31 Ocak 2021 Pazar

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 750 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)
                                               
750. Oyundan, hey-hey den (Coşkunluğun gürültüsünden), birbirinin hatırını görüp gözetmekten başka bir kıl bile sığmaz sarhoşlar halkasına a efendi.
 
A bizi nimetlerle besleyen, hadi (İstekle, çabuklukla), Bismillah (Başlangıç için), kalk;
kalk da a efendi, buna karşılık can verelim sana.
 
Efendi, senin yüzünü görmekten başka keramet (Olağan üstü durum), iki dünyada (Madde ve mana) da yoktur, olmamıştır, olamaz da.
 
Meyhane beyi (Şeyh efendi), şeker dengi gibi geldi de meyhaneye girdi mi, kavuşup buluşmak ne de güzeldir a efendi.
 
Güler, sarhoş bir halde uyumuştum, a efendi, hey-hey  (Coşkunluğun gürültüsünden) seslerini duydum, işittim de geldim der.
 
O gülmeden, o konuşmadan, o tatlı edalardan (Nazdan, işveden) gözlerin tavanlarına yüzlerce gürültü vurur a efendi.
 
Güneş bile senin yüzünün yalımını (Alevi) görünce gözünü yuman sırçadan da artıktır (Fazladır), üstündür a efendi, kandil konan yerden de.
 
Meyhanecinin evinde, meyhanede miracı (Göğe çıkmayı), tecelliyi (Tanrının insanlarda ve doğada görünmesini), makamları (Yüksek ve önemli yerleri) kim görmüştür a efendi?
 
Tanrı meyhanesinin sarhoşuyla kavgaya, onunla itişmeye kalkma da damarlarını bir-bir sökmesin senin a efendi.
 
Gönül evinde çeneni, acıklanarak (Üzüntüye kapılarak) eğme;
Bugün bütün gizli şeyler apaçık a efendi.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Bir araya gelen Allah âşıkları birbirinin hatırını görüp gözettiğini, başka bir şey aralarına girmediğini öğrendik.
2.    Nimet verene âşıkların besmele çekip karşılık vermek için kendisine can vereceklerini öğrendik.
3.    Şeyh efendi topluluğun içine girince herkesin ağzında tatlılık oluşturduğunu, uyuyanların bile hararetle ayağa fırladıklarını, aydınlığını gördüklerini öğrendik.
4.    Şeyh efendinin ruhaniyetiyle göğe çıkardığını, Allah’ın doğada sanatını gösterdiğini, yüksek yerlerde gezdirdiğini öğrendik.
5.    Gönül eri âşıklarla kavgaya girişmemek gerektiğini, itişenlerin damarlarının bir-bir söküleceğini öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
Dervişin; sevgide, istekte, düşünüşte, anmada oluşan duygu kaynağı olan gönlünde üzüntüye kapılmak olmadığını, gizli şeylerin apaçık görülüp anlaşılacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ
  

30 Ocak 2021 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 740 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)
                                               
740. Bu yıkık meyhanedeki (Tekkedeki) sarhoşların halkasıdır;
A bağırıp çağıran hoca, senin dudağından da uzaktır, dişinden de.
 
Alkış;
Ne de güzel hal (Karışık sorunun içinde uğraşmak) ki halden de kurtuldunuz (Karışık sorunun içinden çıkıp sonuca vardın)...
Alkış;
Ne de güzel bir sabah işreti (İçimi), ne de hoş şarap (İnsan eli değmemiş Tanrı şarap) sabahı.
 
Ölüm meleği bile kendi kendine geri dur der;
Senin silahın hiç mi, hiç sığmaz buraya.
 
Bizim hiç haberimiz yok;
Zaten haber de ne oluyor ki?
Yarlıgama dediğin de bu işte, her suçu yok edip giden bağışlama bu.
 
Sarhoşların naralarını gayb âleminden işit;
Ama öyle bağırıp çağıranların seslerinden arınmış (Temizlenmiş) bu naralar;
Öylesine bir gürültü bu.
 
Yook, duymayacaksan, işitmeyeceksen var, git, iki lokma ekmek için aşağılık kişilere kul ol, üç parça ekmek için mızrak yaralan al.
 
Tebriz'li Tanrı Şems'i, daima güneşler güneşine biner, at edinir onu, ama öyle güneş gibi geçip gidivermez o.
 
