“ Ben kendimin ne halde olduğunu bilmiyorum; sen nasılsın, ne haldesin?” dedi.
Maliki Dinar dedi ki:
“ Tanrı sofrasından yemek
yiyorum, onun nimetleriyle besleniyorum…
Sonra da daima şeytanın
emrine uyuyor, onun buyruğunu yerine getiriyorum!”
*Şeytan, senin de yolunu vurmuş, seni de yoldan çıkarmış da bir lahavle bile demiyorsun…
(Bir
sıkıntı, bir bela başına geldiğinde sabrın tükendiği göstermek için söylenir)
Sende, Müslümanlıktan yalnız
bir ad var!
Dünya derdine tutulmuşsun…
Toprak başına! (Öl, geber anlamında)
Ne de pis bir hale gelmişsin!Sana dünyayı bırak dedim ama şimdi iyice sarıl dünyaya diyorum.
Mademki ne devletin varsa tutmuş, ona vermişsin…
Öyle kolay-kolay elinden
kurtulabilir misin?
Ey düşüncesizlikle hırs
denizine girmiş kişi, geri kalıyorsun, ilerleyemiyorsun, ama bundan haberin
bile yok!
İki âlem de yas elbiselerine
bürünmüş, gözyaşları döküp durmada; sense ziyan içindesin.
DÜNYA SEVGİSİ İMAN
SEVGİSİNİ GİDERDİ…
İsteğin, hırsın (aşırılığın),
tamahın (doymazlığın)canını mahvetti gitti!
Dünya nedir?
Hırs ve tamah yuvası,
Firavundan, Nemrud’dan
artakalan bir şey!
Zamanında Karun, onu kusmuş,
öylece bırakıp gitmiş…
Zamanında Şeddat, ona sımsıkı
yapışmış!
Ulu Tanrı, ona hiçbir şey
değil dedi…
Sense onun tuzağına tutulmuş
kalmışsın!
Bu aşağılık dünyanın
zahmetini ne vakte dek çekeceksin?
Sen kokmuş bir leş oldukça
elbette bu hiçbir değeri olmayan dünya senin doymazlık ettiğin ve edeceğin bir
şey olur kalır.
Sen gece gündüz sarhoş bir
halde şaşırıp kalmışsın…
Bu hiç değeri olmayan şeyden
bir zerreciği elde edeyim diye bekleyip durmadasın.
Bir şey bile olmayan bir
şeyin bir zerresinde kendini kaybeden, nasıl olur da er olur, adam sayılır?
Hiçbir şey olmayan, zerre
kadar değeri bulunmayan bir şeyin üstüne düşen, ondan yüz derece daha aşağıdır
elbette!
Dünya işi nedir?
Tamamıyla işsizlik…
İşsizlik nedir?
Baştanbaşa bir şeye
düşkünlüktür, tiryakiliktir!
Dünya bir alevlenmiş ateştir…
Her an bir başka bölük halkı
yakıp durur!
Bu yakıcı ateş şiddetlendi,
alevlendi mi ondan kaç kaçabilirsen ersin, aslansın!
Aslanlar gibi bu ateşten göz
yum…
Yoksa var pervane gibi atıl
içine, yan gitsin!
Pervane ateşe tapan aldanmış
sarhoşu yakmak, yerinde bir iştir.
Önünü, ardını bu ateş sarmış…
Bir an bile yanmaman mümkün
değil!
“ Böyle bir ateş canını
yakmasın…
Bunu gör gözet de dikkat et,
bak bakalım, onun içinde sana yer var mı?
***
Malik-i Dinar, Hasan Basri
ile çağdaştır.Peygamberi görenleri görmüştür.
Babasının adı Dinar’dır.
Malik, bir gün gemiye binmiş,
gemi denize açılınca kendisinden para istemişler.
Param yok deyince
bayıltıncaya kadar dövmüşler.
Ayılınca yine para istemişler
ve tekrar dövüp denize atmakla tehdide başlamışlar.
Bu sırada denizden balıklar
başını çıkarmış.
Hepsinin ağzında bir dinar,
yani altın para varmış.
Malik, elini uzatıp bir
tanesinin ağzından altını alarak gemicilere vermiş.
Gemiciler bu kerameti görünce
eline, ayağına düşmüşlerse de Malik, ayağını denize atmış ve su üstünde yürüyüp
kaybolmuş.
Bu yüzden kendisine Dinar
denmiş.
*
Şeddad: Yemende Ad kavminin
hükümdarı.
Büyük binalarla ve bu arada
Cennete benzetmek arzusuyla yaptırdığı “İrem bağı” ile ün salmıştır.
Bu köşke girmek nasip olmadan
Tanrı gazabına uğrayarak hepsi yerle bir olmuştur.
*
Özel,
Gurur duyuyorum ne demek?
Boş şeylere güvenerek
aldanıyorum.
Boş şeylerle övünüyorum.
Boş şeylerle büyükleniyorum,
Boş şeylerle uğraşarak
kendimi yükseklerde görüyorum.(Gururun anlamı bu olmasına rağmen onur anlamında kullanılıyor)
İhtiyaç fazlası ne olur?
İhtiyacı kadar olması yaşamı
kolaylaştırır.
İhtiyaçtan fazla olan şey yük
olur.
Ayırt edebiliyorsan ne olur?
Akıl, anlayış ve zekâ var
demektir ki inanmada güçlük çekmezsin.
Ayırt edemiyorsan ne olur?
İnanmazsın ve red edersin.
Köyü huylarından kendin
incinmezsin de neden başkaları kötü huyunu sana gösterince incinirsin?
Sen kendi çirkinliğini
göremediğin için incinmezsin.
Sana aynalık yapar
gösterirlerse o zaman çirkinliğini görürsün.
Kişi ben buyum diye
tanımlayabilir mi?
Hayır.
Her an öyle değişiriz ki
kendin kendini tanıyamazsın.
Keramet niye derler?
Aşağı halden yukarı hale getirmek,
Bilgisizlikten bilgiye götürmek,
Aklı düşünceye yükseltmek,
Hareketsizlikten hareketli
hale gelmektir.
Gerçeğe yaklaşma nasıl olur?
Hayallerin örtüsü gerçeği
gizler ve pişmanlıklara bulaştırır.
Hayalden uzaklaşmakla
yaklaşma olur.*