Gümüş bedenli Ayaz, güzel,
güzel uyumada, gönlü de gözü gibi bir müddetçik dinlenmedeydi.
Gazi sultan Mahmut, başucuna
geldi.
Öyle bir yüce padişah, onun
ayakucuna oturdu.
Ayaz, güzelim uykusundan
uyanmadı.
Padişah, Ayaz’ın
yanakçıklarını binlerce defa öptü.
Öpmeyi bırakınca seher çağına
dek ayaklarını ovdu.
Nihayet Ayaz, tatlı
uykusundan uyanınca padişahı gördü, utancından ateş gibi fırladı.
Padişah, o hali görünce dedi
ki:
Ey güzelliği günden güne
artan güzel!
Mademki sen geldin, ben
gidiyorum.
Kendinde olmadığın zaman,
nasıl anlatayım?
Ne çeşit övsem, anlatsam
ondan da üstünsün.
Cana canlar katan güzelim!
Seni gördüm ki kendinde
değilsin, tuttum, senin yerine ben geçtim.
Fakat kendini gelince sevgili kayboldu.
Sen talip oldun, istenilen de
sır oldu.
Dostum, yok ol ki sevilmiş
olasın.
Kendinde olur,
varlığına bürünürsen perde arkasında kalır, hakikati göremezsin.
Kendinden geç.
Sen kendinde olmadıkça
tamamıyla bizsin, bizden ibaretsin. Mademki kendinde değilken daha hoşsun, niçin kendinde olursun ya?
Yok, olmadıkça tamamıyla
varsın.
Hiçliğe büründükçe tamamıyla
övülmeye değersin, övülmüşsün.
Kendinde oldukça sana ait bir
şey söylemezler.
Fakat kendinden geçtin mi
senden başka kimseciği aramazlar.
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR
M.E. B. YAY. 392
*
Yaren,
Allah seni uykudayken, yani
sen kendinde değilken sever.
Allah tarafından devamlı
sevilmek istiyorsan, kendinde olmayacaksın.
Varlıktan vazgeç, benliği
bırak gibi seni bağlayan bağlardan kurtulup özgür olman isteniyor.
Kendini fazla önemseme, bir
işe yaramaz.
Ne kadar alçak gönüllü
olursan o kadar övgüye değer olursun.
*
RAVLİ