4 Mayıs 2013 Cumartesi

BUYRUK

Padişahın biri, seferden dönmüş, oturduğu şehre geliyordu.
Şehirliler, şehri süslemeye koyuldular.

Herkes, nesi varsa şehri bezemek için ortaya döktü.
Fakat zindandakilerin ipten, zincirlerden başka bir şeycikleri yoktu.
Bir de yanlarında birkaç kesik baş, birkaç yırtılmış, parçalanmış ciğer…

Bir iki kesilmiş el, ayak vardı.
Zindanın önünü bunlarla süslediler.

Padişah şehre girince bütün şehri altınlarla, türlü-türlü ağır kumaşlarla alımlı bir güzel gibi süslenmiş gördü.

Zindanın bulunduğu yere gelince atından indi, yaya yürümeye başladı.
Zindandakilere iltifatlarda bulundu, vaatler etti;

Onlara bir hayli altın ve gümüş verdi.

Padişahın meraklı bir nedimi (sohbet arkadaşı) vardı.
Dedi ki “ Padişahım, bunun hikmetini (gizli neden) söyle bana!

Yüz binlerce, hatta daha da fazla süsler, ziynetler gördün.
Şehrin yollarına, duvarlara ipekli ve ağır kumaşlar, halılar yayılmış, asılmıştı.

Yerlere altınlar mücevherler saçılmıştı.
Havayı misk ve amber kokuları bürümüştü.

Bütün bunları gördün, aldırış bile etmedin…
Hiç birine bir an bile bakmayıp geçtin de

Neden zindan kapısında durdun, kesik başları iyice seyre koyuldun?
Burada gönül açacak bir şey yok ki.

Olan şey, ancak kesik baş, kesik el, ayak!
Bunların hepsi, elleri kesilmiş kanlı katil adamlar.

Neden bunların kapısında durmalı ki?”

Padişah dedi ki:
“Başkalarının süsü püsü oyuncuların oyununa, hilebazların hilesine benzer!
Herkes, kendisine layık bir tarzda malik olduğu (sahip) şeyi göstermede, Onların hepsi de suçlu.

Burada ancak zindandakiler, beni bana layık bir tarzda karşıladılar.
Eğer burada buyruğum yürümeseydi nasıl olur da baş, bedenden, beden baştan ayrılırdı?

Buyruğumu, burada yürür gördüm de onun için buraya dizgin çevirdim.
Bütün şehirliler, kendi ateşlerine dalmışlar, yok olmuşlar, gururlarına kapılıp gitmişler, kendilerini beğenmişler!

Yalnız perişan bir hale düşen, yalnız hükmümün kahrına uğrayıp şaşıran zindandakiler!

Gâh ellerinden olmuşlar, gâh başlarından…
Gâh yaştan geçmişler, gâh kurudan.

Ne işleri var, ne güçleri!
Oturmuşlar, bu kuyuya benzeyen zindandan darağacına gitmeyi bekliyorlar!(Ölümü)

Hülasa zindan, bana gül bahçesi kesildi;
Bazen onlar benim adamlarımdır, bazen ben onların adamıyım!”

Yolun inceliklerini görenlerin işi;
Fermana uymak, buyruğa göre yol yürümektir…

Hülasa padişahın zindana gitmesi, yol inceliklerini bilmesindendir.

                                          ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                           ***
Yaren,
Bu hikâyede Tanrı’nın halka ve dervişe bakışı anlayışımıza sunulmuştur.
Tanrı halka verir halk da dünyayı süslemekle uğraşır.

Zindan bu dünya, zindandakiler de Tanrı buyruğuna boyun eymiş inananlar.
Kaderinin hükmü olan ölümü bekleyen Tanrı huzuruna alınmayı bekleyen dervişler.

Dikkatini şu cümleye çekiyorum:
(Bazen onlar benim adamlarımdır, bazen ben onların adamıyım)
Yaren bunun ne demek olduğunu iyice düşün.

Dervişi miskin, kendini hapsetmiş, dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş sanma, o gizli iş yapandır, gizli nimetler içindedir.

Bu nimetleri nerden aldığını dikkat çektiğim cümle ile anlamalısın.

Yaren sen Tanrı’ya sevgi ile bağlanıp çalış da, Tanrı da senin istediklerine kavuştursun.

Yaren insan gördüğünü ister.
Derviş öyle şeyler ister ki, halkın görmediği kendi gördüğü şeyleri ister.

Derviş Tanrı’nın imkânlarını değil bizzat kendisini ister.
Kendisiyle konuşur.

Emir alır.
Emri tereddütsüz yapar.

Yol uzun yaren, gördüğün rüyaları yaz.
Parlak gördüğün renkler nurla aydınlatılmış yukarı âlemden sana iletilen mesajlardır.

Pembe sevgidir.
Kırmızı aşktır.

Sarı hazırlığını tamamla demektir.
Duman rengi seni ayrılıkla arındırıp huzura alacağız demektir.

Siyah sırlar diyarına ulaştın demektir.
Renkler desenlerle beraber görürsen, verilenler işlenerek güzel kullanılıyor demektir.

Beyaz (parlak) Tanrı rengine boyandın demektir.

Not: İsteklerinden oluşan veya problemlerinden oluşan rüyalar ışığın koyu veya açık olması ile oluşan şekillerle olur.

Parlaklık yoktur.
Rüya tabirleri kitabından anlayabilirsin.

                                        ***
RAVLİ

Popüler Yayınlar