Bir ihtiyar adam, eşeğine
diken yüklemiş, sürüp gidiyorken diken demetleri çözülüp düştü…
Adamcağız kalakaldı…
Başını kaşımaya başladı.
Sultan Mahmut, ihtiyarın
perişan bir halde düştüğünü, eşeğinin kakılıp kaldığını, dikenlerin yere
serildiğini gördü.
Yanına gidip:
” Sana yardım
edeyim mi, ister misin?” dedi.
Adam :
“ Elbette” dedi…
“Bana yardım edersen ne çıkar ki?
Ben faydalanırım, sense ziyana girmezsin.
* Görüyorum, güzellikten nasibin
var…
Güzel yüzlülerin lütfüne
şaşılmaz.”
Padişah lütfedip atından
indi;
Gül gibi elini dikenlere uzattı.
Adamın yükünü eşeğe yükledi.
Tekrar atına binip askerinin
bulunduğu tarafa doğru sürdü.
Askerine varınca dedi ki:
“ Şu yandan bir adam, eşeğine
diken yüklemiş, gelmekte.
Her yandan onu kuşatın,
huzuruma getirin.
Asker, derhal o tarafa
yürüdü, yolu kestiler…
Adama padişahın yanına
varılacak yoldan başka bir yol kalmadı.
Kendi kendisine:
” Bir arık
eşekle böyle bir zalim askere nasıl karşı koyabilirim?” diyordu.
Korkuyordu ama o sırada
padişahın başına çekilen şemsiyeyi gördü…O tarafa varılacak yolu buldu.
Eşeğini padişahın huzuruna
kadar sürdü…
Padişahın yüzünü görünce
dehşetle utandı.
Yarabbi, dedi…
Halimi kime anlatayım?Sultan Mahmut’a hamallık ettirmişim meğerse!
Padişah dedi ki:
“ A yoksulum, söyle bana
bakayım ne haldesin?”
Adamcağız
“Aykırı oyuna kalkışma…Halimi biliyorsun…
Şimdi tanımazlıktan gelmesene!
Yoksul bir ihtiyarım.
Yük taşımakta, gece gündüz
çölden, ovadan diken toplayıp götürmedeyim.
Onları satar, ancak kuru
ekmek alırım…
Elimdeyse sen bana ekmek ver”
dedi.
Padişah dedi ki:
“ Dertli ihtiyar, fiyatını
söyle bakayım…Dikenlerini kaça alayım?”
Adam
“ Ey zamanın padişahı, ucuz almaya kalkışma; Onları on kese altına bile satmam” dedi.
Bu, ancak iki arpa değer…
Amma da ucuz satıyorsun ha!” dediler.
Bu iki arpa değer ama böyle alıcı az düşer;
Askerler adama:
“ Ahmak herif, sus.Bu, ancak iki arpa değer…
Amma da ucuz satıyorsun ha!” dediler.
İhtiyar dedi ki:
“ Doğru.Bu iki arpa değer ama böyle alıcı az düşer;
Bu iyi bir alıcı!
Fakat onun eli sürülünce yüzlerce can değerindedir!”
M.E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
BİR DEVLET SAHİBİ, ELİNİ
DİKENİME SÜRÜNCE DİKENİM, YÜZLERCE GÜL BAHÇESİ MEYDANA GETİRDİ.
Onun gibi bir devletli,
dikenime el sürünceye kadar mahrumiyet.
Bana nice dikenler yükledi.
Evet…
Bu bir dikenden ibaret;
değeri pek ehemmiyetsiz,Fakat onun eli sürülünce yüzlerce can değerindedir!”
***
MANTIK AL- TAYR 1
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M.E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Yüce bir insan sana yol
gösterir, yardım ederse, dikenlerden kurtulursun.
Diken: Hayatın sana acı verdiği davranışlardır.
Aslında bunların ne anlama
geldiğini bilmediğinden ve sonuçlarının ne olacağından haberin olmadığından
duyduğun acılardır.
Sana batan dikenleri, yol
gösteren pir; bir-bir ayıklar seni sakinleştirir, tedavi eder, sağlığına
kavuşturur, kuvvetli hale getirir.
Eğer sen ben biliyorum, kendi
dikenimi kendim temizlerim diyorsan bu iyi bir düşüncedir.
Ama unutma ki elinin
uzanamayacağın yerlerin de var.
Uzman, yetenekli, iyi
niyetli, işini bilen tarafından daha hızlı, az tahribatlı, daha hızla sağlığına
kavuşmaktan niye kendini mahrum edeceksin ki!
Akıllı insan imkânlardan en
iyi faydalandır.
Benliğini araya sokarak,
kendini mahrum etmemelisin.
Pir dediğimiz yaşlı bilge
büyüğümüzden kendini daha üstün sayma, Şeytan’ın yaptığı davranış olduğunu
biliyorsun.
Böyle davranan Şeytan’a ne
yapıldığını ve ne halde olduğunu biliyorsundur herhalde?
*
RAVLİ