31 Ocak 2019 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3910 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

3910. (Tanrı şarabını) Şarabı, elden-ele yürüt;
Hileyi-düzeni ele alma.

Yokluk vesilesini (Şekil almamış gerçekleri sebep, bahane bularak  ) sun (İkram et) bize;
Varlar, yokluğun hasretini çekiyor.

* Mademki Kayserimiz (Seyyid Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizi), Kayseri'de;
Bize Bâbülistân'ı  (Tembellerin, hırsızların bulunduğu yeri) gösterme artık.

Nerde şarap varsa meclis de ordadır;
Nerde o varsa işte oracığıdır gül bahçesi.

Güneş gibi bir kadeh sun da o kadehle aşağılık bir hâle düşünlerin fidanını yücelt.

İnananlara, Tanrı cemâlini (Güzel yüzünü) görmek haktır;
Onlar ne Hârezm'i (Türkistan-Özbekistan toprakları içinde kalan sulanabilir bölge) görürler, ne Dehistân'ı (Türkmenistanı).

Bostana, korkuluk olarak nasıl eşekbaşı dikerlerse münkir de, nazar değmesin diye bulunuyor.

O güzel, onun gönlünde değilse bizim gönlümüze bir güzelce oturmuş, yerleşmiş.

Gene kollarını, yenlerini sallıya-sallıya, güle-oynaya geldi o canın da, aklın da, imanın da düşmanı güzel,

Yüz binlerce gönül yağmalayan, yüz binlerce dükkân yıkan dilber;
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik,
1.    İnsan kulağının duymadığı Allah sözlerini söyleyen,  Allah’ı arayanları bu sözlerle sarhoş edenin uzaklaşmasını beklemeden sözlerini kulaktan kulağa söylenmesi gerektiğini öğrendik.
2.    Varlık âleminde olanların yokluk âleminde olanları merek ettiklerini, özlediklerini, görünmelerini beklediklerini öğrendik.
3.    Allah ile aracısız konuşan ledün ilmi sahibi Seyyid Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizi aramızda olarak güzellikleri gösterdiğinden başka bir dünya güzelliği aramaya gerek kalmadığını öğrendik.
4.    Allah sözünün olduğu yer güzellik ve sevinçle dolacağını öğrendik.
5.    Aşağılık bir halde olanların bile Tanrı şarabından bir damla aldığı zaman susuz kalmış fidana su verilmiş gibi canlanacağını, yüceleceğini öğrendik.
6.    Allah’ın güzel yüzünün bu dünyada yaşarken de görüleceğini, bu yaşantıda olanların hakkı olduğunu, bu hakkı değerli bulup Allah dostlarının yüzünde bulabileceklerini öğrendik.
7.    Güzelliklere uygun olmayanların bu güzellikler içine girmemeleri için çirkin görüntüler verilerek kaçırıldıklarını öğrendik.
8.    Allah dostunu gönlümüze güzelce oturtup yerleştirmemiz gerektiğini öğrendik.
9.    Allah dostu kendini gösterince güzelliğinden inandığımız bütün güzel ve değerli dediğimiz her şeyin akıldan gideceğini, sadece onun sevgisinin yer edeceğini öğrendik.
                         *
İşte böyle yaren;
Allah dostunun yüzünde istediğimizden, aradığımızdan, düşündüğümüzden dağa güzelini bulabileceğimizi, diğer güzelliklerin öneminin kalmayacağını, yüz binlerce aşıklarından  öğrendik, anladık.
                        *
RAV

30 Ocak 2019 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3900 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

3900. Gönül ormanında yüzünün hayali, bir aslandır ki gülerek avlar avını.

Gülen kararsız devlet gibi (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle-kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamıyla) her gün, bir yandan çıka-gelirsin.

Tebrizli Şems’in sıfatları, öylesine bir denizdir (Geniş ve derindir) ki gülen iri taneli incilerle (Şekil değiştirmeyen değerli söz ve davranışlarla) doludur.

A Ay yüzü (Karanlıkta kalanlara aydınlık vererek yollarını aydınlatan) neşeli, güleç dost, dilerim, yüzün daima gülsün.