A sakiy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan) şaraplarınla elimi, bileğimi şereflendir;
Lütfunla (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım), ihsanınla (İyilik etme, iyi davranma) şarap (Tanrı şarabı) da yanımda, can da.
 
Kalk efendi, meyhane (Tekke) coştu, sarhoşlar, birbirlerine girdi; Sarhoşları seyret de meze getir, şarap sun a efendi.
 
Her sarhoş, sarhoşlukla bir sarhoşa sarılmış;
Sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan) de yer-yer dönüp şarabı sunmada a efendi.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Yüksek sesle dini anlatmaya çalışan hocanın tekke halkasında olmadığından aşk öğretisini almadığından bilgi ve ikna gücünün yeterli olmadığını öğrendik.
2.    Seher vakti Allah’ı bekleyen kişinin hoşa giden bu etki ile kendinden geçmiş olarak zevke dalacağından öğrendik.
3.    Seher çağı Allah’ı bekleyiş içinde olana ölüm meleğinin bile bu duruşa müdahale edemediğini öğrendik.
4.    Allah’ı seher vakti sevgiliyi beklercesine bekleyenin her suçu yok eden bağışlamaya kavuşacağını öğrendik.
5.    Tanrı şarabı içmiş âşıkların zevkten attıkları naraları duymak, danslarını görmek gerektiğini öğrendik.
6.    Aşk naralarını duymak istemeyenlerin bir-iki lokma ekmek için aşağılık kişilere sevgiyle bağlanıp hizmet edeceklerini, üç parça ekmek için derin yaralar alacaklarını öğrendik.
7.    Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanmak gerektiğini, dostluğunun, sahiplenmesinin geçici olmadığını öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
Sema edilirken Mevlana Hazretlerinin durup beyitler söylediğini, bunu duyan sema edenlerin daha da coştuğunu, Allah’tan gelen insan ruhuna saçılan nurla coşkunluğun en yüksek seviyeye çıktığını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ 

29 Ocak 2021 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 730 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)
                                               
730. Sus, bunların hepsi de vakte muhtaç;
Vakit olsaydı söz de, feryat da imdada yeterdi.
 
Bugün sema' (İlahi dans) var, şarap (Tanrı şarabı) var, sürahi var;
Körkütük sarhoş bir sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), her şeyi mubah (Dini bakımdan yapılmasında sakınca olmayan) sayan bir topluluk.
 
Fakat o çeşit her şeyi mübah (Yapılmasında sakınca olmadığını) sayanlar ki o varlık âleminden onlar;
İşin alayında olan, afyona-esrara (Uyuşturucuya) düşkün olup her şeyi mübah (Günah veya sevap) sayanlar değil onlar.
 
Her şeyi mübah (Yapılmasında sakınca olmadığını) sayan, o şaraptan tatmış olan candır;
Nerde evveline evvel olmayan can, nerde yel gibi esip giden can.
 
Böyle bir sınanma karşısında, böylesine bir şarabın (İnsan eli değmemiş Tanrı şarabı) elinde doğru-düzen Müslümanın canı ne olur Yarabbi.
 
Bu şaraptan, bu yolda kanlar dökmeyi adet edinerek ciğerinin kanını döküp giden kişi tatar;
Onun yanıp kavrulmuş ciğeri tazelenir.
 
Ömür, sabahleyin içilen bu şarapla (İnsan eli değmemiş Tanrı şarabı ile) ölümsüz bir hale gelir;
Ölümden aman bulur (Kurtulur), feryattan-figandan (Haykırarak ağlamaktan) kurtulur.
 
Bu, gayb güzelidir, benzinin (Yüzünün) al-al oluşu kandan değildir;
Beyazlığı da Rebah kâfurundan  (Kızıla çalar beyaz renktedir. Hindistan’da Serendip’te bulunan bir ağacın zamkıdır. Rebah adlı bir padişah zamanında bulunduğundan bu adla anılmıştır) değil.
 
Bir mumdur ki yanmış, parlatmış ortalığı, ışığı Arşı da aşmış; Pervanesi, kurtulmuş kişilerin göğüsleri, gönülleri.
 
Işığından yedi göğün de perdeleri yanmış;
Canlar, gönüller, her yandan uçmaya koyulmuş.
 
