23 Mayıs 2013 Perşembe

NE KADAR ÇALIŞMALI


İhtiyar oduncu ile Sultan Mahmut 24

Sultan Mahmut elli atlı ile avlanmadan dönüyordu.
Yolda kendisine bir çadır kurdular, avı da ateşe vurdular.

Padişah gezinirken yolda kuvvetsiz, bir ihtiyar gördü.
Odun yüklenmişti, yükü padişaha pek ağır geldi.

Ona acıyıp yanına gitti, dedi ki:
Bu odun kaça?

Yoluna gitmekte olan İhtiyar oduna müşteri olanın Sultan Mahmut olduğunu bilmiyordu.

Dedi ki:
Beyim, iki arpaya satıyorum.:
İki arpa ver al, dedi.

Sultan, içinde yüz altın olan para kesesini önüne koyup içinden bir tanesini ihtiyarın avucuna koydu.

İçinde yüz altın dinar bulunan bir dağarcık (Kumaştan veya deriden yapılan küçük torba, kese) vardı ki içindeki tek dinar, iki arpadan ağırdı.

Padişah, onu açıp ihtiyarın önüne oturdu, avucuna bir altın koydu.

Dedi ki:
İhtiyar!
Bu altın iki arpa eder.
Razı olursan kabul et, al.

İhtiyar!
Bu dedi, iki arpadan fazladır.
Terazi de yok ki tartalım.
Nasıl olacak bu iş?

Padişah ihtiyarın eline bir altın daha koyarak:
Bak bakalım, dedi, bu iki lira eder mi?

İhtiyar:
Tartmadan bile belli.
Bu, daha ağır, daha fazla, diye dedi.

Padişah bir tane daha verip:
Ya bu nasıl? Dedi.

İhtiyar:
Bu da fazla, dedi.
Bu suretle ona altınları teker teker veriyor, fakat hepsinin de iki arpadan ağır olduğunu biliyordu.

Hâsılı bütün dağarcığı boşalttı.
Dağarcığı ihtiyara attı.

Dedi ki:
Antınları dağarcığa koy.
Bu dağarcık, onların dağarcığı.

Şehre götür, orada terazi vardır.
Tart, biç, içinden iki arpa al.
Geri kalanını hemencecik padişahın kapıcısına götür, teslim et.

Padişahtan ihtiyar altınları aldı.
Padişah da at sürüp sarayına gitti.

Ertesi gün ihtiyar saraya geldi.
Dün görüştüğü kişinin padişah olduğunu görünce titremeye başladı.

Padişah ihtiyarı görünce:
Yol verin, ihtiyarı karşıma oturtun dedi.

İhtiyar oturunca padişah:
A ihtiyar, ne yaptın?
Bir, bir söyle bakalım, dedi.

İhtiyar:
Ey gönüller aydınlatan padişahım, dün sabaha kadar aç yattım.

Padişah:
Neden dedi.

İhtiyar:
Benimle yolda bir alış verişte bulunmadın ki.
Beni zengin sandın, dün gece öylece aç bıraktın işte dedi.

Padişah dedi ki:
Hadi o altınları al götür.
Hepsi de senin.

İhtiyar:
Padişahım, mademki altınların hepsini bana verecektin, neden dün vermedin de bir, bir avucuma koydun?

Padişah:
Bana beyim dedin.
PADİŞAH OLDUĞUMU BİLMEDİN.
A ihtiyar.

Gönlüm istedi ki benim dünya padişahı olduğumu bilesin, anlayasın. Benim padişahlığımı anladın ya, artık bütün ihtiyaçların karşılandı, sen de padişah kesildin, dedi.

Azizim!
BU YOLDA İHTİYAR ODUNCU SENSİN, ALLAH NURU DA PADİŞAH

Allah’ın bağışlaması ile soluk nefes alıyorsun ya, İşte yaşadıkça aldığın bu nefesler, altındır.

Adeta bir, bir altın elde etmedesin.

Yarın dünyadan ölüp ebedi hayat verilirse önüne bu dünyada topladığının karşılığını bulacaksın.

Sevgili dünya ömrün gelip geçer.
Binlerce yüz yıl yaşasan bile ebedi ömre göre bir nefes bile sayılmaz,

Ham değilsen bunu böyle bil.
Olgunsan bunu böyle bil.

Bir anlık solukluk ömrü de yaşadın sayarsan binlerce asırlık ömür, bir kıl değerinde bile olamaz.

Bir anlık ömürde yorulup zahmet çekersen ebedi ömür zevkini elde edersin.
Fakat zaman bağı, ayağını tutarsa zaman kaydında kalırsın, olduğun yerde ölür gidersin!

                                    ***   
İLAHİNAME FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.EB. YAY.392

                                      *
Alış verişte karşılıklı tam anlaşma olmadan para ve mal kullanılmaz.
Allah’ı her şeye gücü yeter olduğunu bilmiyorsan ayrılan payın tek, tek verilir.

Bilirsen ve anlarsan payına düşeni birden alırsın.
Aklı az olana serveti koruyamayacağı için az, az verilir.

Kıymetli zamanını boş geçirme, çalış.

                                           *
RAVLİ TANRIYI BİLMEK GÖRMEK  yaz Googleden oku.
                                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar