30 Kasım 2018 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3250 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

3250. Kulağında vefa (Sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı gösteren) küpesi yok;
Kulağından kulaklara yayılır sözüm.

Gönül, sevgilinin gönlüyle beraber feryat eder;
Susarken söyleyen, böyle söyler işte.

Bir söz söyleyeyim ki dilim bile oynamasın;
Çünkü hasetçinin (Kıskanç olanın) kulağı, pusuda.

Bilirim ki dil de gammazdır, kulak da (Birinin sırlarını, davranışlarını, düşüncelerini gözleyip başkalarına bildirerek çıkar sağlayan kimse);
Gönüle söyleyeyim ben, gönüldür emin olan.

Gönlün söylediği o ateş mi, ateş, ince söz yüzünden gözlerimde yüzlerce ateş yalımı (Alevi) var.

Şaşılacak şey de şu ki;
Ateşin ta içinde bunca gül var, bunca selvi, bunca yasemin.

Ateşle su, beraber düşüp kalksınlar, beraber oturup gezsinler diye de bağ-bahçe, o ateşle daha da yeşermede.

A can, öylesine bir çayırlıkta, çimenlikte yurt tutmuşsun ki gönül de orda yemlenmede, akıl da.

Küfürle dinin bile sığmadığı yerde nasıl olur da biz olur, ben bulunur, filâneddin (Herhangi biri) sığar oraya?

Biz gittik, kalanlar sağ olsunlar;
Doğan, mutlaka ölür.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin sözlerini başkalarına söylemek için öğrenmenin yeterli olmadığını, kişinin duyduğu sözü içselleştirip yaşantısına katıp faydasını görmesi gerektiğini öğrendik.
2.    Sadece ağızdan konuşma olmadığını gönülden gönüle sevilenle ağız, dil, kulak, kelime olmadan konuşma olduğunu, anlaşma sağlandığını öğrendik.
3.    Kıskanç kişinin sevgi sözünü duyup da sevgiyi bozmaması için gönülden gönüle konuşulduğunu öğrendik.
4.    Gönülden konuşmaları başkaları duymadığından emin yer olduğunu öğrendik.
5.    Gönül ve aklın ateşle su gibi olmalarına rağmen aşk yurdunda güzel ürünler verdiğini öğrendik.
6.    Aşk âleminde zıtlıkların bile birbiri ile kaynaşarak güzellikler oluşturduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah’ın takdir ettiği dünya yaşamının biteceğini, topraktan olan ve beslenen bedenden canın ayrılacağını, bedensiz yaşamın başlayacağını, Mevlana Hazretlerinin ruhlar âlemine gittiğini, yaşayanlara değerli sözler bıraktığını, öğrendik, anladık.
                   *
RAV

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3240 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

3240. Yürü, nazın bulanıklığını (Kendini beğendirmek amacıyla yaptığın işlerin aklında bulanıklar oluşturur, bunları) gider;
Çünkü neşe hep arılıktan (Günahsız, temiz, yabancı maddeler olmayan), parlaklıktan meydana gelir.

Dostlar, zevk bulmayı (Hoşlanmak, beğenmek) isterler;
Çünkü istek (Eğilim, arzu) de zevkten (Güzeli çirkinden ayırma yetisi, beğenisi) gelir hep.

Sevgilidir o, kırma onu:
Sopa değil o.
Kırdın mı çat diye bir sestir, çıkar.

Sopamızdan gelen bu çat sesi, anlarız ki ayrılıktan geliyor.

Hoş (Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren) ol;
Sır bilen kişi, bilir ki hoşsun sen, hoşluk içindedir o.

Sen, şeker gibi tatlı ol, şükürler et (Tanrı’ya minnet duygusunu sun);
Şükreden kişi, daima şekerler alır (Tatlılaşır).

Şükrün yeni eteği, şükredenlerin başlarına saçmak için şekerlerle doludur.

Onun (Ayrılık) acısını içer de gülersen özünde acılık kalmaz.

Nasılım, hoş muyum diyorsun;
Ekşi suratlısın desem hatırın kalır (Gönülden kızarsın).

