22 Haziran 2013 Cumartesi

HIRS VE İMAN BİR ARADA BULUNMAZ

Helû denen hayvan 207

Ata, o Horasan eri demiştir ki:
Adına yüzlerce hikâye düzülmüş bir hayvan vardır.

Yeri yurdu Kaf denen dağın ardındadır o hayvanın.
Onun için yedi ova, tamamıyla çayır çimenle dolmuştur; ovaların ardında da, yolu üstünde yedi deniz vardır.

Orda pek kuvvetli bir hayvan vardır; yiyip içmekten başka bir işi gücü yoktur.

Sabahleyin gelir, o yedi ova dolusu otu otlar, siler sömürür.
O yedi ova dolusu ot bitti mi, bir anda yedi denizi de içer.

Yiyip içmeye başladı mı, geceleyin dertten, zahmetten bir soluk alacak müddet bile uyuyamaz

Sabahleyin ne yiyeceğim burada; hepsini yedim, bitirdim; ne yapacağım burada der durur.

Âlemin sahibi, ertesi günü tekrar çölü, ovayı çayır çimenle dolu bir hale getirir.

*İnsanın hırsı arttı mı, yüce Tanrı’ya imanı kalmaz.

Hani bir zerre ateş, oduna düştü de yakmaya başladı mı, ardı kesilmez; bütün odunları yakar ya, onun gibi.

Sende de bugün bir zerre HIRS varsa, boyuna artar o hırs, yakar yandırır seni.

İyice biliyorsan, ateşe su döküp söndürmen gerek.
Böyle yapmazsan ne ayıksın sen, ne sarhoş; ebedi olarak da ateşe tapar kalırsın.

*Azığında bir arpa kadar olsun haram varsa, bil ki o bir arpa için bile ebedi azap var.

                                      *** 
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E. B.                              
             ŞARK İSLAM KLASİKLERİ                                                

                                       *

HIRS:
Sözlükte ‘’ bir şeyi şiddetle arzu etme, ona aşırı derecede tutkun olma, sonu gelmeyen istek, aç gözlülük’’ anlamına gelir.

İnsanın gerçekçi olması ve isteklerine bir sınır koyması gerekir.
Kişi kendi aklına şu soruyu sormalıdır ki sınır koyabilsin.

Benim ihtiyacım olanlar nelerdir ve ne kadardır?
Bilmeliyiz ki bu ihtiyaç sınırdan ilerisi arzu, daha ilerisi hırstır.

Hırsta, akıl kontrolü ve kişilik etkenliği kalmamıştır.
Kontrolsüz olarak kişi duygularının akışına kapılmıştır.

Hormonların tetiklediği ve sana ihtiyaç olarak zorladığı durumlarda kişi kendini kontrol etmekte zorlanır.

Dost, bilge, pir bu konuda seni uyarır.

Daha önce dosta, bilgeye, yaşlı pire güvenmediysen, onların senin yararına uyarılarda bulunduğunu anlamadı ve kabul etmediysen, hırs tesiri içindeyken de bu öneri ve uyarılar etkili olmaz.

Vücut sıvıları gıdalarla fazla arttığında hırs dediğimiz aşırılık kendini gösterir.

Böyle bir durumda önceden itaat etme kültürün oluşmuşsa öğütlere uyarak bu durumdan en az zararla kurtulabilirsin.  

Öğüt veren, uyarılarda bulunan mantığına ulaşamadığından ya sert tavırlarla koyamadığın sınırları o kor.

Veyahut bu işte zarar görüp akıl sınırlarına dönmeni bekler.
(Tecrübe, deneme-yanılma)

Böyle durumlara kişi önceden kendini hazırlamalıdır.
Kültür dediğimiz, bilgi dediğimiz budur.

Din kültürü ve ahlak bilgisi kendi kendini korumada en büyük savunma silahlarındır.

Yakınlarında böyle durum olduğunda o kişiye söylemek yerine daha iyi bir başka bir yola heveslendirmen ve yönlendirmen gerekir.

Suçlamak, ben uyarmıştım demek ve bu kadar az uğraşıda bulunmak kolaycılıktır.
Asla yeterli değildir.

 Görünen istekler vardır, görünmeyen istekler vardır.
Hatta kişinin kendi bile farkında olmadığı arzu ve istekler vardır.

İstekler gönülde büyür.
Kişiyi zorlamaya ile doyum sağlayana kadar etkisini devam ettirir.

O halde aklına gelenleri iyi düşünmeden gönlüne indirme.
İstek ve ihtiyaç sınırını koyduktan sonra gönlüne indir.

Aklına hangi ölçülere uyacağını iyice öğret.
Namazını kıl (Tanrı emrine uy).
Yeryüzüne dağılarak Allah’ın nimetlerinden faydalan.

Unutma ki aradığın, istediğin, arzuladığın, hırslandığın her şeye Allah’ın adıyla başla ve İnşallah de.
 Sonucuna Eyvallah de.

Senin için hayırlısını istiyorsan önce Allah’tan dile, iste, razı ol, aramak için çalışmaya başla.
Senin nasibinde varsa olur.

                                              *
RAVLİ

Popüler Yayınlar