4 Mayıs 2013 Cumartesi

DÜNYA LEZZETİ

Kadri yüksek (Değerli, onurlu, itibarlı, şerefli, haysiyetli, yetenekli) bir yol eri vardı.

Yolun bütün inceliklerini görür, bilirdi.
Kimsenin elinden bir şerbet içmezdi.

Bir gün birisi:
” Efendim, neden şerbete hiç rağbetin yok?” diye sordu.

Dedi ki: “ Görüyorum; başımın ucunda ölüm, dikilmiş bekliyor.
Şerbet içmeye niyetlensem hemencecik elimden kapacak!

Başıma dikilmiş böyle bir memur varken şerbet içersem bana zehir olur doğrusu.

O memur, durup dururken nasıl olur da şerbetten lezzet alırım?
O şerbet, bana gülsuyu şerbeti olmaz.
Ateş kesilir.

Bir an baki kalan şey, yüzlerce âlem bile olsa ancak yarım arpa değerindedir.

Bir an sürecek olan vuslata (Buluşmaya) nasıl dayanabilirim,
Aslı temeli yok ki!

Muradına erişmişsen, başın bu yüzden yücelmişse bir solukluk murat almayla bu derece böbürlenme!

Yok…
Öyle değil de muratsızlıktan halin, kararıp kalmışsa yine ağlayıp inleme.
Çünkü bu muratsızlık da bir sarhoşluk müddetinden ibarettir!

Bir mihnete (Zorluğa) düşer, bir zahmete uğrarsan bu yüceliğine alamettir (İşaret, iz, nişan, belge),
Hor hakir olmana değil.

Peygamberlerin çektikleri belayı, kimse Kerbela’ da bulamaz, gösteremez.
Sana görünüşte bir zahmet gösteren, hakikatte can gözü açıksa bir define göstermiştir.

Her an, ondan yüzlerce hidayet (Doğru yola kılavuzlama, Hak yolunun aydınlatılması) erişmededir.

Bütün âlem onun lütfüyle,  onun ihsanıyla dopdoludur.
İhsanını hatırlamıyorsun da onun için azıcık bir zahmetine bile katlanamıyorsun.

Bu iş, nasıl olur da dostluk nişanesi sayılır?
A içi kararmış, sen tepeden tırnağa kadar bir deriden ibaretsin!

                                      ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                        ***
Yaren,

Dünya lezzetini bir tadarsan bağlanır yanlışlıklara doğru gidersin.
Seni kendine çeken, esir eden, mahveden, tuzağa çeken dünya tatlarını hiç kendi bedenine almaman öğütleniyor.

(Şerbetten kasıt tat, içmekten kasıt içine alıp damarlarında dolaşmasına izin vermek)

                                    *
Dünyada hoşlandıklarında, sevdiklerinde, nefret ettiklerinde, acıların da, üzüntülerin de gelip geçer.

Zaman öyle bir geçer ki yaşamışlıkların geride alıp verdiğin bir soluk gibi kalır.

Binlerce yıldır dünyaya gelenler göçüyorlar.
Sen de geç.

Dünyaya sevgiyle bağlanma, bırak onu.
Dünya olanaklarına sevgiyle bakma.

Kalıcı olana gözünü dik ve kalıcı olanı iste de bu uğurda yol al.
Gönlünü kalıcı olana vermeyen, gönlü diri bir er olamaz.

                                  *
Dünyanın hoşluk veren tatlarını almaya çalışma.
Sevinç içinde olmanın yollarını ara.

Pis işler (İçki, kumar, fuhuş, uyuşturucu, hırsızlık, arabozuculuk, yalancılık Vb.) önce sana zevk verir.

Fakat sonuç olarak bakarsan hepsinin perişan olduğunu görürsün.
Tanrı bela verdiği zaman önce acı duyarsın, çare arayışına girersin, çaresizliğini anlar ve yalvarışa geçersin.

Sonrasında doğru yolların olduğunu, yanlış gittiğini görürsün, bu kadar zararla dönerek kurtuluş yolundan gitmeye başlarsın.

Sana önce sözlü, sonra sitemli uyarılara aldırış etmediğin ve öğütlerden ders almadığın için, seni doğru yola getirmek için belanın verildiğini anlamalısın.(Belanı bulursun)

Zahmet ve sıkıntıların içine konan sana sunulan nimetleri sabırla almalısın.
Şükreden ve sabreden elbette ki karlı çıkar.

Şikâyetçi olan birbiri ardına yapıştırdığı şikâyetlerin sonunda hasta olur ve ölür.

“Neden ben!” Diye şikâyetçiler söyler.
Be şaşkın nedeni sensin.

Hem neden ben diyorsun.
Hem de dediğini anlamıyorsun.

Yaren, bazı şeyler ahret âleminde olan şekiller dünya âleminde zıt veya farklı şekillerde kendini gösterir.

Kafan karışmasın, anlam bütünlüğün bozulmasın.
Mevlana Hazretleri atlara ters çakılan nal olarak anlayışımıza açıklamıştır.

Yani nal izlerine bakanlar, ters çakılmış nal izine bakıyorsa aksi istikamete gidildiğini anlar.
Uygun olmayanlar anlamasın diye böyle tasarlanmış.

Aynaya baktığın zaman yukarıda olan yukarıdadır.
Aşağıda olan aşağıdadır.

Sağında aynada gördüğüne dönüp aslına bakarsan solunda olduğunu görürsün.

Solunda aynada gördüğüne dönüp aslına bakarsan sağında olduğunu görürsün.

Bu aldatmacaya dikkat et.
Anlam bütünlüğü üzerine bu öğreti tasarlanmıştır.

                                ***
RAVLİ

Popüler Yayınlar