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Aklı gelişenin Allah’ın yaratıklarındaki uyumu, uzlaşmayı, bütünlüğü, büyük sanatı göreceklerini, anlayacaklarını, hayretlerinden gülümsemeye başlayacaklarını, zamana muhtaç olduğunu öğrendik.
2.    Sema töreni ve burada kendinden geçmiş topluluğun içine kaynaşmak gerekli olduğunu öğrendik.
3.    Bu topluluk kendinden geçtiğini, insan eli değmemiş, olgun olmayanların göremeyecekleri Tanrı şarabı içtiklerini, uyuşturucu kullanmadıklarını öğrendik.
4.    Bu topluluk kendinden geçse de günah-sevap işlemeyeceklerini, öğrendik.
5.    Canını evveline evvel olmayan Allah’a gönderip vücuduna tekrar getirenin kaybettiğinden çok daha fazlasını kazanacağını öğrendik.
6.    Sabah seher çağı Allah’ı bekleyip ikram edilen Tanrı şarabından içenlerin ömrünün ölümsüzlüğü kazanacaklarını öğrendik.
7.    İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan sakinin yüzünün kırmızılığı kanından değil içtiği Tanrı şarabından olduğunu öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
.Mum gibi kendini yakarken ışık veren âşıkların ışığının arşı aşacağını, göğüslerinin gönüllerinin kurtulacağını,  canları gönülleri uçmaya başlayacaklarını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

28 Ocak 2021 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 720 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)
                                               
720. Meyhane (Tekke) bilgisi seninle solukdaş (Aynı havayı soluyan, aynı düşünde ve eylemde) olsaydı şu bilgi (İnsanın aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü), şu hüner, sana bir yelden (Rüzgârdan), bir hevesten ibaret görünürdü.
 
Gayb (Olan fakat bize görünmeyen âlemden görünür olan) kuşu, başına gölge salsaydı (Kayırsa, kollasa) dünya Zümrüdüanka’sı (Zümrüt renkli iyi ve güzel kuş), gözüne bir sinek görünürdü senin.
 
Gerçek padişahın yıldızı (Üstün başarısı, ışığı), debdebesi (Görkemi) görünseydi şu padişahların davulları, can sesi gibi gelirdi kulağına.
 
Kutluluk (İyilik getirdiğine inanılan günün) sabahı, seni bir ışıtsaydı, eteğin, sakalın bekçinin elinde olur muydu hiç (Yakalanmazdın)?
 
Önden gidenler sana bir yardım etselerdi gönlündeki düşünce, sana boş görünür-giderdi.
 
Can kulağın sağır değilse (Çok yakın dost, sırdaş değilsen) tersine duy;
Zaten aşıklar defterinden bir harf bile yeter- gider.
 
Hepsi de öldü, bir tanesi bile geri gelmez diyor;
O ahlak (Yok saymanın kolaylığına aldanmayıp), adam olsaydı geri geleni görürdü.
 
Can alevin, ölüm kasırgasından tir-tir titriyor;
Ölümsüzlükten bir payı olsaydı titremezdi.
 
Aşağılık tabiatın, aşağılık kişilere yoldaş olmasaydı şu geçici şerbet, boğazına pek tatsız, pek bayağı gelirdi.
 
Akıl çocuğun "tebareke" ye (Allah’ın yarattığındaki uyumu anlama yoluna) çıksaydı neşe mektebinde nereden "Abese" de (Yüzünü ekşitme, buruşturma da) kalacaktı.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Aşk bilgisi olanın okulda, kitaplarda okutulan bilginin bir rüzgâr, heves mesafesinde olduğunu göreceğini öğrendik.
2.    Kişiye görünmeyen âlemde gösterilen güzellikleri görenin, dünya güzellerini önemsiz göreceğini öğrendik.
3.    Allah dostlarının parlaklıkları, görkemleri perdelendiğini öğrendik.
4.    Önden gidenlerin bize bıraktıkları sözlerini önemseyenlerin, hakikatine erdikleri zaman, gönlündeki düşüncelerin boş olduğunu anlayacaklarını öğrendik.
5.    Dünyanın işlerinin iyi ile kötü, doğru ile yanlış, yararlı ile zararlı ve bunun gibi karma karışık olduğunu, âşık olmayanın bu karışıklıklardan kurtulamayacağını öğrendik.
6.    Ölümden sonra geri gelinmiyor diyenlerin yok saymanın kolaylığına sığındıklarını, gelenleri görecek bilgi ve görüşünün olmadığını öğrendik.
7.    Ölümsüzlüğün varlığını bilenlerin ölüm korkusu duymayacaklarını öğrendik.
8.    Aşağılık huyumuz, karakterimiz aşağılık kişilere yol arkadaşı olursa yaratılmış olmanın tadını hiçbir zaman alamayacağımızı öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
Aklı gelişenin Allah’ın yaratıklarındaki uyumu, uzlaşmayı, bütünlüğü, büyük sanatı göreceklerini, anlayacaklarını, hayretlerinden gülümsemeye başlayacaklarını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

 

26 Ocak 2021 Salı

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 710 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                                               
710. Ekin (Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durumu) istiyorsan bizim harmanımıza (Herhangi bir şeyin toplu halde bulunduğu, işlendiği yere) gel:
Kebap (Doğrudan doğruya ateşte pişirilen) eriysen (İşini bilen, yetenekli, yiğit kişiysen) gönlümüze meylet (Yönel).
 
Yook, eğer gelmezsen seni çeke-sürüye getiririm ben;
Bizim halkamızdansın (Aşılması, çözümü güç durumların halledilmesinin olduğu yerdesin);
Ne garipsin (Kimsesiz, zavallısın), ne de karga (Başı aşağı gelecek durumda değilsin).
 
Çocuk, kendiliğinden mektebe (Okula) gitmez, onu zorla götürürler;
A hocam, kendini hesaptan dışarı mı sanmışsın (Daha çocukluktan çıkamamışsın) yoksa?
 
İşret (Tanrı şarabını içecek) kadehini al, bağdan (Seni bağlayanlardan)-kayıttan (Sınırlamalardan, davranışlarımı çerçevelemekten) sıçra (Yukarı ve ileriye atıl), kurtul (Sıkıntı veren durumlardan ayrıl );
Kendinden haberin oldukça soruya- cevaba bağlı kalırsın.
 
Sonunda, her solukta sarhoşların naralarını işit;
A bunamış (Zihin gücünü yitirerek ne yaptığını bilemez duruma gelen) ahmak (Aklını gereği kullanamayan), bir bak da gör, ne çeşit bir azap (Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç) içindesin.
 
İki-üç gün elini tutayım da coş-köpür (Duygu ve düşüncelerini güçlü bir tepki ile dışarı vur), bir daha da yüzünü (Birinin görüle gelen, umulan hoşgörürlüğüne güvenerek) devletten (Tanrının verdiği gücü kullanmaktan)-ikbalden (Baht açıklığından) çevirme sakın.
 
Sarhoş olduğun (Çok fazla mutluluk duyduğun) yere yıkılıp orada uyuma (Durgun kalma, iş görmemek halinden kurtul);
Sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi) nerdeyse oraya koş.
 
Ne vakte dek ateşe gireceksin a gönül, demir değilsin ya;
A ağlayan göz, yeter artık, bulut değilsin sen.
 
A Ay yüzlü sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), gözlerin ne de sarhoş (Dalgın, şaşkın bakıyor);
Parmakcıklarını şıkırdat (Oyna);
Doğru yoldasın.
 
Ağzını aç da söylemediklerimi sen söyle;
Gönüller kapısını aç, söz söyleyecek padişahsın sen.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Var oluşun hakikatini, sürecini toplu bir halde anlamak için Mevlana Hazretlerinin öğretisini almamız gerektiğini öğrendik.
2.    Mevlana Hazretlerinin öğretisinde; sevgide, istekte, düşünüşte, anışta kalpte oluşan duyguları yaşamak isteyenin işini iyi bilen, yetenekli, kahraman, yiğit kişilerin gerektiği gibi olgunlaşacaklarını öğrendik.
3.    Uygun olanı Mevlana Hazretlerinin kendisine kendiliğinden gelmeyeni zorla topluluğunun içine kattığını, kimsesizlikten kurtardığını, baş aşağı gelmeden koruyacağını öğrendik.
4.    Kişi öğretmen bile olsa olsun Mevlana Hazretlerine öğrenci mesafesinde olduğunu, ondan dersler alması gerektiğini öğrendik.
5.    Kişinin bağlarından, güvencelerinden kurtulmadıkça ileriye ve yukarıya gidemeyeceği için Tanrı şarabı sunan Allah dostundan bu şaraptan içip sarhoş olmak, soru ve cevapların aklımızın oyalanmasından kurtulmamız gerektiğini öğrendik.
6.    Mevlana Hazretlerinin öğretisini almayanların büyük sıkıntılar, eziyetler içinde aklını doğru kullanamadıkları için bunayacaklarını öğrendik.
7.    İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişiyi bulmamız, ona doğru koşmamız gerektiğini öğrendik.
8.    Mevlana Hazretlerinin yaşadığı, bize öğrettiği yolun doğru yol olduğunu, bu doğru yolda ilerlememiz gerektiğini öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin sözlerini söyleyenlerinin gönül kapılarını açacağını, gönülden hazretin söylemedikleri sözleri de söyleyecek duruma geleceklerini öğrendik.
                     *
RAVLİ
 

