28 Şubat 2021 Pazar

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 1030 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
1030. Kupkuru dudaklara Hızır kaynağından (Ölümsüzlük suyunun çıktığı yerden) bahseder;
Aşkının terzisi, insanın boyuna elbise biçer-diker.
 
Gözünün bakışlarından gözler sarhoş olur;
Ağaçlar seher yelinin (Sabahleyin güneş doğmadan önce esen rüzgâr) önünde oynarlar ya hani, tıpkı onun gibi.
 
Bülbül gülfidanına der ki:
Gönlündeki nedir, söyle;
Şimdi kimsecikler yok, bir sen varsın, bir ben.
 
Gülfidanı der ki:
Sen sen-liğindeyken hiç umma bunu, düşme bu ümide;
Çalış çabala da sen-lik pilini pırtını çek-götür buradan.
 
İyiden iyiye bil ki heves (Nefsin, akıl ve din tarafından yasaklanan kötü arzular karşı eğilim) iğnesinin gözü dardır;
İpliği iki kat gördü mü, yol vermez ona.
 
Boğazına dek ateş içindesin;
Bir güneşe bak da onun yüzünden yeryüzü ışıklarla dolsun.
 
Tanrı Kelim'i (Hazreti Musa Tûr-i Sina’da Cenâbıhak ile konuşmaya gittiği zaman) ateşten ağaca doğru gidince, ben Kevser suyuyum dedi ağaç, ayak kaplarını çıkar da gel.
 
Ateşimden hiç korkma, çünkü ben suyum, güzel bir su;
Devletin bulunduğu tarafa geldin, başköşe senin, merhaba.
 
Kuyumcusun, la'l madenisin, mekânın da canısın, mekânsızlığın da; Zamanede görülmemiş bir şeysin sen;
Halk nerde, sen neredesin?
 
Aşk avucunda her şey, bağışı tapısı kesilir;
Senin yüzünden de vefasız (Sevgisi çabuk geçen, hakikatsiz) dünya, vefa (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı) iş yurdu haline gelir.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Allah dostu âşık kişinin Hızır’ın ölümsüzlük kaynağından haberler alacağımızı, ne kadar aşık olduğumuz ne kadar kararlı olduğumuz tartılıp buna göre giysi verileceğini öğrendik.
2.    Allah dostu âşık kişinin gözünün bakışlarıyla neler yaptığını görebileceğimizi öğrendik.
3.    Allah dostu âşık kişinin gönlümüzdeki söylememizi beklediğini, sırdaş olduğunu çekinmeden söylememiz gerektiğini öğrendik.
4.    Allah dostu âşık kişinin karşısında ben-sen konusuna girenin bu yerden uzaklaştırıldığını öğrendik.
5.    Işık için ateş gerekli olduğundan ışıklarla dolmak için güneş gibi yanmak gerektiğini öğrendik.
6.    Allah dostu âşık kişinin ateş gibi gözükse de su olduğunu bilerek saygılı yaklaşmamız gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah dostu âşık kişinin çok değerli şeyleri kapsayan kaynak olduğunu, dünyayı vefasızlıktan kurtarıp vefalı hale getirecek kuvvette olduğunu öğrendik.
                    *
RAVLİ

27 Şubat 2021 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 1020 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
1020. Pahalı, değerli şekere değersiz, ucuz şeker dedi;
Kendi zevkine dalmışsın sen, bir de cevabımızı duy bizim.
 
Yüzün neden ekşittin, şarabın (Tanrı şarabı) arı-duru değil miydi ki sınamak için bir kadeh de bizim şarabımızdan iç.
 
Yüzü peçeli güzelimizden dünya kırıldı, birbirine girdi;
Tanrım, âşıklar, buluşma günü ne hale gelirler ki?
 
Âşıklar, Şemseddin'in Tebriz'inden yüz gösterdiler;
Binlerce aferin Ay'ımıza, güneşimize bizim.
 
Yaşayış da seninle, neşe de seninle:
Sensiz kalış, yok oluş, ölüm.
Çünkü sen güneşsin, sensizlik donmaktır, buz kesilmektir.
 
Şu yaygılar üstündeki halk, senin elinde zara benzer;
Mat olmak da senden, zarı kapmak, oyunu kazanmak da senden.
 
Dedi ki:
Ne diye üflüyorsun beni;
Soluğu veren benim sana;
Üflediğin zaman senden haberim yok değil ki.
 