O Ay, hiç kimseden doğamamıştır;
Doğduysa bile gülerek doğmuştur.

A Yusuf’ların Yusuf u (Güzellerin güzeli), adalet tahtına gülerek geçtin-kuruldun.

Daima kapalı bulunan o  (İlahi) kapı, senin yüzünden, gülerek açıldı.

A abıhayat (Ölümsüzlük), sen gelip eriştin de ateş de güldü, yel de, toprak da.

A sarhoşların sâkisi (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), a sarhoşların ellerinden tutan, gönlünden, sarhoşa vefâ (Sevgiyi sürdürmeye, sevgi dostluk bağlılığına devam) etmeyi çıkarma;
Vefalı (Sevgi ve dostluğa devam et) ol sarhoşlara.

A mahmur (Tanrı şarabının verdiği sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik içindeki) susuzların sâkisi(İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), şaraba tapanlar (Tutku ile sevip, bağlananlar) çok susadılar.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik,

1.    Şems Hazretlerinin Allah’ın huzura gidebilecek uygunluğa olanları avladığını, isteklileri aşk yolundan olgun hale getirdiğini öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin sözlerinin zaman ve mekân ortamında değişmeyen mücevher özellikler taşıyan sırlı sözler ve bilgiler olduğunu öğrendik.
3.    Ne yapacağını bilmeyen, şaşırmış, işin sonunu göremeyenlere sırlarıyla görüş ve gerekli ışık veren Şems Hazretleri gibi güler yüzlü olmak isteyenlerin dostu olduğunu öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin Allah’a yaklaşma, güzel yüzünü görme kapılarını açtığını, ölümsüzlüğe kavuşma imkânı verdiğini öğrendik.
5.    Şems Hazretlerinin insan ruhuna Allah’ı sevdirdiğini, Allah nuru saçtığını, böylece kişiyi sarhoş ettiğini, kişi anlamasın diye bu sarhoşlukta sırları yüklediğini, dostluğunu gösterdiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Allah dostunun daima özleneceğini, bekleneceğini, bıkılmayacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV


29 Ocak 2019 Salı

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3890 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

3890. A gönül, şu soluk nerden geldi;
Şu çırpınman neden?
A kuş, kuşların dillerini söyle;
Senin kapalı sözlerini dinlemeyi bilirim ben.

Gönül dedi ki:
İş yurdundaydım;
Balçık evine (Yeryüzüne) dek koştum.

Sanat evinden uça-uça, sanatı yaratanın evine geldim.
Ayağım kalmayınca da çekiyorlardı beni;
Şekil düzülüşünü nasıl söyleyeyim?

A yüzü, gülen ilkbahar;
Nazar değmesin (Uğursuz göz görmesin), ne de gülüp duran bir güzel.

A güzelim, seni, cennet bahçesinde bir nar ağacının dalında gülüyor görmedeyim.

Bir soluk bile ayrılma benden a güleç yüzlü, a güzel yanaklı sevgili.

A gülen padişahlar padişahı, sultanlar sultanı, dünya şehri sensiz harap oluyor.

Kaynak başlarında, gülen yeşilliklerde yüzlerce kızıl gül, sana âşık.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    İnsan bedenine girmek için Tanrı emriyle gönlün yeryüzüne geldiğini, Tanrı sanatı şekillerin çeşitliliğinden gördüğünü, böylece Tanrının kendine doğru çekişini anladığını öğrendik.
2.    Tanrı sanatının en güzelinin kendi dostları olduğunu, güzellikleri bunlarda toplayıp sergilediğini, araçsız dünyaya padişah yaptığını öğrendik.
3.    Şems Hazretleriyle beraber olmayanın, uzak kalanın harap olacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Tanrı dostu Şems Hazretlerinin padişahlar padişahı olduğunu, sadece insanlara değil doğaya da güzellikler bağışladığını, bütün tabiatın Şems Hazretlerine âşık olduğunu öğrendik, anladık.
                     *
RAV


28 Ocak 2019 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3880 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

3880. Şeytan, ayrı-ayrı gördü de sandı ki biz (Hak âşıkları), Tanrı'dan ayrıyız.

Tebrizli Şems de bir bahane (Gerçek sebep gizlenerek ileri sürülen sebep) zaten;
Güzellikte eşsiz olan da biziz (Hak âşıkları), lütufta (Önemsenen, sayılan kişi, iyilik, yardım yapan) eşsiz olan da biz (Allah âşıkları).

Fakat örtmek (Gizlemek) için halka, o kerem (Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet) sahibi bir padişahtır, biz yoksuluz  (Kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz, nizamsız olanız) de.

Padişahlıktan, yoksulluktan bize ne?
O (Şems Hazretlerine) padişaha layığız (Uygun olan, yaraşan) ya;
Buna sevinmedeyiz biz.

Tebrizli Şems'in ışığında mahvolmuşuz;
Mahvoluştaysa ne o kalır, ne biz kalırız.

Aşk, göğe mak, her solukta yüzlerce perdeyi yırtmaktır.

İlk solukta nefisten (İsteği ihtiyaç gibi görmekten) kurtulmaktır, İlk adımda ayaktan geçmektir ( Kendi kafana göre hareket etmekten vazgeçmektir) aşk.
Şu dünyayı görülmemiş saymaktır, kendi gözünü görmektir aşk(

A gönül dedim, kutlu olsun âşıkların halkasına ulaşman;
O bakış diyarına bakman, gönüllerin sokaklarında koşman.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şeytan; insanı Allah’tan ayrı gördüğü için kovulduğunu, Allah ile insanın ayrı olmadığını fakat mesafeli olduğunu öğrendik.
2.    Ben diye anlatımın olumsuzluğundan kurtulmak için Şems Hazretleri üstünden anlatılan bahane edilerek Mevleviliğin güzelliği, asilliği, kutluluğu anlatıldığını öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin ışığında, sırlarında Mevlevi olanların yok olduklarını, ben-sen-o kalmadığını biz olunduğunu öğrendik.
4.    Halkın kıskançlığına uğramamak için Mevlevilerin kendilerini yoksul gösterdiklerini öğrendik.
5.    Mevlevilerin yoksul veya padişah olmalarından dolayı duygu ve düşünüşlerinde değişiklik olmayacağını öğrendik.
6.    Aşkın; Allah’ın kendisi ile kulu arasına koyduğu perdeleri oltadan kaldırarak doğruyu olduğu gibi görme olanağını verdiğini öğrendik.
7.    İlk adımın kendinden-benliğinden geçmek olduğunu, bunu yapamayanın bir adım daha ileri gidemeyeceğini öğrendik.
8.    Hak âşıklarının halkasına ulaşanın kadar kutluluğa ulaşacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Aşk; nitelik ve değerler taşıyanların çok bulunduğu yer olduğunu, aşık adayının gönül sokaklarında koşanlardan olması istediğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV





27 Ocak 2019 Pazar

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3870 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

3870. Bizden kaçma, çünkü biz seninle, sütle bal gibi karılmışız, birleşmişiz.

Sen (Şems Hazretleri), eşsiz bir av beyisin (Allah’ın huzuruna çıkacakları avlayanların liderisin);
Biz de eşsiz bir avız.

Güzellikte, tandırın (Fırının) kızmış (Pişirme düzeni hazır);
Yay bizi o tandıra, hamuruz biz çünkü.

Bizi, ayaklarının altına yay (Ser);
Ayaklarının altında bir hasırız (Taban örtüsüyüz) âdeta.

Biz, ululuk ışığıyla diriyiz;
Hem yabancıyız biz, hem olasıya bildik.

Nefis kurttur amma içyüzdeniz biz, Mısır Yusuf’uyla ömrümüze ömürler katmadayız.

Yüzümüzü (Nurumuzu perdelemeden) göstersek Ay, kendini görmeye, kendini beğenmeye tövbe eder.

Biz kol-kanat açtık mı güneş bile kolunu-kanadım akar-yandırır.

Şu İnsan şekli, bir yüz örtüsüdür;
Biziz (Allah âşıkları) bütün secdelerin kıblesi (Sıkıntılı bir durumunda yardım umularak başvurulacak yeriz).

O soluğa (İnsanı gittikçe iyileştiren, güçlendiren soluğa) bak, insanı görme de canını, lütufla (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ile, yardım ile) kapıverdim.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Doğru Allah dostu arayanların Mevlana Hazretlerinden ve yakın dostlarından kaçmaması gerektiğini, kişi geçmişi ne olursa olsun dışlanmadan iyi hale getirileceğini öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin zamana bağlı olmadan uygun insanları avlayarak uygun hale gelmeleri için uğraşı verenlerin başkanı olduğunu öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin insanları olgunlaştıracak olanakları hazırladığını öğrendik.
4.    Kendini Şems Hazretlerinin ayakları altına seren Mevlana Hazretlerinin onun ululuk ışığıyla diri, bazılarına bildik, bazılarına yabancı olduğunu öğrendik.
5.    Mevlana Hazretleri insanlar yanmasın diye nurunu perdeleyerek gösterdiğini, güzelliği kıskanılacak güzellikte olduğunu öğrendik.
6.    Nurun perdesinin insan şekli olduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin öğretisinin bütün hayatı kapsayan öğreti olduğunu, Mevlana Hazretlerinin mübarek ağzından bize armağan olan bilgilerin bizi hem beslediğini, hem iyileştirdiğini, hem de ölümsüzlüğe her solukta yaklaştırdığı öğrendik, anladık.
                     *
RAV





26 Ocak 2019 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3860 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

3860. Şu ölüm var ya, hani halk, lokması onun;
Bir lokma yaparız, yutuveririz onu;
Hiç de gamlanmayız (Üzülmeyiz) yani.

Sen, şu kumarda borçlara batmışsın;
Bizse oyunculara borç verip durmadayız.

Rehin verecek bir canımız kaldı;
Bâri onu da verelim de kurtulalım-gitsin.

Âşığız, gönülsüzüz, yoksuluz biz;
Hem çocuğuz, hem genç, hem ihtiyar.

Barut gibiyiz, kuru odun gibi;
Hemencecik aşk ateşiyle alevleniveriyoruz.

Aşk ateşiyle parlıyoruz;
Fakat şimşek gibi çabucak sönmüyoruz.

Arslan gibi ciğer kanını içiyoruz;
Pars gibi peynire âşık değiliz biz.

Siz, hangi eti tutuyorsunuz derler; de ki:
Senin elini tutuyoruz, elden tutanlarız biz.

Kendisine tapanlar katında tiken gibiyiz amma dosta tapanlar katında ipek gibiyiz.

Mum gibi yanıp yakılan âşıktan ayrılmamıza imkân yok, sanki fitiliz o muma.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Halkı ölümün yok ettiğini, ölümü de Mevlana Hazretlerinin yok ettiğini öğrendik.
2.    Geri alınmak üzere verilen ömrün dünyadaki hayat oyununda kısalaştığını, Mevlana Hazretlerini sevip dostluk kuranların, önerilerini doğru kabul edip uygulayanların ömrünün uzadığını öğrendik.
3.    Hazreti Mevlana’ya katılanların gönülsüz yaşasalar da, yoksul olsalar da, genç olsalar da, ihtiyar olsalar da aşk ateşiyle alevlenen aleve, sönmeyen bir enerjiye sahip olduklarını öğrendik.
4.    Kendi kendine tapanların bizi diken gibi gördüğünü, ne gül olduğumuzu göremeyeceklerini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlevilerin ışıktan hayat bulduklarını, ışık veren kişiden ayrılmayacaklarını öğrendik, anladık.
                     *
RAV

25 Ocak 2019 Cuma

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3850 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

3850. Balık gibi susmaktayım amma dalga gibi, deniz gibi çırpınıp duruyorum;
Huzurum-kararım yok.

A benim ağzımı mühürleyen, çek senden yana dizginimi (Kendine doğru yönelt).

Maksadın nedir?
Ne bileyim ben;
Şunu biliyorum ancak ki bu kadardayım ben.

Deve gibi, senin gamını geviş getirmedeyim;
Esrik (Sarhoş) deve gibi ağzım köpürmede.

Ne kadar gizlesem, söylemesem gene de aşkın tapısında (Olduğu yerde) ap-açık meydandayım.

Tohum gibi yeraltındayım (Değişim için hazırım);
Baharın buyruğunu bekliyorum.

Hele bahar gelsin de benim nefesim olmadan bir hoş nefes alayım; Benim başım olmaksızın bir baş kaşıyayım.

Zamanda kaybolmuş-gitmişiz amma sevgilinin civarına yol bulmuşuz.


Gönül ateşimizi bir salarsak zaman da bizim gibi kaybolur-gider. Fitnenin (Karışıklığın-kargaşanın) başım bir kaşıdık mı, ne başı kalır onun, ne aklı.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri kimyasının değişmesi için hazır olduğunu, emrin verilmesini ve şartları beklediğini öğrendik.
2.    Mevlana Hazretlerinin Aşka hazır bir biçimde hazır beklediğini öğrendik.
3.    Mevlana Hazretleri gönlüne ateş saldığı kişinin zaman kavramını yok edebileceğini yani zamansız yaşam sağlayacağını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretleri gönül ateşini verdiği kişinin ne aklını ne de kendini düşünecek baş bırakmayacağını, aşık olduğu sevgilinin bulunduğu yere yol göstermiş olacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV



24 Ocak 2019 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3840 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

3840. Bir müşteri gibi paramı-pulumu, tezce madenin (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynağın) aslının aslına götürdüm.

Can dedikleri altın kesiğini, şu kalp (Sahte) para basanlardan kaçırdım, kuyumcuya armağan götürdüm.

Gayb âleminde, uçsuz-bucaksız bir dünya gördüm;
Kara çadırımı o sınırsız yere götürdüm.

Ağlama bana;
Bu yolculuktan neşe’liyim ben;
Yolumu cennetlerin bulunduğu diyara ulaştırdım.

Mezarımın başına şu ince anlamlı sözü yaz:
Başımı belâdan, sınanmadan kurtardım.

A beden, şu yerde bir güzelce uyu;
Senin haberini göklere götürdüm ben.

Bağla çeneni;
Feryatların hepsini de dünyayı yaratana götürdüm artık.

Bundan böyle gönül gamını söyleme;
Çünkü gönlü de, gizli şeyleri bilene götürdüm.

Nazlandı da ateşim ben dedi sana;
Evet, fakat sevgin, güneşin, benim gönlümde.

Senin sevgin olmadan bir gül kokarsam tiken gibi hemencecik yak beni.
                   ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretleri tüm varlığını aslının aslına götürdüğünü, oradan canını paslanmayacak yüksek değerli hale getirdiğini, altın işin ustasına bağışladığını öğrendik.
2.    Mevlana Hazretlerinin ilim için varlığını harcadığını, sırrın sırrını, özün özünü, aslın aslına ulaşmaya çalıştığını, bulduğunu, oradan satın aldığı canını işin ustası olan Şems Hazretlerine verdiğini öğrendik.
3.    Şems Hazretleri Allah’ın bildiği, insanlara öğrettiği kadarını bildiği gayb âlemine gittiğini, oraya yerleştiğini öğrendik.
4.    Gayb âlemine ulaşanların bu yolculukta çektiklerinin değer olduğunu, küçümsemenin veya bu yolda sınanmalarına, belalarla uğraşmalarına üzülmemek gerektiğini öğrendik.
5.    Gayb âlemine yolculuk edenin bedeninin toprağa ait olduğundan mezarında rahatça uyuması gerektiğini, sınanmaktan ve belalardan kurtulmuş olacağını öğrendik.
6.    Gönlümüzü üzülmemek gerektiğini, Allah’ın gizli ve açık her şeyi bildiğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
 Allah, Şems Hazretlerinin, Mevlana Hazretlerinin sevgisi gönlünde olanın gül gibi kokacağını, diken gibi yakılmayacağını öğrendik, anladık.
                     *
RAV


Popüler Yayınlar