Gizleme amma (Açıkça, anlaşılır, doğruyu) söyle diyorsun, kulağıma (Gizlice) söyle de kimsecikler duymasınlar.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Naz yapanın istediği tam ve açıkça anlaşılmadığından kargaşaya sebep olduğunu, bu durumdan temizlenmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Neşe isteyenin yabancı, yıkıcı görüş ve düşünüşlerden kendini arındırmış karışıklıktan temizlemiş, göze çarpacak kadar başarı sağlaması gerektiğini öğrendik.
3.    Zevk olan işe istek duyulduğunu, zevkli iş arandığını, Mevlevilerin zevk aradığını öğrendik.
4.    Sevdiğimizi nazını çekmemiz, kırmamamız gerektiğini, kırarsak ayrılık olacağını öğrendik.
5.    Şükreden kişinin tatlılaştığını, tatlı kişinin şükürler ettiğini, öğrendik.
6.    Şükrün tatlı hediyelerini şükredenlere verilmek üzere her an hazır olduğunu öğrendik.
7.    Acıya duymamıza rağmen başımıza gelenin Allah tarafından geldiğine razı olur da gülümsersek, özümüzde acılık oluşmayacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Ekşi suratlıya sen ekşi suratlısın diye söylenmeyeceğini, ekşi suratlı ille de doğruyu olduğu gibi açık söyle derse, yalnız bir yerde kulağına söylemek gerektiğini öğrendik, anladık.
                   *
RAV

29 Kasım 2018 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3230 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

3230. Bu âlemin (Dünyanın) ucu-bucağı var;
Fakat benim aşkımla senin aşkının ne ucu var, ne bucağı.

Hayaline (Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen görüntüden) benzer hiçbir şey görmedim;
Öpücükler veriyor, fakat ağzı yok.

Bakışına benzeyeni de görmedim;
Ok atıyor, fakat yayı yok.

Beline kuşan diye bir kemer verdin bana;
Fakat bir çocuğa benzeyen gönlümün beli yok ki.

Dedin ki:
Yürü, bize ulaş;
Senin lütfün (İyiliğin, bağışların) olmadıkça canda, can yok ki yürüsün, gelsin.

Dağınıklık, iki yüzlülükten meydana gelir;
Kutluluksa birlikten doğar.

Sen nazlanırsın, sevgilin de nazlanır;
Naz iki oldu mu ayrılık meydana çıkar.

Fakat yalvarır-yakarırsan bu yalvarıp yakarmadan yüzlerce buluşmak, yüzlerce konuşmak belirir.

Nazdan, koca bir il, dar gelir de gönüle, ırak (Uzak) yolculuğu sevdası (Gitme sevgisi, isteği) düşer.

Ululanmanın kanını dökmezsen (Kendini büyük görmekten vazgeçmezsen) kan coşar boğar-gider (Kendini çok yüksek görmenin sadece Allah’a ait olduğunu, insan böyle davranırsa Allah mahveder) seni.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerine olan aşkının sınırı olmadığını öğrendik.
2.    Mevlana Şems Hazretlerini göremeyince hayaliyle özlemini gidermeye çalıştığını öğrendik.
3.    Şems Hazretleri Mevlana Hazretlerinin yanına gelmeyeceğini, kendisine ulaşmaya çalışmasını istediğini, Mevlana Hazretlerinin de ulaşmak için yardım istediğini öğrendik.
4.    Sadece naz etmek sevilene ait olduğunu, seven de naz yapmaya başlayınca ayrılığın olacağını öğrendik.
5.    Nazma karşılıklı olursa uzun bir ayrılık zamanını haber vereceğini öğrendik.
6.    Ululanmanın kendini büyük görmek olduğunu ve bunun değerlerin yok olmasına sebep olacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
İkiyüzlü davranma yüzünden dağınıklık meydana geleceğini, kutluluğun (Uğurluluğun) birlikten olduğunu, birlikten doğduğunu öğrendik, anladık.
                   *
RAV

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3220 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

3220. Din yolunda işkillere (Yanlış ve yersiz düşüncelere) düşen kişinin körlüğüne rağmen yeter bulmuyorum sözü.

•"Kurtuldum mu yorul" âyeti geldi;
Çekip duruyor bizi;
Artık söze ihtiyaç yok, sus.

* Amma zaten söylemek de Tanrı çekilişinden başka bir şey değil ki; Çünkü o, kula kuldan da yakın.

