5 Mayıs 2013 Pazar

DELİ

Bir deli vardı…
Çocuklar onu taşladıklarından gönlünden kan damlamakta idi.

Nihayet bir külhan bucağına sığındı.
O bucakta külhanın bir penceresi vardı.

O sırada dolu yağmaya başlamıştı.
Pencereden delinin başına bir dolu isabet etti.

Doluyla taşı fark edemediğinden beyhude yere dil uzattı.
Neden bana taş, kerpiç atmakta diye atanı kötü bir surette bir hayli sövdü, saydı.

Orası karanlıktı…
Bu taşı da çocuklar atıyor sanmıştı.

O sırada bir yel esti, külhanın bir tarafı açıldı, içeriye aydınlık vurdu.
Meczup da başına gelenin taş olmayıp dolu olduğunu anladı:

Sövdüğüne canı sıkıldı.
Dedi ki: Yarabbi, bulunduğum şu külhan karanlıktı, fark edemedim, yanıldım…

Ne dediysem sözümü geri alıyorum.

                                      ***
Bir meczup bu çeşit sözler söylerse kınayıp onunla savaşa kalkışma.
Çünkü o, bu makamda sarhoştur, aklı başında değildir onun.

Kararı yoktur, kimsesizdir, gönlü de elinde değildir.
Ömrünü muratsızlıkla (İstekleri olmadan) geçirir gider…

Her an ona yeniden yeniye bir kararsızlık gelir durur!

                                       ***
Sen kendine gel de dilini tut;
Onun gibi söylenme…

Fakat meczup aşığı da mazur (özrü olan) gör.
Değil meczuplara, nursuz pirsiz adamlara bile baksan hepsinin de mazur (Özürlü) olduğunu görürsün.

                                    ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
                                     ***
Aşığın gönlü kendinden geçince taşkın bir su gibi çağlar.
Böyle bir gönül, deli sıfatıyla sıfatlanmaktadır.

Aşığın gönlünde Tanrı olduğundan, gönlünü tamamen Tanrı’ya verince insan ölçülerine göre değerlendirmek yanlış olur.

Âşıkla âşık olduğu arasındakini biz bilemeyiz.
Dilini tut ne demektir?

Gönlüne geleni hemen diline getirip söyleme, gönlünden aklına getir, düşün ondan sonra söylemek faydalı ise söyle, faydası yok ise sus.

Ey yaren; sus diyorum ama gönlün ateşlerde ise, fokur-fokur kaynıyor ise sus da göreyim, aklın ne kadarına mani olur bilmek mümkün değil.

Her şey Allah’tan gelir diye inancın ne denli kuvvetliyse ancak o inancın susturabilir.

Dil nedir?
Gönüldür.
          *
Peki, gönülde ne vardır?
Sıkıntılar,
Sevmek,

Yiğitlik,
Çekicilik,

Güzellik,
Rahatlık,

İncinme,
Kırılmalar,

Merhametsizlik,
Eğlendiren,

Güzel söz söyleten,
Hoş gören,

Bağlanan
Izdıraplar,

Açılan, kapana,
Yaralanan,

Aydınlanan,
İç açan,

Sevinçli,
Genişleyen, daralan,

Atlatan,
Çekicilik,

Ölen,
Yıkılan,

Ferah,
Rahat,

Hasta,
Hoş,

Ağlayan,
Zedeleme,

Vurma,
Okşama,

Kapan,
Alan,

Zapt eden,
Giden,

Gelen,
Açılmış,

Kapanmış,
Susamış,

Darlık, Susamışlık,
Dirilme,

Canlanma,
Üzüntü.

Saklama,
Ve bunlar gibi duygudan his dünyasına gelen kelimelerle tanımlayıp aklımızla tanımlanıp, ağzımızdaki dil ile kelimelere dökerek ifade ettiklerimizdir.

Gönül o kadar büyüktür ki, “Hak yere göğe sığmaz da kin gütmeyen bir gönle sığar ” hükmünden anlıyoruz.

Allah gönülde görünür, onun görünüş yeridir.
Gönül Tanrı ile birleşir ve buluşur.

Kâbe Peygamber İbrahim tarafından yapıldığı halde, gönül, Cenab-ı Hakkın baktığı ve seyrettiği yerdir.

Gönül inciten, kalp kıran gerçekte Allah’ı incitmiştir.
Gönül yıkanın namazı da yoktur, kılsa bile kabul edilmez.

Gönül yapmak, hacca gitmekle beraberdir.
Hatta hac etmekten da üstündür.

Gönül insan olarak yaşamanın merkezidir.
Gönüle uyan kişiye rahmetler gelir.

Gönül yapmak, uçmanın sermayesidir.
Can gözü ve içe bakan göz gönüldedir.

Gönül gözü Hakkı görür.
Gönül neyi severse dil onu açıklar.

Dost gönlün sırrı, kalbin sevincidir.
Gönül aşk ile coşar, kaynar.

Aşkı olmayan gönüller taş gibi katıdır.
Gönül öyle bir güç ve madendir ki, kendisine ulaşanları ebedileştirir.

Gönül yüce bir neşede ise, insanın davranışları da yüce olur.
Kibirli gezen gönül, yoldan çıkar.

Gönül içinde ne varsa dış yüzüne o çıkar.
Gönül bazen yolcu, bazen yolun kendisi ve bazen de kılavuzdur.

Gönül dosttur, dosta da giden odur.
Sır seçilmiş kişinin gönüldedir.

Müminin gönlü, Tanrı’nın kudret parmakları arasındadır.
Gönlün gönle akması, birliktendir; birbirini arayış aynı damardan oluştan kopar.

Ama bu meylin garezsiz, maksatsız olması lazımdır.
Hak nakşa, surete bakmaz, onun bakışı daima gönüledir.

Hak gönüle bakar, açık gizli ne varsa bakar.
Sevgi varsa o daima sana bakar.

Sevgisiz ibadet edersen Tanrı tapısında huzur elde edemezsin.
Neşenin yeri gönüldür.

Toparlarsan tüm insanı duyuş, düşünüş, coşkunun merkezi gönül oluyor.
Gönlün yeri vücudumuzda göğsümüzün boşluğundadır.

                                       *
*Çocuğuna kendiliğinden iyi yaptığı şeylere iltifat edip iyi yoldasın diye takdir edersen gönlünü açarsın.

Sonra da eksiğini söylersin.             

                                     ***


                                                ***

RAVLİ

Popüler Yayınlar