Padişahın biri, bir yoksula
kızdı.
Dertli bir gönülle huzurundan
kovdu onu.
Benim ülkemde dedi, bir an
bile durmana iznim yok.
Eli boş derviş, padişahın
huzurundan çıkıp mezarlığa gitti, rahatça oturdu.
Padişah duyunca, a perişan
adam, emretmedim mi ki.
Ülkemden çık; ne diye inat
ediyorsun?
Kanını dökmemi mi istiyorsun
diye haber yolladı.
Derviş şöyle cevap verdi:
Bu emri kabul ettim; senin
ülkenden de çıktım.
Müşkül (Güç, zor, çetin) bir yol olan ahret yolunun, kıyametin
ilk konağı mezarlık değil mi?
Mahşerin ilk konağı orası
değil mi?
Şu halde burası senin ülken
değil, öbür dünyaya ait bir yer.***
Kadın, doğum haline geldi mi halk, onun halini anlatırken der ki:
Bu kadın iki dünya arasında.
Bir ayağı bu dünyada, öbür ayağı öte dünyada.
Ey birader, sen de dünyada
bulundukça daima iki soluk arasındadır.
Bu soluk çıktı da bir daha
nefes alamadın mı dünyada ne adın kalır, ne sanın.
Rahat ol, bağırma, feryat
etme, uçan kuş, bir daha tuzağa dönmez.
Beden, can kuşuna bir
tuzakken ne diye bu tuzakta eğlenip kalmalı?
***
İlahiname Ferideddin-i Attar
M.E. B. Şark-İslam klasikleri
*
Yaren,Bu hikâyeleri okurken ağırlaşır, uykun gelir.
Bu durumda şekerleme yapmaktan çekinme.
Anlaman için bu dünya
probleminden ilişkini keserek, seni ruhunu ruhlar âlemine (Berzah âlemine) götürerek bu hikâyenin doğru olduğunu,
anlaman gerekenleri tablo, tablo gösterirler.
Görsel tablolar devamlı
değişir.
Hatırlamak istesen de
hatırlayamazsın. Çünkü aklın hemen kavrayamaz.
Bu gidiş bazen siyah bir
çerçeve içinde renkli helezoni bir yoldan gittiğini görürsün.
Bazen yukarı doğru uçtuğunu
görürsün.
Ses ve söz yoktur bu âlemde,
bakmakla konuşmuş gibi anlar, sorar, anlatırsın.
Kitabını okuduğun
büyük seninle beraberdir.
Anlaman, kavraman
için seninle daima ilgilenir.
İlahi kitapların bu özelliği
vardır.
Uykuda bile seni
yetiştirirler.
Sen sevgiyle bu
büyüklerimize gönlünü bağlamalısın ki yararlanasın!
Diğer kitapları okurken bu
durum olmaz.
*
RAVLİ