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 700 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                                               
700. Bugünkü apaçık (Çok açık, çok belirgin) kıyameti görmek istersen bahçeye gel de toprak ölülerinin yeşermesini seyret.
 
Diyorlar ki:
Çürümüştük, toprak kesilmiştik biz:
Bugün boy atmışız, yücelmişle, Selvi’ye dönmüşüz.
 
Harfsiz söz söyle de düşman, bu söz, insanların sözü, kitaplarda yazılmış söz demesin.
 
A ay, bir kere daha bu şekilde parlarsan bu evde ne bizi bulabilirsin, ne dünyayı.
 
Akıykın (Akik taşı) ne gördü, utandı da Uhud dağı gibi su kesildi-gitti;
Su yaratığının su kesilmesi, görülmemiş bir şey de değildir hani.
 
İki yüz kanadı olan aklın bile ancak iki-üç kanadı kaldı;
Hatta o da perde altında ancak.
 
A aşk, iki (Madde ve mana) âlem de senin yüzünden sarhoş oldu, yerlere serildi;
Bari sen, kimin yüzünden sarhoşsun, yerlere serilmişsin deme.
 
Şarap, önceden o küpte coşup köpürmeseydi, bir yudumuyla herkesi coşturamazdı.
 
Rebap (Telli çalgı) çalan, önce kendisi coşmazsa rebabiyle herkesi feryada getiremez.
 
A dünyanın çevresini gezip dolaşan, fakat şekilden başka bir şey görmeyen, iyice bil ki uyuyorsun sen, bir avuç su vur yüzüne.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
(Civarında Uhud savaşının olduğu dağ, Mekke dağlarından olan Uhud hakkında “O bir dağdır ki bizi sever”, biz de onu severiz”, “O, cennet rükünlerinden (En güçlü ve sağlam yönünden) biridir”, Uhud cennet kapılarından birinin yanındadır” hadisler vardır (Cami1,s 9-10)
                      *
Neler öğrendik;
1.    Apaçık meydanda olanı göreni anlamak için sözle harfe başka birisinin anlatmasına ihtiyaç olmadığını öğrendik.
2.    Mezarlığa gidip orada yatan kişilerin kıyametin doğru olduğunu gösteren bir örnek olduğunu öğrendik.
3.    Bilginin ille de kitaptan öğrenilmeyeceğini, harfsiz sözlerin olduğunu bilmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Aklımızın iki yüz bizi yükseklere götürecek aracı olduğunu, şimdi iki üç aracı kaldığını, bunun da perde altında kendini gizlediğini öğrendik.
5.    Taşın su olup akacağını olmaz diye kabul eden aklın perde arkasından kullanılan net görüşü ve doğruluğu olmayan ifade olduğunu öğrendik.
6.    Her şey öncesinde neyse sonrasında aynı etkiyi göstereceğini öğrendik.
7.    Aşkın sıcaklığının inanılması güç değişikler yapacak kudrette olduğunu katıyı akacak hale getirebileceğini öğrendik.
8.    Coşkunluk haline kendisi girmeyenin başkalarını coşturamayacağını öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
Şekilden başka bir şey göremeyenin uykuda olan kişi mesafesinde olduğunu, uyanıp manayı öğrenmesi gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

25 Ocak 2021 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 690 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                                               
690. A Tebrizli Tanrı Şems’i (Güneşi), gönlüm senden gebe (Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünmeyen tek varlık oluşturma gücünü senden aldı);
Devletinin (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamı) sayesinde o çocuğu ne vakit doğmuş göreceğim.
 