Önünde secde ettim;
Sırtımı eğdim de deveye döndüm;
Gülerek dudaklarını açtı, a uzun boyunlu dedi.
 
Bir bak bakalım, ne yapmak istiyorsun, ne yapmak?
Boynunu uzatmışsın:
Yoksa pamuk yemek mi istiyorsun?
 
Onun dudağıyla konuşup görüşmek, baştan geçtiler (Yaşanmışları) anlatmak ne güzeldir, hele kapıyı açar da hoca, gir içeriye derse.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin kolay yakınlaşılabilecek ucuz biri olmadığını, değerinin çok yüksek olduğunu, kendini üstün görenlerin bunu anlayamayacağını öğrendik.
2.    Kendi değerleriyle sevinen, neşelenen kişinin çok daha değerli olanı aramayacağını, tesadüfen rastlasa bile değerini bilemeyeceğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin güzelliğini Allah âşıklarının görebileceklerini, anlayabileceklerini buluşmak için candan bekleyiş içinde olacaklarını öğrendik.
4.    Tanrı âşıklarının din güneşinin yaşam yerinden kendilerini gösterdiklerini, karanlıkta yollarının aydınlatıldığını, bu yoldan ilerleyenlere ışık verene övgüler Mevlana Hazretlerinden.
5.    Neşenin Şems Hazretleri ile olduğu zaman sevinç vereceğini, onunla olmayanların yok oluşta olacaklarını, buz kesilip donacaklarını öğrendik.
6.    Şems Hazretleri okuyup üflediği zaman dudaklarından çıkan  üfürüğün Allah’ın üfürüğü olduğunu bilmemiz gerektiğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah’ı görmek isteyenin Allah dostu aşığı görmesi, Allah’tan söz isteyenin Allah dostu aşığı dinlemesi, kapısını açar da gir içeri derse orada sarhoş olacağını güzelliklerle karşılaşacağını bilmesi gerektiğini öğrendik, anladık. 
                    *
RAVLİ

26 Şubat 2021 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 1010 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
1010. Pencere açık olmadı mı ev, köre benzer;
Pencereyi açmıyorsanız kazma neye yarar ya?
 
Mademki önden de haberiniz yok, sondan da;
Top gibi yuvarlanın-durun;
Ne de güzel başsız-ayaksızsınız.
 
İster zevkte (Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duyguda)-sefada (Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin) olun, ister belada (İçinden çıkılması güç, sakıncalı durumda ol)...
İlahi çevgenin büklümüne (Ucu eğri sopanın kıvrımına) teslim olmuş gitmişsiniz (İlahi iradenin nereye savurursa oraya gitmeye razı olarak hazırız).
 
Şarap gibi dünya küpüne tutulmuşsunuz;
İyice coşup (Çabucak) köpürdünüz mü (Birdenbire hareketlendin mi) küpün ağzına çıkarsınız.
 
Nice (Birçok) dilekleriniz var, bağış (Yardım) istemedesiniz bir kendinize gelin artık, bağışın ta kendisi sizsiniz (Başkasından bağış bekleme, bağış yapacak durumdasın, donanımdasın).
 
Gece-gündüz kavuşup buluşma aşkındasınız;
Fakat kavuşmanın da ışığı (Bir durumun, düşüncenin aydınlatılmasında, gerçekleşmesinde etken) sizsiniz, buluşmanın da:
Bundan haberiniz yok, bunu anlamıyorsunuz.
 
Şaşılacak (İlgi uyandıran, ilgi ve dikkat çekici olan) bir şey arıyorsunuz;
Fakat her yerden fazla şaşılacak şeysiniz;
Öylesine şaşılacak şeysiniz (Hayret edilecek kişisin) ki hem padişahsınız siz, hem yoksul.
 
Gediksiz (Yıkığı, çatlağı, aralığı olmayan) dolunaya bak;
O kırdı-geçirdi uykumuzu bizim;
Şu yedinci kat gökten parladı da yıkık yurdumuzu ışıttı.
 
Mademki (Değil mi ki) senin yüzünden gündüz oldu, gözümüzden uykuyu al;
Susuzlara su ver, suyumuzu - selimizi aşk aldı-götürdü.
 
