişiyi) görmüyorsan gözünü ovuşturur senin de (Daha iyi görmeni sağladıktan sonra) görürsün;
Sus.

Bu âlemden (Madde), o âlemden (Mana) bahsedip durma;
Seni tek renklilik  (Birleme, bir araya getirme) âlemine sürer oturur o;
Sus.

Nerden kurtulup uçacak, kaçıp gideceksin pençemizden?
Kudret ağını kim yırtabilir ki?

Mademki bizden kaçacak ayağın yok;
Boynunu eğ, bırak baş çekmeyi (Başkaldırıcılığı, dik başlığı).
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***                    
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerini tanımayan bilmeyenin kınamaya girişmesinin yanlış olduğunu, çünkü o hiç kimseyi incitmeyen olduğunu öğrendik.
2.    Eleştiriden kaçma girişimi yapmayan kişinin bir zaman sonra hiç söz edilmeden hatasını kendisi görüp kendini düzelteceğini öğrendik.
3.    Kimse görmedi, kimse duymadı diye kendimizi kandırmamamız gerektiğini her şeyi görenin bilenin olduğunu öğrendik.
4.    Daha önce isteğimiz, şartların uygun olmaması ile gönlümüze gömdüğümüz unuttuğumuz düşüncemizi de Allah dostu bize hatırlatacağını öğrendik.
5.    Allah dostunun her düşünceyi söze çevirerek herkesin farkında olmasını sağladığını öğrendik.
6.     Düşüncenin üç gurup olduğunu, birincisi başkasına sonra kendisine zarar veren, yoran düşünceler, ikincisinin yüce kişilerin aydınlatan sözleriyle gençlik ve dinçlik veren düşünceler, üçüncüsünün öfke ve sertliği oluşturan zararlı düşünceler olduğunu öğrendik.
7.    Allah dostunun bizi karanlıkta bırakmayıp yolumuzu aydınlattığını, gözümüze hakikati olduğu gibi görme yeteneğini kazandırdığını, sanılardan kurtardığını öğrendik.
8.    Allah dostunun çeşitliliğin aldatıcı oyalayıcı, şaşırtıcı etkilerinden kurtararak tek renklilik dediğimiz esas olan tek renkliliğe yönlendireceğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah dostunun avı olan kişinin direnmemesi, kaçmaya çalışmaması, onun hakimiyeti altında uygunluktan olgunluğa hızla geçmesi gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV



Popüler Yayınlar