A bizim eşimiz-dostumuz Rebabı Ebu-Bekir (Mevlana Hazretlerinin sevdiği âşık rebap çalan gibi), âşıksan ne vakte dek ekmek, kebap peşinde koşacaksın.
 
Devekuşu gibi aşkla ateş ye;
Ne diye lokma peşinde kuzgunun şakirdisin (Öğrencisisin) sen?
 
Şu aldatıcı felek (Gökyüzü), şu buluttan çakıp sönen şimşek, seni kendisine lokma yapmak için lokma verir sana.
 
Kendine gel de lokma da yeme, onun ateşine de lokma olma;
Onun lokması olmazsa, gönlünde, canında bir rızıktır, bulursun.
 
Hani bedenin, göbekten kan emerdi (Bebek gibi) ya:
O vakit ne ağzın vardı, ne boğazın, ne de kuru hurma.
 
Balık ne yedi de bize lokma oldu?
Gerçekten de deniz yaratıklarının yedikleri, göze görünmez.
 
Şu meydanda ki nimeti (Yaşamak için gerekli her şeyi) gizli nimetten elde eder de yer, o yoldan semirir, o yüzden kızarır-gider.
 
Dışarıdaki aşk, seni harap eder ama tohum (Döllenme sonunda ortaya çıkan oluşum) da şu yıkıklık (Yıkılmışlık) gününde bir başak kesilir (Yeniden vücut bulacak öz olarak kendini gösterir).
 
O başak, topraktan baş çıkarır da olmuştum der, lütuflara (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım) erdim de dirildim.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin gönlünde Şems Hazretlerinin aşkın özünü büyüterek vücut bulmasını, yardım etmesini, dünyaya çıkmasını istediğini öğrendik.
2.    Mevlana Hazretlerinin dostuyum diyenin ekmek kebap peşinden koşmayı bırakması gerektiğini öğrendik.
3.    Gökyüzünün insanı şişmanlatıp kendisine lokma etmek için lokma verdiğini öğrendik.
4.    Dünyalık lokma kaynağını aramayı bırakanın gönlünde, canında yaşam kaynağını bulacağını öğrendik.
5.    Anne karnında onun kanıyla göbek kordonundan beslendiğimiz gibi ağız olmadan da beslenme yolunun olduğunu öğrendik.
6.    Balığın denizi yediğini fakat bize yiyecek olduğunu öğrendik.
7.    Gizli nimetin olduğunu, bundan beslenenlerin olduğunu öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
Allah’a ait aşk tohumunu özüne alanın ölmeyeceğini, her ortamda ürün olarak kendini göstereceğini, ölse bile tekrar dirileceğini öğrendik, anladık. 
                     *
RAVLİ

  

24 Ocak 2021 Pazar

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 680 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                                               
680. Bahçede her mezardan yeni bir ölü çıktı, belirdi;
yüce kişileri seyret, hepsi de horluktan (Değersizlikten, önemsiz olmaktan, aşağılıktan) kurtuldu.
 
Yeryüzü depremlere uğradı da o anda Tanrı yeryüzüne, sende ne kadar ölü varsa dedi, bugün hepsini dirilteceğim.
 
Onun bulutu yağmur yerine can yağdırırken aralıktan ağlamaya utanmaz mısın sen?
 
A şekiller yapan şekilsiz güzel, a âşıklara fitnelerle (Karışıklarla, kargaşalıklarla) dolu kadehi sunan sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan).
 
Sırları söylemeye ağzımı bağladın ama söylemediğim sırlar, gönlümde açtığın kapıdan çıkmada.
 
Güzelliğin gizilce perdeyi atınca gönül sakiye (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan) düştü, baş şarapla bağdaştı.
 
Hayalin, bir seher çağı ata binip sürdü mü, toprağın zerreleri kadar kutlu can, yaya olarak ardına düştü.
 
Göklerde, Tanrı'yı tespit etme yüzünden ad-san sahibi olanlar, tespihlerini (Belirli dini tekrarlamak için yapılmış ve ipe dizilmiş 33 veya 99 boncukları) koparıp attılar, seccadelerini (Bir kişinin üzerinde namaz kılabileceği büyüklükte halı, kilim, post, kumaştan yaygılarını) rehine verdiler.
 
Can perdesiz olarak yüzünü göremez, o güç yoktur onda;
Ne söylersem söyleyeyim, güzelliğin, ondan da artıktır.
 
Can, ardına düşmüş esrik (Sarhoş) deveye benziyor;
Bedenim de bu esrik (Sarhoş) devenin boynuna bağlanmış bir gerdanlık (Çoğu değerli taş ve madenden veya altın paradan yapılmış, boyna takılan takı).
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Ne dünyadan dışarda, ne de dünyada olan bahçeye gidenin orada yüce kişilerin canlı olduklarını göreceklerini, değersizlikten, önemsiz olmaktan, aşağılıktan mezara atılmadıklarını göreceklerini öğrendik.
2.    Allah’ın yeryüzüne ölü dediklerimiz yüce kişileri diriltip gönderdiğini, bunlara gözünü gönlünü kapatanın utanmaz insan olduklarını öğrendik.
3.    Allah’ın şekilsiz olduğunu, şekiller yapan güzel olduğunu, âşıklarla karışıklık, kargaşa oluşturan insan eli değmemiş şarap sunduğunu öğrendik.
4.    Bizden olmayana sır verilmediği, gizli tutulduğunu, Allah’ın Mevlana Hazretlerinin gönlünde açtığı kapıdan bu sırların çıktığını öğrendik.
5.    Seher çağı Allah’ın hayalini kurup bekleyenlerin kutlu canlarının Allah’ın peşine düştüğünü öğrendik.
6.    Madde dışı olan varlık olan canın perdesiz olarak yüzünü göstermediğini, canın güzelliği anlatımlardan daha çok, daha fazla güzel olduğunu öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
Yaşama, hayat, güç, dirilik veren canın Allah’ın hayalinin peşine düşünce sarhoş deve gibi hareket edeceğini, Mevlana Hazretlerinin kontrolünde bu sarhoşluğun gerdanlık haline geleceğini öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

 

 

23 Ocak 2021 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 670 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                                               
670. Dudağım sevgilinin dudağına koymak istiyorsan kendinden boş ol;
Bunu neyden öğren.
 
Düşünce beni seher çağında (Sabahın güneş doğmadan önceki zamanı) öyle bir bahçeye götürdü ki o bahçe ne dünyadan dışarda, ne de dünyada.
 
Sordum, a acayip bahçe dedim, nasıl bahçesin sen?
Dedi ki:
Ne kasımdan (Kışın başlangıcı sayılan 8 kasım günü başlayıp Hıdırellez’in ilk günü olan 6 Mayıs’a kadar süren altı ay süren dönemden) korkarım, ne karakıştan (Çok sıkıntılı durum veya zamandan).
 
Ay gibi, güneş gibi hem yakınım sana, hem uzağım;
Fakat Tanrı yolu aşıldı mı bu uzaklık kalmaz.
 
Tutalım, güneşi gözünle görmüyorsun;
Issılığın (Sıcaklığın) güneşten, soğukluğun gölgeden olduğunu da duymuyor musun?
 
Kendine gel de soğuktan uzaklaş, ıssılığı (Sıcaklığı) arttır;
Arttır da karakışın yaz olsun, azgınlık (Engellemeler, öfkeler, incinmeler, saldırganlık, kızgınlık, hışımlar ve hiddetlerden kurtularak), doğru yolu buluş kesilsin.
 
Güneş, soluksuz, harfsiz haberler verir;
Sözler söyler;
Ebced hevvez, hutu (Harflere sayısal değer vermeyi) bırak, yum ağzını (Sus).
                            ***
Üçüncü terci'-i (Tekrarı) söylemeye başladık deyince gizli kuşların kanatlarını açtık-gitti.
 
Sıçra, kalk ayağa, bahar elçileri geldi;
Avcı padişah, yeni-yeni avlar sürdü ortaya.
 