Aşkının kılıcından (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusunun yara açmasından) yerlere kanlar damlamada;
Bütün yol kan içinde;
Yanıp kavrulmuş ciğerimizin kokusu her yanı tutmuş.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Gönül penceremizi ışık girmesi için açık tutmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Ne geçmişten ne gelecekten haberimiz yoksa ilahi iradenin hakkımızda verdiği kararı benimseyip yönlendirdiği istikamette gitmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    İster zevkte ister başımız belada olsa İlahi iradenin hükmünü kabul etmemiz, şikâyetçi olmamamız gerektiğini öğrendik.
4.    Kalıp içinden coşup köpürerek çıkmamız, dileklerimizi gerçekleşmesi için başkasından bağış beklemememiz gerektiğini öğrendik.
5.    Sevdiğimize kavuşmanın ışığının kendimizde olduğunu, bu ışığın kendimizde olduğunu öğrendik.
6.    Karanlıkta kalanları aydınlatan ışığın yedi kat gökten bu aydınlatan ışıktan gözlerini kapatmayanın faydalanacağını öğrendik.
7.    Şems Hazretlerinin yüzünün kendisine yakınlık olmak isteyenleri aşkla Ay gibi aydınlattığını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerine olan sevgi ve saygısından oluşan aşkın kokusunun dünyaya yayıldığını öğrendik, anladık.
                    *
RAVLİ

 

25 Şubat 2021 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 1000 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
1000. Hem gücü-kuvveti yeter, hem övünür, hem evveldir (Geçmiş), hem âhir (En sonra).
Evveli gamdır (Üzüntü), sevdadır (Güçlü sevgi, aşk), sonu Yed-i Beyza (Mucizeler yapan beyaz el).
 
Sana karşı oynamayan (Sevinçle hareket etmeyen) gönülle, sana ağlamayan göze şu işareti söyle, bu seyirden haber ver yarabbi!
 
Haber ver de deli-divane (Aşırı derecede ilgi sevgi gösteren) olsun, dağ başına çıksın, seni istiyorum, seni, diye feryada başlasın.
 
O aşk, başını kaşımaya bile meydan vermez adama;
Aşk olsun, ne de güzel bir çekiş, bağlayış zinciridir o.
 
Şehirde benim gibi bir aptal (Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse) göremedi galiba ki boyuna yücelerden beni tutup çekiyor aşk.
 
Doğru da olsa, şaka da olsa yücelerden gelen her tutuş, her çekiş, güzeldir.
 
Kapıcının kovuşu, işvesi, bahanedir,  şakadır;
Git der ama gerçekten, padişah evde, sakın gitme demektir o söz.
 
Hiç kimseyi sevgilimizden üstün tutmayın;
Onun eşi-benzeri yoktur, yaveler gevelemeyin (Hakkında saçma sapan sözler söylemeyin).
 
O, size kötü, ayıplı görünürse kötü olan, ayıplı olan sizsiniz;
Çünkü o, tertemiz bir aynadır.
 
Yoksa şu dünya evinin penceresi kapalı mı?
Güneş doğdu, dama çıkın da görün.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Bu aydınlık iyi sonuçlar alınan bu yolda önce sıkıntıların olduğunu bunu takip eden kuvvetli sevgi ve aşkla bağlanmaların, karşılık beklenmeden iş yapmanın olacağını son ucunda mucizeleri görüp gösterebileceğimiz kutlu bir yolculuk olduğunu öğrendik. 
2.    Mevlana Hazretlerinin ince-ince anlattığı, Şems Hazretlerinin sırları ile aydınlatılan, her iki büyüğümüzün birlikte bizi uygunluktan olgunluğa ulaşmamızı sağlayacağını, bu yolda pişman olanın olmadığını öğrendik.
3.    Allah’ı seven, Allah’ı merak edenlerin yalvarışında Allah’ın sevdiği bir dostunu o yalvaran kula sevdirip huzura alınacak terbiye, yol, yordam öğretildiğini, iki büyüğümüzden hangisini seversek aslında isimleri ayrı olsa da birliğe ulaşmış büyüklerimiz olduğundan ayrım yapmamamız gerektiğini öğrendik.
4.    Aşka düşen kişinin daima sevdiği kişi tarafından çekildiğini, günlük işlerini yapamaz duruma geldiğini öğrendik.
5.    Mevlana Hazretlerini yücelere doğru çekildiğini, bunun güzel çekiliş olduğunu öğrendik.
6.    Sevdiğimizin git dese bile aslında gitme demiş olduğunu öğrendik.
7.    Sevdiğimiz kişinin bizim aynamız olduğunu, kınayışımızın kendimize ait olduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Hiç kimseyi sevgilimiz Mevlana Hazretlerinden üstün tutmamamız, onun eşinin benzerinin olmadığını öğrendik.
                    *
RAVLİ

 

24 Şubat 2021 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 990 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

 

990. Dünya onun bakışından, umumi rahmetinden (Bağışlamalarından) güldü;

Yeter artık, sus da terci’ e (Tekrara) geçeyim, tamamını söyleyeyim.

