Bir Habeş’li peygamberin
huzuruna gelip dedi ki:
Vakit geldi, tövbe edeceğim.
*Tanrı diler beni yargılasın,
diler tövbem kabul edilsin, ne olursa olsun; senin gibi peygambere dayanmışım
ben.
Peygamber dedi ki:
Sen tövbe ettikten sonra
iyice bil ki bağışlandın demektir.
Bunun üzerine Habeş’li,
“ Ben suçlarımla yolumu
yitirmiştim.Suçlarımı Tanrı beğenmez.
Doğru, doğru ama bir de suçları mı gördü mü ki?’’ dedi.
Peygamber, bilmez misin ki
dedi; Tanrıdan bir zerre bile gizli değildir.
*Suçlarını zerresine
varıncaya kadar görmüştür ama yüzüne vurmamış,
örtmüştür.
Habeş’li bu sözü duyunca
kanlı yüreğinden bir Ah! Çekti.
Gönlünden o Ah! Öyle bir çıkış çıktı ki can kuşu, kendinden
geçti.
Mustafa’nın önünde topraklara
döşendi.
Tertemiz bir halde yerlere
serildi, tertemiz Tanrıya ulaştı.
Peygamber, dostları çağırdı,
ey ashap dedi, hep birden koşun.
Utanca gark olmuş Tanrı
şehidine ağlayın, tekbir getirin, namazını kılın!
*Utancından
ölen kişinin bedeni tutyalaşır. (çürümez, kaybolmaz)
Onu toprağının bir zerresini
koklasan o bir zerre adeta coşup köpüren yüz deniz kesilir.
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR
M.E.B. YAY. 392
Bunca zamandır bildiğimiz
söz, Allah’tan korkmak, kuldan utanmak.
Onursuz sayılacak ya da
gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duyarız, utanır, sıkılırız.
Ait olduğumuz toplumun
oluşturduğu; inanç, kanun, adet, gelenek, töre gibi davranışlara uygun hareket
etmeyenlerin yüzüne veya arkasından, kınayıcı veya aşağılayıcı sözler söylenir.
Ceza verilir.
Aşağılan kişiye toplum içinde
değer verilmez, adeta kalabalık içinde yalnız kalırlar veya kendi
seviyesindekilerle dost olurlar.
Böyle kişiler toplum içinde
yaşamaya mecbur olduklarından yüzsüzlük ve arsızlıkla toplum içinde dolaşırlar.
İnsan onursuz yaptığı
yanlışın görülmesini istemediğinden gizli yapar. Bu davranışı açıkça yapanların
ar damarı yırtılmıştır.
Yani utanmaz olmuşlardır.
Temelinde günah dediğimiz
yasaklanan davranışlar kişi ve toplumu korumak amaçlıdır.
Tanrının her davranışımızı
gördüğünü bilince artık saklayacak bir şeyimiz kalmaz.
Gizli suçlara gizli, açıkça
işlenen suçlara açık olarak Tanrının cezalandırdığını biliyoruz.
Allah’ın hakkı üçtür
dediğimiz, yaptığın yanlışlığın farkına varıp tövbe etmek için verilen hata
payıdır.
Gizli yaptığını iki defa
örter, üçüncü aynı yanlışlığı yaptığın zaman bir şekilde açığa çıkartır.
Şunu da bilmemiz gerekir ki,
hiç kimse yanlış diye bir şey yapmaz. Doğruluğuna ve haklılığına inanarak
yapar.
Ahlak, vicdan, namus, haram
gibi kavramlarla anlatılan, Allah inancıyla oluşan kimya seni pişman olmaya,
temizlenmeye ve doğru yolda devam etmeye zorlar.
Allah’ın yüzüne nasıl
bakacağım diyen bir insan, utancından öldüğü zaman, bu kişinin şehit
seviyesinde olduğunu peygamberimiz müjdeliyor.
*
RAVLİ