4 Mayıs 2013 Cumartesi

KAYBEDİNCE GERÇEK DEĞERİNİ ANLARSIN

Birisi, dini temiz birisini rüyada gördü, selam verdi, cevabını iştmedi.

Dedi ki:
“ Ey şöhretli ulu kişi, selamıma niye cevap vermezsin?
Bilirsin ki selam almak farzdır.
Cevabını ver, başını çevirme!

O er dedi ki:
Evet biliyorum, selam almam farzdır ama bize bu kapı, tamamıyla kapanmıştır.

İbadet kapısı bizden çok uzakta kaldı.
Artık senin selamını nasıl alayım?

Hiç ibadette bulunmuyoruz.
Burada biz artık ne bir rükû (Eller dizde olmak üzere ve gövdenin yere paralel gelmesi) edebiliyoruz, ne de secdeye (Eller başın iki yanında olarak, dizlerin bükülmesiyle yere kapanmak) varabiliyoruz!

Senin gibi ben de dünyada olsaydım bir an bile ibadetten kalır mıydım hiç?
Bundan önce bir avuç bihaberdik (Habersiz), fakat ömrün kadrini (Değerini) şimdi biliyoruz.

Yazıklar olsun.
İbadet kapısı bağlandı, soluk bitti, gam geldi çattı.

Ne ibadet etmeye bir yolum var, ne gönlümde ah etmeye bir takat var!
Yazıklar olsun, upuzun ömür geldi geçti.

Elimizde dertten başka bir şey kalmadı, hikâye de söylenmedi, öylece kalakaldı!

Yazıklar olsun ki ibadette bulunmaya kudretimiz varken bilmedik.
Hâsılı (Görünen) bugün şaşkın bir halde kalakalmış pişmanlıkla zindanlara düşmüşüz!

Kuş, kanadının kıymetini, kanadı yandıktan sonra anlar.

Sen de körlüğünden yolu görmüyor, önünde kuyunun olduğunu seçemiyorsun?

Kalk da Tanrı’dan bir görür göz iste!

Seni, mezarında körlükten kurtarırsa işi o vakit anlarsın.
Şimdi nefsin yel üstünde, o vakit her şeyin yel üstüne kurulduğunu bilirsin.

Şimdi habersiz bir halde bir yele dayanmış, kalakalmışsın.
Hele sabret, başındaki yel gitsin de gör!  

Şimdi başın göklerde ama yere girdin mi gök gibi baş aşağı dönersin!
İşin gücün bu âlemdedir.

Gittin mi bütün bunlar yastan (Matem) ibaret kalır.  
Bu hiçin ebediliğine imkân yok, onun için ne düşmanlığın değeri var, ne dostluğun!

O vakit dersin ki âlemin hiç faydası yokmuş, ne varsa benim canımdan ibaretmiş!

Mademki hiçbir yüzün bu âlemde kalması mümkün değil, ha güzel olmuş, ha çirkin!

Mademki hiçbir kılın kalmasına imkân yok, ister ak olsun, ister kara!

                                   ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri.
M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                      *
RAVLİ

 

 

Popüler Yayınlar