Âlemi aydınlatan Beyazid,
günlerden bir gün sarraflar arasından geçmekteydi.
Yolda bir kalleş gördü.
Tepesinden tırnağına kadar
suçlara batmıştı.
Birisi ona öyle bir had vuruyordu ki
vücudundan seller gibi kan akıyordu.
O halde bile kalleş ah
etmemekte, gülmekte, keşke demekteydi.
Beni hep böyle dövselerdi,
vücuduma ateşten kılıçlarla vursalardı!
O rindin bu halini gören din
şeyhi şaşıp kaldı.
Orada gece basıncaya kadar
bekledi.
Had bitince Bistam piri,
adama gizlice sordu:
Bu kadar yaralandın, kanlar
aktı.
Sense gül gibi güldün,
açıldın.
Ne bir ah ettin, ne bir damla
gözyaşı döktün.
Senin bu haline şaştım
doğrusu.
Bunun sırrı nedir? Anlat
bana.
Nasıl oluyor da bu sıkıntı
içinde güzel, güzel yaşamadasın?
Sevgilisinden ayrı düşen
kalleş, bu sözü duyunca dedi ki:
Şeyhim sevgilim uzakta, durmuş, bir yana çekilmiş.
Hiçbir şeyle meşgul
değil, yalnız
beni seyrediyordu.
Onu yol üstünde durmuş
görünce derdimden haberim bile olmadı.
O anda yüz yaram olsaydı hiç
gözüme mi görünürdü?
Sevgili benim için
ayaküstünde durmada, artık ben nasıl olur da ayağımı diremem ki?
O tek er, bu sözü duyunca
gözünden sel gibi kanlar revan oldu da içinden dedi ki:
Ey kara günlere düşmüş pir!
Din yolunu bu kalleşten (Ters insan) öğren.
Dine ait her işin tersine.
Bir bak ta gör, sen nasılsın,
o nasıl?
Bu rintten (Sarhoş, ayyaş) din öğrenmek gerek.
Öğreneceksen böyle
öğrenmelisin işte.
*Dinde
nice teslim ve rıza ehli vardır ki aşağılık bir kuldan yol öğrenirler.
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR
M.E. B. YAY. 392
*
Had vurmak: İşlenen bir suçun nasıl, nerde, ne kadar uygulanacağına ölçü konulmasına had, uygulanmasına hat vurmak denir.
*
Beyazid-ı Bistami’ye soruyorlar, bunları
kimden öğrendin diye. O da köpekten diyor.
Nehir kenarında abdest
alırken susamış bir köpek geldi.
Suya bakınca irkilip geri
kaçarak havlıyor.
Suda gördüğü kendi yüzünü
canavar olarak görüyordu.
Birkaç defa böyle
davrandıktan sonra, sudaki görüntüsüne saldırmak için suya atlayınca görüntü
gidiyor, sanal canavar yok oluyor ve suyu kana, kana içiyor. Diyor.
Yaren olgunlaşma yolunda
olanlar her şeyden ders alırlar. Öğretmenleri gerçek yaşamdır.
Gerçek yaşamı olduğu gibi
göremeyen, değerlendiremeyen yücelerde ki yaşamı anlayamaz, o yaşam içinde yer
sahibi olamaz.
Anlatımlar gerçeğe bağlı
olmalıdır.
Yani; söz gerçeklenmeli,
gerçek söz haline gelmeli ki anlayış, kabul ediş, yaşantıya katış olsun.
Söz misafirdir, bir müddet
kalır sonra uçar gider.
Gerçeklik kafesine korsan
kalıcı olur.
Gerçeklik kafesine yani
yazarak kalıcı hale getirebilirsin.
*
Her şeyi gören ve duyan
Tanrının seni gördüğünün farkında isen acılar sana etkili olmaz.
İmanla sevenin vücudunda öyle
bir mutluluk hormonu salgılanır ki, herkese acı veren şeyler onun için acı
hükmünde etki yapamaz.
*
RAVLİ