6 Mayıs 2013 Pazartesi

BUĞDAY YEMEK

Âdem cennete doydu;
Yeni bir şey elde etmek için buğday yemeden çekinmedi, cesurluk gösterdi.

Bütün o eski nimetleri bir buğday tanesine sattı;
Elinde ne varsa bir buğday uğruna yaktı, kül etti!

Her şeyden çırçıplak bir hale geldi mi yine gönlüne bir derttir düştü;
Yeni bir aşk geldi, kapısının halkasını çaldı!

Aşk ayrılığına düşüp adeta yok olunca o yeni eski de gitti, o da yok oldu.
Hiçbir şey kalmayınca hiçlikle uzlaştı;

Elinde ne varsa hepsini bir hiçe verdi gitti!
Varlıktan gönlü çekmek ve ölmek;

Bu bizim işimiz de değil,
Her babayiğidin de harcı değil!

                                  ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                      ***
Cenab-ı Hak ruhlar âlemini yarattıktan 2000 yıl sonra cisimler âlemini yarattı.

Arş-ı-aladan karanlık perdelere varıncaya kadar, hepsinin düzenini 6 günde tamamladı.

Kâinatın her tarafını meleklerle doldurdu.
Yeryüzünü çeşitli yaratıklarla doldurdu, rızkını sağladı, yaşam süresini rızkına bağladı.

Yeryüzünde renksiz, dumansız ve ısısız ateşten cini yarattı ve ona Maric adını verdi.

Maric cin topluluğunun atasıdır.
Sonra karısını yarattı ona Marice adını verdi.

Onların evliliğinden cin topluluğu üremiştir.
İblis bunlardandır.

Cin topluluğu o kadar çok üremiştir ki yeryüzünü doldurmuştur.
Cinlerin asıl sureti insanlarınkine benzer.

Fakat bedenleri, bedenleri meleklerinki gibi latif olduğu için diledikleri suretlere girerler.

Dünyaya sığmayan cinler, Allah’ın emriyle dünya semasına çıkmış ve orada yaşamaya başlamışlardır.

Bütün cinler gece-gündüz Allah’a ibadet eder, hiç ona asi olmaz, emirlerine karşı gelmezler.

Fakat 7000 sene sonra, yeryüzünde kalanları, kötülük yapmaya ve kan dökmeye başladılar ve ibadeti terk edip Allah’a isyan ettiler.

 Sonra Cenab-ı Hak, her yüzyılda bir kendilerine gönderdiği peygamberi öldürmüş ve böylece 12000 senede 120 peygamber öldürmüşlerdir.

Sonra Tanrı onlara kızmış, dünya semasında yaşayan iblis ve çocuklarını yeryüzüne göndermiş ve dünyadakilerle birlikte toplandıkları bir yerde gökten indirdiği bir ateşle hepsini yakmıştır.

Sonra başka bir gökten indirdiği İblisin torunlarını, bir denizin adalarında yerleştirmiştir.

O zaman İblis, Allah’a çok itaat ve ibadette bulunduğundan kendisini yedinci kattaki Sema’ya kaldırmıştır ve ondan razı olup Cennete sokmuştur.

Yeryüzü boş kalmasın diye dünya semasından gönderdiği meleklerle doldurmuştur.

Bunlar da 1000 yıl Allah’a ibadet etmişlerdir ve böylece Cinlerin yaradılışından 20000 yıl geçmiştir.

Sonra Cenab-ı Hak Hz. Âdem’i yaratmak isteyince Azrail (A.S.) yeryüzüne gönderip ona, 7 iklimden (kıtadan) toprak aldırtmış ve sonra Cebrail’i (A.S.) gönderip o kuru toprağı yoğurup hamur haline getirmiş ve 40 gün o şekilde bekletmiştir.

Sonra Cenab-ı Hak, bu hamuru Numan vadisinde, en güzel şekilde suret vermiş ve kendi ruhundan başına üfürerek diriltmiş ve melekleri ona secde ettirip, yeryüzünde evlatlarına peygamber yapmıştır.

Yalnız iblis, ona secde etmediği için lanetlenmiştir. (kovulmuş)
 O da bütün zürriyetiyle Âdemoğullarına musallat olmuştur.

Bunlar insanın vücuduna girer, kan gibi damarlardan akar ve kuruntu vererek fenalıklara sürüklerler.

Fakat hiç kimseyi zorla isyana ve kötülüğe yöneltmezler.
Ancak, ibadetleri iyilikleri güç ve acı,

Fenalıkları, eğlence ve akılsızca yapılan zevkleri tatlı gösterir ve bu yolla isyana sürükler.

Cenab-ı Hak Hz. Âdem’i yarattıktan 40 yıl sonra göklere çıkarmış ve Firdevs cennetine sokarak ona her çeşit nimeti ihsan etmiştir.
Sonra onun sol böğründen Havva anamızı yaratmıştır.

O zaman Hz. Âdem çok sevinmiş, çok memnun olmuş ve bu nimetten dolayı, Allah’a sonsuz hamd ve şükürler etmiştir.

O zaman Cenab-ı Hak, onlara: “Cennetimde kalın her çeşit nimetimden faydalanın, yalnız şu buğday ağacına sakın yaklaşmayın ve ondan yiyip bana asi olmayın” diye buyurmuştur.

Onlar da bu emri dinlemiş ve 1000 yıl, cennette nimet ve zevk içinde yaşamışlardır.

Sonra Âdem atamız, Havva anamızın sözüne uyup buğday ağacından yiyince ikisi de Cennetten çıkarılmış ve yeryüzüne indirilmişlerdir.

Hz. Âdem Hindistan’a, Havva anamız da Cidde de 200 yıl ağlayıp pişmanlık içinde yaşadıktan sonra, Cenab-ı Hak tövbelerini kabul etmiş ve Arafat dağında birbirine kavuşmuştur.

Sonra Şam tarafına gitmiş, 500 yıl oralarda yaşamışlar Habil ve Kabil orada doğmuştur ve sonra yine Hindistan’a gitmişlerdir.

Ömürleri 2000 yıl olunca Hz Âdem Serendip adasında, onda 40 yıl sonra Havva anamız Cidde de vefat etmişlerdir.

Sonra evlatları yeryüzünde çoğalmış ve dünyayı şenlendirmişlerdir.
(Marifet nameden alıntı)   

Yaren bu bilgiler tefsir ve hadis ustalarının birlikte aynı kanata varmalarıyla söylenmiştir.

Kaynak Kuran, hadis ve veli ve evliyaların sözlerinden düzenlemesinden söylenmiştir.

Yaşamlarında hiç yalan söylemeyen, bu sözlerinden hiçbir çıkar gözetmeyen, hakikat dışında başka bir şey aramayanların sözleridir.         

                                    *
Yaren,

Doygunluğa ulaşan yeni bir şey elde etmek için cesurca hareket eder, peki neden?

Tanrı’nın sanatını bilen kendisine verilenlerin dışında olanları da tanımak ister, o istek diğer istekleri tetikleyerek öyle bir yol alır ki yaratan Tanrı’yı elde etmek için uğraşılara girişir.

Doğru Yolda olanlar Tanrı’yı tanımak içinde yer almak ister, yanlış yolda olanlar Tanrı’yı nefsine göre kullanmak ister.

Bir şey elde ediş için bir şeyler vermen gerekir, büyük bir şey elde etmek istiyorsan büyük şeyler vermen gerekir.

Tanrı senin malına, mülküne, dilinden yaptığın duana, vs. bakmaz.
Niyetine bakar.

Çünkü sende varlık diye güvendiğin, benim dediğin şeyler zaten Tanrı’nındır.

Tanrı seni nasıl çırçıplak yarattıysa seni öyle ister.
(Bu oyun büyük oyundur)

Sevdiğinden veya alıştığın yaşam tarzından ayrıldığın zaman zorluklar, zorlamalar, özlemler başlar.

Sen sana verilenlerin değerini bilmez ve değerine göre davranmazsan senden alınır.

Sevdiğinden ayrılık insanı perişan eder, elinde avucunda ne varsa gider.
Dünya malından gönlünü çekmelisin.

Ölmeden önce ölmüş gibi yaşamalısın.
Bu iş öyle söylendiği kadar kolay değildir.

Ömrünü bu yola verecek misin? 
İşte yaren birçok anlatımlarla bu uzun yol sana gösterilmeye çalışılır.

Allah vardı ve hiçbir şey yoktu.
Sen bu tarif olunan yaradılışın başına gidip (Yokluk âlemi) geri tekrar yaşama döneceksin.

Dünya varlıkları seni bağlarsa hareket edemez bu yolculuğu yapamazsın.,
Yokluk, yoksulluk, fakirlik, gariplik, divanelik, delilik bu yolculuk için yapman gerekenleri anlatım kelimeleridir.

Aklın karışmasın.
Bu andaki yaşamdan geriye bir yol izleyerek yokluk yerine gidersin ki baktığın zaman Allah’tan başka bir şey olmadığını görür gelirsin.

Bu yol çok uzundur, ömür yetmez ama Allah izin verirse bu yolculuğun uğraşının bir anında olur.

Yaren sen yolda ol, bu yolda adım atmaya devam et.
Ne zaman nasip olacağını bilemezsin ama bu yolda olanlar er veya geç bu yolculuğu Allah’ın izniyle tamamlarlar.

                                     ***
RAVLİ

Popüler Yayınlar