 

A bakışıyla adı da, adın sahibini de sarhoş eden;

A dudaktan, can dudusuna şekerler yediren.

 

Öküz gelmiş, eşek gitmiş;

Bu masaldan bize ne?

Hadi, dön geri, o kavgayı bırak, gel buraya, ne güzel zaman.

 

A her Vamık'ın (Sevenin) her Azra'nın (Sevilenin) canı, veli-nimeti, a padişahım, padişahlık et, meclisi beze.

 

Sen hem canların dadısısın, hem şarap ve süt ırmağı;

Hem cennetsin, Firdevs’sin (Cennetlerin en güzelisin), hem de yemyeşil Sidre ağacı (Cennetteki ağaç).

 

Bundan başka bir şey söylemeyeyim;

Çünkü söylersem aşağılık kişiler, olmayacak şey, kuru gürültü derler.

 

Söylememi istiyorsan sabah şarabı sun (İkram et) da gökyüzü de oyuna girişsin, yüzlerce parlak Zühre de (Venüs) (Güzel yüzüyle, yumuşaklığıyla ve sevimliliğiyle, incelik ve zarafetiyle, neşeli ve istekli, güzel huyuyla da).

 

Dünya gamı (Üzüntü) ile her yer ekşi (Uygunsuz, yakışıksız);

O yüzden gönlümüz coşup köpürmede, oradan uçup gitmede.

 

Kalk da cömertliğin aksine, ört kapıyı;

Sen neredeysen orası gül bahçesi kesilir, ova olur-gider zaten.

 

Bu ay da nerden geldi, bu yüz de ne yüz...

Tanrı nuru bu;

Kutlu olsun, ululandıkça ululansın (Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi yüksek nitelikler taşıyan çok büyük, yüce kişi olarak büyüklendikçe büyüklen).

                         ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 

Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI

KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***

Zühre (Venüs) (Çoban) yıldızı:

Zühre yıldızının tabiatı, soğuk ve nemliliği ılımlı olup, geceli diş bulunmakla ona küçük mutlu adı verilmiştir.

Bu yıldıza bakanın kalbine sevinç geldiği tecrübe ile anlaşılmıştır.

                      *

Neler öğrendik;

1.    Şems Hazretlerinin bakışıyla canımıza tatlılık verdiği için Mevlana Hazretleri yanına gelmesi için davet ettiğini öğrendik.

2.    Şems Hazretlerinin aşık olana ve olunana etkisi yaşadıkça sürecek iyilik ve bağışta bulunacağını öğrendik.

3.    Şems Hazretlerin yüce âlemlerin bakıcısı, Tanrı şarabı sunanı, besleyeni, cennetin güzellikleri içine alanı olduğunu öğrendik.

4.    Bu sırları Mevlana Hazretleri Tanrı şarabının sarhoşluğun tesiriyle yabancı olana söylenmesi yasak olan bu bilgilerin bir kısmını bizleri bilgilendirmek için söylediğini öğrendik.

5.    Şems Hazretlerinin ayak bastığı, bulunduğu yerin gül bahçesine döneceğini öğrendik.

                     *

İşte böyle yaren;

Şems Hazretlerinin Tanrı nuru olduğunu, ne kadar büyük olduğunu söylesek de az olacağını öğrendik, anladık.

                    *

RAVLİ

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 980 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
980. Bunların hepsi de geçti:
Gül a güzeller padişahı, yaşayışın direğisin (Canlılığın, hayatı sürdürmenin değerli, saygın, önde gelen kimsesin)  sen, sarayın kandili (Görkemli ve gösterişli yere ve kişilere aydınlık verensin).
 
Sofrayı kurdular, kapıyı açtılar:
Çabuk, sarhoşça gir içeriye, ne diye çağrılmayı beklersin?
 
Bütün dünyayı mum, şarap ve içiş tutsa Tanrı mahmurunun başka bir sevdası vardır.
 
Kafesin içinde bol-bol yem olsa, su bulunsa ne çıkar?
Nerde havalarda uçan kuşun devleti, ikbali (Baht açıklığı)?
 
Bu da geçti a geçmesi-gitmesi olmayan güzel?
Vefâ (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı) sağrağını (Faydası önce görünmeyen sonra kendini gösteren gizli yardım kadehisin) al, vefâ (Faydalı rahmetin) padişahısın sen.
 
O padişahlara layık erlik (İşini iyi bilen, yetenekli yiğitlerin) kadehini döndür (İkramı devam ettir) de canlar güzelleşsin, canlarıyla oynasınlar, ölümsüzlüğe kavuşsunlar.
 
O şarap, gönül bulandıran, üzümden sıkılıp yapılan şarap değil;
Tanrı elinden geldi, bağış küpünden sunuldu.
 
A benim gözüm, iki (Madde ve mana) âlemin de gözü seninle aydın;
Bana bir sağrak (Faydası önce görünmeyen sonra kendini gösteren gizli yardım) sundun, ölümden kurtardın beni.
 
A sarhoş olup gelen, a zamanın zahidi (Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren) benim diyen, evet, yüzünün rengi de, güzelim gözlerin de sözünü tanıklık etmede.
 
Sarığını, cübbesini rehine vermiş ama gene de bu aşkta tekim diye neşelenmede can.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin hayatın, canlılığın önde gelen kişisi olduğunu, zamanın büyük insanlarını aydınlattığını öğrendik.
2.    Mevlevilerin Şems Hazretlerini bekleyiş hazırlığı içinde olduklarını, onun sarhoş halinde sırlar söyleyişini sevdiklerini, kurallara bağlı olmadan her an gelmesini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin dünyalık zevklere değil başka bir aşkla işler yaptığını öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin kendi iradesi ile topluluğa geldiğini, yiyecek içecek tuzağına aldırmadığını öğrendik.
5.    Şems Hazretlerinin sözlerini duyan insanların sarhoş olduğunu, bu sözlerin Allah katından sözler olduğunu öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin sırları verdiği zaman sırları alacak kişinin sarhoş olması, aklının anlamak için takılıp kalmayacağı durumda olması gerektiğini öğrendik.
7.    Bahsedilen şarabın insan eli değmemiş Tanrı şarabı olduğunu, bu şarabın Miraç’ta süt ve şarap olarak peygamberimize Allah tarafından ikram edildiğini, sütü kendisi içip şarabı özlediği kardeşlerine verilmesi için bıraktığını öğrendik.
8.    Şems Hazretlerinin sunduğu Tanrı şarabının Mevlana Hazretlerini ölümden kurtardığını öğrendik.
                      *
İşte böyle yaren;
Canımızın aşktan neşeleneceğini, yaptığımız diğer işlerin benliğimizi kabartmaktan öteye gitmediğini öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

 

 


23 Şubat 2021 Salı

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 970 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
970. O (Yücelik) denizde öylesine inciler (Şekil değiştirmeyen mücevherler) var ki sedeflere sığmaz.
A sedef, ne diye burada kalakalmışsın;
O yana git.
 
Sen, o derecede değilsin ki a hocam, tutsun da Kâ’be sana gelsin: Ka'be, bizim hacımızsan bize gel demekte.
 
Bu Kâ’be'nin ne yeri vardır zaten, ne de bir yere sığan yücelik de sana layıktır (Uygundur, yaraşandır), güzellik de der-durur.
 
Durma, yücelik denizine dal, kendinden geç de yüceliğe layık ol;
Dal o denize de senin yok olduğunu görünce can versin sana.
 
Sus, susma yolundan yokluğa yürü:
Yok, oldun mu baştanbaşa övüş kesilirsin.
 
Padişahlar padişahımızsın, beylerbeyimizsin sen bizim:
Nereye kaçarsan kaç, gene döner, bize gelirsin sen.
 
Ağacın nerde bittiyse orayı yurt edin:
Çünkü cana canlar katmak törendir senin.
 
Bedenin burada ama a cilveli güzel, neredesin sen, gönül yoluyla biliyorum ben.
 
A yoksul, padişahlar padişahının tahtının basamağına secde et de canını yoksulluk ayıbından kurtarsın.
 
Yıkık yeri baykuşlara bırak, yolculuğa düş;
Tecelli (Belirme, görünme, ortaya çıkma) Kaf dağına (Zümrütten olan yüksek dağa) gel, devlet kuşusun (Beklenmedik iyilik veren, iyi mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güçsün) sen.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Yüce kişilerin çok olduğunu, bunların zamanla değişmeyecek hakikatleri söyleyerek önümüze ışık olduklarını, yol gösterdiklerini, bunların bulunduğu yere gidip böyle kişilerle yakınlaşmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Ka’be’derecesi yüksek olana bizim hacımızsın gel diye davet edeceğini öğrendik.
3.    Yücelik insana uygun olduğunu, Kâbe'nin ev olduğunu bilmemiz, o evin ev sahibini ziyaret etmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Yücelik denizinin bizi beklediğini, güncel oyalanmalardan kendimizi kurtarmamız gerektiğini, yücelik denizinin kendisine gelenlere can vereceğini öğrendik.
5.    Konuşmayı kesip var olan her şeyin var olmadan önceki yeri olan yokluk âlemine gidip yok olması, baştanbaşa övülecek kişi olacak duruma gelmemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Şems Hazretlerinin büyüğümüz büyüğü olduğunu nereye gitse aramamız gerekliğimizi öğrendik.
7.    Şems Hazretlerine büyük saygı göstererek yere kapanmamız, yoksulluktan kurtularak varlıklı olmamız gerektiğini öğrendik.
                      *
İşte böyle yaren;
Yücelik yerini aramak için yollara düşmemiz, bu yerin kendisini arayanlara bir şekilde mıknatısın demiri çektiği gibi çektiğini, kararlı arayışta olanı kabul ettiğini, yeniden yeniye can verdiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

 

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 960 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
960. Hani dolunay (Dolgun, parlak Ay) gibi doğarsın, başköşeye geçer-kurulursun;
O anda yüzünü görmek ne de kutludur yarabbi, ne de kutlu.
 
Nerde iki sevgili buluşursa senin yüzündendir bu;
Buluşmaya da tat-tuz, zevk-safa veren sensin, görüşmeye de.
 
Söze anlam vermezsen, anlama bir zevk katmazsan şu harflerle anlatılan buluşmanın da bir manası kalmaz.
 
Dişler verdin de şekerler yiyorlar, fakat anlamı yiyip sindirmek, faydayı dişleyip yemek için de başka dişler verdin.
 
Ney sesini işiten, fakat ney’inin bilgisini, hünerini anlamayan kulaktan bezmişim (Usanmışım) ben.
 
Sana, sakalık etmeye (Evine su taşımak işine) girişmedikçe şu kırba (Ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap) nasıl gider de kendi kendine su çeker?
 
Şu gökyüzü de dönüyor ama susuz dönmüyor elbet;
Baş olmazsa ayak, nerden bulacak ayak oluşu?
 
Sevgili nerde diye sorup duran gönül:
Kendine gel.
A arayıp soran gönül, sen neredesin, sen nerde?
 
Çöl, gül bahçelerini, şakayıkları nerden bulacak?
Bir yağ parçası, ışığı görüşü nerden elde edecek?
 
Geceleri, incilerden (Şekli değişmeyen mücevherlerden) uzak kalan duygular, bilirler ki bağış denizinde inciler var.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Allah dostunun yüzünü görmek bakanlara sevinç, kutluluk verdiğini, yüzünü seyretmenin çok özel zamanlar olduğunu öğrendik.
2.    İki Allah dostu birbirini sevgili gibi görüp buluşursa çevrelerine tat, tuz, zevk, safa vereceklerini öğrendik.
3.    Sözümüze anlam vermemiz, anlama da zevk katmamız gerektiğini, vermezsek bu iki Allah dostunun bir araya gelmesinin manası olmayacağı ve bize bir fayda vermeyeceğini öğrendik.
4.    Anlamı anlayışla karşılayıp benimsememiz, gerekli değişikler yaparak kendimize mal etmemiz, kanımıza karıştıracak duruma getirmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Anlamada ille de de söz gerekmediğini, sesin de anlam taşıdığını bilenlerin anlayan kulaklarının açık olduğunu öğrendik.
6.    Durup dururken kabımızın su ile dolamayacağı gibi, gücü olan birinin doldurmasına ihtiyaç olduğunu öğrendik.
7.    Gördüğümüz ve görmediğimiz fakat anladığımız kâinatın dönmesinde, yaşamasında kendi kendine bunun olmayacağını bilecek aklı olanlar bir gücün yaptığını bilirler.
8.    Gözümüzün bir yağ parçası olduğu halde ışığı, güzel çiçekleri gördüğünü öğrendik.
9.    Gecelerin kıymetini bilmemiz, duygularımızı bağış denizine göndererek inciler bulmamız gerektiğini öğrendik.  
                      *
İşte böyle yaren;
Allah’ın insanı insana muhtaç yarattığını, insan insana yardım etmezse yaşamına devam edemeyeceğini, anne yediğini sindirerek kan oluşturup bunu da süte çevirerek yavrusunu beslediği gibi olması gereken yaratılış özelliklerimizle yaşamamız gerektiğini öğrendik, anladık
                     *
RAVLİ

  

20 Şubat 2021 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 950 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
950. A devir (Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası), ne devirsin (Sürekli ve düzenli değişimdesin, çevrimdesin) sen;
A gün (İçinde bulunan zaman), ne günsün (İyi yaşanmış zamansın) sen?
A devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme yöneltme makamı) gül bahçesi, ne de yapraklandın, ne de bol yemişin var.
 
Şu zamanda yaratıklar (Canlı varlıklar) yerden bitip çıkmada:
Yoksa bu, sur (Yeniden dirilişin başladığı zamanın) sesi mi haber veren, sur mu üfürüldü (Kıyamet süreci başladı mı)?
 
Dağdan yüzlerce Salih, devesinin (Kayanın içinden çıkan on aylık hamile dişi devenin) sesini duy:
Toplumdan, İsrafil'in (Yok oluşun ve tekrar dirilişin) çağırış sesini işit.
 
Hadi, ıhtır (Çöktürerek oturt) develeri, gözünü bir aç da bak.
Râzılık (Uygun bulan, benimseyen, isteyen, kabul edenlerin) çölündesin (Issız geniş yerdesin).
 
A ölü, diril, a ihtiyar (Yaşlı), gençleş (Yeniden gençlik ve canlılık kazan);
A mahşeri inkâr eden (Kıyamet günü dirilenlerin toplanacağı yere inanmayan), niceye (Ne zamana kadar) bir yaveler (Saçma sapan sözler) geveleyeceksin (Sözü tam olarak ve açıkça söylememekte devam edeceksin)?
 
Bir söz söyleyeceğim, ağzımı tutmayın (Konuşmama engel olmayın);
Bugün sırları (Aklın erişemediği, açıklanamayan, çözülemeyen gizli şeyleri) yaymak helaldir (Dinin kurallarına uygundur) ona.
 
Kıskançlık yüzünden bu sözü söyletmezseniz hayallere (Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şeylere) dalarım, o yolu açarım da o tarzda söylerim.
 
Biz de hayallerden ibarettik (Meydana gelendik) zaten;
Şu solukla varlığı kabul ettik, Tanrı soluklarıyla var olduk.
 
Bu varlıktan (Önemli, yararlı, değerli şeyden) başka yüzlerce varlığa sahip olursun;
A hoca, bunu unuttun mu?
Yoksa neredesin?
 
A sevgili padişahım benim, her gün, tam vaktinde gelirsin, canı (Gönlü, yaşamı, hayatı) da açar-saçarsın, cihanı (Evreni, dünyayı) da;
Cana da canlar (Dirilik, güç) katarsın, cihana da.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    İyi yaşadığımız günler ile dolu bu yaşamı, devlet sahibi büyüklerin sunduğu güzel kokulara ve besleyici bilgilere kolayca ulaşılabilen bu zaman parçasında yaşadığımız için mutluyuz.
2.    Yeniden dirilişin ürünlerini görmemiz, ölümü ve yeniden diriliş sesini duymamız, bu günümüze ve bulunduğumuz yere razı olmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Mevlana Hazretlerinin bağışladığı sırları yaymanın helal bir davranış olduğunu öğrendik.
4.    Mevlana Hazretleri unutulursa o da bizi unutacağını öğrendik.
5.    Yoktan Tanrının soluğuyla var olduğumuzu, canımıza canlar katmak gerektiğini öğrendik.
                      *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin vaktinde gelip sırlar saçtığını, Mevlana Hazretleri ile iki sevgili gibi buluştuklarını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar