Bir adam, güzel bir kız aldı.
Fakat mührünü yerinde
bulmadı.Onu bozuk görünce, kız olmadığını anlayınca,
Bir de baktı ki kızın bütün
bedeni gül suları gibi terlere batmış; gül gibi elbisesi yerine canını
yırtıyor.
Adam, kadını utancından o
halde görüp o gönül darlığıyla ölüm korkuları geçirdiğini anlayınca,
Onun utanmasından gönlü
burkuldu, illetini sıhhat saydı.
Dedi ki:
Senin şu sırrını açarsam
imansızım.
Anan bile bu sırdan haberdar
olmaz, babanın nerden haberin olacak?
*İnsanoğlu
ayıptan kurtulmuş değildir.
Sende de kazara böyle bir
ayıp varmış, olur, ya.
*Fakat
ben onu örteyim de Tanrı da benim ayıbımı örtsün.
Çünkü benim
ayıplarım, senin ayıplarından çoktur.
Gönlünü hoş tut.
Artık bunu anma. Bir daha bu söz, hatırına bile gelmesin.
Ertesi günü gelip bu hal
geçince o altın kanatlı kuşun kanatları döküldü.
Öyle bir hastalanış
hastalandı ki bir günün içinde yüzlerce derde uğradı.
İliği, damarı, çenk gibi
feryat içinde kaldı.
Bütün içi, hurma gibi
kemikten ibaret kaldı adeta.
Kocası, onun altın gibi
sararmış yüzünü görünce bir doktor çağırdı.
Kadında hal nerde? Dermandan bir zerrecik eser bile yoktu.
Her an yüzünün sararması artıp duruyordu.
Kocası, gizlice dedi ki:
Kendini gencecikken öldürdün.
Gizlememi istiyorsan
gizledim, örttüm.
Bu işi hiç söylemiyorum.
Benim de haberim olmamasını
istiyorsan hiç olmamış say.
Neden bu gamla bu kadar zahmetler çekmedesin.Bak, nihayet bu derecede hastalandın işte.
Kadın bunun üzerine dedi ki:
Ey temiz ahlaklı eş! Senin gibi bir adamdan iyi sözden başka bir söz çıkmaz.
Sen sana layık olan sözü
söyledin, layık olan işi işledin.
Benim derdimi çektin.
Çaresiz kalmıştım, benimle
dertlendin.
Fakat ben, bu utangaçlıkla ne
yapacağım?
Anlıyorum ki sırrımı
biliyorsun.
Suçumdan haberin var.
Artık benim yolumdaki bu ateş
nasıl yatışır, nerden savuşur?
Bu söyleri söyleyip utanmadan
da habersiz bir hale geldi.
Günü karardı, hali değişti.
Elindekini verdi, bağışladı.
Hiçbir şeyi kalmayınca da
canını teslim etti gitti.
*Bir damla bütünlük denizine
ulaşır, gark olursa neden gamlanır da başına topraklar saçarsın?
*Bu dert yüzünden damla gibi
başsız, ayaksız bir hale gelme.
Katranın denize ulaşması daha
doğrudur.***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E. B. YAY. 392
*
Yaren,
Utanç duyduğun yanlışlığını
başkaları örtse bile sen hep hatırlayacağın için utanırsın.
Her hatırladıkça yeniden
üzülürsün.
Tövbe eder, tövben Allah
tarafından kabul edilirse, Allah o yanlışlığı siler.
Yani sadece tövbe edeni değil
bunu bilen herkesin hafızasından siler.
*
İnsan, yaptığı suçların ancak
binde birinin farkındadır.Bütün kötü işlerimi, suçları örten Allah bilir.
Önce iblis ustamdı.
Sonra o benden faydalandı!
Cenabı Hak yaptıklarımın
hepsini gördü ama seyretti.
Ki, rüsva olmayayım.
Tekrar rahmet edip elimden
tuttu.
Tövbeyi nasip etti.
Her ne yaptıysam yok edip
örttü.
Beni ibadete yaklaştırarak
sevindirdi.
Süsen ve selvi gibi beni hür
eyledi.
Devlet ve baht ile gönlümü
sevinçli kıldı.
Adımı temizler defterine
yazdı.
Akıbetimi, cehennem iken
cennet eyledi.
Bir Ah çektim, ahım ip olup beni
düştüğüm kuyudan kurtarmak için sarktı.
İpe tutunup dışarıya çıktım.
Bu çıkışta ferahlayıp
kurtuldum.
Kuyudayken güçsüz olmuştum.
Şimdi bütün âlemden bol
oldum.
Ey Rabbim, şükür ve iyiliğine
karşı borçlu olmak sana yaraşır. Ansızın beni gamdan uzaklaştırdın.
Saçımın her bir teli, bir dil
olsa da yine şükrünü anmaya yeterli olamam.
MESNEVİ-İ ŞERİF 5. CİLT 2315-2320
BEYİTLER
İSLAM KILASİKLERİ M.E.B..
*
RAVLİ