Senden bir İze sahip olmayan kişinin, güneş bile olsa alımı yoktur.

Biz, aşkın kapısında, damında, şaşkın bir halde kalakalmışız.
Hem de merdiveni olmayan damında.

Gönül çenge benziyor, aşk da mızraba;
Nasıl olur da feryat etmez şu gönül?

Âşıkların feryatlarını duyuver bugün;
Ziyan vermez sana.

Her zerre, feryatla-inleyişle dop-dolu;
Fakat ne yapsın ki dili yok.

Zerrenin dili, oynayışıdır;
Başka bir anlatışı yoktur zerrenin.

Gönüller, seni görmek ümidiyle her yana bakıp duruyor, fakat bulunduğun yer, vehimlerine (Olmayacak bir şeyin olacağını sanmaya) bile gelmiyor.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    İnsan boş kaldı mı din konusunda yanlış ve yersiz düşüncelere dalacağından hemen kendisine başka bir iş bulup çalışmaya koyulması ve yalnız Rabbine yönelmesi gerektiğini öğrendik.
2.    Allah’ın insana çok yakın olduğunu ve kendisine çektiğini, söz ile söylenmese bile böyle olduğunu öğrendik.
3.    Allah’tan bir yolu bir izi olmayan kişinin çekiciliği olmadığını öğrendik.
4.    Âşıkların aşk yüzünden damda kaldıklarını, ne aşağı inebildiklerini, ne de yukarı çıkabildiklerini, şaşkın bir halde beklediklerini öğrendik.
5.    Âşıkların gönülden feryatlarını her kişinin duymadığını, duyacak olan Allah ve Allah dostlarının olacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Âşıkların Allah’ı görmek, göremese bile Allah dostunu görmek için arayış içinde olarak gönülden bakarak aradıklarını, bulundukları yeri hayallerinde şekillendirmeye çalıştıklarını öğrendik, anladık.
                   *
RAV

28 Kasım 2018 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3210 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

3210. Âlem (Evren), onun mahmurluğuna (Sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik içinde) şaşmış, kalmış;
Hâlbuki asıl şaşılacak şey şu:
O (Şems Hazretleri) da şaşırmış bir halde geldi.

Hangi gökte onun Ay'ı parlarsa güneş, aşağılık bir yıldızdır o gökte. Yeni Ay, sanki onu ata binmiş görmüş de at nalına dönmüş.

O can kesilmiş (Dünya yaşamında bitkin duruma gelmiş, gücü takati kalmamış, çok yorulmuş), dünya da beden;
Yetmez mi bu şeref dünyaya?

Ne mutlu o gönüle (İlahi isteklere sahip olan mutluluk kazanmıştır);
Ne neşe’lidir o gönül ki ona, o yakın dost geldi-kondu derler.

Tozla-toprakla dolu dünya, gönül ışığıyla güzelleşmiştir, hoşlaşmıştır, edebe (İyi ahlaka, inceliğe, terbiyeye) sahip olmuştur.

Her meyve, zamanı gelince baş gösterir;
Her iş, bak da gör, nasıl tertiplidir (Uygun bir sırada, düzendedir).

Yeter, sus.
Tüm söyleyenin karşısında susarak söz söyleyen, daha da hoştur, daha da iyi.

Sus ki can gelini, namahremle (Yabancı) cilveleşmekten (Nazlanmaktan) azaba (Büyük sıkıntıya, eziyete) uğradı.

Fakat ben, yeter bulmuyorum bu sözü;
Çünkü tecrübem (Deneyim) var, âşıklara bu gülbeşeker (Gülden yapılan şekerleme), pek hoş geliyor.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin dünyaya gelmesi ve Mevlana Hazretlerine kendisini göstermekle dünya yaşamına şeref kazandırdığını öğrendik.
2.    Kendisinden başkasını görmeyen zamanda Şems ve Mevlana Hazretlerinin kendilerini göstermekle dünyaya şeref verdiklerini, gönüllere ışık vererek güzelleştirdiklerini, hoş hale getirdiklerini, Hak yolunu gösterdiklerini, terbiye sahibi yaptıklarını öğrendik.
3.    Her şeyin zamanı gelince kendini gösterdiğini, tatlı-sulu meyve verdiğini öğrendik.
4.    Yabancı ile eğlenmek ve oyalanmanın, eşekle şakalaşmak gibi olduğunu, eşeğin şakasının çifte atmak olduğunu öğrendik.
5.    İnsanın gönlünün neşeli olmadığı zaman bir şeyleri yanlış yaptığının, yanlış yolda gittiğinin, yanlık kişiyi önder seçtiğinin göstergesi olduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Her konuda sözlerin çok olduğunu, iyi ile kötü, doğru ile yanlış sözün birbirine karıştığını, susup tecrübelinin ne yaptığına bakmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                   *
RAV

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3200 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

3200. Lâ’I (Kırmızı taş gibi) dudaklarının parıltısını nasıl söyleyelim, o dudaklara neler diyelim?
lâ'lden de üstün, akıykten (Akik taşından) de.

Yaşayışım, o buluta benzer sümbül saçlar sayesinde yapraklandı, güzelleşti, yeşerdi.

Ham (Yıllanmamış) şarap sun bana;
Bak da gör, meclise bir başka ham geldi, konuk oldu bize.

* Getir o ferah (Kalp, gönül, iç sıkıntısı olmayan) ordularını muzaffer eden kırmızı bayrağı.  

Her kapanıp bağlanan, her zorlaşıp güçleşen iş, onunla kolaylaşır.

Şarap (Tanrı şarabı) sun ki sözün başı elden çıktı;
Gemi demirine benziyor söz.

Günüm, geceme geçmiş olsun demeye geldi;
Canım, dudağımı ziyarete geldi.

Gök kubbe, Yarabbi-Yarabbi! Dememi o kadar çok işitti ki son-ucu o (Gök kubbe)  da Yarabbi! Demeye koyuldu.

İçilişi mezhebe (Yorum, anlayış ve görüşüne) aykırı olan şarapla dolu bir kadeh elinde;
Sevgili çıkageldi.

Her defasında, bir yudumdan sarhoş oluyordum;
Bu seferse kadehi, dudağına-dek dopdolu sundu.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin güzelliğini gören Mevlana Hazretleri değerli taşlarla, etkisini de sarhoşlukla anlattığını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Aşkın verdiği sarhoşluğun dine aykırı olmadığını, Allah’ın Allah dostunun üzerinde güzelliğini göstermesini gören gözün sevinç ve hayretten kendinden geçtiğini öğrendik, anladık.
                   *
RAV

27 Kasım 2018 Salı

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3190 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

3190. Ne diye gamlanıyorsunuz (Üzülüyorsunuz), sıkıntılara (Bezginliğe, sebeplerden doğan ruhsal yorgunluğa),  dalıyorsunuz?

Yolculuk çağı geldi;
Eşek (Araç) kiralayın.

Kalkın dostlar, yola düşün de can gibi arının (Temizlenin, katışıksız duruma gelin, rahatlayın).

Avın ardından uçun (Hızlı hareket edin);
Son-ucu, (Hedefe hızlı giden) oktan, yaydan (Hedefe hızlı gönderenden) da aşağı değilsiniz ya.

İster zengin olun, ister yoksul;
Rızık (Tanrı’nın verdiği nimet), harekette gizlidir;
Davranın (Harekete geçin).

Geceleyin gayb (Var olan ama baş gözü ile görünmeyen) âlemine yol alırsınız amma sabah oldu mu, yeniden doğarsınız siz.

Kalk (Oturmayı, beklemeyi sonlandır);
Sâki ( İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi) içeri girdi;
O binlerce dilbere (Güzele) can kesilmiş (Ölmeyen bir bütünlüğe kavuşturan) güzel geldi.

Arı-duru (Saf, tertemiz) şarap geldi;
Ardından da meze olarak badem geldi, bal geldi, şeker geldi.

O can geldi, o cihan geldi;
Ardından da yüzlerce can, yüzlerce cihan şekillere büründü de geldi.

Güzellikte, başta gelen o saçlara, miskler;
Kulluk (Sevgiyle bağlanmak, sevgi, dostluk bağlılığı) etmeye geldi.

Misk (Erkek ceylan) gibi sim-siyah saçlarının halkasını vurdu da kulun amber (Güzel koku) geldi dedi, amber (Güzel kokulu).
                     ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Hedefi olmayanın, amacını belli olmayanın, avını bilmeyenin, bunlara ihtiyacı olmayanın; Durduğunu,  bu duruşun da kişiyi gücünü tükenmişliğe, yorgunluğa, durgunluğa, üzüntüye sürüklediğini öğrendik.
2.    Allah’ın insana hareketli olduğu zaman, çalışmasının içinde ihtiyacını ve istediğini vereceğini öğrendik.
3.    Gündüz çalışması olduğu gibi gece de çalışma ve hareket olması gerektiğini öğrendik.
4.    İnsana Allah’ı sevdiren Allah nuru saçan Allah dostu geldiği zaman hemen saygı göstererek ikram yapmamız, saygı ve hürmette beklememiz gerektiğini öğrendik.
5.    Canımızı alıp bize binlerce can bağışlayan Allah dostuna tutkulu sevgiyle bağlanıp sevgi ve dostlukta devamlılık göstermemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Sözlerden, yazılardan öyle bir küçük zerreler yayılır ki sinirleri uyararak duyguyu uyarır, hissi harekete geçirir, fakat her duyan, her okuyan bu kokuyu alamaz.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah dostunun kendini tanıtmadığını, onu güzel ve özel gözle görünmeyen güzelliklerini arayan duygu ve hissimizin olması gerektiğini, Allah dostunu bulunca da hizmet edip hizmet yakınlaşmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

26 Kasım 2018 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3180 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

3180. Aşk kasırgasına (Duyguların patlak verişine, büyük heyecana, coşkuya) karşı akıl, bir sivrisinecik (Küçük bir sivrisinek);
Orada (Aşk yurdunda) mecal (Güç, derman, takat, kuvvet) mi var akıllara?

* Yolculuk (Miraca giden peygambere kılavuzluk eden Cebrail), Sidre'nin (En yüksek makamın) ötesine aşınca (Allah’ın zat âlemine girince) ayağını çekti, Ahmed'den (Peygamberden) ayrıldı Cebrail.

Orası, tümden aşktı, tümden sevgi;
Bir adım atarsam yanarım dedi.

Ululayış (Erdemleri bakımından çok büyük, yüce tutmak), ulaşma (Bir yerden amaçlanan yere gitmek), birbirine zıd (Karşıt, ters) iki şeydi;
Ucu-bucağı olmayan birlik alanında yok oldu-gitti.

Ululayan, kuldu (Sevgiyle bağlanmış sevgisini-dostluğunu devam ettirendi);
O kul da o birlikte yok oluverdi.

Orada (Aşk yurdunda) Leylâ, Mecnun kesildi;
Çünkü oradaki (Aşk yurdunda) delilik, binlerce kat fazla.

Orada (Aşk yurdunda), öylesine bir güzellik, yüzünü açtı, göründü ki bütün güzellik gömlekleri, ona karşı, aşağı bir elbise kaldı-gitti.

* Yusuf, aşk âleminde Züleyhâ oldu;
Artık haddini aşmanın, el atmanın yeri yok.

Sûr'u üfleyen cansız kaldı;
Orada (Aşk yurdunda)  candan başka her şey, yok oldu gitti.

Bütün bu sözler, denize daldı;
Çünkü artık yüzme zamanı.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Aklın aşk karşısında güçsüz kalacağını öğrendik.
2.    Allah âleminin tümden sevgi, tümden aşk âlemi olduğunu öğrendik.
3.    Peygamber efendimiz Allah’ın zat âleminde aşkın her şeyi kapladığını görünce varlıktan vazgeçip yokluğa kavuştuğunu öğrendik.
4.    Ulaşma ve ulu görmenin farklı iş ve yol olduğunu, ikisinin de birlik alanında yok olacaklarını öğrendik.
5.    Allah’ın zat âleminde her şeyin yok olacağını, değişeceğini sevenin sevilen olacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Allah alemine çıkan canın sözlerden kendini kurtarıp derin nurlu düşüncelere ve görüşlere dalacağını öğrendik, anladık.

(Aşığa aklın bütün sihirli SÖZLERİNİ söylesen bile âşığa hiçbir etkisinin olmayacağını öğrendik)
                   *
RAV

Popüler Yayınlar