Şeyh Bısri o mezarın başına gitti.
Mezara bakıp duruyor; mezarın
başında kendi kendine ağlıyordu.
Diyordu ki:
Ne müşkül iş bu, bu âlemin
son konağı mezar;
O âlemin de ilk konağı
burası;
Şu halde ilk konakta yerin
altı, son konak da!
Renkten, gösterişten ibaret
olan ve sonu bundan, yani mezardan ibaret bulunan âleme nasıl gönül verirsin?
Bu sarp dünyadan nasıl
korkmazsın ki sonu budur, yani mezar.
Niceye bir sonu bundan ibaret
olan dünyaya bağlanacaksın?
Önü de böyle olacak ya, vay
buna gönül verene!
Bu perdenin ardında hiç kimse
yoktur ki onun zari-zari ağlayarak ölmüş bir ölüsü bulunmasın!
Önünde yel olunca kandili
korkusuz, pervasız nasıl götürebilirsin ki?
Perde ardında birisiyle
arkadaşlık edeceksen bari ölüsü bulunmayan birisiyle arkadaşlık et.
Hâlbuki sen karasevdaya
tutulmuşsun;
Kasırgaya kapıldığın halde
bize bir kandil getirmeye savaşmadasın!
Kandilin sönüvereceğinden
korkuyor musun?
İstediğin kadar sıkı tut,
dikkat et, faydası yok, çabucak söner!
Ansızın kandilin söndü mü
yolda kalır, bir kuyuya düşüverirsin!
Sönmüş kandili bir hayli
arasan da âlemde kimse sana haber vermez.
Yelin söndürdüğü kandile
acıklansan, başına vurup dövünsen ne faydası var?
Kandil mekânsızlık âlemine
ulaştı, oraya döndü mü görünmez olur.
Gören kişinin canına, bu
âlemden o âleme varan yol, bir soluktan fazla sürmez.Can bu âlemden geçti mi bu âlem, sana o âlem oluverir!
Bu âlemden o âleme giden yol, pek uzun değildir.
Arada duvar olan ancak bir
soluktur.
O soluğu verdin de öldün mü
seni baş aşağı toprağa atıverirler.
Ölüm halka musallat olmuştur;
Çaresiz herkes, toprağa baş
koyup yatacak, uyuyacaktır.
Ölüm ne ahmağı bırakır, ne
akıllıyı;
Ne bir iyi adam ondan
kurtulur, ne bir kötü adam!
İster bu kavimden ol, ister
başka bir kavimden;
Sende onlar gibi geçip
gideceksin, bunu iyice düşün!
Kim ölür, aşağılık toprağın
altına girerse herkes ona der ki;
Kurtuldu, istirahata vardı.
Ölüm, yenilmez güçlü kuvvetli
bir erdir;
Ölümüne ten istirahati
derler.
Hakikaten de dünya dağdağa (Gürültü, patırdı kütürdü, boşuna telaş ve aztırap)
doludur;
Onun ilk istirahat konağı
ölümdür.
Mademki ölüm sana galip
gelecektir;
Ne yaparsan yap, ondan
kurtulmaya çare yok!
Kalk da göklere bir adım
atalım;
Bu kanlarla dolu çömleğin
üstünü örtelim.
Bu dünyaya geldiğime bulut
gibi gözyaşları döküp ağlayarak gidiyorum;
Ah bu gelmeden, vah bu
gitmeden!
***
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
Yaren,
Mezar başında şeyhin kendisi
ile yüzleşmesi hikâye edilmiş.
Ölümün var olduğunu ama ölüme ve ölüm sonrasına hazırlanırsan korkularının esiri olmaktan kendini kurtarır, enerjini boşuna harcamaz gelecekteki yaşam için hazırlık yaparsın.
Bu kabul etme duyuş, düşünüş
ve hissiyatında pozitif enerjiye sahip olmanı sağlayarak kendini, aklını,
duygularını faydalı hale getirirsin.
Yüz bin perde dediğimiz bu.
Korkulardan kurtulman lazım,
Korkuların çıkış yeri, ana
temeli ölüm korkusu olduğunun bilincine varman ve kaçma veya yok sayma yerine
Şeyh Hasan Bısri gibi yüzleşmemiz gerektiği hatırlatılarak öneriliyor.
Herkesin bildiği bu bilgiye
önem verirsen fayda sağlarsın.
Ben zaten biliyorum dersen
inceliklerini kaçırır, çok fayda sağlayacağın basit görünen bilgilerin büyük
getirisinden mahrum olursun.
Biliyorum demekle bilinmez,
ayrıntılara girip kontrol edip yaşamında faydalı şekilde kullanabilir durumda
isen o zaman biliyorum demelisin
Yüzeysel bir görüş görüştür,
yüzeysel bir bilgi bilgidir, ancak beklenilen faydayı sağlamaz.
Bu yazdıklarımızı yeni
duymuyorsun.
Defalarca çeşitli ortamlarda
söylendiği için o ortamın his yapısına göre kendince anlam verdin.
Şimdi yeniden etraflıca
düşünmen ve bundan azami şekilde faydalanman için sunuyoruz.
Yani sofra kuruyoruz.
Her biri bir yerde yetişen
gıdaları bir araya getirip pişiriyoruz ve yiyerek kuvvet sağlıyoruz.
Kuranı kerimi defalarca hatim
indiriyoruz neden?
Sevap diye.
Sevap ne?
Allah tarafından
mükâfatlandırılan hareket,
İyi olan davranışlarımızı
unutmayalım, kötü bir yola farkında olmadan girmişsek farkına vararak yanlış
yoldan dönüp doğru yola girmek için.
Yani yaren, Allah’ın bizi
beğeneceği davranışta bulunarak Allah ile bağımızı kopartmamak ve daha
sağlamlaştırmak için.
*
İnsan ruhu, bedenden ilgisini
çekince ilk makamına (ilk yerine) gider.Her ruhun makamı bellidir.
Oradan gelmiş, ölümden sonra
da oraya döner.
Hiçbir ruh, makamını geçemez.
Ancak kemal ve irfan sahibi
olanlar yükselir.
Cisim âleminde (Dünyada iken) ilim ve taharette (bilim ve temizliğinde) kalan ruh, yine kendi alanına
döner.
Eğer ruh bedende iken temiz
kalmış, kemal ve irfan alanında yükselmişse ölümden sonra daha yüksek makamlara
çıkar.
Eğer irfan ve kemalde
yükselmemiş, fakat kendi alanında bilgili ve temiz kalmışsa, ölümden sonra
kendi ilk makamına döner.
Bu iki zümre, fani ve sefil
dünyadan kurtulup giderler ve ikinci dirilişe kadar zevk ve huzur içinde diğer
yüksek ruhlarla birlikte yaşarlar.
Eğer insan ruhu, bu cisimler
âleminde, hayvani ruha mağlup ve kendi ilim ve taharetinden (İlim ve temizliğinden) sıyrılmışsa hayvani ruh, onun
yüksek akılla temasına engel olur.
Ölümden sonra süfli (aşağı) âlemde kalır ve ikinci dirilişe kadar elim bir
azap içinde hayvani ruhla mahpus kalır.
Bütün yüksek ve süfli (aşağı) ruhlar, büyük kıyamette ve üçüncü üflemede her
ruh, kendi cesedine girer ve onunla haşrolunup her insan kendi işlediğini,
dünyadaki amelinin karşılığını görür ve bulur.
Dünya ile ahret arasındaki
yolun mesafesi insanın ölümüdür.
Onun için her insanın ölümü
onun küçük kıyametidir.
O halde kendini bil ve
muhakkak inan ki bir toprak cisim değil, bir ruh-i paksın (temiz bir ruhsun), Sen, devreden feleklerin
neticesisin.
Sen, keyfiyet (İyi veya kötü) niteliklerinin, büyüklüklerinin hülasası (özü)sın.
Sen, kâinatın da özüsün.
Çünkü sen, bir meyvesin ki Cihan ağaçlarının zerreleri, senin geçiş ve çıkış hareketlerinin, tavırlarının eseridir.
Sen, öyle parlak bir çekirdeksin
ki, kâinatın bütün dalları senin fürüundur.( senden bitmiş ve üremiştir.
Öyle bir noktasın ki, bütün
varlıkların gözleri harflerindir.
Eğer kendini böyle bilirsen
Allah’ı da öyle bilir ve onunla mutmain (içi rahat,
şüphe kalmamış) olur, kalben rahat eder ve ölümden katiyen korkmazsın.
Aksine onu büyük bir nimet
bilirsin.
Çünkü
Topraktan gelen ve toprak
olacak olan vücudunu Kafdağı ve temiz ruhunu da Anka kuşu gibi görürsün.
( Anka: Yücelerde yaşayan,
yere hiç inmeyen kuş)
*Marifet nameden alıntı.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.
*
Özel,
Arif neyi bilir, neyi anlar?
Gönlü Allah’ın lütfünü
kalbiyle bulur.
Eşyanın hakikatini bilir.
Allah’ın zatını bilir.
Allah’tan başka varlık
tanımaz.
Gönül evini temizleyerek
sevgiliye(Allah’a) hazırlar.
Allah’ı duyar ve görür.
Dünya varlığı
değersizleşmiştir.
Bedenini ve giysilerini
temizler.
Gönüldeki günah ve vesveseyi
temizler.
Tanrı sırrını her şeyden ayrı
tutar.
Temizliği tamam edince Tanrı
ile konuşmaya layık olur.
Namazı kabul edilen
namazlardan olur.
Bilenle bilinen birleşir,
bilmediklerini bilen olur.
Güzel ve iyi huyların aslı
olan huylar nedir?
ADALET: Yolu adalet olanın zulmü
olmaz.
İyilik adaletle kendini
gösterir.
İleri ve üstün olgunluk
verir.
Karşılığında nur ve rahmet
alınır.
HİKMET: Ne canı ne gönlü bir
şeyin üstünde uzun-uzun düşünmez.
Boş ver de demez.
İFFET: Namuslu davranarak şehvetini zarar
vermeyecek hale getirir.
Cinselliğe fazla düşkündür ne
de kesilmiştir.
YİĞİTLİK: Ululanman ve alçak
davranışlardan kendini kurtarmıştır.
Korku ve kızgınlık yoktur.
Her güzel huyda orta yolu
gözetme vardır.
İşinde kontrol vardır.
Gücünde kontrol vardır.
Sözünde doğruluk vardır.
Kalbi ölü ne demektir?
Ben görüyorum, biliyorum
diyerek hiç kimsenin sözünü dinlemeyendir.
Neden korkarsın?
Aradığını bulamamaktan.
Beklediğin şeyi elinden
kaçırmaktan,
Hakikate nasıl ulaşırsın?
İnanırsın, bilgilere doyarak
olgunlaşırsın sonra imanda ve vicdanda bir şey kalması ile olur.
Neyi sormalısın?
Aç mısın, susuz musun, bir
şeye ihtiyacın var mı? Diye.
Neyi sormamalısın?
Milliyetin, inancın,
mezhebin, paran
Hoşgörülü davranışa hoşgörüsü
olmayan ne der?
Aptallık.
Kendine mal etmek neye neden
olur?
Kendisine mal etmek duygusu,
düşüncesi isteği başladı ise, çevrenden sana cimrilik başlar.RAVLİ