Yokluk çölünden varlığa dek bir hayli yol, var;
Fakat padişah, yokluğa, ata binmeyi, atı sürmeyi öğretti.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Kendimizi dünyaya ve ahrete ait bilgilerden, duygulardan, düşüncelerden, değer vermelerden, kar-zarar beklentimizden temizlememiz, önemsiz kişi haline gelmemiz gerektiğini, kamış gibi içimize boşaltıp üflenmeye, bu üflenişten ses çıkması için kendimizi uygun hale getirmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Güneşin doğmadan önceki zaman sevgiliyi beklediğimiz zaman düşüncemizin dünyada olmayan fakat dünyadan da ayrı olmayan bahçeye gideceğini, bu bahçede kış mevsiminin olmadığı, güneşin daima sıcaklık ve ışığın etkisinde olduğunu öğrendik.
3.    Allah’ın üfleyişine, başka kişilerin duyamayacağı bu üfleyişte harfsiz, hesapsız sır sözleri duymak için hazır olarak bekleyiş içinde olmamız gerektiğini öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
Kendimizi öz eleştiriye alarak, bize doğru diye öğretilen yalandan-yanlıştan temizlenmemiz, değeri az olup da çok değerli sandığımız algılardan temizlenip kendimizi hazırlamanın elbette zor olacağını, Mevlana Hazretlerinin öğretisiyle ve yardımıyla bu yolu, aşk yolunu öğrenmemiz ve yolda olmamız gerektiğini;
 
Bu yolda olanlara yardım için hızlı vasıta verileceğini, yokluk âlemine hızla gitme imkânına kavuşulacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ 

22 Ocak 2021 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 660 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                                               
660. Ebu-lehep'ten (Muhammedin peygamber oluşunu kabul etmeyen, cehennemde karısıyla yanacak kişi), onunla çift oluştan kurtulduk mu görürüz ki boynumuz hurma lifinden örülmüş (Cehenneme sürükleyecek) ipten kurtulmuş (Tebbet suresi 1-2-3-4-5).
 
Can gül bahçesi güz (Sonbahar) mevsiminden emin, açılıp saçılmış;
Her can atı, damaksız, ağızsız yayılıp otlamakta.
 
At, yularını atmış, ovaya gitmiş, yaylayı, koruyu, açılmış çiçekleri görmüş.
                       ***
Terci' (Tekrarlanan) beytini söyleyeyim de duyanlar, sözün ucunu bulsunlar;
Sarhoşların hepsi de böylesine bir define için harap olmuş-gitmiş zaten.
                       ***
Yel esip geldi de söğüde, hey söğüt, hey dedi, şu oynayış, şu darmadağın oluş, şu oyun ne vakte dek sürecek?
 
Söğüt de yele, kendine sor a bizi baştan çıkaran, a bize şarap (Tanrı şarabı) sunan dedi.
 
Bedenimde ayık bir tek damar bile kalmadı;
Şarabın, damarlarıma, iliklerime işledi.
 
A ayık insanlar, a aklı başında olanlar, hikâyeyi arayın, tarihi aktarın; Şu geldi-geçti nin başlangıcı ne vakitti, sonu ne zamane dek sürecek?
 
O Türk, bana selam verir de Key misin (Büyük hükümdar mısın?) der:
Ben de sus derim, ne Keyi (Büyük hükümdarı) biliyorum ben, ne beyi.
 
O Mu'tezili (Cemaatten çekilip bir tarafa çekilmiş), yok olan şey, bir şey değil midir ki diye sorarsa derim ki kendinden geçince bir şey olur.
 
Kendinde olunca hiç bir şey değildir.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Hazreti Muhammedi peygamber kabul etmeyen ve Müslümanlarla savaşanın boynuna iç geçirilerek cehenneme götürüleceğini öğrendik.
2.    İman eden kişinin emin olarak Cennetin güzelliklerine kavuşmak için şimdi canını yaşarken yücelere yükselteceğini, cennette de özgürce yaşayacağını öğrendik.
3.    İmanlı kişinin aşkla elinden hiç gitmeyecek defineyi bulup sarhoş olacağını ve bu sarhoşluğuyla dünya hayatını tamamlayacağını öğrendik.
4.    Mevlana Hazretleri ikram edilen insan eli değmeden yoluşmuş şarabın sarhoşluğu içinde bu sırları bize verdiğini öğrendik.
            *
İşte böyle yaren;
İnsan kendinde olunca hiçbir şey olmadığını, insan kendinden geçince ancak bir şey olabileceğini öğrendik, anladık.
                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar